Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

TEVEKKÜL.

TEVEKKÜL


TEVEKKÜL



Acizlik gösterme, başkasına güvenip dayanmak,
Allah'a güvenme, O'nun hükmünün mutlaka meydana geleceğine kesin olarak inanma
ve alınması gereken tedbirleri almak anlamında Kur'anî bir terim.

Tariften de anlaşıldığı gibi tevekkül;
müslümanın, yapacağı işlerde tüm zahiri sebeplere sarılması, alınması gereken
tedbirleri alması, çalışıp çabalaması, ama gönlünü bunlara bağlamayıp sadece
Allah'a dayanmasıdır. Tevekkül, hiç bir zaman, çalışmayı ve sebebe sarılmayı
terkedip, Allah'ın dediği olur" diyerek kenara çekilmek değildir.[1]
Nitekim Hz. Peygamber, devesini salıvererek Allah'a tevekkül ettiğini söyleyen
bir bedeviye "Onu bağla da öyle tevekkül et." buyurmuştur.[2]


İslâm inancına göre; yaratıkların
bütün fiilleri, halleri ve sözleri yüce Allah'ın kaza ve takdîri ile meydana
gelir.[3]
Onun için İslâm alınması gereken tedbirleri aldıktan sonra, insanlara ve
aracılara değil, sadece Allah'a dayanma anlamındaki bir tevekkülü emreder. Bir
ayette Allah Teâlâ şöyle buyurur: ?Müslümanlar sadece Allah'a dayanıp
güvensinler." (Âl-i İmrân: 3/122). Hz. Peygamber de şu sözleri ile
müslümanlara tevekkülü tavsiye etmektedir: "Eğer siz Allah 'a hakkıyla
tevekkül ederseniz, o sizi kuşu rızıklandırdığı gibi rızıklandırır."[4]


Hz. Ömer, Medine'de boşta gezen bir
gruba: "Siz necisiniz?" diye sordu. Onlar da: "Biz mütevekkilleriz", dediler.
Bunun üzerine büyük halife: "Hayır, siz mütevekkil değil, müteekkil (yiyici)lersiniz.
Siz yalancısınız, tohumumu yere atıp sonra tevekkül edene mütevekkil denir" dedi.
Bu olay tevekkülden ne anlaşılması gerektiğini çok güzel
ifade etmektedir. Gerçek tevekkül güzel bir davranış, ahlâkî bir fazilettir.
Cenab-ı Hak, müslümanlara tevekkülü emretmiş ve mütevekkil olanları sevdiğini
haber vermiştir:

"Bir de, daima diri olup, hiçbir zaman ölmeyen
Allah'a tevekkül et." (Furkan, 25/58)

"Kim Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter."
(Talak: 65/31)

"Müminler, ancak o kimselerdir ki Allah anılınca
kalpleri ürperir, onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda o ayetler onların
imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler."
(Enfal: 8/2)

Tevekkül, müslümanların kadere olan inançlarının bir sonucudur. Tevekkül eden
kimse, Allah'a kayıtsız şartsız teslim olmuş, kaderine razı kimsedir. Fakat,
nasıl kadere inanmak tembel tembel oturmayı, herşeyden el etek çekmeyi
gerektirmiyorsa, tevekkül de tembellik ve miskinliği gerektirmez. Gerçek
mütevekkil çalışmadan kazanmayacağını, ekmeden biçilemeyeceğini, amelsiz
Cennet'e girilemeyeceğini, ihlasla ibadet ve taatta bulunmadan Allah'ın rızasına
kavuşulamayacağını bilir.[5]









[1]
Fahru'd-Din er-Razî, Mefatihu'l-Gayb, Bulak 1289, 111, 122; Elmalılı M.
Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 7/5063, 5064.





[2]
Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyame: 60.





[3]
Nureddin es-Sâbûnî, Mâtûridîye Akaidi, Terc. Bekir Topaloğlu, 161.





[4] İbn
Mâce, Zühd: 14.





[5]
Şamil İslam Ansiklopedisi: 6/211.