Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Besmele Çekmenin Hükmü

Besmele Çekmenin Hükmü



Besmele Çekmenin
Hükmü:


Besmelenin yerine göre farz,
vâcip, sünnet, mendup, haram ve mekruh gibi hükümleri vardır. "Üzerlerine
Allah'ın adı anılmayan hayvanları yemeyin. Çünkü bunu yapmak Allah'ın yolundan
çıkmaktır." (En'âm: 6/121) mealindeki âyet, hayvan keserken besmelenin farz
olduğunu gösterir. "Yetiştirdiğiniz avcı hayvanların size tutuverdiklerinden
de yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın." (Mâide: 5/4) âyeti de av üzerine
hayvanı gönderirken veya av için silâh kullanırken, yani avcılık yaparken
besmele çekmenin farz olduğunu belirtmektedir. Hayvan keserken besmelenin kasten
terkedilmesi halinde, o hayvanın etinden yemek haramdır. Namaz dışında Kur'an
okumaya başlarken sûrenin başında istiâze ve besmele âlimlerin çoğuna göre
sünnettir. Namazda ise, Hanefî mezhebine göre her rekâtta Fâtiha'dan önce
besmele sünnet; Şâfiî mezhebine göre farzdır.
Önemli sünnetlerden ve yaygın
muâşeret kurallarından biri de yemek yemeye başlarken besmele çekmektir. Konu
ile ilgili hadis-i şerifte belirtildiği üzere başlanırken unutulduğu takdirde
hatırlandığı zaman, "Başında da sonunda da Allah'ın adıyla" anlamında
"Bismillâh fî evvelihî ve âhirihî" demek gerekir.[1]
Herhangi bir işe başlarken besmele çekmenin hükmü işin mahiyetine göre değişir.
Meselâ içki içmek, gasbedilen veya çalınan bir şeyi yemek gibi yasak fiillere
besmele ile başlamak, onları meşrû saymak anlamına geleceği veya dinle alay
hükmüne gireceği için haram kabul edilmiştir.
Abdest almak, duâ okumak gibi
ibâdetlerle, yenilmesi helâl olan gıdaları yemek, helâl şeyleri içmek gibi
fiillere besmele ile başlamak sünnettir. Besmele, Allah'ı hatırlattığı, zikr
olduğu, kul-ilâh ilişkisi ve kurallarını düşündürdüğü için, her meşrû eylemimize
besmeleyle başlamak, sürüden ayrılıp seviye kazanmak ve işimize bereket katıp
ibâdet sevabı almaktır. Necâset mahallerinde besmele çekmek ise mekruh
sayılmıştır. Cünüp ve âdetli olanların duâ ve senâ maksadıyla besmele çekmesinde
bir sakınca yoktur.[2]









[1]
Ebû Dâvud-Et'ıme: 15; Tirmizî-Et'ıme:
47.





[2]
Diyanet Vakfı-İslam Ansiklopedisi: 5/531; Ahmet Kalkan, Kur'an Kavramları.