Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Rezzâk (Rızık Veren) Allah'tır
Rezzâk 
 
Rezzâk (Rızık Veren) Allah'tır: 
 
 
 
Rezzâk; Çok rızık veren, yeteri kadar 
rızıklandıran anlamında ra-ze-ka fiilinden türemiş mübalağa ile ism-i faildir. 
Rezzâk, Allah Teala'nın Kur'an ve hadislerde zikredilen esmaü'l-hüsnasındandır. 
"Muhakkak Allah rezzak (gerçek rızık veren) dır. O pek çetin kuvvet sahibidir." 
(51/Zâriyât, 58) 
 
Beslenerek yaşamaları için bütün canlıların 
rızıklarını veren yalnız Allah Teala'dır. O'ndan başka rızık veren yoktur. 
"Yeryüzünde bulunan bütün canlıların rızıkları ancak Allah'a aittir." (11/Hûd, 
6) "Nice canlı mahluk vardır ki rızkını kendisi taşımıyor. Ona da size de 
rızkı Allah veriyor." (29/Ankebut, 60) "Yerde ve gökte Allah'tan başka 
sizi rızıklandıran bir yaratıcı var mıdır?" (35/Fâtır, 3) 
 
Gerçekde rızkı yaratan ve rızıkları kullarına 
ihsan eden Allah olduğu halde, Kur'an'da "Allah, rızık verenlerin en 
hayırlısıdır." (62/Cum'a, 11) buyrularak, bazı kimselere; fakirlere yiyecek 
vererek veya gıda alacakları parayı infak ederek onların rızıklanmalarına sebep 
oldukları için mecazen "râzık" (rızık veren) denilmiştir. Yüce Allah'ın hayru'r-râzikıyn 
(rızık verenlerin en hayırlısı) olması da şu anlamda kullanılmıştır: Rızık, 
Allah'tan istenmeli. O nasib etmeyince, sebeplerin hiçbir faydası olmaz. Ticaret 
ve en ileri seviyedeki teknik sebepler gibi esbabın ötesinde Yüce Allah'ın öyle 
rızık kapıları vardır ki bunlar kapanınca, bütün sebeplerin tesirleri de 
kapanır. Ancak o hakiki müessir, müsebbib ve rezzâktır. Ondan başka gerçek 
anlamıyla rızık verecek râzık yoktur. 
 
Allah'a tevekkül edip O'ndan istemekle beraber, 
O'nun takdir ettiği rızkı elde etmek için bunu aramak, çalışmak ve yeryüzünde 
dolaşmak lazımdır. "O (Allah), yeri size musahhar kıldı (boyun eğdirdi). O 
halde onun omuzlarında (köşe ve bucağında) yürüyün. Allah'ın rızkından yiyin..." 
(67/Mülk, 15) 
 
Rızık; bedenlere ait maddî rızık ve ruhlara ait 
manevî rızık olmak üzere iki çeşittir. İnsanlar dahil bütün canlı bedenlerinin 
rızıkları, yiyecek içecek gibi şeylerdir. Bunlar da Yüce Allah'ın yarattığı 
bitki ve hayvanlardan temin edilir. İnsan ve cin ruhlarının rızıkları ise, 
saadete eriştiren bilgilerdir. Bu manevî rızıkların en şereflisi de 
ma'rifetullah, yani Allah'ı bilmektir. Bundan sonra diğer iman esaslarına dair 
bilgiler, Allah'a ibadet, kullarının haklarına riâyet ve güzel ahlakı tanıma 
bilgileri gelir. Bütün bunların semeresi, ebedî hayat saadetidir. Bedenlerin 
rızkı olan zahirî rızkın semeresi, bedenlerin kuvvetlenmesi ve ölüm zamanına 
kadar yaşamanın sağlanmasıdır. 
 
Rezzâk ism-i şerifinden kulun alacağı hazz ve 
nasibin önemlileri üç kısımda değerlendiri-lebilir: 
 
1- Kulun, istediği rızıkları talep etmesi için, 
helâl yollardan sebeplerine yapıştıktan sonra, Rabbine müracaat etmesi lazımdır. 
Yani fiilî duasını yaptıktan (rızık aramak için çalıştıktan) sonra, kavlî 
duasını dille ve gönülle yapması gerekir. Hz. Musa, "Rabbim, kendini bana 
göster, sana bakayım" (7/A'râf, 143) diyerek manevî makamların en büyüğünü 
Rabbinden istediği gibi; acıktığında bedeninin ihtiyacı olan rızkı da 
"Rabbim, bana hayırdan (mal ve rızıktan) hangi şeyi indirirsen, gerçekten ben 
ona muhtacım!" (28/Kasas, 24) diyerek Allah'tan maddî rızık talep etmiştir. 
 
2- Sebeplerine yapıştıktan sonra, rızıkları 
taksim eden Allah'ın taksimine râzı olup kanaat etmek ve O'na şükür ve hamd 
etmek lazımdır. "O halde bütün rızkı Allah katında arayın. O'na kulluk edin 
ve O'na şükredin." (29/Ankebut, 17) 
 
3- Allah'ın rızık hazinesinden kendisine 
verdiğini, emrettiği şu şekilde Allah yolunda infak etmelidir. "Onlar ki 
infak ettikleri vakit ne israf ederler, ne de cimrilik yaparlar. Allah yolunda 
infakları ikisi arasında ortalama olur." (25/Furkan, 67) 
 
Her insanın, kâfir de olsa müşrik de olsa rızkı 
Allah'a aittir. Allah bütün canlılara yetecek miktarda rızık yaratır. Ama bazan 
yeryüzündeki zalim ve zorbalar, kapitalist sömürücüler, mustaz'af insanların 
haklarını gasbetmeye yeltenirler. Onların da esas cezası Allah'a aittir. 
 
"Yeryüzünü size boyun eğdiren (istifadeniz için 
itaatli kılan) Allah'tır. O halde yeryüzünün sırtlarında dolaşın da Allah'ın 
size ihsan ettiği rızıklardan istifade edin." 
(67/Mülk, 15) Yeryüzünün insana boyun eğmesi; işlenmeye ve verimli 
kılınmaya müsait oluşudur. Faydalı olan nimetlerin ortaya çıkarılmasını sağlamak 
ve Allah'ın ihsan ettiği rızıkları temin etmek, insanların önemli faâliyet 
sahalarıdır. Ziraat, ticaret, zanaat ve diğer faâliyetlerin sebebi, yeryüzünde 
mevcut olan nimetlerin ve rızıkların ortaya çıkarılmasıdır. Dolayısıyla rızık 
kavramı, insan hayatında önemli bir yere sahiptir. 
 
Bazı müslümanlar rızkı, taleb edip sebeplerine 
yapışmaya lüzum kalmadan, önüne konacak şeyler zannetmektedir. Halbuki rızık, 
mahlukatının yararlanması için Allah'ın yarattığı şeyler olup, elde edilmesi 
sarf edilecek gayrete bağlıdır. Her canlının rızkının belli oluşu, onun ne 
yapıp, rızkını nasıl ve ne miktarda sağlayacağının bilmesinden dolayı 
kaydedilmesidir. Armut piş, ağzıma düş anlamında değildir rızık. Kimsenin bir 
başkasının rızkını elinden alamayışı da bu kayda uygun düşmesi zorunluğundandır. 
 
 




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.