Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

f) Sağlam Bir Temel Oluşturmadan, Davayı Geniş Bir Şekilde Yaymaktan Sakınmak Gerekir.

f

f) Sağlam Bir
Temel Oluşturmadan, Davayı Geniş Bir Şekilde Yaymaktan Sakınmak Gerekir.

Aksi taktirde istenen İslam'i terbiye sağlanmaz
ve davasını içindeki fertler güzelce yetiştirilemediği için herhangi bir
imtihana karşı hemen yıkılabilir.

"Başlangıçtan itibaren samimi mü'minler bu
sağlam temeli ayakta tutmak için bütün gayretlerini sarfetmeyi vazife
edinmişlerdir. Onlar zaten sıkıntı ile yoğrulmuşlar, sıkıntılara sabretmeye
alışmışlardır. Kuvvetlerini, dini sağlamlık ve anlayışlarını artıran derin bir
iman terbiyesiyle terbiye edilmeye gayret sarfetmelidirler.

Bununla beraber o harika, sağlam, ihlas ve
samimiyet dolu temeli ayakta tutabileceklerini gayretle almadan ufki bir
genişlemeden şiddetle sakınmalıdırlar. Temeli sağlama almadan hudutları
genişletmek bütün faaliyetlere son verecek kadar büyük bir tehlikedir. Bu
bakımdan ilk davetin yolu ve ilk cemaatin üzerinde yürüdüğü Nebevi, Rabbani ve
canlı nizamın tabiatı bu kanuna tamamen uygundur."

Seyyid Kutub genişlemenin tehlikesi ile ilgili
tarihten şöyle bir delil göstermektedir.

"Fetihle beraber Kureyş'in, Fetih'ten sonra da
Taif'deki Sakif ve Hevazin kabilelerinin İslama mayletmeleri... Medinedeki üç
yahudi kabilesinin azamet ve kuvvetlerinin sonunda kırılması... Beni Kaynuka ve
Beni Nadir'in Şam'a sürülmesi... Kureyza oğullarının yok edilmesi... Ve son
olarak Hayber'in İslam'a girmesi... Bütün bunlar, insanların Allah'ın dinine
bölük bölük aktıklarını, İslam'ın bütün arap yarımadasına çok kısa bir sürede
yayıldığını ilan etmektedir.

İslam kıtasının genişlemesiyle bu ülkeye bir
takım zararlı unsurlar da dahil olmuştu. Ne var ki, Büyük Bedir harbini takip
eden yedi sene içinde, İslam terbiyesinin potası içinde bu unsurlar eriyip yok
olmuştur. Her ne kadar bütünüyle Medine halkı bu akidenin sağlam temelleri
üzerine tam oturmamış idiyse de güvenilir bir durum arzediyordu.şüphesiz
İslam'ın Arap Yarımadasındaki bu süratli genişlemesinden büyük tehlikeler
meydana gelebilirdi. Fakat bütün bu işleri idare eden koruyucu Yüce Allah,
Muhacir ve Ensar'ın kalplerini kaynaştırmış, Bedir zaferinden sonra belli bir
gelişme sağlamıştır. Aynı şekilde Yüce Allah, Mekke fethini müteakip süratle
gelişen İslam'ın emin bir dayanağı olmaları için bütün Medine cemiyetini
hazırlamıştı..."

"Bu husuta meydana çıkan ilk durum; "Tevbe"
suresinde de zikredildiği gibi Huneyn gününde görülen durumdur.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Andolsun ki, Allah bir çok savaş yerlerinde,
sayınızın çokluğundan hoşlanıp övündüğünüz, fakat çokluğunuz size bir fayda
vermediği, yeryüzü bütün genişliğiyle size dar geldiği, nihayet arka çevirerek
dönüp gittiğiniz Huneyn gününde de size yardım etti. Bozgundan sonra Allah;
Rasulüne, mü'minlere güvenlik verdi ve görmedikleri ordular indirdi. Kafirleri
azaba uğrattı. Kafirlerin cezası budur."
(Tevbe: 25-26)

