Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Kehânet

Kehânet

Kehânet:

Sadedinde olduğumuz
bölümün başlığında kehânet de yer alır.
Bu sebeple bir miktar da
bundan bahsetmemiz gerekmektedir.

Kehânet, İbnu Hacer'in
tarifiyle, "Gaybı bilme iddiasıdır, bir sebebe istinad ederek arzda vukua
gelecek bir şeyi haber vermek gibi. Bunun aslı cinlerin meleklerin konuşmasına
kulak kabartıp işittiğini kâhinin kulağına ulaştırmasına dayanır." Bu işle
uğraşanlara kâhin denir. Kâhin Lisânu'l-Arap'ta "Gelecek, olacak şeyler hakkında
haber veren ve sırları bilme iddiasında bulunan kimse" diye tarif edilir.
Lisânu'l-Arap şu bilgileri de sunar: "Bunlardan bazıları, kendilerine haber
getiren cinnî yardımcılarının olduğunu zannederler. Bazıları, gaybî şeyleri, bir
kısım sebeplerin mukaddematı ile bildiklerini zannederler. Bunlara göre, gaybî
işlerin bilinmesinde kendileriyle istidlâl edilen bu mukaddimat, soru soran
kimsenin söz, fiil ve hâlinden elde edilir. Bu çeşit kimselere daha ziyade arrâf
ismi verilmiştir. Bunlar çalınmış veya kaybolmuş bir şeyin yerini vs.'yi
bildiğini iddia eden kimselerdir?" Hadiste gelen: "Kim bir kâhine veya arrâfa
giderse Muhammed'e indirileni inkâr etmiştir" ifadesi bu mânaya delildir.

Arrâf'a, kâhin dendiği
gibi yıldıza bakarak haber verene (müneccim), çakıl yardımıyla gaybı bildirmeye
çalışana veya bir başka yola başvurarak ihtiyaçlarını temine çalışana da kâhin
denir. el-Câmi'ye göre: "Arap, bir şeyi vukua gelmezden önce îlan eden herkese
kâhin demiştir." el-Muhkem'de kâhin, "gayıpla hükmeden" diye tarif edilmiştir.

Ezherî der ki: "Kâhinler
Resûlullah'ın gönderilmesinden önce Araplarda pek yaygındı. Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) peygamber olarak gönderilince semâvât şahaplarla
korundu, böylece cin ve şeytanların, semaya giderek kulak hırsızlığı yapıp
kâhinlere haber getirmeleri önlendi. Böylece kâhinlik ilmi iptal edildi. Allah,
kâhinlerin bâtıllarını, Allah'ın içerisinde hakla bâtılı ayırmış bulunduğu
Furkan'la ortadan kaldırdı. Cenâb-ı Hakk, ihatasından kâhinlerin âciz kaldıkları
gaybî ilimlerden dilediğine, Resûl-i Ekremini (aleyhissalâtu vesselâm) vahiy
yoluyla muttalî kıldı. Allah'a hamd olsun ki, artık günümüzde kehânet
kalmamıştır.

İbnu Hacer de cahiliye
devrinde kehânetin bilhassa Araplar arasında, peygamberliğin inkıtaya uğramış
olması sebebiyle pek yaygın olduğunu belirttikten sonra şu açıklamayı dermeyan
eder: "Kehânet bir çok çeşitlere ayrılır:

1-
Cinden alınan kehânet: Cinler semaya doğru yükselirler, birbirlerine
binerek Mele-i âlâ'ya[1]
kadar yaklaşırlardı. Öyle ki oradaki kelamı işitirler, işitilen haberi kendinden
sonra gelene duyurur, o da kendinden sonrakine duyurur, böylece haber silsile
ile en sonda kâhinin kulağına ulaştırılırdı. Kâhin buna kendisinden de birşeyler
ilave ederdi. İslâm gelip, Kur'ân inince, sema şeytanlara karşı koruma altına
alındı, üzerlerine şihablar gönderildi."

