Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Müslümanca Yaşayış Güzel ve Kolay; Gayri İslâmî Hayat Çirkin ve Zor Bir Yaşamdır

Müslümanca Yaşayış Güzel ve Kolay



Müslümanca Yaşayış
Güzel ve Kolay; Gayri İslâmî Hayat Çirkin ve Zor Bir Yaşamdır



İnsanı en iyi tanıyan, onun gücünün neye
yeteceğini bilen merhametli Allah, ona kolay dini vermiş, kaldırabileceği yükü
yüklemiştir. Allah'a teslim olmuş müslüman bir kula da Allah'a itimat, güven, ve
tevekkül yakışır. "Sen bunları yapabilirsin, gücün yeter, bunlar kolaydır,
senden zorluk istemiyorum" deniyorsa, "hayır, yapamamam, zor!" demek, her şeyden
önce bir isyan ve yalanlamadır. Sırât-ı müstakîm, dosdoğru yol demektir;
Peygamberlerin, sıddıkların, şehid ve sâlihlerin (4/Nisâ, 69) yoludur. Bu
dosdoğru İslâmî yolda yolculuk kolaydır, ayağı kaymadan nice insan bu yoldan
yürümüştür. Ayrıca bu yolda tehlikelere karşı uyarılar, işaretler,
yardımlaşmalar, İlâhî ikram ve ihsanlar vardır. Diğer yollar sapıklıktır,
dolambaçlı, zigzaglarla dolu ve kaygandır, zordur. Yaşadığımız ülke dâhil, hemen
bütün dünyada yürürlükteki kapitalizm, insanların hayatını zorlaştırmaktan başka
bir şey getirmemiştir. Tüketim ve israf toplumu, bunalım toplumuna dönüşmüştür.
Herkes daha çok tüketmek için, daha çok kazanmaya, dolayısıyla daha zor bir
hayata kendini mahkûm ediyor. Bu, kırılması mümkün olmayan bir kısır döngüdür.


İslâm'ın dışındaki tüm düzenler, dünya görüşleri
ve ideolojiler birer şirk düzenidir. Şirk ise, büyük bir zulümdür. "Gerçekten
şirk, büyük bir zulümdür." (31/Lokman, 13). İslâm dışı düzenler ve
uygulamalar zorbalık ve zulümdür, ağır yüktür. Haksız vergiler, hortumlar,
adâletsiz hukukî düzenlemeler, halkın sırtındaki ağır yükler. Toplumdaki bütün
bireylerin şikâyet ve huzursuzluğu, zorlukların isbatıdır. İnsanların hayatını
kolaylaştırma vaadiyle ortaya çıkan materyalizm ve kapitalizm hayatın düzenini
bozmuş, insanların fıtratını dejenere etmiş ve ihtiyaç kavramını alabildiğine
genişletip bitmek tükenmek bilmeyen yarış içinde insanları tüketim araçlarının,
teknolojik aygıtların kölesi yapmış, maddî-mânevî zorluk üstüne zorluklar
üretmiştir.

İman cesârettir, takvâ sahibi olmak güçlü
olmaktır. Mü'min inanır ki, Allah zoru kolaylaştırır, kolayı zorlaştırır; bütün
bunlar İlâhî hikmet ve sünnetullah dâhilinde ortaya çıkar. Hayattaki zorlukların
kolaylaştırılmasının adı İslâm'dır. Şeytan olumlu bir şeyi terkettirmek için onu
zor gösterir. İnsan zordan kaçmaya meyillidir. Ama bu şeytanî/nefsî oyuna
gelmeyen nice insan sebat ve ısrar ederek başarılı olmuş, bir zamanlar
kendisinin veya başkalarının zor dediğinin hiç de zor olmadığını anlamış ve
isbat etmiştir.

