Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

4- Mescidden Çıkmak

4


4- Mescidden Çıkmak:


Fakîhler, zorlayıcı bir sebep
ve mühim bir zarûret dışında i'tikâf yerini terk etmenin i'tikâfı bozacağında
ittifak ettiler. Zira i'tikâf, mescidde kalmaktır. Çıkması halinde, özürsüz
olarak bu kalmanın zıddını yapmıştır. İbâdeti bâtıl olur. Yapılması zorunlu ve
mescidde olmayacak her şey için dışarı çıkılabilir; normalden fazla uzamadıkça
i'tikâfı bozulmaz.
Hanefî mezhebine göre: Vâcip
bir i'tikâfta, mu'tekif gece veya gündüz mescidden özürsüz bir şekilde bilerek
veya yanlışlıkla çıkacak olsa i'tikâfı bozulmuş olur. Bu süre İmam Ebû Yusuf ve
İmam Muhammed'e göre bir günün yarısından fazla bir süredir. Bir görüşe göre ise
bir günün bir cüz'ünden ibârettir. Kadın da i'tikâf yaptığı odadan özürsüz yere
evin diğer kısımlarına çıksa i'tikâfı bozulmuş olur. Hasta ziyâreti, cenâze,
cenâze namazı veya şâhitlik yapmak için dışarıya çıkılması i'tikâfa engeldir.
Hastalıktan dolayı bir saat kadar dışarı çıkılması da i'tikâfı bozar. Ancak
adak/vâcip i'tikâfta, hasta ziyâreti veya cenâze namazı için mescid dışına
çıkmak şart koşulmuş olursa, bunlar için çıkılması i'tikâfı bozmaz.
Ancak mûteber sayılan şu
özürlerle çıkıldığı takdirde i'tikâf bozulmaz. Bu özürleri de üç kısma
ayırabiliriz:
Birinci kısım: Tabiî özürler
ki, büyük ve küçük abdest, üzerindeki bir pisliği temizlemek, ihtilâm
sebebibiyle cünüplükten yıkanmak gibi. Böyle ihtiyaçlar için câmiden çıkılır ve
ihtiyaçtan fazla beklenmez. İhtilâm sebebiyle cünüp olan da, câmide yıkanacak
yeri yoksa bunun için çıkar ve tahâretini yaparak boş zaman geçirmeksizin
i'tikâfına döner. İ'tikâf yapan, ezan okumak için minâreye çıkabilir. Minârenin
kapısının câmi dışında olması da zarar vermez. İ'tikâfta olan kimsenin yemesi,
içmesi, uyuması ve ihtiyacı olan şeyleri satın alması câmide olur. Câmiyi işgâl
etmeyecek şeyleri oraya getirebilir.
İkinci kısım: Şer'î özürlerdir.
İ'tikâfa girilen câmide Cuma namazı kılınmıyorsa, Cuma namazı için başka câmiye
çıkılır. İç ezandan önce dört rekât kılabilecek bir zamanda Cuma'nın evvelinde
bulunur ve farz namazdan sonra da dört veya altı rekât kılabilecek bir zaman
beklenebilir. Bunlardan fazla ikinci câmide beklemek i'tikâfı bozmazsa da
tenzîhen mekruh olur; çünkü ikinci câmi de i'tikâf yeridir.
Üçüncü kısım: Zarûrî
özürlerdir. İçinde bulunduğu câmiden zorla çıkarılma ya da şahsı veya eşyası
hakkında korkma sebebiyle mescidden çıkılır ve başka bir câmiye i'tikâf
niyetiyle girilir. Birinci câmideki i'tikâf geçerli olur ve ikinci câmideki
i'tikâf da buna ilâve edilir. Ancak ikinci câmiye geçiş hemen olmalıdır. Nâfile
ve sünnet-i müekkede bir i'tikâfta, câmiden çıkmak özürsüz dahi olsa i'tikâfı
bozmaz. (Fakat bir kimse niyet ederek Ramazanın son on gününde i'tikâfa başlasa,
sonra bunu bozsa kazâsı vâcip olur. Yani on günün tamamını İmam Ebû Yusuf'a göre
kazâ etmesi gerekir. Hanefîlerin büyük çoğunluğuna göre ise i'tikâfı bozduğu