İbnu Hacer, bu noktada
Ezherî'den biraz farklı olarak şöyle devam eder: "Cinlerin bu
istihbaratlarından, en üsttekinin, kendisine şihab (göktaşı) gelmezden önce
hırsızlayıp, alttakine gönderebileceği yarım yamalak mesmuâtın kâhinlere
ulaştırılma imkânı bâki kalmıştır. Nitekim buna şu âyet işâret etmektedir:
"Meğer ki (içlerinden) bir çalıp çarpanı olsun. Fakat onu da delip geçen bir
alev tâkip etmiştir" (Saffât 10).

İslâm'dan önce
kâhinlerin isabetli ihbarları gerçekten fazla idi. Nitekim Şıkk ve Satîh
(ismindeki iki meşhur) ve diğer kâhinlerle ilgili haberler bunu te'yîd eder.
Ancak İslâm'dan sonra isabetli haberleri pek nâdir denecek kadar azaldı, hatta
nerdeyse tamamen müzmahil oldu diyebileceğimiz bir hale düştü, doğruyu Allah
bilir."

Görüldüğü üzere İbnu
Hacer, cinlerin hâlâ semaya çıkıp haber çalma gayretine düştükleri, nadirattan
da olsa, isabetli haberler verebildikleri kanaatindedir, tamamen ortadan
kalktığı kanaatinde değil; üstelik buna âyetten de delil göstermektedir.

2- Cinlerin
dostlarına haber verdiği kayıplarla ilgili kehânetler:
Bunlara, umumiyetle insanlar muttalî olamazlar veya yakın olanlar muttalî olsa
bile uzak olanlar muttalî olamazlar.

3- Zan, tahmin ve
hads'e (sezgiye) dayanan kehânetler:
Bu kehânet, içerisine çokça kizb karışsa da Cenâb-ı Hakk'ın bazı insanlara
koyduğu bir kuvve'den ileri gelir.

4- Tecrübe ve âdete
dayanan kehânet:
Burada vukua gelmiş
olandan hareketle, meydana geleceği önceden haber verme mevzubahistir. Bu
sonuncu kehânet bir bakıma sihre benzer. Bazıları, bu çeşit kehânette zecr
(denilen kuş uçurarak hayra veya şerre alamet yakalama), tark (denen çakıl atma)
ve nücûm (denilen yıldızlara bakma) gibi başka yollara da başvurarak kehânetini
güçlendirmeye yeltenir.

Şer'an bu kehânet
çeşitlerinin hepsi mezmumdur.[2]



[1]
Mele-i A'la:
En yüce cemaat demektir. Bu tâbir Allah'a yakın olan büyük meleklerin teşkil
ettiği yüce cemaati ifâde eder. Bunlara Refik-i a'la dendiği de olmuştur.
Allah'ın olmasına hükmettiği işlerin kararı Mele-i A'la'ya iner. Duhân
suresinin 4. Âyetinde bu vak'aya işaret buyrulmuştur: "Her hikmetli, her
mühim iş orada ayırdedilir." Her ne hususa ait olursa olsun bütün
şeriatlerin bu Mele-i A'la'da kararını bulduğu kabul edilmiştir. Şu halde,
cinler ve şeytanlar bedenî letâfetleri sebebiyle bu cemaata yaklaşarak bazı
haberleri yarım yamalak da olsa kapıp kâhinlere ulaştırabilmektedirler.


[2]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/92-94.

