Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

ı) Kuran'da Allah'ın Bildirdiği Dualar

ı


ı) Kuran'da Allah'ın Bildirdiği Dualar:

"Hamd,
Alemlerin Rabbinedir. Rahman ve Rahimdir. Din gününün malikidir. Biz yalnızca
Sana ibadet eder ve yalnızca Senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet;
kendilerine nimet verdiklerinin yoluna. Gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine
değil." (Fatiha: 1/1-7)
"Hani
İbrahim: "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah'a ve ahiret
gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Allah: "Sadece inananları
değil) inkar edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına
uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti." (Bakara:
2/126)
"İbrahim,
İsmail'le birlikte Evin (Kabe'nin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua
etmişti): "Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin"
(Bakara: 2/127)
"Rabbimiz,
ikimizi sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (Müslüman)
bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve
tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin. Rabbimiz,
içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti
öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve
hikmet sahibisin." (Bakara: 2/128-129)
"Onlardan
öylesi de vardır ki: "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver)
ve bizi ateşin azabından koru" der. İşte bunların kazandıklarına karşılık
nasibleri vardır. Allah, hesabı pek seri görendir." (Bakara:
2/201-202)
"Onlar,
Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında, dediler ki:
"Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve
kafirler topluluğuna karşı bize yardım et." (Bakara: 2/250)
"...
Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma.
Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz,
kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla.
Bizi esirge, Sen bizim mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et."
(Bakara: 2/286)
"Rabbimiz,
bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir
rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen. Rabbimiz, kendisinde
şüphe olmayan bir günde insanları gerçekten Sen toplayacaksın. Doğrusu Allah,
va'dinden cayıp-dönmez." (Al-i İmran Suresi: 2/8-9)
"Onlar: "Rabbimiz
şüphesiz biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin
azabından koru" diyenler." (Al-i İmran: 3/16)
"Hani
İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı, "her türlü bağımlılıktan özgürlüğe
kavuşturulmuş olarak" Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sensin
Sen" demişti. (Al-i İmran Suresi, 35)
Orada
Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan et.
Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi." (Al-i İmran:
3/38)
"Rabbimiz,
biz indirdiğine inandık ve elçiye uyduk. Böylece bizi şahitlerle beraber yaz."
(Al-i İmran: 3/53)
"Onların
söyledikleri: "Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla,
ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler topluluğuna karşı
yardım et" demelerinden başka bir şey değildi." (Al-i
İmran: 3/147)
"Onlar,
ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin
yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna
yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru. Rabbimiz, şüphesiz Sen
kimi ateşe sokarsan, artık onu "hor ve aşağılık" kılmışsındır; zulmedenlerin
yardımcıları yoktur. Rabbimiz, biz: "Rabbinize iman edin" diye imana çağrıda
bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı
bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür.
Rabbimiz, elçilerine va'dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi 'hor ve
aşağılık' kılma. Şüphesiz Sen, va'dine muhalefet etmeyensin."
(Al-i İmran: 3/191-194)
"Elçiye
indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla
dolup taştığını görürsün. Derler ki: "Rabbimiz inandık; öyleyse bizi şahitlerle
birlikte yaz." (Maide: 5/83)
"Dediler ki:
"Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen,
gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız." (Araf:
7/23)
"...
Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında 'Sen hak ile hüküm ver,' Sen 'hüküm
verenlerin' en hayırlısısın." (Araf: 7/89)
"...
Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür."
(Araf: 7/126)
"(Musa) Dedi
ki: "Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kat. Sen merhamet
edenlerin en merhametli olanısın." (Araf: 7/151)
"(Musa:)
"... Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen
bağışlayanların en hayırlısısın. Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz,
şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki: "Azabımı dilediğime isabet ettiririm,
rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve
Bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım." (Araf:
7/155-156)
"Dediler ki:
"Biz Allah'a tevekkül ettik; Rabbimiz, bizi zulmeden bir kavim için bir fitne
(konusu) kılma. Ve bizi, kafirler topluluğundan rahmetinle kurtar."
(Yunus: 10/85-86)
"Musa dedi
ki: "Rabbimiz, şüphesiz Sen, Firavun'a ve önde gelen çevresine dünya hayatında
bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan
saptırmaları için (mi?) Rabbimiz, mallarını yerin dibine geçir ve onların
kalplerinin üzerini şiddetle bağla; onlar acı azabı görecekleri zamana kadar
iman etmeyecekler." (Yunus: 10/88)
"Rabbim, Sen
bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir
bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim
Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat."
(Yusuf: 12/101)
"(İbrahim)
"Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini
olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle
yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar
kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. Rabbimiz,
şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin.
Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz."
(İbrahim: 14/37-38)
"Rabbim,
beni namazı(nda) sürekli kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur.
Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve müminleri bağışla"
(İbrahim: 14/40-41)
"Onlara
acıyarak alçak gönüllülük kanadını ger ve de ki: "Rabbim, onlar beni küçükken
nasıl terbiye ettilerse Sen de onları esirge." (İsra:
17/24)
"Ve de ki:
"Rabbim, beni (girilecek yere) doğru bir girdirişle girdir ve (çıkarılacak
yerden) doğru bir çıkarışla çıkar ve katından bana yardımcı bir kuvvet ver."
(İsra: 17/80)
"O gençler,
mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabbimiz, katından bize bir rahmet
ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl)."
(Kehf: 18/10)
"(Bu,)
Rabbinin, kulu Zekeriya'ya rahmetinin zikridir. Hani O, Rabbine gizlice
seslendiği zaman demişti ki: "Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş,
yaşlılık aleviyle tutuştu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadım. Doğrusu ben,
arkamdan gelecek yakınlarım adına korkuya kapıldım, benim karım da bir kısırdır.
Artık bana kendi katından bir yardımcı armağan et. Bana mirasçı olsun. Yakup
oğullarına da mirasçı olsun. Rabbim, onu (kendisinden) razı olunan(lardan) kıl."
(Allah buyurdu:) "Ey Zekeriya, şüphesiz Biz seni, adı Yahya olan bir çocukla
müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız." Dedi ki: "Rabbim,
karım kısır iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son
basamağındayım." (Meryem: 19/2-8)
"(Musa) Dedi
ki: "Rabbim, benim göğsümü aç. Bana işimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz; ki
söyleyeceklerimi kavrasınlar. Ailemden bana bir yardımcı kıl. Kardeşim Harun'u.
Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu işimde ortak kıl. Böylece seni çok tesbih
edelim. Ve seni çok zikredelim. Şüphesiz sen bizi görüyorsun."
(Taha: 20/25-35)
"Balık
sahibi (Yunus'u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı
kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar
içinde: "Senden başka ilah yoktur, sen yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden
oldum" diye çağrıda bulunmuştu. Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu
üzüntüden kurtardık. İşte Biz, iman edenleri böyle kurtarırız."
(Enbiya: 21/87-88)
"Zekeriya
da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu: "Rabbim, beni yalnız başıma bırakma, sen
mirasçıların en hayırlısısın." (Enbiya: 21/89)
"Rabbim"
dedi (Nuh). "Beni yalanlamalarına karşılık, bana yardım et."
(Müminun: 23/26)
"Böylece
sen, beraberinde olanlarla gemiye bindiğinde o zaman de ki: "Bizi o zulmeden
kavimden kurtaran Allah'a hamdolsun." Ve de ki: "Rabbim, beni kutlu bir konakta
indir, sen konuklayanların en hayırlısısın."
(Müminun: 23/28-29)
"Dedi ki:
"Rabbim, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et."
(Müminun:23/39)
"De ki:
"Rabbim, eğer onlara va'dolunan (azab)ı mutlaka bana göstereceksen, Rabbim, bu
durumda beni zulmeden kavmin içinde bırakma."
(Müminun: 23/93-94)
"Ve de ki:
"Rabbim, şeytanın kışkırtmalarından sana sığınırım. Ve onların benim yanımda
bulunmalarından da sana sığınırım Rabbim." (Müminun:
23/97-98)
"Ve de ki:
"Rabbim, bağışla ve merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın."
(Müminun: 23/118)
"Rabbimiz, bizden cehennem
azabını uzaklaştır. Doğrusu onun azabı sürekli ve acıdır. Orası şüphesiz kötü
bir yer ve kötü bir duraktır." (Furkan: 25/65-66)
