2010 aktif konular listesi

2010 aktif konular listesi

Friglerde Ölü Gömme Geleneği

  • Ahmed

Frig beyleri ölülerini ya kayalara oyulmuş mezarlara ya da tümülüslere gömerlerdi. Kaya mezarlarının çoğu soyulmuş oldukları için mimari dışında fazla bilgi vermezler. Buna karşın tümülüsler, yani yığma mezar tipleri Frig ölü gömme geleneğini öğrenmemizde önemli rol oynarlar. MÖ 8. yüzyıl başlarından MÖ 6. yüzyıl ortalarına kadar kullanıldıkları sanılan tümülüslerin büyük bölümü Gordion´dadır. Bu yığma toprak mezarları kentin sırtlarında yer alır ve sayısı 100´e yaklaşır.

Bu türde ölü gömme tekniği gelişmiş olarak birden ortaya çıkar. Bu durum tümülüs mezarlarının Frigya´ya dışarıdan gelmiş olduğuna işaret eder. Gerçekten de Arnavutluk ve Makedonya´da soylu kişileri gömmek amacıyla tümülüs mezarların MÖ 1800-1500´den itibaren kullanıldığı bilinmektedir.

Frigya Uygarlığı: Büyük Tümülüs

  • Ahmed

Gordion´daki büyük tümülüs, mezar odasının çukur içinde değil de zemin yüzeyinde yapılmış olmasıyla dikkat çeker. Mezar odası (iç boyutlları 5.15x6.20, yüksekliği 3.25m), kireç taşından kaba bir duvarla çevrilmiştir. Bu 53 metre boyundaki tümülüsün yapılış tekniğine gösterilen özen, tam mezarın Friglerin en güçlü döneminde yaşayan bir krala ait olduğunu düşündürmektedir. Çeşitli iddialara göre mezar ya Midas´a ya da Midas´ın babası Gordias´a aittir.

"Anadolu´nun piramitleri" denilen tümülüslerden biri olan Büyük Tümülüs´ün 53 metre altındaki mezar odasının bozulmadan ortaya çıkarılışı 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya konulan başarılı arkeolojik uygulamalardan biridir. Kazı başkanı Roudney S. Young eski tümülüsün 250 metre çapında ve 70-80 metre yüksekliğinde olabileceğini tespit etmiştir.

Frigya Uygarlığı: Gordion (Yassıhöyük)

  • Ahmed

Frig Krallığı´nın başkenti Gordion´un kalıntıları Ankara-Eskişehir karayolu ve Sakarya ile Porsuk nehirlerinin birleştiği yerin yakınında Polatlı´nın kuzeybatısında bulunmaktadır. Gordion´un geçmişi MÖ 8. yüzyıl ortalarına kadar gider. Şehir en parlak dönemini MÖ 725 ve 675 yılları arasında yaşamıştır. Midas bu kentte oturmuştur. Gordion, MÖ 7. yüzyıl başlarında Kimmer saldırısına uğramıştır. Şehir, Büyük İskender tarafından bağımsızlığına kavuşturuluncaya kadar 6.yy ortalarından başlayarak Pers istilası altında kalmıştır. Ayrıca Büyük İskender çözenin Asya fatihi olacağına inanılan gördüğümü Gordion´da kılıcıyla kesmiştir (MÖ 334).

Kent Höyüğü:

350x500 metre ölçüsündeki yassı bir höyük durumundaki Frig kenti, Sakarya ırmağının hemen doğusunda yer almaktadır. Arkeologlar, anıtsal bir kapı ile birlikte kral ailesine ait bir çok yapı ve evlere kent duvarlarına ilişkin kalıntılar ortaya çıkarmışlardır. Bunların tümü Frig krallığına en parlak dönemine (MÖ 725-667) tarihlenmektedir.

Frigya Uygarlığı: Pessinus (Ballıhisar)

  • Ahmed

Pessinus ören yeri, Ankara-Eskişehir karayolu üzerinde Sivrihisar yakınlarındaki Ballıhisar´da bulunmaktadır. Pessinus, tanrıların anası Kibele olarak anılan tanrıçanın ünlü kutsal yerleşmesiyle birlikte "Rahipler Devleti" şeklindeki antik bir Frig yerleşmesiydi. Ana Tanrıça´nın şekilsiz taştan yapılmış kült heykelinin (Baitylas) gökten indiğine inanılıyordu.

