Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Küfrün Şiarları/Sembolleri; Bâtıl Dinlerin Kutsalları, Heykel, Giyim...
Küfrün Şiarları 
 
Küfrün Şiarları/Sembolleri; Bâtıl Dinlerin 
Kutsalları, Heykel, Giyim... 
 
Heykel: Heykel, büst ve manken 
gibi hacimli sûretlerin yapılması ve kullanılması dinimizde haram kılınmıştır. 
Bâtıl din ve ideolojilerin bağlılarının uygarlığını benimseyip taklit ederek 
heykeller dikilmesi, büstler kullanılması ve mankenler kullanılması, kâfirlere 
benzeme yoluyla işlenmiş bir haramdır. Kur'ân-ı Kerim, heykelleri kutsayanları 
şiddetle takbih eder: 
"(İbrâhim,) Babasına ve 
kavmine: 'Sizin tapmakta olduğunuz bu heykeller nedir?' demişti. Onlar: 'Biz 
atalarımızı bunların tapıcıları olarak bulduk' dediler. (İbrâhim) dedi: 'Andolsun 
siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz." (21/Enbiyâ, 52-54) 
 
"(İbrâhim) Dedi ki: 'Kendi 
(elinizle) yontmakta olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Halbuki sizi de 
(elinizle) yapageldiğiniz şeyleri de Allah yaratmıştır." (37/Sâffât, 95-96). 
 
"İbrâhim: 'Allah'ı bırakıp 
da, size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hâlâ tapacak mısınız? Size de, 
Allah'ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun! Siz aklınızı kullanmaz 
mısınız?" (21/Enbiyâ, 66-67). 
Bu konuda hadis rivâyetleri 
şöyledir: 
"Kıyâmet gününde en şiddetli 
azâba uğrayacaklar, yaptıkları sûretleri (heykelleri) Allah'ın yarattığı 
varlıklara benzetmeye çalışanlardır." 
"Kim bir canlı sûreti 
(heykeli) yaparsa kıyâmet gününde yaptığına can verinceye kadar Allah o kula 
azap edecektir. Kul ise ebediyyen can veremeyecektir." 
Tarihî dönemlerde yaygınlaşan 
ve asrımızda şekil değiştirerek varlığını sürdüren çok tanrıcılık ve 
putperestliğin başlıca kaynaklarından birisi şüphesiz hacimli sûretlerin, yani 
heykellerin yapılması ve kullanılmasıdır. Tanrılaşma ve tanrılaştırma 
sapıklığını engelleyerek tevhid inancını korumak ve ahlâk dışı resim ve 
heykellerle şehvetin putlaştırılmasına mâni olmak gibi gâyelerle İslâm dini, 
heykelleri haram kılmıştır. İslâm dininin yasakları arasında bulunması 
sebebiyledir ki İslâm kültürünün egemen olduğu hiçbir İslâm ülkesinde heykel, 
büst ve manken yapımı ve kullanımı revaç bulmamıştır. Başta Peygamberimiz ve 
dört büyük halife olmak üzere hiçbir İslâm âlimi, kumandanı ve yöneticisinin 
heykeli yapılıp dikilmemiş, büstü kullanılmamıştır.[1] 
 
Âtıf Hoca gibi nice İslâm 
âlimleri ve müslüman halktan binlerce kişi, kâfirlerin şiarı olduğu gerekçesiyle 
şapka giymeyi reddettikleri için idam sehpasında şehid edilmişlerdir. Günümüzde 
şapkanın kâfirlerin şiarı olmaktan çıktığı söylenebilir. Bunun yanında günümüzde 
papyon, kravatın batıcılar tarafından ve batı uygarlığının sembolü/şiarı olduğu 
gerekçesiyle nice müslümanın kravat ve papyon takmadıkları bilinmektedir. 
"Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar 
dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır." (36/Yâsin, 8). Bu 
âyetin tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır, âyette geçen "ağlâl" kelimesini kravata 
benzeterek şunları söyler: "Biz onların boyunlarında birtakım bağlar, kelepçeler 
yapmışızdır. Çünkü tomruk ve kelepçe gibi bağlar, ceza ve ukubat âletlerinden 
olmak itibarıyla cebrî olan fıtriyâtı değil; iktisap ile istihkaka terettüp eden 
cezâî bir ilzâm ifade eder. İlk nazarda, asrî medeniyetin boyun bağlarını ihtar 
eder gibi görünen bu "ağlâl" hem ferdin kabiliyet-i fıtriyyesini yanlış 
hedeflere sevkeden bir cemiyetin sultasının fena tazyıklarını, hem de itikadlar, 
çirkin itiyadlar, kötü huylar, taklit, taassup, hevâ gibi küfr ü ma'siyeti 
hoşlandırıp imandan sakındıran fena melekelere ve keyfiyetlere nefislerin 
alıştıra alıştıra değişmez hale getirilmiş olmasını temsildir." (Elmalılı Hamdi 
Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Eser Y. c. 6, s. 4010) 
Kılık kıyafette bâtıl din ve 
ideoloji bağlılarına benzememek, İslâm'ın üzerinde hassâsiyetle durduğu bir 
mevzûdur. Zira zâhirî benzemeler, kaynaşmalara ve rûhen yakınlaşmalara sebep 
olmaktadır. Meselâ; askerler ve polisler gibi aynı meslekten olup, aynı tip 
elbise içinde görülen insanlarda rûhî bir yakınlaşma kaçınılmazdır. Kezâ, saç, 
sakal, bıyık şekilleri bir olan ve bu birlikleri hususuyla bir kaynaktan 
kaynaklanan ve bir gâyeye yönelik olan kişilerde de aynı rûhî yakınlaşmaları 
müşâhede ediyoruz. İslâm, mü'minlerin bâtıl din ve ideoloji mensuplarıyla 
kaynaşmasını câiz görmediği içindir ki, kılık kıyafet mevzuunda müslümanları 
bağlayıcı emirler ve yasaklar koymuştur. 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Ali Rıza Demircan, İslâm'da Bâtıla Benzemenin Hükmü, s. 90-91.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.