Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Ölümün ve Hayatın Yaratılması

Ölümün ve Hayatın Yaratılması



Ölümün ve Hayatın
Yaratılması

Allah, gördüğümüz yer, gökler
ve onların içindekileri yarattığı gibi görünmeyen nice varlıkları da
yaratmıştır. Bizim bilmediğimiz yaratıklar yanında, görmediğimiz halde vahyin
bildirdiği meleklerin ve cinlerin niçin, nasıl ve hangi şeyden yaratıldığını
nasslardan öğreniyoruz. Bu varlıkların yanında, mücerred/soyut kavramlar
sayılabilecek hayatın ve ölümün yaratılması da Kur'an'da önemle vurgulanır.
Allah, ölümü ve hayatı
yaratmıştır. "O, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve
hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır." (67/Mülk, 2) Demek ki ölüm ve
dirim, insanların imtihan edilmeleri için bir vesile olmak üzere yaratılmıştır.
Hayatın yaratılması herkes tarafından kolayca anlaşılabildiği halde, ölümün
nasıl bir yaratma olarak tavsif edilebileceği açıklanmaya ihtiyaç duyan bir
husustur.
Halk, takdir ve icad eylemek
manalarına geldiğine göre, bu fiili burada takdir manasına alanlar olmuştur.
Ancak, müfessir ve âlimlerin çoğunluğu, ölümün sırf yokluktan ibaret ademî bir
iş olmayıp, hayat gibi bir varlığı haiz, vücûdî bir iş, varlığı bulunan bir
hadise olduğuna kaail olmuşlardır. Yani ölüm ile hayatın tekabülünün, yoklukla
varlık gibi değil, hareket ve sükûn, birleşme ve ayrılma, kalkmakla yatmak,
açıklıkla gizlilik, gelişle gidiş, acı ile tatlı gibi bir tezat karşılığı
kabilinden olması gerekeceğini söylemişlerdir. Ölen, hayattan, varlıktan
büsbütün alâkası kesilerek yok olup gitmiyor, ömrünün neticesine göre iyi veya
kötü, ya da karışık bir şekilde diğer bir doğuma sevk edilerek acı veya tatlı
diğer bir hayatta yüksek veya âdi bir mevki almak üzere ilk önce yaratan varlığa
doğru başka bir âleme dönüyor. (1)
Şu halde hayatın dünyaya
gelmesi nasıl bir yaratma ve takdirle ise, dünyadan gitmesi de bir yaratma ve
takdir ile, bir hikmet ve tedbir iledir. En basit hayat, bitkilerin hayatı
olduğu halde, onların ölümü bile hayattan daha muntazam bir sanat eseri olduğunu
gösteriyor. Zira meyvelerin, çekirdeklerin ve tohumların ölümü, çürüme, bozulma
ve dağılma şeklinde görüldüğü halde, gayet muntazam bir kimyevî muameleyle ve
ölçülü bir unsurlar birleşimi ile hikmetli bir zerreler şekillenmesinden ibaret
bir yoğurmadır.
Çekirdeğin görünmeyen,
intizamlı ve hikmetli ölümü, başağın hayatıyla kendini gösteriyor. Demek ki
çekirdeğin ölümü, başağın hayatının başlangıcıdır. Hatta hayatının ta
kendisidir. Bundan dolayı, şu ölüm de hayat kadar yaratılmıştır, intizamlıdır ve
aynı zamanda bir nimettir. Ölüm, aslında dünya görevinden bir terhistir, bir
tatildir. Bir yer değiştirme, bir varlık değişimi, sonsuz hayatın başlangıcıdır.
Şu halde ölüm, sonsuz bir
yokluğa gömülme, kaybolup gitme olayı değildir. Kur'an'daki ikili anlatım
sisteminin bir tezahür şeklidir. Benzer-benzemez, ruh-beden, dünya-ahiret,
hayır-şer, cennet-cehennem gibi hayat ve ölüm de birbirinin
tekabülü/karşılığıdır; bir yaratma konusudur ve bir nimettir.