Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Din Duygusunun Menşei

Din Duygusunun Menşei

Din Duygusunun Menşei

Din duygusu
fıtrîdir, doğuştan gelir. İnsan, inanma ihtiyacı ile yaratılmıştır. İnsan,
yaratılışından bu güne kadar her zaman ve her yerde yüce, ulu, kudretli bir
varlığa inanma ihtiyacı hissetmiştir. Bu ihtiyaç din duygusunun fıtrî olduğunun
delilidir. Dolayısıyla din duygusunun kaynağını, insanın fıtratında aramak
gerekir. Nitekim Kur'an'da şöyle buyrulmaktadır: ?Sen yüzünü bir kanıt olarak
dine, Allah'ın fıtratına çevir ki, O, insanları bunun üzerine yaratmıştır.
Allah'ın yaratması değiştirilemez.? (30/Rûm, 30 )
Peygamberimiz
bir hadisinde ?Her çocuk, İslâm fıtratı üzerine dünyaya gelir. Bundan sonra
anne ve babası yahudi ise, onu yahudi; hristiyan ise, hristiyan yapar.? (Buhârî,
Cenâiz 79, 80, 93; Müslim, Kader 22-25) buyurarak bu hususu açıklamıştır.
İstenen
mükemmellikteki bir dini kim ortaya koyabilir? Kur'ân-ı Kerim'in bu konuda bize
verdiği cevaplar, gösterdiği deliller, tartışılamayacak ve reddedilme ihtimali
bulunmayan güçlü delillerdir. Bu deliller o kadar açıktır ki, hiçbir şekilde
görmezlikten gelinemezler. İnsan hayatını yönlendiren, hayatına egemen olan her
bir düzen bir ?din? olduğuna göre ve aslında ?din?in insanın belli nitelikteki
sorularını cevaplandırmak, sorunlarını çözmek iddiasında bulunduğuna göre, bu
keyfiyetteki bir ?din?in koyucusu kim olabilir veya kim olmalıdır? Bu konuda
Kurân-ı Kerim'in bize verdiği cevaplar gerçekten dikkate değerdir. Bunları
kısaca şöyle sıralayabiliriz:
1-
Yaratan, yarattığının yapısına en uygun yolu gösterendir: ?Her şeyi yaratıp
düzene koyan, onu takdir edip ona yol gösteren... O en yüce Rabbinin adını
tesbih et.? (87/A'lâ, 1-3) Rablerinin kim olduğunu soran Firavun'a Hz.
Mûsâ'nın şu cevabı ne kadar anlamlıdır: ?Bizim Rabbimiz her şeye hilkatini
veren, sonra da doğru yolu gösterendir.? (20/Tâhâ, 50)
Aynı cevabı Hz.
İbrâhim, kendisiyle tartışan Nemrut'a söylemişti. Nemrut, krallığının aynı
zamanda insanların hayatını düzenlemek yetkisini kapsadığını kabul ettiğinden,
kendisini de uyruğunu/halkını da Allah'ın dinine tâbi olmaya dâvet eden Hz.
İbrâhim'e karşı çıkmış, bu konuda onunla tartışmak cür'etini göstermişti:
?Allah kendisine mülk verdi diye Rabbi hakkında İbrâhim'le mücâdele edeni
görmedin mi? Hani İbrâhim: ?Benim Rabbim diriltir ve öldürür' deyince o: ?Ben de
diriltir ve öldürürüm' demişti. İbrâhim de: ?Allah güneşi doğudan getiriyor,
haydi sen de batıdan getir!' deyince, kâfir şaşırıp kalmıştı.? (2/Bakara,
258)
Hz. İbrâhim'in
getirdiği delil gayet açıktır, tartışılmayacak bir mantıkî doğruluğa sahiptir.
Bütün varlıklara düzeni veren Allah, aynı şekilde insan hayatını da düzenlemek
yetkisine sahiptir. Kâinata düzen veren Allah olduğuna ve evrendeki her şey
Allah'a teslim olduğuna göre, insanlar da hayatları için Allah'ın dininden başka
bir düzen aramamalıdır: ?Onlar Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar?
