Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

h) Dua Âdâbı

h


h) Dua Âdâbı:

Hz. Peygamber'e
Allah'ı sormuşlardı. Cevaben Allah buyurdu ki:
"Kullarım
sana beni sorduklarında: Ben muhakkak ki, yakınım, bana dua ettiğinde dua edenin
duasına icâbet ederim." (el-Bakara: 2/186). Dua
ederken seslerini aşırı şekilde yükseltenleri gören Rasûlullah, şöyle buyurmuştu:
"Ey insanlar! Kendinize gelin. Çünkü siz bir sağırı veya uzaktaki birini
çağırmıyor, ancak herşeyi işiten ve çok yakın bulunan birine dua ediyorsunuz.
Sizin kendisine dua ettiğiniz size bineğinizin boynundan daha yakındır."[1]
Kul, duasında Allah ile arasında hiçbir engel hiçbir
vasıta bulunmadığını böylece bilir; dua ederken yalnızca Allah'ı düşünür. Kalp
başka birşey ile meşgulken dua etmek manasızdır. "Âmin" diye bağırıp çağırmak da
manasızdır. İnsan dua ederek Allah'a yöneldiğinde, dileği, Allah'tan istediği
şeylerin gerçekleşmesine yardımcı olacak sebeplerin yaratılmasıdır. Yani kul
eylemiyle yakınlaşmazsa, ettiği duanın mânâsı olmaz. Tembelliği huy edinmiş biri
rızık için dua edebilir, ama önce çalışması lâzımdır... Duada riya olmaz. Duanın
hemen kabul edilmesinde acele edilmez. Hiçbir dua boşa gitmez. En güzel
sözlerden biri "Lâ havle velâ kuvvete illâ billah"tır.
Gönülden,
gizlice, bağırmadan, samimiyetle dua edilir. "Rabbınıza gönülden ve gizlice
yalvarın. Doğrusu o, aşırı gidenleri sevmez." (el-Â'râf: 7/55) Secîli,
kafiyeli, yazılı dualarda riya vardır. Başkalarına dua ediyor görüntüsü vermek
de böyledir. Bu şekilde ağlayarak dua edenin gözyaşları öteki insanları
etkilemek içindir ve duası riyadır. Özel olarak komutlu dua da böyledir.


[2]








[1] Buhârî,
Cihad: 131; Daavât: 51; Tevhid: 9; Ebû Dâvûd, Vitr: 26; İbn Hanbel, IV, 394,
402, 418; Müslim, Sahih IV, 2076.





[2] M.
Sait Şimşek, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/418.