Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Mü'minlere Zikrin Emredilmesi
Mü 
 
 
Mü'minlere Zikrin 
Emredilmesi: 
 
 
 
Rabbimiz, mü'minlere kendisini sürekli olarak 
zikretmelerini emrediyor. Zikretme emri bazen şükürle, bazen verilen nimetleri 
hatırlatma ile, bazen namazla, bazen diğer ibadetlerle, bazen verilen zaferle 
birlikte gelmektedir. Kur'an'da zikredenler övülürken, zikirden yüz çevirenler 
kınanmaktadır . Şu âyet oldukça 
dikkat çekicidir: 
 
?Kim de benim ?zikr'imden yüz çevirirse, artık 
onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu Kıyamet günü kör olarak 
haşredeceğiz (mahşere getireceğiz)? 
(20/Tâhâ, 124) 
 
Bu âyetten bir önceki âyette, ilk insanın 
Cennetten çıkarılışı hatırlatılıp, Allah'ın gönderdiği hidayete uyanların dünya 
hayatında şaşırmayacakları haber veriliyor. Bu âyette geçen ?Zikr', insanı 
hidâyete götüren vahiy, vahiyle gelen ilâhî kitaplar ve peygamberlere bildirilen 
şeyler veya son vahiy olan Kur'an, ya da bizzat Allah'ı anmak anlamlarına 
gelebilir.[1] 
 
Allah'ın Zikr'inden kim yüz çevirirse onun hakkı 
dar bir geçimdir, sıkıntılı bir hayattır, mutsuz bir yaşantıdır (20/Tâhâ, 124). 
Mü'minler, inandıkları, her an tesbih ettikleri ve önünde kulluk yaptıkları 
Rablerini hiç bir zaman unutmazlar. O Rabbe karşı duydukları sevgi ve takva 
duygusu sürekli onların içindedir. Onlar devamlı bir şekilde Allah'ı 
zikrederler. Bu zikir (anma) hiç bir zaman unutulan şeyin tekrar akla 
getirilmesi değil, bilakis; sürekil kalpte ve benlikte olan Allah'ın varlığını 
tekrar hatırlamak, O'nun ni'met verici olduğunu itiraf etmek, O'nun büyüklüğünü 
ve yüceliğini dile getirmek ve ibadeti yalnızca O'na yaptığını ortaya 
koymaktır. 
 
Mü'min, evrenin her köşesine yerleşmiş olan 
sayısız âyetleri gördükçe, onlardan haberdar oldukça, Kur'an'daki âyetleri 
okudukça, Rabbini tekrar hatırlar. Onun kalbi ve organları Allah'ı anmaktan hiç 
uzak kalmaz. Ancak onu Allah'a götürecek bir sebep gördüğü zaman, imanı artar, 
Allah'ın ve O'nun ulûhiyyetini (ilâhlığını) tekrar aklına getirir. Fakat bu 
hatırlayış, yalnızca zihinde bir beliriş veya dilde bir söz halinde olmaz. Bu 
hatırlayış, bu anma (zikir) bedeni kaplar, organlarda amel olarak ortaya çıkar. 
 
?Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah 
anıldığı (zikredildiği) zaman yürekleri ürperir, O'nun âyetleri okunduğu zaman 
(bu onların) imanlarını artırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler.? 
(8/Enfal, 2; ayrıca bkz. 22/Hacc, 35) 
 
Bir başka âyette ise, Allah'ın adı anıldığı 
zaman mü'minlerin secdeye kapandıkları haber veriliyor (32/Secde, 15). 
 
Mü'minlere Allah'ın âyetleri hatırlatıldığı 
(zikredildiği) zaman, onların kalpleri bu âyetlere karşı kör ve sağır olmaz (25/Furkan, 
73). Halbuki inkârcılar, kendilerine âyetler hatırlatıldığı zaman, hatırlatılan 
şeyden (zikirden) öğüt almazlar, zikri hatırlamak istemezler. (37/Sâffât,13). 
Onlar, kelimeleri konuldukları yerden saptırırlar ve kendilerine verilen 
zikirden pay almayı unuturlar (5/Mâide, 13). Mescidler, -hatta kiliseler ve 
havralar bile- içlerinde Allah'ın adı anıldığı için değerlidirler (22/Hacc, 40). 
Mescidlerde Allah'ın adının anılmasını (zikredilmesini ) engellemek zulmün ta 
kendisidir, bunu yapanlar da zâlimlerdir (2/Bakara, 114). 
 
Ne zaman içerisinde ?savaştan söz eden 
(zikreden) bir âyet' nazil olsa, veya cihaddan bahseden bir âyet okunsa, 
kalplerinde maraz olanlar, yani münafıklar, ölüm baygınlığı gibi bakmaya 
başlarlar (47/Muhammad, 20). Kendilerine Allah'ın âyetleri zikredildiği zaman 
sırtlarını dönenler zâlimlerdir. Onların 
kalpleri üzerinde hakkı anlamalarına engel bir perde vardır (18/Kehf, 57). 
Kendilerine Peygamberlerle ve vahiyle zikredilenleri (hatırlatılan ilâhî 
hükümleri) unutanlar, servetleriyle şımarırken ansızın cezaya uğratıldılar (6/En'âm, 
44). 
 
Kur'an, mü'minlerin Allah'ı zikretmelerini, hem 
de çokça zikretmelerini emrediyor (2/Bakara, 152, 203; 8/Enfâl, 45; 62/Cum'a, 
10). 
 
Mü'minlerin bir özelliği de Allah'ı 
zikretmeleridir (3/Âl-i İmrân, 133-135). Halbuki münâfıklar her konuda olduğu 
gibi bu konuda da Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Namaza üşenerek kalkarlar, 
Allah'ı az zikrederler (4/Nisâ, 142). 
 
Bazı insanlar kendi hevâsına uyar, kendi 
arzusundan başka kural tanımaz, Allah'ın ne emrettiği onu ilgilendirmez. 
Böyleleri Allah'ı zikretmeyi unutan kimselerdir (18/Kehf, 28). ?Bizi 
zikretmekten yüz çevirenlere ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlere 
aldırma.? (53/Necm, 29) İbâdet yerlerinde Allah'ı tesbih eden mü'minleri, ne 
alış-veriş, ne ticaret Allah'ı zikretmekten, namaz kılmaktan alıkoymaz. Onlar 
gözlerin ve gönüllerin döneceği günden korkarlar (24/Nûr, 36-37). Allah (c.c.) 
mü'minleri şöyle uyarıyor: 
 
?Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız 
sizi Allah'ı zikretmekten alıkoymasın.? 
(63/Münâfikun, 9) 
 
Bu uyarıyı anlayan ve Rabbine hakkıyla kulluk 
yapma gayretinde olan mü'minlerin özellikleri şöyledir: 
 
?Onlar, ayakta iken, oturuken, yan yatarken, 
Allah'ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı konusunu düşünürler (ve derler 
ki :) ?Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateş 
azabından koru.? (3/Âl-i İmrân, 
191). 
 
Allah (cc), zikreden erkeklere ve zikreden 
kadınlara büyük mükafatlar hazırlamıştır. Onların dereceleri pek yüksektir (33/Ahzâb, 
35).[2] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Muh. İbn Kesir, 2/497; Ebu's-Suud, Tefsir, 3/496. 
 
 
 
 [2] 
 Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 383-385.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.