Halbuki göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'na ister istemez teslim olmuştur ve
O'na döndürüleceklerdir.? (3/Âl-i İmrân, 83)
2-
Yaratan, hem de bir tek emirle dilediğini yapan Allah'ın yaratıcılığı kabul
ediliyorsa, ortaksızlığı da, beşer hayatını düzenleyiciliği de, kanun koyuculuğu
da kaçınılmaz olarak kabul edilmelidir: ?Bir şeyi diledikmi ona yalnızca
?ol!' deriz, o da hemen oluverir.? (27/Neml, 40) ?Rabbiniz o Allah'tır
ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı; sonra Arş'a istivâ etti. Onu durmadan
kovalayan gündüze geceyi O bürüyüp örter. Güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun
eğdiren O'dur. İyi bilin ki, yaratmak da emretmek de yalnız O'nundur. Âlemlerin
Rabbi olan Allah'ın şânı ne yücedir.? (7/A'râf, 54) ?Şüphesiz Allah
taneleri/tohumu ve çekirdekleri yarandır. Ölüden diriyi O çıkarttı. Diriden
ölüyü de çıkaran O'dur. İşte bunları yapan Allah'tır. Nasıl olur da O'nun
gösterdiği yoldan döndürülürsünüz?? (6/En'âm, 95)
Allah'ın
yaratıcılığı, insanın hayatını düzenlemek yetkisinin de O'na ait olduğu gerçeği
anlaşılsın diye vurgulanmaya devam edildikten sonra şöyle buyurulmaktadır:
?Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur. O'nun bir eşi yokken, nasıl bir evlâdı
olabilir? Her şeyi O yaratmıştır. Her şeyi hakkıyla bilen O'dur. İşte bunları
yaratan Rabbiniz Allah; O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, her şeyi yaratandır.
O halde yalnız O'na ibâdet/kulluk edin. O, her şey üzerinde gözeticidir.?
(6/En'âm, 101-102)
İşte bu gerçek,
mutlak olarak Allah'a ibâdete, Allah'ı tevhide/birlemeğe götürür ve Allah'tan
başkasının insan hayatını herhangi bir yönüyle düzenlemek yetkisini tanımak
demek olan şirkin ya da mutlak olarak Allah'ı ve hükümlerini inkâra götüren
yolların fıtrî ve mantıkî olamayacaklarını apaçık bir gerçek olarak gözlerimizin
önüne serer: De ki: ?(düzen, kanun ve dolayısıyla din koyuculuklarını kabul
ederek Allah'a koştuğunuz) ortaklarınızdan yaratmayı başlatıp da (öldükten)
sonra onu eski haline iâde edecek kimse var mıdır?' De ki: ?İlkin yaratıp sonra
onu geri iâde edebilen Allah'tır.' O halde nasıl döndürülüyorsunuz? De ki:
?Ortaklarınızdan hakkı gösterecek bir kimse var mıdır?' De ki: ?Hakkı gösterecek
Allah'tır. Acaba doğruya ileten mi uyulmaya daha lâyıktır, yoksa hidâyet
verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı?' Ne oluyor size?! Nasıl
hükmediyorsunuz?? (10/Yûnus, 34-35)
3-
Yaratan, aynı zamanda yarattığını en iyi bilendir. Dolayısıyla, yarattığı için
neyin iyi, neyin kötü, neyin doğru, neyin yanlış, neyin faydalı, neyin zararlı
olduğunu bilendir. ?De ki: ?Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı??
(2/Bakara, 140) ?Hiç, yaratan bilmez mi? (Elbette bilir; Çünkü:) O, latîf
(ilmi eşyanın gerçeğini kuşatan)dir, her şeyden haberdardır.? (67/Mülk, 13).
İnsan, yeterli bilgiye sahip olmadığından hayır ile şerri tesbitte yanılabilir:
?Bazen hoşlanmadığınız bir şey size hayırlı olur; Hoşlandığınız bir şey de
hakkınızda şer olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.? (2/Bakara, 216)

4-
Allah'ın gösterdiği yol, hak ve hidâyettir. Bunun karşısında zan vardır, hevâ
vardır. Bunların herhangi birisi ise, insanı dünyada ve âhirette mutluluğa
ulaştırabilecek çözümü teklif edemezler: ?Eğer senin çağrına uymazlarsa, bil
ki: Onlar ancak hevâlarına uymaktadırlar. Allah'tan bir hidâyet olmayarak
hevâsına uyandan daha sapık kim olabilir?? (28/Kasas, 50) ?Eğer hak,
hevâlarına uysaydı, göklerle yer ve içlerinde olanların düzenleri bozulurdu.?