"Ve onlar: "Rabbimiz, bize
eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi
takva sahiplerine önder kıl," diyenlerdir." (Furkan: 25/74)
" (İbrahim:) "Rabbim, bana
hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat; sonra gelecekler arasında
bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver. Beni nimetlerle-donatılmış cennetin
mirasçılarından kıl. Babamı da bağışla, çünkü o şaşırıp sapanlardandır. Ve beni
(insanların) diriltilecekleri gün küçük düşürme." (Şuara: 26/83-87)
"Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz
kavmim beni yalanladı. Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle
ayır ve beni ve benimle birlikte olan müminleri kurtar." (Şuara: 26/117-118)
" (Süleyman) Bu sözü üzerine
tebessüm edip güldü ve dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete
şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni
rahmetinle salih kulların arasına kat." (Neml: 27/19)
"(Musa) Dedi ki: "Rabbim,
gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla." Böylece (Allah) onu
bağışladı. Şüphesiz. O, bağışlayandır, esirgeyendir. Dedi ki: "Rabbim, bana
verdiğin nimetler adına, artık suçlu günahkarlara destekçi olmayacağım."
(Kasas: 28/16-17)
"Böylece oradan korku içinde
(çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti: "Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar"
dedi." (Kasas: 28/21)
"(Musa) Hemencecik onların
sürülerini suladı, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: "Rabbim, doğrusu bana
indirdiğin her hayra muhtacım." (Kasas: 28/24)
"(Lut) Dedi ki: "Rabbim,
fesat çıkaran (bu) kavme karşı bana yardım et." (Ankebut: 29/30)
"Rabbimiz, biz
yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik. Fakat onlar bizi yoldan
saptırdılar. Rabbimiz, onlara iki kat azab ver. Onları büyük bir lanete uğrat."
(Ahzâb: 33/ 67-68)
"(İbrahim:) "Rabbim, bana
salihlerden (olan bir çocuk) armağan et." (Saffat: 38/100)
"(Süleyman:) "Rabbim, beni
bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et.
Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin." (Sad: 38/35)
"Arş'ı yüklenmekte olanlar
ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O'na iman etmekte
ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından
herşeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanlara mağfiret et
ve onları cehennem azabından koru. Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki
onlara (bunu) va'dettin; babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanları
da. Gerçekten Sen, üstün ve güçlü olansın, hüküm ve hikmet sahibisin. Ve onları
kötülüklerden koru. O gün Sen, kimi kötülüklerden korumuşsan, gerçekten ona
rahmet etmişsin. İşte büyük "kurtuluş ve mutluluk" budur." (Mümin: 40/7-9)
"Biz insana, "anne ve
babasına" iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu
güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır.
Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki:
"Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve senin razı olacağın
salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver.
Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben
müslümanlardanım." İşte bunlar; yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve
kötülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara
va'dolunan doğru bir vaaddir." (Ahkaf: 46/15-16)
"Bir de
onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş
olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin
bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin."
(Haşr: 59/10)
..."Ey
Rabbimiz, biz sana tevekkül ettik ve "içten sana yöneldik." Dönüş sanadır.
Rabbimiz, bizi inkar edenler için bizi fitne (deneme konusu) kılma ve bizi
bağışla Rabbimiz. Şüphesiz Sen, üstün ve güçlüsün, hüküm ve hikmet sahibisin."
(Mümtehine: 60/4-5)
"Rabbimiz, nurumuzu tamamla.
Bizi bağışla. Doğrusu Senin her şeye gücün yeter." (Tahrîm: 66/8)
"Allah, iman edenlere de
Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: "Rabbim bana kendi katında,
cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o
zalimler topluluğundan da kurtar." (Tahrim: 66/11)
"Nuh "Rabbim, yeryüzünde
kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi. "Çünkü Sen onları bırakacak
olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükten sınırı aşan
(facir'den) kafirden başkasını doğurmazlar." (Nuh: 71/26-27)
"Rabbim, beni, annemi,
babamı, mümin olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları
bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma." (Nuh: 71/28)


[1]








[1] Harun
Yahya, Kur'an'da Temel Kavramlar, Vural Yayınları: 146-154; Ahmet Kalkan,
Kur'an Kavramları.