İlk iş olarak bu yenilginin görünen
sebeplerinden biri şudur: Fetih günü "İstemeyerek" İslam'a giren 2000 kişi,
Mekke'yi fetheden 10.000 mevcutlu Medine ordusuyla beraber sefere çıkmıştı. On
binlerce askere rağmen bu ikibin gönülsüzün varlığı orduda uygunsuzluğa sebep
olmuştu. Ve bu ordu tümüyle Bedir'le Mekke fethi arasındaki uzun zaman boyunca
talim ve disiplini tamamlanmış samimi ve sağlam fertlere sahib değildi.

Keza Tebuk gazasında görülen üzücü olaylar da bu
süratli gelişmenin ve iman dereceleri çeşitli olan grup grup insanların İslam'a
girişlerinin tabi bir sonucudur."

"Fetihten iki sene sonra yani Rasulullah'ın
ruhunu Allah'ına teslim ettiği günlerdeki İslam toplumunun tarihi olaylarını
inceleyecek olursak görürüz ki; bütün Arabistan irtidat etmiş, ancak saf ve
sağlam temeli temsil eden Medine toplumu, dinde sebat etmiştir. Bunun izahı
kolaydır... Fetihten sonraki farklı iman seviyeleri ve bozuk sistemleriyle bölük
bölük Allah'ın dinine giren insanların ruhlarına İslam'ın hakikatini
yerleştirmek için iki senelik bir zaman kafi gelmemişti.

İşte Rasulullah vefat edince, Arap yarımadası
halkı sarsılmaya başladı. Ama saf ve sağlam temel varlığını muhafaza etti. O
zaman bu temel toplum bütün sağlamlığı, saflığı ve intizamıyla tek başına bu
azgın dalganın karşısına dikildi ve onu tekrar asıl kaynağına iterek insanları
yeniden İslam'a bağladı..."

(Fi-Zilal-il Kur'an c: 10 s:100-101)

Gerçek şu ki, eğitim ile genişlemek arsında bir
dengenin kurulması gerekir. Genişleme davetçilerin imani seviyeleri ile ve
onların yeni kardeşlerini kuşatıp, eğitmek gücü ile orantılı olmalıdır. Tebliğ
ve onunla birlikte bulunan karşı durmak veya kabul etmek, karşı deliller
getirmek, tartışmak gibi durumların tümünün İslam'i şahsiyeti inşa etmenin
kapsamına girdiği açık bir husustur.

Ancak hareket onları eğitebilme gücüne sahip
değil ise yeni kimselerin İslam'a girmelerinin kabul edilmesi caiz olmaz diye
birşey anlaşılmamalıdır. Dininin hükümlerini bilen hiçbir müslüman böyle birşey
söyleyemez. Ancak dikkat edilmesi gereken husus şudur: Sayının çoğalması için
uğraşmadan önce kaliteye önem vererek ihlaslı müslümanlar yetiştirmek için
gayret sarfedilmelidir. Bundan sonra hiç kimse Allah'ın dinine girmek isteyen
bir kişiyi elbette reddedemez.

Seyyid Kutub'un bu dengenin nasıl
gerçekleştirileceği ile ilgili güzel bir görüşü vardır:

"Davası için bu görevi üzerine alan bizzat Yüce
Allah olmakla birlikte" O, bu davanın sağlıklı bir harekete sahip olmasını
dilediği zaman bu davanın ilk öncülerini uzun bir mihnete maruz bırakır. Zafere
uluştırmayı geciktirir. Sayıca onları az tutar. İnsanların onlara gelip
katılmalarını geciktirir. Ne zaman ki onlar sabır ve sebat göstererek ortaya
çıkar ve güvenilir, uyanık, katıksız, sapasağlam temel olmaya elverişli
oldukarını ispat eder ve buna hazır olurlar; işte bundan sonra bizzat kendi
kudretiyle onları peşpeşe adımlar attırır.
"Allah emrini galip getirendir, fakat insanların çoğu
(bunu) bilmezler." (Yusuf: 21)

