Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

AKIL HASTALIĞI

AKIL HASTALIĞI

AKIL HASTALIĞI

Düşünme, anlama, idrak etme; karar verme ve
tedbir alma yeteneklerindeki eksiklik.

İslâm'da kişinin yaptığından sorumlu tutulması,
akıllı olmasına bağlanmıştır. Çünkü emir ve yasakların muhâtabı akıl sahibi
kişilerdir. Kur'an-ı Kerîm'de akıldan söz eden pek çok ayet vardır. Meselâ:

"Ey akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat
vardır, böylece korunursunuz"
(el-Bakara, 2/179).

"Siz kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği
emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?"
(el-Bakara, 2/44).

"Ey kitap ehli, neden İbrahim hakkında
tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat'da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Düşünmüyor
musunuz?" (Âlu İmrân, 3/65).

Akıl ve temyiz kabiliyeti arızalanınca, kişinin
dinî yükümlülükleri kalkar. Burada dikkat edilecek husus, tasarruf sırasında,
iyi ile kötüyü ayırdetme kabiliyetinin mevcut olup olmadığıdır. Çünkü bazı akıl
hastalıkları temyiz kudretini devamlı sûrette kaldırırken, bazı hastalıkların
temyiz gücünü kaldırması sürekli değildir. Hasta aklı başında iken yaptığı iş ve
tasarruflardan sorumludur. Meselâ, sar'alıların iki sar'a nöbeti arasındaki
zamanda aklı başındadır. Yahut uykuda gezenler, diğer zamanlarda temyiz
kudretine sahiptirler.

Akıl hastalığı yirmidört saatten fazla sürerse
namaz; ramazan ayı süresinde devam ederse oruç; bir yıl geçerse hac
ibâdetlerinden sorumluluk kalkar. İyileşince bunları kaza etmek gerekmez. Zengin
olarak bir yıl geçince de o yılın zekâtı düşer. Ancak Hanefiler dışındaki
fâkihlere göre ise zekât, mâlî bir vergi sayılır ve velîsi bunu akıl hastasının
malından verir.[1]

Akıl hastaları mal telefinden şahsen değilse de
mâlen sorumludurlar. Meydana getirdikleri zarar, mallarından tazmin edilir. Suç
işlemeleri halinde bedenî ceza uygulanmaz.[2]


[1]
el-Kâsânî, Bedâyetu's-Sanâyi', V/155.

[2]
Hamdi Döndüren, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/85-86.