Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Tevrât'ın Tahrifi

Tevrât


Tevrât'ın Tahrifi



Bugün elimizde bulunan Tevrat'ın
tahrif edildiğine dair deliller pek çoktur. Hz. Mûsâ'nın levhalar şeklinde
aldığı ve yahûdilere dikte ettirdiği Tevrat, bugün elimizde bulunan Tevrat'ın
aynısı değildir.

Tevrat, Hz. Mûsâ'ya indiği halde,
bugün elimizde bulunan Tevrat, Hz. Mûsâ'nın mezarından bahsetmekte, hatta Hz.
Mûsa'nın mezarının kaybolduğundan söz etmektedir. Tevrat'ın bu konudaki
ifadeleri aynen şöyledir: ?Ve Rabbin sözüne göre, Rabbin kulu Mûsâ orada, Moab
diyarında öldü. Ve Moab diyarında Beyt-peor karşısındaki derede onu gömdü. Fakat
bugüne kadar kimse onun kabrini bilmez. Ve Mûsâ öldüğü zaman yüz yirmi yaşında
idi; gözü zayıflamadı ve kuvveti eksilmedi. Ve İsrâiloğulları Moab ovasında otuz
gün Mûsâ'ya ağladılar. Ve Mûsâ için yas ağlama günleri tamam oldu.? (Kitab-ı
Mukaddes, Tesniye 34/5-8)

Bu ifadelerin sonradan Tevrat'a ilâve
edildiği açıktır. Halbuki Tevrat'tanmış gibi nakledilmektedir. Tevrat'a bu tür
ilâvelerin sonradan sokuşturulduğuna dair bir mâlumat bulunmadığına göre, başka
ilâve ya da çıkarmaların bulunmadığından nasıl emin olabiliriz? Bugün elimizde
bulunan Tevrat'ın ifade üslûbundan da tahrif edilmiş olduğunu anlıyoruz. Meselâ
Tevrat'ın birçok yerinde ?Rab, Mûsâ'ya şöyle şöyle yapmasını söyledi?
denilmektedir. Belli ki vakaları nakleden üçüncü bir şahıs vardır. Bu nakilleri
kimin yaptığı da Tevrat'ta zikredilmemektedir.

Yine Tevrat'ta Allah'ın Âdem'i
yaratmaktan dolayı pişmanlık duyduğu anlatılmaktadır (Kitab-ı Mukaddes, Tekvin
6/6-7). Oysa pişmanlık, gelecekte ne vuku bulacağını bilmeyen ya da hevâsına
hâkim olamayıp sonradan tasvip etmeyeceği şeyleri yapan hakkında sözkonusu
olabilir. Bugün elimizde bulunan Tevrat, Allah'ı bir insan şeklinde
nitelemektedir. Meselâ mevcut Tevrat'a göre güya Allah Teâlâ Hz. Mûsâ'ya bir ev
yapmasını emretmiş ve Allah'ın kendisi de o evde onlarla beraber oturacakmış.
Hz. Mûsâ Allah'ın emrettiği şekilde o evi inşâ etttirmiş, Allah da gelip
İsrâiloğullarıyla birlikte o evde oturmuş (Kitab-ı Mukaddes, Çıkış 25 ve devamı).
Allah'ı bir insan şeklinde niteleme Tevrat'ın birçok yerinde vardır. Meselâ Âdem
kıssasında şöyle denilmektedir: ?Ve günün serinliğinde bahçede gezmekte olan
Allah'ın sesini işittiler ve adamla karısı Rab Allah'ın yüzünden bahçenin
ağaçları arasına gizlendiler. Ve Rab Allah adama seslenip ona dedi: Neredesin?
Ve o dedi: Senin sesini bahçede işittim ve korktum, çünkü ben çıplaktım ve
gizlendim. Ve dedi: Çıplak olduğunu sana kim bildirdi? Ondan yeme diye sana
emrettiğim ağaçtan yedin mi?? (Kitab-ı Mukaddes, Tekvin 2/8-11). Burada
anlatılanlara göre Allah, Âdem'in yaptıklarından haberdar değildir. Günün
serinliğinde bahçede gezinirken(!) olaydan haberdar olmuştur!

Mevcut Tevrat'a göre Hz. Yakup
Allah'la güreşmiş ve uzun müddet süren bu güreş sonucunda Allah'ı yenmiştir (Kitab-ı
Mukaddes, Tekvin 32/221-32). Tevrat'ın peygamberlere bakışı da sağlıklı bir
bakış değildir. Elimizdeki Tevrat'a göre Hz. Lût iki kızıyla zinâ etmiştir (Kitab-ı
Mukaddes, Tekvin 19/30-38). Yahûdilerin kutsal saydıkları diğer kitaplarda da
peygamberler hakkında bu tür iftirâlar vardır. ?İkinci Samuel? isimli
kitaplarında Hz. Dâvud'un, bir komutanın karısına âşık olduğu ve bu komutanı
savaşa göndererek ölümüne sebep olduğu, öldürülmesinden sonra da karısıyla
evlendiği anlatılmaktadır (Kitab-ı Mukaddes, II. Samuel, 11/2-27).

Tevrat'tan yapmış olduğumuz bu
nakiller, bugün elimizde bulunan Tevrat'ın ilâve ve tahriflerle dolu olduğunu
açıkça göstermektedir.

?Vay haline o kimselerin ki, Kitabı
elleriyle yazıp az bir paraya satmak için, ?bu Allah katındandır' derler.
Ellerinin yazdığından ötürü vay haline onların! Kazandıklarından ötürü vay
hallerine onların!?
(2/Bakara, 79)

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki,
Kur'an'ın kendinden önceki kitapları doğrulaması, bugün elimizde mevcut olan
Tevrat ve İncil'i doğrulaması anlamına gelemez. Kaldı ki, bu halleriyle onları
doğrulaması bile, onların bugün de geçerli oldukları ve onlarla amel edenlerin
kurtuluşa erecekleri demek değildir. Çünkü geçmiş kitaplar, dönemlerini
doldurmuş ve Kur'an'la yürürlükten kaldırılmışlardır. (5)