Kent, Bergamalılar´ın egemenliği altında kalmıştı, fakat Galatlar´ın saldırısına rağmen buradaki rahipler sınırlı bir özgürlüğe sahip olabilmişlerdi. Kenti beş Frigyalı ve beş de Galat rahiple birlikte bir baş rahip yönetmişti. MÖ. 204 yılında Roma senatosunun Pessinus´a elçiler gönderip Kibele´nin kült heykelini Roma´ya getirtmesi ve orada inşa ettirilen bir tapınağa bu heykelin yerleştirilmesiyle kent çok büyük bir üne kavuştu. MÖ. 25 yılında Augustus, Galatia eyaletini kurunca, Pessinus Romalıların yönetimine geçmiştir.

Frigya Uygarlığı: Tapınak

  • Ahmed

Yapı çok ilginç bir plana sahiptir. Dar kenarlarında altı, uzun kenarlarında on bir sütun bulunan peristasis (antik tapınağın etrafını çeviren sütun dizisine verilen ad) Hellen tapınağının değişik bir uygulamasını göstermektedir. Yapıyla ilişkisi olan ve bir theatron (Antik Yunan tiyatrosunda seyircilerin oturduğu kısma verilen ad) işlevi gören gösterişli bir basamak sırası ortaya çıkarılmıştır. Bu nedenle Belçikalı araştırıcılar onu bir tiyatro-tapınak olarak tanımlamışlardır.

Buna rağmen Ekrem Akurgal söz konusu basamakların Kibele kültü ile ilgili olduğunu düşünmektedir. Çünkü tapınağın yeraltı bölümü Aizonai Tapınağı´nda olduğu gibi buna işaret etmektedir. Mimari süslemelerine göre tapınak MS. 1. yy´ın ilk yarısında yapılmıştır. Açık bir alanı üç yandan çeviren portiko (çatısı sütunlarla taşınan hol) kalıntıları buranın bir agora olarak düzenlendiği görünümünü vermektedir. Yapı, eski Anadolu kültürleriyle ilişkili Hellen tapınakları şeklinde batıya bakmaktadır.

Frigya Uygarlığı: Nekropol

  • Ahmed

Kentin nekropolünde yapılan kazılarda ön yüzleri kapı şeklinde olan Geç Roma mezarlarının güzel örnekleri bulunmuştur. Nekropol seramiğini inceleyen İnci Bayburtoğlu´na göre halen Ballıhisar´daki yerel bir depoda korunan mezar taşları MS. 3. ya da 4. yy´a tarihlenebilir. Bunların içinde en önemlisi üzerinde bir aslan heykelinin yer aldığı steldir.

Belçikalı arkeologlar Pessinus´un sığ vadisinde yapılmış geniş ve olasılıkla uzun bir kanalı da ortaya çıkarmışlardır. Bu kanalın her iki yanı basamaklıdır ve söz konusu basamaklar yazın kanaldaki su düzeyi aşağı indiğinde vatandaşlara kolaylık sağlıyordu. Bundan başka kanalın kuzey ucundan Roma çağında varolan derenin suyunu düzenleyen kapatma sistemini de Belçikalı arkeologlar bulmuşlardır.

Germiyanoğulları Beyliği

  • Ahmed

İlk zamanlarda, XIII. asırda Selçuklular´ın uç beyleri arasında Karamanoğulları´ndan sonra en kudretlisi ve en büyüğü, Germiyanoğulları idi. Beylik, 1260 yıllarından 1390´a kadar takriben 130, sonra 28 Temmuz 1402 Ankara muharebesinden 1429 Şubatına, kadar tekrar 27 yıl olmak üzere takriben 156,5 sene devam etmiştir.

Germiyan aşireti XIII. yüzyılda ilk defa Malatya taraflarında görülür. Daha sonra Germiyanoğulları, muhtemelen Moğolların baskısı üzerine Kütahya bölgesine göç etmişlerdir. Germiyanoğulları bu bölgede Türkiye Selçuklu sultanı II. Gıyaseddin Mes´ud ve Moğollara karşı bağımsızlıkları için mücadele ettiler.

