Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Cennettekilerin Eşleri

Cennettekilerin Eşleri


Cennettekilerin Eşleri:

"İman edip
salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları
cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır..."
(Nisa: 4/57)
Cennet sonsuz
bir hayatın sürüleceği, Allah'ın iman etmiş salih kullarına mükafat olarak
hazırlamış olduğu muhteşem bir mekandır. Kur'an cenneti tasvir ederken, önceki
sayfalarda değindiğimiz gibi içinde yaşanılacak evlerden, yenilecek yemeklerden,
içkilerden, cennet ehlinin giyimlerinden ve cennete has doğal güzelliklerden
bilgiler verir. Aynı dünya hayatında olduğu gibi cennette de devam eden, "yaşanılan"
bir hayat vardır. Elbette ki bu hayat dünya ile kıyas yapılamayacak kadar
mükemmeldir, ancak genel anlamda birbirine benzerlik göstermektedir. Bu nedenle
de iman edenler dünya hayatından ahiret hayatına geçtiklerinde, herhangi bir
şaşırma, yadırgama, bir uyum zorluğu ile karşılaşmayacaklardır.
Bu sonsuz hayat
içinde elbette ki müminler, dünya hayatlarında yaşadıklarına benzer bir yaşantı
süreceklerdir. Yani yiyecekler, içecekler, giyecekler, evlerde kalacaklar ve
elbetteki eşleri olacaktır. Allah'ın onlara sunmuş olduğu bir nimet olarak güzel
eşlerle birlikte cennete girecek ve sevinç içinde ağırlanacaklardır.[1]

Kur'an'da tarif
edilen cennet kadınlarının önemli bir özelliği "tertemiz" olmalarıdır. Kuran'da
bu, "... onda, onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır..." (Nisa: 4/57)
ifadesiyle bildirilmektedir. Cennet kadınlarının dünyada olduğu gibi sürekli
temizlenmelerine, bakım yapmalarına gerek olmayacaktır. Çünkü cennette pislik ve
kirlenme gibi kavramlar yoktur, buna meydan veren sebepler de ortadan
kaldırılmıştır. Dünyaya ait tüm eksiklikler, sıkıntılar ve ihtiyaçlar cennet
hayatında tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bu duruma işaret eden bir başka ayet
de "Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık."
(Vakıa: 56/35) ayetidir. Bu yeni yaratılış, cennete has üstün ve mükemmel
özelliklere uygun bir yaratılış olacaktır.
Cennetin
mükemmelliğine uygun bir yaratılışı tefekkür ettiğimizde cennetteki kadınlar
hakkında şu genel özellikler akla gelir: Saçları her zaman pırıl pırıl ve
tertemizdir, ciltleri de tertemiz ve pürüzsüzdür, vücutlarından enfes kokular
yayılır. Bir hadiste bu kadınlardan şöyle bahsedilmektedir:
"Eğer cennet
kadınlarından bir tanesi dünyaya gelseydi, dünyanın her tarafını (güneş gibi)
aydınlatır ve dünyayı güzel koku ile doldururdu."[2]

