Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Secdenin Sağlık Açısından Faydaları

Secdenin Sağlık Açısından Faydaları

Secdenin Sağlık
Açısından Faydaları

İbadetler, sadece Allah için
yapılır. Yapılmasının yegâne sebebi, Allah'a itaat, O'na şükür ve O'nun rızasını
kazanmaktır. O yüzden dünyevî bir amaçtan dolayı yapılan bir ibadet, "ibadet"
olmaktan çıkarak "kabahat" olur. Ama, her ibadetin dünyevî faydaları,
hikmetleri, extra olarak dünyada kula kazandırdıkları vardır. Zekâtın sosyal
faydaları, orucun beden ve sıhhat için yararları gibi her ibadetin
bilebildiğimiz veya bilemediğimiz nice faydaları da vardır. Namaz ve secdenin
sağlığımız açısından faydaları da küçümsenmeyecek kadar çoktur. Ama tekrar
hatırlatalım ki, secdeyi ve namazı dünyevî faydalarından dolayı değil; sadece
Allah rızası için yerine getirirsek ibadet etmiş oluruz.
Bu anlayış içinde, tesbit
edilebilediği kadarıyla secdenin insan vücuduna bazı faydalarını saymaya
çalışalım: İlk olarak, namazı sırf bir beden eğitimi hareketi gibi gören yanlış
ve eksik anlayışa cevap olarak bir doktorun beyanlarına göz atalım:
"Namazın herhangi bir jimnastik
ve beden eğitimi hareketinden farklı ve üstün beş farkı vardır. 1- Beş vakit
namazda 40 rekât ve 80 secde var. Her gün kaç jimnastikçi bu kadar hareket
yapar? 2- Sportif hareket yapanlar, hızlı hareketler yaptıklarından kalplerini
ve bedenlerini yorarlar, kalıpları ve kalpleri yorgun düşer. Namaz ise yavaş
yavaş kılınır; kalp yorulmaz. 3- Namaz, günün beş ayrı vaktinde kılınır. Günün
muhtelif saatlerinde namaz kılındığından insanı gün boyu devamlı dinç tutar,
aktif ve aksiyoner yapar. Kaç jimnastikçi günde beş defa ayrı ayrı zamanlarda
kültür fizik ve beden eğitimi hareketi yapar? Ve namaz, yolculukta bile
terkedilmez; düzenli olarak her gün bu hareketler mutlaka yapılır, vücudun
zindeliği sağlanır. Spor yapanlar, en çok günün belirli zamanında vücutlarını
düzenli hareket ettirirler. Günün diğer zamanlarına sporu yayamadıkları için
vücutlarında kalori toplanmasının, yağlanmanın önüne tam geçemezler. 4- Namaz,
ömrümüzün sonuna kadar farzdır. Ömrünün sonuna kadar kaç jimnastikçi düzenli
olarak hareketlerini sürdürür? 5- Namaz için abdest almak şarttır. Bazı
durumlarda boy abdesti de gerekir veya en azından Cuma namazı için şiddetle
tavsiye edilir. Halbuki jimnastik için böyle bir mecburiyet yoktur.
İnsan hayatında kanın yeri
büyüktür; vücudun her tarafına dağılması hayatî önem arzeder. Kalp, kanı vücudun
en ücrâ yerlerine kadar ulaştırmak üzere pompalar. Kalbin bu işi yapabilmesi
için daimî olarak dinç olması gerekir. Bir de bu kan gönderme işinde kalbe
yardımcı olunabilmesi için, şahsın birtakım hareketler yapması, bedenin dinç
kalması için, o hücrelerin kan ile iyice sulanması veya kanlanması
gerekmektedir. Nasıl, bir bahçıvanın sebzelerin iyice yetişmesi için bahçeyi her
zaman sulaması gerekirse, dokulardaki kan dolaşımı, yani hücrelerin iyice kanla
sulanması, daha doğrusu hücrelerin iyi kanlanması gerekmektedir.
Bunu bir misalle daha iyi
açıklayabiliriz: Namaz kılıp secde etmeyen, bütün gün bir sopa gibi gezinen ya
da masa başında koltuğunda oturan bir insanın kalbinden başına doğru pompalanan
kan ile, namaz kılan ve günde başını 80 defa yere koyan bir kimsenin başına
gelecek kan miktarı muhakkak ki aynı değildir. Günde, secdelerle başı 80 defa
kanla pompalanan bir kimsenin saçlı derisi de 80 defa kanla yıkanıyor demektir.
Beynin üzerindeki beyin zarları, yani meninksler de namaz kılan şahıslarda,
kılmayanlara nazaran günde seksen defa daha fazla kanlanıyor demektir. Bu
zarların üzerindeki dönüş deveranına ait sinuslardaki kan da namaz kılıp secde