Gronikos Çatışması

  • Ahmed

(İÖ 334 yazı başları), Pers İmparatorluğu´nun istilası sırasında Büyük İskender´in kazandığı bir zafer. Sayıları büyük olasılıkla 40 bini bulan Persler, Granikos ırmağı (Kocabaş Çayı) kıyılarında mevzilenmişti. İskender´in hücum tabur, karşı kıyıdan yağan kargılara karşın ırmağın sığ yerinden öbür tarafa geçti. Onları izleyen İskender, Pers hattının sol merkezini vuracak biçimde yerleştirdiği komutanlarını harekete geçirdi.

İskender, Pers Kralı III. Dareios´un iki akrabasını öldürdü; kendisi ise süvari birliği komutanı Kleitos (Kara) sayesinde ölümden kurtuldu.. Persler bundan sonra dağıldı. İskender´in biyografisini yazan Arrhionos´a göre (İS 2. yy) bu savaşta Makedonyalılar yalnızca 115 kayıp verdiler.

BÜYÜK İSKENDER´İN GRANİKOS SAVAŞI

Hititlerin Tarihi

  • Ahmed

Hititler´in Anadolu´ya göç tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. MÖ 2000 yıllarında Hint-Avrupa kavimlerinin doğuda Kafkasya üzerinden Anadolu´ya girdikleri en kabul gören tezlerdendir. Tezlerden bir diğeri Çanakkale Boğazı´ndan, bir başkası ise, Karadeniz´den geldikleri varsayımıdır. Yeni gelenler yerli Anadolu Hatti Beylikleri´ni egemenlikleri altına almışlar, kısmen politik ve askeri, bir dereceye kadar da ekonomik gücü ellerinde tutmuşlardır.

MÖ II.bin başlarında, Yukarı Mezopotamya´daki Assur şehrinin zengin tüccarlarının Anadolu ile yoğun bir ticari ilişkiye girmiş olduklarını görüyoruz Orta Anadolu´nun geniş toprakları üzerinde kurulan küçük krallık veya beylikler, "Karum" adı verilen pazar yerleri ile son derece canlı birer ticaret merkezleriydiler.

Hitit Mimarisi

  • Ahmed

Hitit Krallığı mimarisi, eski Doğu Yapı Sanatı içinde, hem Batı Anadolu, hem de Mezopotamya mimarlığından ayrılan, önemli ve kendine özgü bir gelişim gösterir. Bu mimarlığın kökenleri Anadolu yaylasının yapı geleneklerine dayanır ve en geç İ.Ö. 3. binde, İlk Tunç Çağı´nda belirgin biçimini almıştır.

İ.Ö. 2. bin sonunda, Batı Anadolu´nun özgün ev biçimi olan bağımsız uzun dikdörtgen, önavlulu evi, (Megaron) İç Anadolu´ya ne denli az girebilmişse Hititler´in büyük taş bloklarından örülmüş bindirme kemer yapma sanatı da taş yönünden zengin olan Troya´da o denli az kullanılmıştır. Mezopotamya da çok bol sayıda zorlayıcı bir bakışımlılık sistemiyle yapılmış tapınak ve saray mimarlığı da yine İç Anadolu´daki Hitit Krallığının ana ülkelerinde görülmez.

İasos Antik Kenti

  • Ahmed

Kalıntılar, Milas´a 18 kilometre uzaklıkta yer alan Kıyıkışlacık Köyü´nde bulunmaktadır. 1929 yılında Asın Kuren adıyla kurulan köyün adı 1960´lı yıllarda Kıyıkışlacık olarak değiştirilmiştir. Yaklaşık 2000 kişinin yaşadığı köyün en büyük geçim kaynağı balıkçılık ve zeytinciliktir.

Güllük Körfezi´nin kenarında yer alan köy, karşı sahildeki komşularının aksine sakin bir yerleşim yeri. Mitolojiye göre, İasos, Mandalya Körfezi´nde Güllük´ün karşısında Kıyıkışlacık Köyü´nde bir yarımada üzerinde Yunanistan´dan gelen Argoslu Kolonistler tarafından kurulmuştur. Sonraki dönemlerde Milet´ten gelen göçmenler gelip buraya yerleşmişlerdir. Kentin tarihi, MÖ 3 binin sonuna kadar uzanmaktadır.

Batı Anadolu kıyılarındaki en başarılı arkeolojik çalışmalardan biri olan Iasos araştırmaları Charles Texier ile başlamış, Profesör Doro Levi´nin ardından Profesör Clelia Laviosa tarafından sürdürülmüştür. İtalyan kazı ekibinin başkanlığını günümüzde Profesör Fede Berti yapmaktadır.

