Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
TAHÂRET/TEMİZLİK.. Tahâret/Temizlik; Anlam ve Mâhiyeti
TAHÂRET 
 
TAHÂRET/TEMİZLİK 
 
Tahâret/Temizlik; 
Anlam ve Mâhiyeti 
 
?Tahâret?, kelimenin tam 
anlamıyla temizlik demektir. Aynı kökten gelen ?tuhr' de yine temizlik anlamına 
gelir. ?Tahera' temizledi, ?tatahhur' temizlenme, ?tahûr' veya ?tâhir' temiz 
mânâlarına gelmektedir. Tahâret iki kısımdır: a- Cisim temizliği (maddî 
temizlik), b- Nefis temizliği (mânevî temizlik). 
Allah (c.c.) peygamberliğin ilk 
yıllarında Hz. Muhammed (s.a.s.)'e şöyle söylüyor: ?Ey bürünüp örtünen! Kalk 
(ve) bundan böyle uyarıp-korkut, Rabbini tekbir et (yücelt). Elbiseni de temizle 
(tahhir). Pislikten (şirkten veya görünen pislikten) kaçınıp uzaklaş.? (74/Müdessir, 
1-5) 
Abdest ve gusül bir temizlenme 
fiilidir. Dolaysıyla mü'minler ibadet etmek için abdest alırlar, gerekirse gusül 
yaparlar. Hayızlı kadınlar da hayızlarının sonunda temizlenirler, yani gusül 
abdesti alırlar. Kur'an, bütün bunları ?taharet' ile veya bunun fiil şeklinde 
kullanımı ile anlatmaktadır. Kur'an, hayızdan temizleninceye kadar kadınlara 
yaklaşılmamasını (2/Bakara, 222), namaz için abdest alınmasını, cünüplük halinde 
yıkanılmasını emrediyor (5/Mâide, 6). Bütün bunların sebebi Allah'ın mü'minleri 
temizlemek (tathir etmek) istemesidir. 
Fıkıh ilminde her türlü maddî 
temizliğe ?tahâret' adı verilir. Tahâret, ibâdet yapabilmek için zorunlu bir 
faâliyettir. 
Tahâret, aynı zamanda beden ve 
çevre temizliğidir. Allah (c.c.) hem maddî hem de mânevî olarak temiz olanları (mutahharûn'u) 
sever. İslâm temizlik (tahâret) dinidir denilse yanlış olmaz. Bütün hadis 
kitaplarında ve fıkıh kitaplarında bir tahâret bölümü vardır. Müslümanın ibâdet 
için veya normal bir şekilde nasıl temizleneceği uzun uzadıya anlatılır. Çünkü 
mânevî temizlenmeyi kazandıracak olan, maddî olarak temizliktir. 
Şu hadis maddî anlamdaki 
tahâretin önemine yeterince işaret ediyor: ?Temizlik (abdest) imanın bir 
parçasıdır. El-Hamdü lillâh sözü amel terazisini doldurur. Sübhanallahi ve'l 
hamdu lillâhi, (Allah'ın şânı pek yücedir, hamd O'na aittir) sözü göklerle yerin 
arasını doldurur. Namaz nûrdur. Sadaka (kurtarıcı bir) delildir. Sabır ışıktır. 
Kur'an senin lehine ve aleyhine bir delildir? ? (Müslim, Tahâre 1, hadis no: 
223; İbn Mâce, Tahâre 5, hadis no: 280; Tirmizî, Deavât 86, hadis no: 3517; 
Nesâî, Zekât 1)[1] 
 
İslâm ulemâsı hikmet'i ?bir 
şeyin meşrû olmasını gerektiren nesne? şeklinde târif etmiştir. Temizliğin 
meşhur olan hikmetlerinden bazıları şunlardır: Günahlara kefâret olması, şeytanı 
defetmesi, kızgınlık ve gadab sebebiyle meydana gelen hareketi gidermesi, 
dünyada vücûdun uzuvlarını yıkamakla âhirette de güzelleşmesi. Hz. Osman bin 
Affan (r.a.)'dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte: ?Her kim Allah Teâlâ'nın 
emrettiği gibi abdest alırsa, farz namazlar arasındaki günahlara keffâret olur? 
(Müslim, Tahâre 4) buyurduğu bilinmektedir. 
Allah Teâlâ, insanlara 
elbiselerini temiz tutmalarını, pislikten arınmalarını ve tertemiz olmalarını 
teklif etmiş, Resûl-i Ekrem (s.a.s.) bu konuda mü'minlere örnek olmuştur. Kur'ân-ı 
Kerim'de ?...Orada tertemiz olmak isteyen kimseler vardır. Allah da tertemiz 
onları sever" (9/Tevbe, 108) hükmü beyan buyurulmuştur. İbn Kesir su ile 
temizlenmek hususunda aşırı titizlik gösteren ensârın (Medinelilerin) bu âyet-i 
kerîme ile övüldüğünü kaydeder (Tefsir, II, 389). Fakat âyetin hükmü umûmidir ve 
temizlik teşvik edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.): "Temizlik, imânın 
yarısıdır? (Müslim, Tahâre, 1) diyerek mü'minleri bu hususta uyarmıştır. 
Allah Teâlâ'ya kulluk edebilmek 
ve O'nun rızâsını kazanabilmek için temizlik ilk şarttır. Çünkü tahâretsiz 
yapılması mümkün olmayan birçok ibâdet vardır. Her Müslüman bilir ki; gerek 
hakiki pisliği (necâseti), gerek hades denilen mânevî pisliği temizlemeden namaz 
kılınamaz. Tahâretin sebebi, namazın farz olmasıdır. Müslümanların tahâret 
hususunda titiz olmaları, ibâdet hayatıyla yakından alâkalıdır. Avret 
mahallindeki ve koltuk altındaki kılların tıraş edilmesi, tırnakların kesilmesi 
ve diğer temizlik hususunda hassas olmak vâciptir. Zira bu hususlarda sünnet 
vârid olmuştur.[2] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, s. 655-658) 
 
 
 
 
 [2] 
 Yusuf Kerimoğlu, Şamil İslâm Ansiklopedisi, c. 6, s. 88