(Fi-Zilal-il Kur'an c: 10 s:103)

İSLAMIN HAREKET METODU.. Önsöz.
Seyyid Kutub'un Kısaca Hayatı
1) İslam'a Yönelişten Önceki Aşama.
2) İslam'a Genel Olarak Yöneliş Aşaması
3) Sınırları Belli İslam'i Yöneliş Aşaması
Giriş.
İslami Hareket Metodu.
İslami Hakim Kilmak İçin Allah'in Bildirdiği Metodla Hareket Etmek Mutlaka Gereklidir
Allah'tan Gelen Hareket Metodunun Özellikleri
Birincisi İslami Hareket Metodu Pratik Bir Metoddur.
İkincisi İslami Hareket Ciddi Ve Pratiktir.
Üçüncüsü İslami Hareket Metodu Yapıcı Ve Hareketlidir.
Dördüncüsü İslami Hareket Metodu Merhalelidir.
Beşincisi Allah'tan Gelen Hareket Metodu, Davayı Dava Adamından Daha Üstün Tutar.
Altıncısı Allah'tan Gelen Hareket Metodunun Yeryüzünde Belli Bir Hedefi Vardır
Yedincisi Allah'tan Gelen Hareket Metodu Kolaylaştırılmış Bir Metoddur.
Sekizincisi Allah'tan Gelen Hareket Metodu Kadere Ve Tevekküle Inanan Bir Hareket Metodudur.
Allah'tan Gelen Hareket Metodunun Bölümleri
1- İslami Cemaatin Doğuşunun Gerekliliği
2- Doğuşun  Kaçınılmazlığı
3- Yeni Doğan Cemaatin Özellikleri
4) Sağlam Bir Karakter Ve Güzel Bir Ahlaka Sahip Olmak
5) Teşkilatın Sağlam Yapılı Olması
6) Teşkilatın Başında Liderin İlim Ve Basiret Sahibi Güvenilir Bir Müslüman Olması.
7) Bu Cemaatin Fertlerini Sadece Allah Rasulünün Ve Müslüman Liderin Velayetinde Olmaları, Cahili Toplum Ve Bu Toplumun Liderleriyle Herhangi Bir Dostluk Ve Ilişki Içine Girmemeleri...
4- Yol Azığı
5- Yıkma Ve İnşa Etme İçin Gerekli Aletler
A- İslam'ı Açıklamak
B- Hareket
6- Birinci Adım İslami Akideye Davet.
Akide Üzerinde Bu Kadar uzun Süre Durulmasının Ve Bu Süre İçinde Başka Meselelerin ele Alınmasının Sebebleri
7- Bu Yolda İlerlerken Karşılaşılacak Şeyler
a) Sebat
b) Allah'a Ve Rasulüne Itaat Etmek. Zikir Ve Dua Vasıtısıyla Allah'a Yaklaşmak.
c) Münakaşa ve İhtilaftan Uzak Kalmak.
d) Sabretmek
e) Maddi Hazırlık.
f) Sağlam Bir Temel Oluşturmadan, Davayı Geniş Bir Şekilde Yaymaktan Sakınmak Gerekir.
g) Davanın Menfaati Daima Dava Adamının Menfaatinden Önce Gelir.
Müslümanlar'i Tekfir Meselesi
1- Seyyid Kutub Kimleri Tekfir Ediyor?.
2- Seyyid Kutub'un Tekfir Ettiği Ve Lailahe Illallah'a Gereği Gibi Şehadet Etmeyen Kimselerin Özellikleri Nelerdir? 
3- Seyyid Kutub'un Delilleri
Cahil Taplum Ve Dar'ul Harb.