Cennette
müminlerin evlendirildiği kadınların diğer bir özelliği, sadece kendi eşleri
için yaratılmış "yaşıt kadınlar" (Sad: 38/52) olmalarıdır. Kur'an'da
onların bu özellikleri "ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş
iri gözlü kadınlar vardır." (Saffat: 37/48) ayeti ile duyurmuştur. Bir başka
ayette de bu durum şöyle ifade edilir:
"Orada
bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce
kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur."
(Rahman: 55/56)
Bazı ayetlerde
söylendiği şekilde "saklı bir yumurta gibi" (Saffat: 37/49) ya da
"saklı inciler gibi" (Vakıa: 56/23) olmaları da, bu kadınların sadece eşleri
için yaratılmış ve korunmuş olduklarını kanıtlar niteliktedir. "Saklı" ifadesi,
erişilmelerinin zor, sahip olunmalarının da aynı oranda kıymetli olduğunun
göstergesidir. Yumurta ve inci benzetmeleri ise ciltlerinin parlak ve pürüzsüz
olmasına işaret etmektedir. (Allah en iyisini bilir.)
Sadece
kendisine ait olan, yanlızca kendisine ilgi ve sevgi gösteren kadına duyulan
istek, insanın ruhuna çok zevk veren bir duygudur. Şüphesiz ki bu güçlü duygunun
kaynağı mümin ruhunun cennete göre yaratılmış olmasıdır. İnsan ruhu güzel
konuşmaktan, iltifat etmekten ve iltifat görmekten çok fazla zevk alır. İşte
"bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş" cennet kadınları ile bu istek
fazlasıyla yerine getirilebilir. Allah Rahman: 55/70. ayetinde cennet
kadınlarını "huyları güzel" (Rahman: 55/70) şeklinde tarif etmiştir.
Müminlerin
kadınlarının sadece eşleri için varolduğunun bir başka göstergesi ise,
"otağlar içinde korunmuş huri kadınlar" (Rahman: 55/72) ayetinden
anlaşıldığı üzere, bu kadınların özel bir ihtimam gösterilerek saklandığıdır.
Nitekim bir başka ayette de "Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir
cin dokunmuştur" (Rahman: 55/74) şeklinde, birlikte olacakları varlığın
eşleri olacağına işaret edilmiştir. Vakıa: 56/36. ayette ise "onları hep
bakireler olarak kıldık" denerek bu ifade pekiştirilmiştir. Allah,
cennetteki müminleri ve eşlerini, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmış
olarak, 'sevinç ve mutluluk dolu bir meşguliyet' içinde (Yasin: 36/55-56)
tasvir etmektedir.
Cennette tüm
müminlerin kendi eşleri vardır, hepsi de kişinin arzuladığı özelliklere sahip
olarak mükemmel bir biçimde yaratılmışlardır. "Eşlerine sevgiyle tutkun"
(Vakıa: 56/37) olmaları, kadınların dünyadaki cahiliye kıstaslarını anımsatır
şekilde "çıkar elde etme ve geleceğini güvene alma" gibi dürtülerle değil,
sadece Allah rızasını temel alan bir sevgi ve tutkuyla bağlı olduklarına işaret
etmektedir.
Cennete has bir
özellik olarak Allah, kadınların yüz güzelliğine "orada huyları güzel,
yüzleri güzel kadınlar vardır" (Rahman: 55/70) diyerek dikkat çekmiştir.
Demek ki yüz güzelliği mümini çok etkileyen bir vasıftır. Kadınların yüzlerinde
ruh temizliklerini yansıtan bir içsel güzelliğin parıltısı vardır. Bu ifadeyle,
görünüş olarak da son derece simetrik, orijinal, kusursuz ve pürüzsüz bir yüze
sahip olduklarına işaret ediliyor olabilir. Bu orijinallik göz renginde, burun
yapısında, kaşlarda, çenede, elmacık kemiklerinde, kısacası yüzün her
ayrıntısında gizli olabilir. Nitekim ayetteki, "... ve biz onları iri-ceylan
gözlü hurilerle evlendirmişiz" (Tur: 52/20) şeklindeki anlatımlarla yüz
güzelliğine ait bir ayrıntıya, gözlere dikkat çekilmiştir.
Gerçekten de,
tahtlar üzerinde ya da gölgeliklerde karşılıklı oturulup muhabbet edilirken
bakışların odaklandığı merkez kişinin yüzü olacaktır. Karşımızdakiyle konuşurken
onun yüzüne bakarız. Allah'ın anıldığı güzel bir ortamda hoş sohbetler içinde
olan, ilgi çekici şeyler anlatan çok güzel yüzlü bir huriyi dinlemek, onunla
sohbet etmek insana tarif edilmez zevkler verecektir. Allah bu ilişki sırasında
müminlerin, her yönden en yüksek tatmine ulaşmasını istemektedir.
Cennet
kadınlarının kusursuzluğu elbette ki yüzleriyle kısıtlı değildir. Onlar baştan
aşağı muhteşem ve "değişik" bir inşa ile yaratılmışlardır. Nebe: 78/33'te vücut
güzelliklerine de atıfta bulunularak "göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt
kızlar" denmektedir. Yaşıt olduklarına dikkat çeken bir diğer ayette de
"? Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş yaşıt kadınlar vardır"
(Sad: 38/52) ifadesi geçer. Sonsuz yaşamda yaş söz konusu olmayacağına göre, bu
ifade cennetteki kadınların ve erkeklerin birbirlerine çok uygun yaratıldığını
göstermektedir.
Kur'an'da
cennet kadınları için kullanılan benzetmelerden biri de, "yakut ve mercan"
(Rahman: 55/58)dır. Göze son derece hoş gelen bu zarif ve değerli taşlar cennet
kadınlarının gözalıcı güzelliklerini vurgulamak maksadıyla kullanılmıştır. Yakut
ve mercan benzetmelerin, hurilerin ciltlerinin ve tenlerinin pembemsi, beyazla
karışık kırmızı rengini tarif için kullanıldığı da düşünülebilir.
Kur'an'daki bu
tür veciz benzetmeler ve özlü tasvirler sayesinde müminler, Allah'ın kendileri
için ne muhteşem bir karşılık hazırladığını anlayabilmekte, Allah'ın rızası,
rahmeti ve cennetine kavuşabilmek için daha çok dua etmekte ve bunları
kazanabilmek için daha yoğun bir çaba göstermektedirler.
Unutulmamalıdır
ki nimetlerle donatılmış olan cennet, Allah'ın Kur'an'da müminlere bildirdiğinin
de ötesinde, tahayyül dahi edilemeyecek, insanın düşünce sınırlarının çok
üzerinde özelliklere sahiptir. Cennette daha önce hiçbir gözün görmediği, hiçbir
kulağın işitmediği ve hiçbir beşer kalbinin hatırına getirmediği sayısız
nimetler Allah'tan bir karşılık olmak üzere müminlere sunulacaktır...

[3]










[1]
Zuhruf: 43/70.





[2]
Resul-i Ekrem SAV, 72.





[3] Harun
Yahya, Mü'minlerin Asıl Yurdu Cennet, Vural Yayınları: