Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
HRİSTİYANLIK..
HRİSTİYANLIK 
 
HRİSTİYANLIK 
 
Hz. 
İsa'nın tebliğ ettiği fakat daha sonraları tahrif edilen din. 
 
Günümüzde dünyanın her tarafından mensubu bulunan ve dünya nüfusunun l/5'inin 
dini olan Hrıstiyanlık, Filistin bölgesinde doğmuş evrensel bir dindir. Bir 
milyar civarında mensubu vardır. Menşei itibariyle vahye dayanan ve kutsal 
kitabı olan, özde tek tanrılı olmakla beraber, sonradan teslis inancına 
dönüştürülmüş bir dindir. Bu dinde ayrıca peygamber, melek, âhiret kader gibi 
dini kavramlar bulunsa da, bu kavramları anlayış ve açıklayış şekli 
İslâm'dakinden farklıdır. Hristiyanlıkta Hz. İsa merkezi bir öneme sahiptir. 
Bugünkü Hristiyanlık, Yahudilikteki inanç ve ibadet gelenekleriyle, Yunan-Roma (Greko-Romen) 
âleminin kültürlerini birleştiren bir kurtarıcı tanrı dinidir. Nâsıralı İsa'yı 
merkeze alan bir Yahudi Mesihi hareketidir. İsa, İsrâil'i, gelecek tanrı'nın 
krallığı'na hazırlamak istemiştir. Ancak bugünkü Hristiyanlık, İsa'nın 
havârîlerinin arasına sonradan giren Pavlus'un yorumları ile değişik bir hüviyet 
kazanmıştır.[1] 
 
Hristiyan, Mesih'e bağlı demektir. Bu kelime, Yunanca "Hristos"tan gelir. 
İbranîcesi "Maşiah"dir, yağlanmış anlamını ifade eder. İncillerde "Hristiyan", "Hristiyanlık" 
gibi terimler yer almaz. Bu terimler, ilk defa Hz. İsa'dan 20-30 sene sonra 
Antakya'da kullanılmıştır.[2] 
İnciller daha çok, Hz. İsa'ya ağırlık vermektedirler ve onun bir tür hayat 
hikayesi durumundadırlar. 
 
Hristiyanlık aslında tek tanrı anlayışını esas alan bir dindir. İncillerde ve 
diğer yazılarda bu hükmü doğrulayacak ifadeler vardır. Allah'ın birliğinden söz 
edilmektedir.[3] 
Fakat yine aynı metinlerde bir kısım ifadeler, mecâzî deyimler, daha sonraları 
bir üçleme (teslis) anlayışına yol açmıştır. Bunda, İncil yazarları ile Hz. İsa 
arasındaki zaman aralığının rolü vardır. Öte yandan, Hristiyan Kutsal Kitabı'nda 
teslis, hiç bir yerde açıkça zikredilmemiştir. Ancak "ben ve baba biriz", 
"baba'nızın ruhu", "Allah'ın ruhu" gibi ifadeler, zamanla Allah'ın yanında İsa 
ve kutsal rûhun da tanrı sayılmasına kadar varan yorumlara yol açmıştır. Bu 
yorumları ilk başlatan, havârîlere sonradan katılan Pavlus olmuştur. "Hz. İsâ 
zamanındaki en büyük ilâhiyatçısı" olarak tanımlanan Pavlus, bugünkü 
Hristiyanlığın kurucusu olarak bilinmektedir. Modern bilginlere göre günümüz 
hristiyanlığı, Hz. İsa'nın getirdiği nizamdan çok, Pavlus'un yorumlarından 
ibarettir. Hatta denilebilir ki, sonraki yüzyıllar, dini inançlarını İncillerden 
çok, onun yorumlarına dayandırdılar. Pavlus'un telkinleri, Allah'ı değil, İsa 
Mesih'i ağırlık merkezi olarak almıştır. Ona göre İsa, sâdece bir insan değil, 
Tanrı'nın kudretiyle diriltilen bir kimse idi. 
Hz. 
İsa'nın çarmıha gerilmiş olması ve tekrar dirilmesi, insanların Hz. Âdem'in 
Cennet'te, yasak meyveden yemiş olması sebebiyle doğuştan günahkâr oldukları 
inançları da Pavlus tarafından Hristiyanlığa sokulmuştur. 
 
Görüldüğü gibi bugünkü Hristiyanlık, Pavlus'un yorumlarına dayanır. Gerek dinin 
aslî şekli, gerekse kutsal kitabları olan İncil, tahrifata uğramıştır. Artık 
Hristiyanlık muharref bir dindir. Bunun içindir ki, günümüz hristiyanlarının 
benimsediği Hristiyanlık ile, Kur'ân-ı Kerîm'in bize bildirdiği Hristiyanlık, 
birbirinden tamamen farklıdır. 
 
Kur'ân-ı Kerîm'de Hristiyan için "Nasrânî", Hristiyanlar için de "Nasârâ" 
kelimeleri kullanılmıştır.[4] 
Ayrıca, "Ehl-i Kitap" ifadesinin yer aldığı âyetlerde, Hristiyanlar da muhatap 
alınmıştır. Meselâ "De ki; ey Ehl-i kitap! Aramızda eşit olan bir kelimeye 
gelin. Yalnız Allah'a kulluk (ibadet) edelim ve O'na hiç bir şeyi ortak 
koşmayalım" (Âli İmrân: 3/64) âyetinde olduğu gibi. 
 
Kur'ân-ı Kerim'e göre, Yahudiler gibi Hristiyanlar da verdikleri sözde 
durmadıkları için, kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin salınmıştır. Hz. 
Muhammed onlara da gönderilmiş bir elçidir. O, Ehl-i Kitab'ın gizledikleri ve 
sakladıkları şeylerin çoğunu onlara açıklamıştır. Ancak Yahudi ve Hristiyanlar, 
kendilerinin "Allah'ın oğulları ve sevgilileri" olduklarını söyleyerek, Hz. 
Muhammed'e karşı çıkmışlardır. Yahudiler Uzeyr'i, Hristiyanlar da İsa'yı 
Allah'ın oğlu saymışlardır. İnsanları tanrılaştırdıkları için de küfre 
girmişlerdir.[5] 
Allah'a çocuk isnad etmekle Tevhid'in özüne ve rûhuna aykırı hareket 
etmişlerdir. Halbuki "Allah, bu tektir. Her şeyden müstağnî ve her şey O 'na 
muhtaçtır. O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç bir şey O'na denk değildir." (İhlâs: 
112/1-4) 
 
Kur'ân-ı Kerim, Hz. İsa'nın Allah'ın kulu ve elçisi olduğunu, O'nun da tevhid'i 
tebliğ ettiğini açıklar.[6] 
Bu durumda Meryem oğlu İsa'yı ilah edinen Hristiyanlar, "Allah, üçün 
üçüncüsüdür" (el-Mâide: 5/72-75) diyerek doğru yoldan sapmışlar, tevhid 
çizgisinden uzaklaşmışlardır. Tevhid esasından uzaklaşan Hristiyanların yüce 
Allah, dinlerinin aslına, tevhid ve İslâm yoluna çağırmaktadır.[7] 
 
Yukarıda da belirtildiği gibi hristiyanlık, aslı itibariyle hak dinlerderdendir. 
Peygamberi Hz. İsa, kitabı da İncil'dir. Bugünkü Hristiyanlığın odak noktasını 
oluşturan ve Pavlus teolojisinin temelini teşkil eden Hz. İsa, yalnız Allah'ın 
kulu ve Rasûlü'dür. Bunu bizzat kendisi şöyle ikrar etmiştir: 
 
''Hz. İsa: Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni Peygamber 
yaptı; nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz 
kılmamı, zekât vermemi ve annene iyi davranmamı emrelti. Beni bedbaht bir zorba 
kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde ve dirileceğim günde bana selam olsun" 
dedi (Meryem: 19/30-33). 
 
Ayrıca Hz. İsa'yı ve annesini tanrılaştırıp "teslis" akidesini oluşturan 
Hristiyanlarla Hz. İsa, kıyamet gününde yüzleştirilecekler ve böylece 
Hristiyanların uydurdukları yalanlar bir kere daha ortaya çıkmış olacaktır. Bu 
husus, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle belirtilir: 
 
"Allah Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara beni ve annemi Allah'tan başka iki 
tanrı olarak benimseyin," dedin?" demişti de; ''Hâşa, hak olmayan sözü söylemek 
bana yaraşmaz; eğer söylemişsem, şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen benim içimde 
olanı bilirsin, ben Senin içinde olanı bilemem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak 
Sensin" demişti, ''Ben onları sadece, Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk 
edin, diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetçe onlar 
hakkında şahiddim, beni aralarından aldığında onları sen gözlüyorsun. Sen her 
şeye şâhidsin" (el-Mâide, 5/117). 
Şu 
halde bugünkü Hristiyanlık, Hz. İsa'nın tebliğ ettiği Hristiyanlık değildir; 
''Mesih, Allah'ın oğludur" (et- Tevbe, 9/30) gibi sözleri kendi ağızlarıyla 
uydurmuşlar ve "Meryem oğlu Mesih'i'de, kendilerine Allah'tan başka Rab 
edinmişlerdir" (et-Tevbe, 9/31). Aynı şekilde, mevcut Hristiyanların, Hz. 
İsa'nın getirdiği İncil'le hiç bir ilgileri yoktur.[8] 
Çünkü Yahudi bilginleri gibi, Hristiyan râhipleri de birtakım menfaat temini 
için, Allah'tan kendilerine indirilmiş olan Kitab'ın hükümlerini 
değiştirmişlerdir.[9] 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giriş, Ankara 1955, s. 117 VD. A. 
 Abdullah Masdûsi, Yaşayan Dünya Dinleri (trc. Mesud Sadak), İstanbul 1981, 
 s. 170-201; Ekrim Sarıkcıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul 
 1983, s. 200 vd.; Günay Tümer-Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ankara 1988, 
 s. 136 vd. 
 
 
 
 [2] 
 Resullerin işleri, XI, 26. 
 
 
 
 [3] 
 Yuhanna: V, 44. 
 
 
 
 [4] 
 Âli İmran: 3/67; el-Bakara: 2/62, 111, 113, 135, 
 140; el-Mâide: 5/14, 18, 51, 69, 82; et-Tevbe: 9/30; el-Hacc: 22/17. 
 
 
 
 [5] 
 el-Mâide: 5/12-18; et-Tevbe: 9/20. 
 
 
 
 [6] 
 el-Mâide: 5/46-47, 62-69, 72-77. 
 
 
 
 [7] 
 el-Mâide: 5/46. 
 
 
 
 [8] 
 el-Mâide: 5/68. 
 
 
 
 [9] 
 et-Tevbe: 9/34.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.