(23/Mü'minûn, 71) ?Onlar ancak zanna ve nefislerinin hevâlarına uyarlar.?
(53/Necm, 23) ?Halbuki onların, bunun hakkında bir bilgileri de yok. Onlar,
ancak zanna uyarlar. Zan ise, haktan bir şey ifade etmez.? (53/Necm, 28)
5-
O halde insanın önünde tek bir yol kalmaktadır. O da, Allah'ın hükümlerine
teslim olmak, O'ndan sâdık haberi getiren rasullerin izinden gitmek: ?Eğer
herhangi bir şeyde çekişirseniz, onu Allah'a ve Rasûlüne döndürün.? (4/Nisâ,
59) ?Rabbine yemin olsun, onlar, aralarında anlaşmazlığa düştükleri
meselelerde senin hükmüne başvurup sonra da verdiğin hükümden dolayı içlerinde
herhangi bir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş
olmazlar.? (4/Nisâ, 65)
Görüldüğü gibi,
Allah'ın dinine teslim olmak, insanın önündeki tek çıkar yoldur. Bu dine teslim
olmak, hem insan fıtratının bir gereğidir, hem de insanın çevresini saran
kâinatla, hemcinsleriyle âhenk içerisinde yaşamasının da bir gereğidir. İnsan,
kâinatın bir yaratıcısı olduğunu bilmek noktasına gelip durmamalı, gerçek
yaratıcının hüküm ve kanunlarına, düzen ve değerlerine de iman etmeli, tâvizsiz
bir şekilde bağlanabilmelidir. İşte o zaman insan bâtıl dinlerin çıkmazlarından,
problemlerinden, şikâyetlerinden kurtulabilmek imkânını yakalayabilir.

Yüce Allah,
peygamberler gönderip beraberlerinde kitaplar indirmesinin sebebinin, hükmetmek
olduğunu açıklamaktadır: ?Herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düştüğünüz
takdirde, onun hakkında hüküm vermek (yetkisi), Allah'ındır. İşte bu (hâkimiyet
sahibi) Allah, benim Rabbimdir. Ben yalnız O'na tevekkül ettim ve ben yalnız
O'na dönerim.? (42/Şûrâ, 10) Hz. Yusuf (a.s.) da şöyle demiştir: ?Ey
zindan arkadaşlarım, darmadağınık birçok (düzme) rabler mi hayırlıdır, yoksa
kahhâr olan bir ve tek Allah mı? Sizin O'nu bırakıp da taptıklarınız kendinizin
ve babalarınızın adlandırdığı ve haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği
birtakım (abes) isimlerden başkası değildir. Hüküm, sadece Allah'ındır. O
kendisinden başkasına ibâdet etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din, işte budur.
Fakat insanların çoğu bilmezler.? (12/Yusuf, 39/40)
Demek ki, hüküm
(hâkimiyet, egemenlik, anlaşmazlık konularında son sözü söylemek yetkisi) yalnız
Allah'ındır. Rasulleri ise O'ndan aldıklarını tebliğ ederler. Onların tebliğ
ettikleri hüküm, Allah'ın hükmü demektir. Onların emirleri, Allah'ın emri;
onlara itaat, Allah'a itaattir (4/Nisâ, 64-65). O halde bütün insanlar Allah'ın
rasûlünün hükmüne başvurmakla yükümlüdür. O, peygamberlerin sonuncusudur.
Allah'ın en değerli yaratığıdır. İster ilim adamı, ister yönetici olsun, ister
şeyh, ister başka bir kimse olsun, hiçbir kimse, hiçbir şeyde O'nun hükmünün
dışına çıkamaz; hükmünü kabul etmeyip çıktığında müslüman kalamaz.
