Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Suyun Deverânı ve Hayat

Suyun Deverânı ve Hayat



Suyun Deverânı ve
Hayat

Dünyada hayatın devam etmesi
için gerekli şartlardan biri de denizlerde, atmosferde ve toprakta belli
miktarlarda suyun devamlı bulunması gereğidir. Su, canlıların vücutları için
zaruri bir madde olduğu gibi, dünyanın ısı dengesinin korunmasında da mühim rol
oynar. Suyun hayat üzerindeki tesirleri bütün yönleriyle incelendiğinde,
dünyadaki su, su deverânı (hidrolojik döngü)nın ne derece faydalı, manalı, ne
derece güzel ve insanı hayrette bırakan bir olay olduğu anlaşılır.
Yeryüzünde yağışların meydana
gelmesi, bu suların bir kısmının toprak ve bitki yüzeylerinde tutulup tekrar
buharlaşması, bir kısmının ise toprak tarafından emilmesi ve geriye kalanın
yüzey akışlarla deniz ve göllere taşınması, oradan buharlaşıp bulutları meydana
getirmesi, toprak tarafından emilen suyun yer altı suyunu besleyip nehir ve
pınarların menbaını oluşturması, hidrolojik döngü olarak adlandırılmaktadır.
Rüzgâr, iklim şartları ve atmosferik olaylar gibi kararsız faktörlerin tesiri
altında, atmosfer-toprak-deniz üçlü sistemi arasındaki bu su hareketi, hassas
bir ölçü ve denge içinde cereyan etmektedir. Bu denge bir an bozulacak olsa,
canlı hayat tehlikeye düşecek, belki de dengenin bozulma şiddetine göre tamamen
kaybolacaktır.
Mesela, atmosferdeki su buharı,
toplam su içinde en az payı oluşturmakta; fakat en aktif rolü oynamaktadır.
Buradaki su buharı, arzdan geri yansıyan uzun dalga boylu radyasyonların büyük
bir bölümünü yutar ve ısınan atmosfer, bu enerjisini tekrar yeryüzüne gönderir.
Diğer taraftan bulutlar, güneşten gelen enerjinin % 24 oranındaki kısmını
yansıtarak yeryüzünün ısı dengesinin muhafazasına hizmet eder. Bu sayede
gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkı en aza iner. Atmosferdeki su buharı
değişmeyen sabit bir değerdir. Ancak atmosferdeki su buharı ile toprak ve
denizlerdeki su, devamlı yer değiştirmektedir. Büyük deniz ve okyanuslardan
buharlaşan su, rüzgârlarla suya ihtiyacı olan yerlere taşınır. Burada oluşan
bulutlar, oradaki canlılara damlalar halinde su serper; onların ihtiyacını görüp
serinletir, toz toprağı yatıştırır ve kirleri temizler. Yeryüzüne her saniye
ortalama 16 milyon ton su inmekte, aynı miktarda da yeryüzünden
buharlaşmaktadır. Modern bilimin ortaya koyduğu bu gerçek, 1400 yıl önce Yüce
Rehber tarafından: "Her sene, yeryüzüne inen su miktarı eşittir. Sadece,
suyun indiği yerler muhteliftir." şeklinde ifade edilmiştir. Tabii ki, yağış
miktarı her yerde aynı değildir.
Hidrolojik devr-i daim içinde
yer altı suyu ve topraktaki su önemli bir yer işgal eder. Uzun süre yağmur
yağmamasına rağmen bitkilerin canlı kalabilmesi tamamen toprakta tutulan su
sayesindedir. Yeryüzünün kan damarları olan nehir ve pınarlara bu yeraltı suları
menba olur. "Görmedin mi Allah gökten bir su indirdi, onu yerin içindeki
kaynaklara geçirdi. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler yetiştiriyor."
(39/Zümer, 21) Bu ayet, açıkça bu gerçeği ortaya koymaktadır. Suların düzeni,
bugün herkes tarafından bilinebilir. Fakat Kur'an'ın vahyedildiği zamandan
önceki asırlarda olduğu gibi, 1800'lü yıllarda bile insanlar, bu hususta tamamen
yanlış telakkilere sahip bulunuyorlardı. Maurice Bucaille tarafından yazılan "Kitab-ı
Mukaddes, Kur'an ve Bilim" adlı eserde bu yanlış telakkiler açıklanmaktadır.
Aristo'ya göre, yerdeki su buharı, dağların soğuk oyuklarında yoğunlaşmakta ve
böylece kaynakları besleyen yer altı gölleri oluşmaktadır. Bu teori, 1877'ye
kadar O. Volger'in de içinde bulunduğu birçok taraftar bulmuştur. Bugünkü
anlamda suyun dolaşımı hakkında, Kur'an'dan sonra ilk açık anlayış, 1580'de
Bernard Palissy tarafından ortaya konmuştur. Ne var ki, Kur'an, bu hakikati, bu
bilim adamından yaklaşık bin yıl önce bildiriyordu. "Biz, rüzgârları
aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı
karşıladık. (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli suyu) depolayamazdınız."
(15/Hıcr, 22). Bu ayetle de ayrıca yeraltı sularına dikkatlerimiz çekiliyor.
Hidrdolik devr-i daimde diğer
bir sistem, büyük su depoları olan okyanus ve denizlerdir. Buralar, birçok
canlının hayatı için zemin olduğu gibi kaynayan bir kazan gibi devamlı atmosfere
su buharı gönderir. (2)