Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Cemaat Olmanın Önemi

Cemaat Olmanın Önemi



Cemaat Olmanın
Önemi:




İslâm, cemaat dinidir. İslâm'ın ilke ve
prensipleri en güzel şekilde cemaatle beraber yerine getirilir. İslâm,
müslümanların şuurlu cemaatler olmasını emretmiştir. Peygamberimiz Medine'de bu
örnek cemaati kurmuş ve nasıl olacağını göstermiştir. Böyle bir cemaat mü'min
için koruyucu bir elbise, kale gibidir. Cemaat olan mü'minler birbirlerini daha
iyi tanırlar, birbirlerini sever sayarlar, destek olurlar, yardımda bulunurlar.
Birbirlerinin durumlarından haberleri olur, birbirlerinin eksik taraflarını
tamamlarlar. Tıpkı bir vücut gibi birbirlerinin acısıyla kederlenirler (Buhârî,
Edeb 27, 8/12; Müslim, Birr 17, hadis no: 2586, 4/1999).

İslâmî cemaat, Kur'an anlayışı ve Peygamberin
yolu üzerine kurulur. Onların arasında kardeşlik, karşılıklı yardımlaşma,
dayanışma, fedâkârlık ve saygı vardır. Onların arasında sınıf, soy, kabile,
meslek, bölge üstünlüğü gibi şeyler yoktur. Kur'an, müslümanları Kur'an
etrafında bir araya gelmeye dâvet etmektedir (3/Âl-i İmrân, 103). Dinlerini
parçalayanlar gibi parça parça olmaktan sakındırmaktadır (30/Rûm, 32). Allah
(c.c.), kuvvetli bir bina gibi bir araya gelip kendi yolunda cihad eden
mü'minleri sevmektedir (61/Saff, 4).

Peygamberimiz (s.a.s.) de, birçok hadisinde
müslümanlara cemaat olmayı teşvik etmekte, bunun önemini bildirmektedir.
Peygamberimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: ?Cemaat rahmettir, tefrika (ayrılık
çıkarma) ise azaptır? (Ahmed bin Hanbel, 4/145). Bunun yanında cemaatle
namaz kılmayı çok önemsemekte, mü'minlerin cemaatle namaz kılarak çok fazla
karşılık alacaklarını haber vermektedir. Kur'an Hz. Peygamber'e, düşman korkusu
olsa bile mü'minlere namazı cemaatle kıldırmasını emretmektedir (4/Nisâ,
101-102). Müslümanların cemaat olmalarının en güzel örneği beraber namaz
kılmalarıdır. Cemaatle namaz, İslâmî cemaatin temelini atar, cemaat şuurunu
kazandırır. Bu nedenle cemaatle kılınan namazın derecesi tek başına kılınana
göre yirmi beş, veya yirmi yedi derece daha yüksektir (Buhârî, Ezân 30, 1/166;
Müslim, Mesâcid 42, hadis no: 649, 1/449; Ebû Dâvud, Salât hadis no: 559, 1153;
İbn Mâce, Mesâcid 16, hadis no: 786-790, 1/258; Tirmizî, Salât 245, hadis no:
330, 2/150).

İslâm'a göre cemaat olma o kadar önemlidir ki,
iki kişi bir araya gelseler, hemen cemaat olmaları tavsiye edilir (Buhârî, Ezân
35, 1/167; İbn Mâce, İkametu's-salât 44, hadis no: 972-975, 1/312; Nesâî, İmâmet
43-44, 2/80). Cemaate devam etmenin sevabı kadın ve erkek mü'minler için aynı
derecededir. Peygamberimiz kadınların cemaate gelmelerine engel olunmamasını
istemiştir (Buhârî. Ezân 162, 1/218; Müslim, Salât 30, hadis no: 442, 1/326; Ebû
Dâvud, Salât 52, hadis no: 565-568, 1/155). Müslümanlar farz namazları, Cum'a ve
bayram namazlarını cemaatle kılarlar. Cum'a ve bayram namazlarının ancak
cemaatle kılınması, tek başına kılınmasının mümkün olmaması oldukça önemlidir.
Şüphesiz Cum'a ve bayram, mü'minlerdeki cemaat şuurunu kuvvetlendirir, onları
birbirine yaklaştırır, aralarındaki kardeşlik ilişkilerini artırır.

İnsan, yaratılışı gereği toplum halinde yaşamak
zorundadır. İslâm, müslümanları şuurlu bir toplum olarak yetiştirmek istiyor.
Bir arada yaşama bilinci, fedakârlığı, başkalarını hesaba katma, hak ve hukuka
uyma ahlâkını, yardımlaşma, acıları paylaşma, nimetleri ve külfetleri bölüşme
anlayışını geliştirir. İslâm bütün bu ideallerin en güzel bir şekilde yerine
getirilmesini, bunların bir ibâdet bilinciyle yapılmasını istemektedir. Cemiyet
(toplum) içinde yaşadığının farkında olan, her konuda onları da hesaba katar.
Ancak kendi bencil duygularını doyurmak isteyenler, kibirliler ve başkalarının
haklarına tecavüz etmeyi normal görenler, bu anlayışın dışına çıkarlar. İslâm,
toplum halinde yaşama ihtiyacını en doyurucu bir biçimde teklif ediyor ve bunun
kurallarını ortaya koyuyor. Bunun için İslâm cemaati, peygamber ve İlâhî vahye
inanma mantığı üzerine kurulur ve gelişir. Bu cemaatin gayesi de Allah'ın
hükmüne daha güzel bir şekilde uyabilmektir. Mü'minler, cemâdât olma
yanlışlığından cemaat olma şuuruna yükselmelidirler. (8)