Yüce Allah,
bütün peygamberlerin dinlerinin bir olduğunu açıklamaktadır: ?O, ?dini
dosdoğru uygulayın, onda ayrılığa düşmeyin' diye, dinden sana vahyettiğimizi,
İbrâhim, Mûsâ ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi size şeriat/hukuk düzeni yaptı. Fakat
kendilerini çağırdığın bu nizam, Allah'a şirk/ortak koşanlara ağır geldi. Allah,
dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.?
(42/Şûrâ, 13). Evet, tüm peygamberlerin dini birdir. O da İslâm'dır. Bütün
peygamberler müslümandır, mü'mindir. Nitekim bu gerçeği Yüce Allah, Kur'an'ın
değişik yerlerinde dile getirir. Allah'ın; peygamberleri göndermekten ve
kitaplar indirmekten maksadı, ?din?in bütünüyle Allah'ın olmasıdır. Yani,
insanların hem inanç, hem de hayat ve hukuk düzenlerinde Allah'ın hükümlerine
uymasıdır.
Şer'î hükümler,
farklılık gösterse bile, peygamberlerin getirdiği din birdir. ?Senden önce
gönderdiğimiz peygamberlerimize bir sor: ?Rahman'dan başka ibâdet edilecek
tanrılar kılmış mıyız?? (43/Zuhruf, 45) ?Andolsun ki Biz her ümmete:
?Allah'a ibâdet edin ve tâğuttan sakının' diye tebliğ yapması için bir peygamber
gönderdik.? (16/Nahl, 36). Peygamber Efendimiz (s.a.s.), bu gerçeği şöylece
dile getirmektedir: ?Biz peygamberler topluluğunun dini birdir; baba bir
kardeşler gibiyiz.? (Buhârî, Enbiyâ 48; Müslim, Fezâil 145)
Bütün
peygamberlerin dinleri bir olduğu gibi, gönderilme maksadı da birdir. O da:
Âyetlerden açıkça anlaşıldığı gibi, Allah'ın hükümlerine teslimiyet ve bağlılık,
Allah'ın dinine ve hükümlerine alternatif gösterme gafletine düşmemek, yani
tâğuttan, tâğûtî hükümlere uymaktan uzak kalmak, bunları insanlara tebliğ
etmektir. Bundan dolayı, insanoğlu huzur ve rahatını temin için Allah'ın
nizamını bizzat yaşamaktan, hayatını O'nun nizamına uydurmaktan, toplum düzenini
Allah nizamına tâbi kılmaktan başka bir tarafa yönelmemelidir. İnsan, kendi
başına bir nizam kuramaz; kurduğu takdirde mutlaka Allah'ın kâinatta cârî olan
kanunları ile çatışacaktır. O zaman, insanoğlu ezilmeye mahkûmdur.
Bugün beşeriyet
acı bir boşluğun azabı içinde kıvranıp duruyorsa bu, ruhlardan iman hakikatinin
silinmesinden ve beşer hayatının Allah'ın nizamından mahrum kalmasındandır.
Allah'ın yegâne nizamını ve biricik dinini hakikaten bilen, Allah nizamını
taşıyıp tebliğ vazifesiyle mükellef kılınan şerefli kafileyi, yüce ve temiz
insanları bilen hakiki ümmet... ?Allah'ın dininden başkasını mı arzu
ediyorlar? Halbuki yerde ve gökte olanlar, İster istemez O'na teslim
olmuşlardır. Ve O'na döndürüleceklerdir. Kim İslâm'dan başka bir din arzu
ederse, ondan asla kabul olunmayacaktır. Ve o, âhirette hüsrâna
uğrayanlardandır.? (3/Âl-i İmrân, 83-85)
Kur'an'a göre
?din?, ne Auguste Comte'un söylediği gibi pozitivist devir öncesinin zamanı
geçmiş bir kalıntısıdır, ne marksizmin ileri sürdüğü gibi bir ?üstyapı?
kurumudur, ne medeniyetçi tarih görüşünün ileri sürdüğü gibi medeniyeti meydana
getiren unsurlardan birisidir ve ne de nasyonalist düşüncelerin görmek istediği
gibi mileti (ulusu) meydana getiren unsurlardan birisidir. Kısaca ?din?e ikinci
ya da daha sonra gelen bir unsur gözüyle bakan bütün yaklaşımları Kur'ân-ı Kerim
reddetmektedir. Kurân-ı Kerim'in bizlere sunduğuna göre din, beşer hayatının
birinci ve hatta biricik faktörü ve etkenidir. Medeniyetin sosyal, ekonomik,
fikrî, itikadî ve siyasal tutum ve seyrini belirleyen ?din?dir.
