Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Siyasî Otoritenin Tuğyânı
Siyasî Otoritenin Tuğyânı 
 
 
Siyasî Otoritenin 
Tuğyânı 
 
 
 
Siyasî otoritenin tuğyânı, insanın kendisine 
verilen emretme ve yasaklama yetkisi ve gerektiğinde başkalarına zorla yaptırımı 
sebebiyle ölçü ve haddini aşması, Allah'ın koyduğu hükümlerle belirtilen 
hududullahın dışına çıkmasıdır. Bu tuğyan türü, genelde yönetici ve emir 
sahiplerinde olur. Çünkü onların güç ve yetkileri ve bu konulardaki azgınlık ve 
taşkınlıkları insanların genelini ilgilendirir. Siyasî otoritenin tuğyânı, bazan 
insanı rububiyet iddiasına kadar götürür. Bu, ya Firavun'un yaptığı gibi lisan-ı 
kaliyle (konuşma diliyle) veya nice tâğutun yaptığı gibi lisan-ı haliyle rablık 
iddia etmekle olur. 
 
"(Adamlarını) topladı ve (onlara) bağırdı: 'Ben 
sizin en yüce rabbinizim' dedi." (Nâziât: 
79/23-24) 
 
Siyasî otoritenin tuğyânına baş örnek Firavun'un 
tuğyanıdır. Onun haddini aşması ve ölçüyü kaçırmasının bir görüntüsü, 
rububiyet dâvâsı güdecek kadar gerçek Rabb'e; haklarını küçümseyecek, 
zulmedecek ve köleleştirecek kadar da insanlara karşı büyüklenmesidir. Nitekim 
Allah, birçok ayetinde ibret ve öğüt almak için, Firavun'un tuğyanını ve bu 
azgınlığı yüzünden başına gelenleri tekrar tekrar anlatmıştır. Bu da insanların 
çoğunun otorite tuğyânıyla imtihana tâbi tutulduğunu gösterir. 
 
"Musa'nın haberi sana geldi mi? Hani Rabbi ona 
Kutsal Vadi'de Tuvâ'da seslenmişti: 'Firavun'a git, çünkü o tuğyan etti (azdı)." 
(Nâziât: 79/15-17) 
 
Buradaki tuğyanı, hem Yaratıcı'ya karşı, hem 
yaratılanlara karşı haddi aşmak olarak anlayabiliriz. Yani Firavun, küfürle 
Yaratıcı'ya karşı baş kaldırdı; halkı köleleştirmek ve onlara zulmetmek 
suretiyle de yaratılanlara büyüklük tasladı. 
 
Firavun, rububiyet (rab'lık) iddia ederek 
tuğyanın zirvesine ulaştı. O, bu bâtıl iddiasıyla, yöneticiliğini yaptığı 
vatandaşların kendisine, kendi kanunlarına uymalarını; Allah da olsa, kendi 
ilkelerine ters düşenlere itaat etmelerini yasaklıyor, bu mutlak itaat edilmeye 
kendini yetkili görüyordu. Fahreddin Râzî'nin yorumuna göre Firavun, rablık 
iddiasıyla şunları diyordu: "Ben, sizin terbiye eden, büyütüp geliştiren, ihsan 
eden rabbinizim. Size âlemde emredecek ve yasak koyacak da ancak benim!"[1] 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.