Sevgi dağları deldirir, olmazları oldurur. Esas
sevgi, Allah sevgisi ve Allah için olan sevgidir. Dini, imanı sevdiren de
Allah'tır. "Allah, size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip çekici
kıldı ve size küfrü, fıskı ve isyânı çirkin gösterdi. İşte onlar, doğru yolu
bulmuş/irşâd olmuş olanlardır." (49/Hucurât, 7). İman sevgisi, dünyadaki her
zorluğu kolay ve güzel kılan esrârengiz bir güçtür. Zorlukların en büyüğü,
fedâkârlığın en yücesi, candan geçmektir. Ama Allah sevgisiyle dolu bir mü'min
şehâdeti kolaylıkla arzular ve bu arzusuna ulaşmak için gözüne güzel gelen ölüm
de ona kolaylaştırılır: "Sizden biriniz karıncanın ısırmasından ne kadar acı
duyarsa, şehid olan kimse de ölümden ancak o kadar acı duyar." (Tirmizî,
Fezâilu'l-Cihâd 26; Nesâî, Cihad 35; İbn Mâce, Cihad 16)

Günümüzde İslâm'ı yaşamak ve hayata geçirmekle
ilgili zorluk, dinin ve dinî kuralların zorluğundan ileri gelmiyor; İslâm
düşmanı egemen güçlerin ve tâğûtî düzenlerin, müslümanların dinlerini yaşaması
önüne sayısız engeller koymasından, baskı ve zulümlerinden kaynaklanıyor. Dinin
yaşanması zorlaştırılıp haramlar, mecbûrî istikamet işaretleriyle topluma
dayatılınca kısır döngü şeklinde hayatın her alanı da zorlaştırılmış oluyor.

Kolaylık, gerçek din için geçerlidir. Dini
parçalara ayırmak veya infak, sâlih amel ve takvâ gibi esasları ihmal etmek,
sünnetullah gereği kolaylık yolunu terketmektir. Din, bir bütün olarak kolaydır.
İlâve veya eksiltmelerle değiştirilen, atma ve katmalarla dejenere ve tahrîf
edilen bu din Allah'ın râzı olduğu, tamamlanmış İslâm dini olmaktan çıktığı için
kolaylık da kaybolur. Namaz kılmayan kimsenin, fahşâ ve münkerden uzaklaşması
zordur. Oruç tutmayanın sabırlı olması ve cihada hazırlanması kolay değildir;
aynen zekât vermeyenin, infak etmesi ve fedâkârlık göstermesinin zor olduğu
gibi. İbâdetlerle güçlenmeyen ve fıtratındaki güzelliği korumayan bir insana
İslâm'ın bazı emir ve yasakları zor gelebilecektir. Temel gıdalarla yeterli
şekilde beslenmeyen, vücut için zarûrî yiyecekleri yemeyen kimse gerekli
enerjiye sahip olamadığı için za'fiyetten dolayı nasıl basit işleri yapmakta
zorlanırsa, mânevî/rûhî gıdalarını almayan kimse de mânevî ve psikolojik
za'fiyetinden ötürü, aslında hiç de zor olmayan görevleri yerine getirmekte
zorlanacaktır.

Allah'a kulluğun zor olduğunu zannedenler, nasıl
zorluklar içinde kıvranıyorlar, farkında değiller. Hakkı görmek istemedikleri
için, bâtıl kendilerine şirin, din de zor geliyor. Kula kulluk ve kendi gibi ya
da daha aşağılarına boyun eğmek, insan fıtratına ve onuruna ters nice zorlukları
bu insanımsılar nasıl değerlendiriyorlar? Stres ve bunalımlar, psikolojik
rahatsızlıklar, ahlâkî problemler, maddî kayıplar, hastalıklar, bitmeyen
şikâyetler... hep gayri İslâmî yönelişlerin bu dünyadaki zorluklarıdır. Şeytan,
güzel amelleri zor göstermeye çalıştığı gibi, fâsıkların da amellerini süsler,
zorları kolay zannettirir. İçki içmek ve sonrasına katlanmak hiç de kolay
olmadığı halde, şeytan içkiyi güzel ve kolaylık gibi sunabilir. Fâhişelik ve
onlarla zinâ etmek, AIDS gibi riskleriyle, maddî-mânevî pislik ve sıkıntılarıyla
hiç de kolay bir şey olmasa gerektir.

"Lâ râhate fi'ddünya." İnsan, zaten dünyada tam
ve mutlak bir kolaylık içinde yaşayamaz; Bu kural, zengin-fakir, her dönem ve
her yerdeki tüm insanlar için geçerlidir. Yoksa, cennetin kıymeti olmazdı.
İnsan, hayatın zorluklarını ya Allah için çekecek ve bu zorlukları kolaylık ve
güzelliklere çevirecek ve âhiret sermayesi yapacak, ya da gayri meşrû bir amaç
uğruna zorluklara katlanacak, zorluklar katlanarak büyüyecek ve öteki dünyada
zor bir hayat onu bekleyecektir.