günü kazâ etmesi gerekir; çünkü her bir gün müstakildir.) Çünkü nâfile i'tikâf
için belirli bir zaman yoktur ki, çıkış buna bağlı bulunsun. Câmide geçen zaman
i'tikâf olur ve bâtıl olmaz. Eğer ikinci câmiye dönülür ve i'tikâfa niyet
edilirse, bunun da mükâfatı olur. Fakat vâcip i'tikâfta, özürsüz câmiden
çıkılırsa, günah işlenmiş olur ve yapılan i'tkâf da bâtıl olur.
Şâfiî mezhebine göre: Adanmış
ve bu sebeple aralıksız-peş peşe yapılan i'tikâfta, mûteber özürler dolayısıyla
mescidden çıkmak, i'tikâfı bozmaz. Sayılan özürler bulunmadığı halde, mu'tekif
kasıtlı olarak ve bilerek mescidden çıkacak olursa, i'tikâf bozulmuş olur (Esah
ve meşhur olan görüşe göre, Cuma namazı kılınmayan mescidde i'tikâf yapan kimse,
Cuma namazına çıkmakla i'tikâfı peş peşe edâ ettiği kısım iptal olunur. Öyleyse
i'tikâf bir hafta devam edecekse, Cuma namazı kılınan bir mescidde
yapılmalıdır). Unutarak, zorla veya şe'an makbul bir bilgisizlikle çıkmak,
i'tikâfı bozmaz. Şer'an makbul özürlerle mescidden çıkmak, i'tikâfın devamını
zedelemez. Bu sebeple, mescide dönüşte yeniden niyetlenmeye ihtiyaç yoktur.
Mescid dışında ihtiyaçtan fazla durulmuşsa, geçen zamanı kazâ etmek gerekir.
Bir kimse ishal, sidiğini
tutamama gibi mescidi kirletmeyeceğinden emin olunmayan bir hastalığa
yakalanırsa başka tabiî ihtiyaçlarda olduğu gibi dışarı çıkabilir. Meşhur ve
sahih olan görüşe göre, bununla peşpeşelik hükmü kesilmez. Eğer i'tikâflı kişi,
baş ağrısı, diş veya göz ağrısı ve benzeri zorluk çekmekten mescidde kalması
mümkün olan basit hastalıklara yakalanırsa, bunlardan ötürü dışarı çıkamaz. Eğer
dışarı çıkarsa i'tikâfı bozulur. Eğer mescidde kalmasını zorlaştıracak bir
hastalığa yakalanırsa döşeğe, hizmetçiye ve doktorun gidip gelmesine ihtiyaç
duyulacağı için, dışarı çıkması mubah olur. Esah olan görüşe göre bununla da
peşpeşelik hükmü kalkmaz.
Mutlak adak veya aralıksız
yapılması şart koşulmayan ve mendup i'tikâflarda, -özürsüz bile olsa- mescidden
çıkmak câizdir. Fakat, bu çıkışla i'tikâf ibâdeti kesilmiş olur; tekrar mescide
dönülürken niyet yenilenir. Tabiî bir ihtiyacını gidermek için mescidden çıkan
mu'tekifin niyeti yenilemesine gerek yoktur. Bir kimsenin i'tikâfta iken
mescidde yemek yemesi câizdir. Çünkü bu, yapılması gerekli ve az olan bir iştir.
Mescidde sofra kurması da câizdir. Çünkü bu, mescidin daha temiz tutulmasını
sağlar. Mescid içinde ellerini yıkayabilir. Eğer bir tas yahut leğende yıkarsa
daha iyi olur. Yemek yemek için evine gitmesi de câizdir, i'tikâfı bozmaz. Çünkü
mescidde yemek yemek mürüvveti bozar, dolayısıyla mescidde yemek yemesi şart
değildir. İ'tikâfta bulunan kişi, susadığı zaman, mescid içinde su yoksa su
içmek için de dışarı çıkabilir. Sünnet/nâfile i'tikâflarda i'tikâfa giren
kişinin cenâze namazı kılması, hasta ziyâret etmesi câizdir, vâcip olan
i'tikâflarda câiz değildir. Eğer onun yapması gerekli ise, i'tikâfta bulunan
kişi şâhitlik görevini yerine getirmek için mescidin dışına çıkabilir. İnsanî
bir hak, i'tikâftan önce gelir.