Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

İSTİĞFAR..

İSTİĞFAR

İSTİĞFAR

Allah'tan günah ve hatalarının
bağışlanmasını isteme, mağfiret dileme.

İstiğfar lafzını veya manasını içeren
her duaya istiğfar denir. Gerek Kur'an-ı Kerîm'de ve gerekse hadis-i şeriflerde
istiğfar teşvik edilmiştir. Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur;

"Rabbinizden bağışlanma dileyin.
doğrusu o, çok bağışlayandır"
(Nuh: 71/ 10)

"(Ey Muhammed) Sabret! Allah'ın
verdiği söz şüphesiz gerçektir. Suçunun bağışlanmasını dile; Rabbini akşam,
sabah överek tesbih et"
(el-Mümin, 40/55)

Peygamber efendimiz kendileri
istiğfara devam etmiş, ümmetini de teşvik etmiştir.[1]

Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet
edildiğine göre Peygamberimiz: "Vallahi ben Allah'a günde yetmiş defadan çok
istiğfar ediyorum" buyurmuştur. Başka bazı hadislerde Hz. Peygamberin günde
yüz defa istiğfar ettiği belirtilir.[2]
Bu nedenle Ebû Hüreyre: "Peygamberden daha çok istiğfar edeni görmedim"[3]
demiştir. Bir günah işlendiği zaman, bunda ısrar etmemek, hemen tövbe istiğfar
etmek vaciptir. Peygamberimizin ifadesiyle, "İstiğfâr eden kimse günde yetmiş
defa da günah işlemiş olsa bunda srar etmiş sayılmaz"[4]

İstiğfarın Allah nezdindeki değeri bir
hadiste şöyle ifade edilir: "Kim yatağına girince üç defa;
"estağfirullâhe'l-Azîm ellezî Lâ İlâhe İllâ hüve'l Hayyu'l-Kayyûm (Kendisinden
başka hiç bir ilâh olmayan, diri ve her an yaratıklarını gözetip duran yüce
Allah'tan bağışlanmamı dilerim)" derse, Allah günahlarını deniz suyunun
damlaları kadar çok olsa da bağışlar"[5]
buyurulmuştur. Sadece dili ile istiğfarda bulunmak yeterli değildir. Niyeti ve
amelleri de dilini doğrulamalıdır. Tövbenin en makbul olanı, günahtan kesin
dönüş yapılarak, Allah'tan bağışlanma istenmesidir. Buna "nasûh tövbe" denir.

Ayet-i Kerîme'de şöyle buyurulur: "Ey
iman edenler! Allah'a samimiyetle (nasûh tövbe) edin. Belki Rabbiniz
kötülüklerinizi siler. Peygamberi ve beraberindeki müminleri utandırmayacağı
günde, sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün onların nûru
önlerinde ve sağ taraflarında yürürken: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi
bağışla, şüphesiz Sen, herşeye kadirsin derler" (et-Tahrim, 66/8).

Bir mümin kendisi için tövbe edeceği
gibi, ölmüş olan veya hayatta bulunan ana-baba, hısımları ve diğeri müminler
için de istiğfar edebilir. Bu dua sebebiyle Cenâb-ı Hakk'ın onları bağışlaması
umulur. Kur'an-ı Kerîm'de bu konuda çeşitli dua örnekleri bulunur:

"Ey Rabbimiz... bizi affet, bizi
bağışla, bize merhamet et"
(el-Bakara, 2/286);

"Musa şöyle yalvardı: Rabbim, beni ve
kardeşimi affet. Bizi merhametine garket"
(el-A'raf, 7/151);

"Babamı da bağışlayıp hidâyete erdir.
Çünkü o, sapıklardandır"
(es-Şuarâ', 26/86);

"Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba
çekileceği günde, beni, annemi, babamı ve biitün mü'minleri affet"
(İbrâhîm, 14/41).




[1]
Buhârî, Deavât, 3; Tirmizî, Tefsîru Sûre, 47/1; İbn Mâce, Edeb, 57.


[2]
bk. Müslim., Zikr, 41; Ebû Dâvud, Vitr, 26; Tirmizî, Sûre, 47/1.


[3]
el-Kurtubî, el-Câmi'li Ahkâmi'l-Kur'ân, l V, 210.


[4]
Tirmizî, Deavât, 107.


[5]
Tirmizî, Deavât, 17.