SİHİR-BÜYÜ..
Büyünün İçyüzü.
Sözlük ve Şer'i Tanımı
Sihir Harikulade midir?.
Büyü Çeşitleri
Geçmiş Toplumlarda Büyü
Yahudilikte Büyü
Batı Dünyasında Büyü
İslam'da Büyü
Sihir; Anlam ve Mâhiyeti
Kur'an-ı Kerim'de Sihir Kavramı
Hadis-i Şeriflerde Sihir
Sihrin Tarihçesi
a- Eski Yunan ve Romalılarda Büyü
b- Bâbillilerde Büyü
c- Eski Mısır'da Sihir
d- Hz. Süleyman Döneminde Sihir
e- Hz. Peygamber Döneminde Büyü
f- Eski Türklerde Büyü
Şimdiki Türklerde
Amacı ve Hedefleri Açısından Büyü Çeşitleri 1- Ak Büyü (Koruyucu Büyü)
2- Kara Büyü
3- Aktif Büyü
4- Pasif Büyü
5- Temas Büyüsü
6- Taklit Büyüsü
Hangi Yollarla Sihir Ortaya Konulur?.
Büyünün Etkisi Var mıdır?.
Eski ve Modern Büyünün Etkisi İçin Bir Örnek Karı-Koca Arasını Ayırmak
Hârut ve Mârut Hârut ve Mârut'un Öğrettikleri Neydi?.
Hârut ve Mârut'la İlgili Tefsirlerdeki İsrâiliyat Örnekleri Hârut ve Mârut'un Kim Olduklarıyla İlgili Rivâyetler
Yeryüzüne İndirilen İki Meleğin Mâcerâsı
Hârut ve Mârut Nasıl Bir Cezâya Çarptırıldılar?.
Olayın Geçtiği Yer
Rivâyetlerin Tahlili
Cinlerin İnsanların Emrine Girmesi Mümkün müdür?.
Cinler Kaybolan Ya da Çalınan Şeyleri Bilebilir mi?.
Hz. Peygamber'e Büyü Yapıldı mı?.
Peygamberimiz'e Sihir Yapılmadığına, Yapılmışsa Tesir Etmediğine Dair Deliller
Cin; Mâhiyeti ve Hakkındaki İstismarlar, Yanlış Kabuller
Sihrin ve Büyücünün Hükmü
Ruh Çağırma
Fal ve Falcılık
Sihir/Büyü
Nazarlık, Nal, Muska vb. Kullanmak
Uğursuz Saymak
Uğurlu Saymak
Ve Günümüz
Sihir/Büyü ile İlgili Bazı Kavramlar
ŞA'BEZE-ŞA'VEZE-HOKKABAZLIK..
KEHANET-KAHİN.. Tanımı
Hz. Muhammed'in ve Davetinin Kahinlikle Bir İlgisi Yoktur
Kâhinler Yalan Uydururlar
MEDİTASYON..
ÜFÜRÜKÇÜLÜK..
MÜNECCİMLİK..
FAL-FALCILIK.. Tanımı
Kur'an ve Sünnette Fal
Burç ve Yıldız Falı
HALKA VE İP TAKMAK..
NAZAR BONCUĞU VE MUSKA TAKMAK..
Sihir Tesiri
Sihrin Çeşitleri
1- "Keldânîlerin Sihri
2- Ashâb-ı Evhamın Ve Kuvvetli Nefislerin Sihri
3- Arzdaki Ruhlardan Yardım Görerek Yapılan Sihir
4- Tahayyülât Ve Gözbağlama Denen Sihir Çeşidi
5- Çeşitli Sanat Oyunlarına Dayanarak Yapılan Aletlerin Yardımıyla Ortaya Konan Acayip İşler
6- Bazı İlaç, Ot Ve Cisimlerin Kimyevi Hassalarından İstifade Ederek Yapılan Sihir
7- Kalbi Bağlamak Sûretiyle Sihir
8- Koğuculuk, Gammazlık, Kışkırtıcılık Gibi Gizli Tezvirat, Şantaj Vs. Akla Gelebilecek Yollar
9- Çağdaş Sihir Ve İki Sûrenin Mesajı
Sihrin Hükmü
Sihri Câiz Kılan Şartlar
Sihir - Mûcize ? Keramet
Sihrin Kapasitesi
Kehânet
Kehânetin Hükmü