Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Besmele, Her Rasul ve Ümmetinin Kullandığı Bir Şifredir
Besmele 
 
 
Besmele, Her Rasul 
ve Ümmetinin Kullandığı Bir Şifredir: 
 
Besmele, sadece Muhammed 
(s.a.s.) ümmetine has bir anahtar değil; önceki ümmetlerin de kullandığı bir 
şifredir. Besmele'nin Muhammed'den (sa.s.) önceki nebi ve rasuller döneminde de 
kullanıldığını Kur'ân-ı Kerim'den anlıyoruz: Süleyman'ın, Sebe kraliçesi 
Belkıs'a yazdığı İslâm'a dâvet mektubu bu cümleyle başlamaktadır. "O (mektup) 
Süleyman'dandır ve o bismillâhirrahmânirrahîm -Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın 
adıyla- (başlamakta)dır." (Neml: 27/30) Nuh (a.s.) da tufandaki gemi 
yolculuğuna bu ifadeyle başlıyor. Gemiyi bu cümleyle hareket ettiriyordu: 
?(Nuh) dedi ki: 'Gemiye binin! Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ -Onun yüzüp 
gitmesi de, durması da Allah'ın adıyladır.-" (Hûd: 11/41) bu 
vesileyle ifade edelim ki, ister sürücü ve ister yolcu olarak bindiğimiz tüm 
araçlara binerken besmele çekmek, Kur'an'ın işaret yollu tavsiyesidir. 
İnsanlık tarihi boyunca nebi ve 
rasullerin tümü tarafından bir şifre, bir anahtar olarak kullanılmıştır besmele. 
O yüzden, değişmez evrensel değerlerin öbür ismi olan İslâm'ın, değişmez 
değerlerinden biri de besmelenin verdiği bakış açısıdır. Bu bakış açısı, bize şu 
gerçekleri gösterir: Allah, insanın her işine karışır. İnsan, eğer Allah'ın 
yardımını istiyorsa, her hayırlı işine Allah ile başlamak durumundadır. İnsan 
yaptığı her bir şeyde Allah'a olan borcunu hatırlamak ve O'na teşekkür etmek 
durumundadır. İşte bunlar, insanlığın değişmez değerlerinin değişmez 
göstergesidir. 
Her değerli iş gibi, Kur'an 
okumaya başlarken de Eûzü Besmele çekmek gerekir. "Kur'an okuduğun zaman 
kovulmuş şeytandan Allah'a sığın (Eûzü çek)." (Nahl: 16/98) diye emreden 
Allah, okumaya besmeleyle başlamamızı da emretmektedir: "Yaratan Rabbinin 
adıyla oku." (Alak: 96/1) 
Kur'an'a başlarken, besmeleden 
önce istiâze gelir. Çünkü istiâze'yi aşmadan besmeleye geçilmez. Eûuzü ile 
Allah'ı yardıma çağırdıktan, O'nun yardımı ile şeytanları etkisiz hale 
getirdikten sonra, şirki ve şirke götüren şeytanî isyanları kendimizden 
uzaklaştırarak Allah'ı lâyıkı ile anabileceğimizi düşünüyoruz. 
Gönlümüzde ve düşüncemizdeki, 
dilimizde ve davranışlarımızdaki şeytanî pisliklerden temizlenerek tertemiz bir 
şekilde Allah'la beraber oluyoruz. Eûzü süpürgesiyle temizlediğimiz gönül ve dil 
sarayımıza Allah'ın ismini yazıyoruz. Tıpkı kelime-i tevhidde önce "lâ ilâhe" 
(hiçbir ilâh yok) deyip Allah dışındaki ilâh taslaklarını kaldırıp atarak 
gerçekleştirdiğimiz tevhidî temizlikten sonra, "illâllah" (ancak Allah var) 
dediğimiz gibi. 
Kur'an'a besmele ile başlarken, 
kullarına rahmet, acıma, lütuf ve bağışlaması sonsuz olan Allah'ı hatırlıyoruz. 
Kur'an'ın nüzûlünün bu sonsuz rahmetin bir yansıması olduğunu düşünüyor ve bu 
büyük nimeti anarak O'na hamdimizi, şükrümüzü vurguluyoruz. O'nun Rahmân 
sıfatıyla dünyada mü'min-kâfir herkese merhametine şahid oluyor, dünya hayatında 
bu nimetlerin kadrini bilerek verene teşekkür edip kulluğa/ibâdete, Kur'an'a 
yöneliyoruz. Rahîm sıfatının ise, âhirette adâleti gereği sadece mü'minlere 
merhamet edip, kâfirlere azab etmesi olduğunun bilincine vararak âhireti, cennet 
ve cehennemi hatırlayıp ümit ve korku arasında Kur'an okumaya, tefekküre 
başlıyoruz. 
Sadece Kur'an okurken değil; 
insan ve evren kitaplarını okurken, hayat mektebinde öğrencilik ve öğretmenlik 
yaparken de besmele şuuruna uygun davranmalıyız. Tüm eylemlerimizin dünyada O'na 
yaraşır, ahirette de O'nun rızasını kazandırır özelliklerde olmasına gayret 
etmeliyiz. Kur'an, besmeleyle başlıyor, biz de Allah'ın Kitabını Allah'ın 
ismiyle okuyoruz. 
Eğitimle ilgili eserler başta 
olmak üzere nice kitaplar, gazeteler, dergiler, besmele ile mi başlıyor? 
Öğrenciler için hazırlanan bazı din kültürüyle ilgili kitaplar, bir müslümanı 
?bu, benim dinim değil!? diye isyan ettirecek modern hurâfe ve tuğyanla dolu 
olabiliyor. Peki, İslâm'a ters içeriği kalarak yayınların besmele ile 
başlamasını tercih edebilir miyiz? 
Laiklik, resmî din kabul 
edilmediği için ve bazı İslâmî âdetlere ses çıkarılmadığından Arap ülkelerinin 
çoğunda televizyonlarda sunucular besmele ve hamdele ile başlıyor programlarına. 
Besmele ile başlanan programda ise Allah'ın yasakladığı neler yok ki?! Düşünün 
bir kere, İslâm düşmanlığını her fırsatta en rezil şekilde gösteren bir tv. 
kanalı, programlarını sunarken besmele ile başlıyor. İslâm'a her gün hakaretler 
yağdıran, ahlâksız bir gazetenin ilk satırında besmele yazıyor. Bu Allah ile, 
din ile alay olmaz mı? Haram katmerleşmez mi bu tavırlarla? Peki, ?onlar besmele 
ile başlamasınlar da biz onlara bakarken besmele çekelim? diyebilir misiniz? 
 
"Yaratan 
Rabbinin ismiyle oku." 
(Alak: 96/1) âyeti bizden sadece şekil ve lafızla değil; muhtevâ ile ilgili 
tavır beklemektedir öncelikle. Okuduklarımızın Allah'ın ismiyle okunması; 
Allah'ın izniyle, O'nun rızası için, O'nun yolunda, O'nu unutturmayan, O'na 
yaklaştıran yapıda olmasını gerektirir. Okumak gibi, artısı büyük olan bir 
eylemde besmele bilinci bunu gerektiriyorsa, diğer eylemlerimizde bu 
özelliklerin aranma zorunluluğu daha fazla olmaz mı? 
[1] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 330-331. 
 Ahmet Kalkan, Kur'an Kavramları.