edenlerde 80 defa daha fazla olarak deverana iştirak ediyor demektir.
Hâfıza ve şahsiyet ile ilgili
frontal lop, yani beynin ön lobu, namaz kılıp secde edenlerde namaz kılmayanlara
nazaran 80 defa daha fazla kanlanıyor demektir. O yüzden hâfıza ve şahsiyet
bozukluklarına namaz sayesinde secde edenlerde çok daha az miktarda
rastlanır. Bu insanlar, bunamaya pek uğramazlar. Bir insanın beyni günde
secdeler sayesinde 80 defa kanla yıkanırsa, o insan ne erken ve ne de geç
bunamaya yakalanır. Bunun için secdeli/namazlı ihtiyarlarda hemen hiç bunama
görülmemektedir. Çok yaşamadığı halde yataklara düşüp küçük ve büyük
abdestlerini tutamayanlar ve çoğunlukla bunama özellikleri gösterenler, namaz
kılmayan kimselerdir. İnsan ayakta iken beyne giden ve beyin için iyi bir
besleyici olan glikoz miktarının % 25, rükû halinde % 40, secde halinde ise % 75
oranında olduğu bilinmektedir.
Diğer taraftan, insanın iradeli
hareketlerini, yürüyüşünü temin eden merkezler, parietel lopdadır. Günde 80 defa
secdeye gidildiği için, bu parietal loblar, 80 defa kanla iyice yıkanıyor
demektir. Görme, işitme, duyma, koklama ve tatma merkezleri ociipital, yani arka
lobda olduğu için namaz kılanlarda kılmayanlara nazaran günde 80 defa fazla
kanla besleniyor demektir. Muvâzeneyi/dengeyi temin eden beyinciğin ve kafa
çiftlerinin çıktığı beyin kökünün günde 80 defa kanlanması ve daha doğrusu
beslenmesinin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu anlamak için doktor olmak
gerekmez. Buna şöyle bir misal de verebiliriz: Eczane raflarında senelerce duran
bir ilacın tesir tarzı ile, aynı ilacı 80 defa çalkaladığımız zaman o ilacın
yaptığı etki şekli aynı değildir. Hareket eden ve çalkalanan ilaç, mutlaka daha
iyi karışır, homojen olur ve mutlaka daha iyi tesir eder.
Yine, secdeler sayesinde
mü'minin gözleri, 80 defa yere eğildiklerinden daha kuvvetli kan deveranına
sahip olur. Göz içi tansiyonunda artma olmaz ve ön kameradaki sıvının devamlı
değişmesi temin edilmiş olur. Glokom ve buna benzer vahim göz hastalıklarına
namaz kılıp secde edenlerde daha az görülmesi bu yüzdendir. Kulakların yine iyi
kanlanması, frontal, etmoidal, sfenoidal ve maxiller sinüslerin ifrazatlarını
daha kolay boşaltmaları hep bu günde 80 defa secde eden insanlarda daha iyi
olmakta ve sinüzitlerin meydana gelmesine büyük ölçüde engel olmaktadır. "
(7)
Rükû ve secdeler, bütün
organları canlandıran kan dolaşımı için en iyi bir usûldür. Onun için namaz,
sindirimi takviye edici ve iştah açıcıdır. Rükû, sırt ve mide kaslarını takviye
eder, aynı zamanda midenin cidarı üzerinde meydana gelen yağları giderir. Secde
ise, baldır ve uyluk kaslarını, bağırsak faaliyetleri ile mide cidarını takviye
ettiği gibi, kanın, vücudun her tarafına ulaşmasını da temin eder. Yine secde,
kasların za'fiyeti ile bezlerin hareketli olmasından meydana gelen mide ülseri
gibi hastalıklardan korur. Namazda kol, bacak ve kafa hareket eder, bu
hareketler ise, bütün kaslara, eklemlere ve kemiklere ulaşır. Namaz, vücudun üst
tarafındaki kanı indirme etkisi gösterir. Bu sebepten, yüksek tansiyondan
şikâyetçi hastalar, namazı tam olarak kılarlarsa açıkça faydasını göroürler.
Secde ve namaz, sinir sistemine rahatlatıcı bir tesir yapar, kalp atışlarını
takviye eder, dolaşım aksaklıklarını giderir, buhranı söndürür ve stresten
uzaklaştırır. Morali ve siniri bozulanlar ve bu yüzden uykusuzluk çekenler için
secdeye kapanıp namaz kılmak, yerinde bir tedavidir. (8) Ruha ve sinirlere
rahatlık, huzur, sükûnet ve güven vermekte en önemli ilaç budur. "Biliniz ki
kalpler ancak Allah'ı zikretmekle sükûnet bulur, mutmain olur." (13/Ra'd,
28)