Durum
böyle olduğuna göre geçmişte olduğu gibi günümüzde de insanların önünde
izlemeleri, uymaları, bağlanmaları gereken tek din, İslâm'dan başkası olamaz.
Çünkü kâmil din odur, Allah tarafından kabul edilecek din odur, âhirette zarara
uğramaktan kurtaracak din yine odur. (4)

DİN ..
DİN ..
Din; Anlam ve Mâhiyeti
Sözlük Anlamı
Din Kelimesinin Türevleri
Terim Olarak Din
Kur'ân-ı Kerim'de Din Kavramı
?Din?in Kur'an'daki Anlamları
Din Kelimesindeki Unsurlar
Hadis-i Şeriflerde Din Kavramı
Din Anlayışları ve Diğer İnançlarda Din .
İslam'a Göre Din Gerçeği
Dinde Aşırılık
Karşı Din; Allah'a Din Öğretmeye Kalkmak
Dinin Kaynağı
Din Duygusunun Menşei
Dinin Gerekliliği
Din ve Bilim ..
Dinlerin Tasnifi
Hak Din .
Muharref Dinler
Bâtıl Dinler (Uydurma Dinler)
Bâtıl Dinleri de Tanımanın Gerekliliği
Yozlaştırılan Din; Halkın Dini ve Hakkın Dini
Bu Din Benim Dinim Değil!
Liselerde Din Dersi Eğitimi ve Ders Kitapları
Kemalizm; Resmî Din mi? Atatürk'e Ta ı veya Peygamber Diyenler
Yönlendirilen Din; Devlet Dini  ve Diyânet
Diyanetin Hutbelerinden Küçük Birer Kesit
DİN .. Dinin Tanımı
Din Kavramı Ve Çok Yönlü Açıklaması (Ruhanî Ve Seküler Yaşam)
İslam'a Göre Din Gerçeği
Diğer İnançlarda Din .
Dinin Kaynağı
Din Duygusunun Menşei
Dinin Gerekliliği
Din, İman, Amel Ve Ahlak Kavramları Arasındaki İlişki
Ahlak .
Din Açısından Çeşitli Kavramlar
Din Ve Şeriat
Din Ve Kutsallık .
Din Ve İlahiyat
Dindarlık Ve Takvâ .
Dindaşlık (Din Kardeşliği)
Dinadamı Sıfatı Ve Hiyerarşi
Dinsizlik .
Din Ve Yobazlık .
Din Ve Teokrasi
Din ve Sentezcilik .
Dinler (İnanç Kurumları)
Büyük İnanç Kurumları 1- Hak Dinler (Semavî Dinler)
a) Makbul ve Geçerli Din
b) Muharref Dinler
3- Bâtıl Dinler (Uydurma Dinler)
Din Hükmündeki Siyasi-Ruhani ve Siyasi-Felsefi Akımlar
1) İslam'dan Kopan Kamplar
İsmailîlik
Dürzî (Dürzü) lik
Nusayrîlik
Râfızıylik
Kadiyanîlik
Bahaîlik
2- Tamamen İslam Dışı Çağdaş Düşünce ve İdeolojiler
Rasyonalizm
Darvinizm
Pozitivizm
Sosyalizm
Bâtıl Dinleri de Tanımanın Gerekliliği
Din ve Bilim ..
İSLÂM DİNİ İslâm Kelimesinin Sözlük Anlamı
Terim Anlamı
İslam'ın Mahiyeti
İslam Dini'nin Gayesi
İslam Dini'nin Hükümleri
İslam'ın Genel Özellikleri
İslam'ın, Önceki Peygamberlerin Şeriatlarıyla İlişkisi
İslâm Hakkında Birkaç Ayet
İslam'ın Rükûnları
İslam'ın Tebliği
İslam'ı Hayata Hâkim Kılmak .