Dış Surlar

İskenderiye Şehri

  • Ahmed

Amatör dalgıçların yıllardır bildikleri, sık sık dalış yaptıkları bir bölgeydi... Limanın birkaç kilometre açığında ve sadece 8 metre derinlikte gördüklerine de bir isim takmışlardı: "Kaya Ormanı"... Binlerce dev granit taştan, sütun parçalarından, sfenks heykellerinden ve mini dikilitaşlardan söz ediyorlardı, ama kimse onları ciddiye almıyordu. Ta ki, 1962 yılında, içlerinde birkaç arkeologun da bulunduğu bir grup profesyonelin dalışına kadar...

Onlar gözlerine inanamamışlardı; suyun dibinde bir tarih yatıyordu. Ancak, hemen önlem alınması gerekiyordu. Bazı parçalar yavaş yavaş kuma gömülmeye başlamıştı bile... Ayrıca kalıntılar oldukça sığ bir bölgede bulunduğu için, dalgaların sürtünmesi kayaları aşındırıyordu.

İzmir ve Efes Beylikleri

  • Ahmed

Anadolu´nun fethi sırasında, Malatya dolaylarında faaliyet gösteren Oğuz´un Çavuldur boyundan olduğu sanılan Çakan, İstanbul´da uzunca bir müddet kaldıktan sonra 1081´e doğru İzmir´e gelerek bir beylik kurmuştur. Bizans imparatorluğunun zayıf noktalarını iyi bilen Çakan, Foça´yı ve civarını aldıktan sonra 40 parça gemiden kurulu kuvvetli bir donanma yaptırarak Ege Denizi´nde Sakız, Midilli, Sisam, Rodos adalarını zapt etti ve Çanakkale´ye doğru ilerledi. Üzerine gönderilen Bizans donanmalarını birkaç kere mağlup etti.

Kapadokya Tarihi

  • Ahmed

Anadolu´da tarihsel bir bölge. Yaklaşık sınırları kuzeyde Karadeniz, doğuda Fırat Irmağı, güneyde Toros Dağları ve batıda Tuz Gölü´dür. Çeşitli dönemlerde birçok uygarlığın egemenliğine giren Kapadokya´da bilinen en eski topluluk Samiler´dir. MÖ 2000-1200 arasında Hititler´in yönetiminde olan bölge daha sonra Lidya ve MÖ VI. yüzyılda Pers egemenliğine girdi.

Pers döneminde iki satraplığa* ayrılan bölgenin kuzeyine Pontik Kapadokya, güneyine Büyük Kapadokya (Asıl Kapadokya) adı verildi. Büyük İskender´in fetihleri sırasında başına buyruk bir yönetim kurulan Kapadokya, MÖ 332´de Perdikkas tarafından fethedilerek Eumenes satraplığına atandı. Ne var ki I. Antigonus ve daha sonra Selefkiler döneminde görece özerk bir yönetime sahip oldu. Yerel bir hanedan Makedonyalıların ve daha sonra Selefkilerin yüksek egemenliğini tanıyarak hüküm sürdü.

Kommagene Krallığı

  • Ahmed

Kommagene Krallığı Türkiye´nin güneydoğusunda, Dicle ve Fırat Nehirlerinin yukarı kıyılarında kurulmuştu. Bugün bu topraklar anlatılan o cennete ait ipuçları vermiyor-cenneti çağrıştırmakta zorlanıyor. Yamaçları kapladığı söylenen o ağaçlar artık yok ve keçi sürüleri bitki örtüsünün son yeşilliklerini tüketmekle meşgul. Başlatılan sulama kanalları mucizeler yaratacak ve verilen çabalar sonunda bölge yeniden ağaçlanacak zira toprak burada çok verimli ve sayısız dağ pınarı var.

Kommagene kömür, demir, altın ve petrol gibi mineral ve madenleriyle ünlü çok verimli bir bölgeydi. Bu zenginliklerin bir kısmı bugün yeniden keşfedilmiş durumda. Örneğin 1960larda bir arkeolog Fırat´tan altın çıkarmayı başardı. Diğer bir kesif petrol ile yasandı. Son birkaç yıldır bölgede yaygın olarak ham petrol sondajı yapılıyor.

Top