Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

İstiâze Şuurunun Bize Kazandıracağı Anlayış ve Davranışlar

İstiâze Şuurunun Bize Kazandıracağı Anlayış ve Davranışlar

İstiâze
Şuurunun Bize Kazandıracağı Anlayış ve Davranışlar:


Yapılması gerekeni yaptıktan sonra Allah'a
sığınmalı ve O'ndan yardım istenmelidir. Şeytandan ve onun ilke ve
yönlendirmelerinden uzaklaşmadığımız sürece Allah'a sığınmanın hiçbir anlamı
yoktur. Dille şeytana düşman olurken, diğer tüm uzuvlarımızla şeytana dostluk ve
bağlılık, istiâze şuuruyla bağdaşmaz.

İstiâze, "hicret"tir; Şeytanî
özelliklerden Rahmânî vasıflara; Basit, geçici ve hayvanî olduğu kadar şeytanî
zevklerden, sonu acıyla bitecek yapay duygulardan, şeytanî sanal lezzetlerden
ebedî saadetlere hicret. İstiaze şuuruna sahip bir mü'min, Kur'an'da övülen o
mutluluk çağının zirve kahramanları olan ashab'a ashab olup, sonu fetihle biten
hicret için yol arkadaşlığına hazırlanabilir.

Kul ne yaparsa yapsın, Allah'ın
dilemesi ve yardımı olmadan hiçbir şey olmaz. Öyleyse O'nun yardımına layık
olarak O'ndan istemeliyiz.

Şeytandan Allah'a sığınan, şeytanî özellik ve
vasıflardan da Allah'a sığınmış demektir.
"Şeytan" azgın ve haktan uzak
demektir. Azgınlıktan ve hakka uzak olmaktan kurtulup, gerçek kul olmaya, Hakkın
adamı olmaya çalışmalıyız.

Şeytan azılı tarihî düşmanımızdır. Onu iyi
tanımalı ve hilelerine karşı uyanık olmalıyız. Cinlerden olduğu gibi,
insanlardan da şeytanların olduğunu ve her yerde her zaman onlarla
karşılaşabileceğimizi unutmamalıyız. Evden çarşıya, işten okula, sofradan
tuvalete, mescidden cepheye kadar her yerde düşmanımızla karşılaşabiliriz.

Şeytanın kovulma ve lânetlenme sebebini
değerlendirmeli ve aynı durumlara düşmemek için gayret etmeliyiz. Biliyoruz ki
şeytan, Allah'ın emrine kibirlenip isyan etti ve o yüzden kovuldu, lânetlendi.
Onu, ne sahip olduğu ilmi
kurtarabildi, ne de zekâsı. Öyleyse vahyin ışığında bir akıl ve ilimle
hikmetleri yakalamaya ve yaşamaya çalışmalıyız.

Şeytana lânetle yetineceğimize, ona uymayarak,
onu mahvedecek şekilde Allah'ı çokça anarak onu yenmeli ve kahretmeliyiz.
Unutmayalım ki, şeytan ve askerleri, kendi misyonlarını yapıyor. Biz, dünyadaki
görevimizi yerine getirirsek, şeytana da uymamış oluruz.[1]

Tuvalete girerken, şeytandan korunmak için eûzu
çekmeliyiz de; televizyonun düğmesini açarken eûzü, kaparken de en azından
istiğfar çekmeli değil miyiz? Caddeye, çarşıya, dolmuşa adım atarken, iş
başında, aş başında, gafletle geçen dakikalar, saatler, hatta günler içindeki
tüm şerlerden, istiazedeki sığınak dışında kimin kalesine sığınabiliriz?
Kur'an okurken istiaze gerekir de,
beşerî kitaplar, gazeteler okunurken gerekmez mi dersiniz?

İstiâze, müslüman için şeytana ve
taifesine, şeytan dostları ve askerlerine karşı uyanıklık ifadesi olmaktadır.
İstiâze, mü'min için sanki düşmana karşı sürekli kullandığı, dilinde ve gönlünde
taşıdığı bir silâh gibidir.

Allah'ı tek Rabb, tek Melik ve tek
İlâh kabul ederek O'na
sığınanlara, Allah'ın yardımı erişecektir. Unutulmamalıdır ki, insanlığın
saadeti, şuurlu bir iman ve her türlü kötülüklerden Allah'ın dinine sığınıp
sakınmalarıyla mümkün olacaktır.

"En iyi koruyan Allah'tır ve O
merhametlilerin en merhametlisidir.?
(Yûsuf: 12/64)

?O, ne güzel dost, ne güzel
vekildir." (Enfâl: 8/40;
Âl-i İmrân: 3/173)

[2]



[1] A.
Akpınar, Namaz Duâları ve Sûreleri, s. 21, 26.


[2]
Ahmet Kalkan, İslam Akaidi:
327-328. Ahmet Kalkan, Kur'an
Kavramları.