Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Namazı Ayağa Kaldırmak

Namazı Ayağa Kaldırmak

Namazı Ayağa
Kaldırmak:

"Namazı ikame edin"
ibâresinin anlam çağrışımlarından biri, belki de birincisi; "namazı ayağa
kaldırın!"dır. Çünkü namazlar ölü gibi, yerde sürünüyor. Namazların başı dik
değil, başı eğik. Namaz, insanın Allah karşısındaki esas duruşunu sembolize eden
muhteşem bir simge. Ama, Allah'a karşı esas duruşu olmayanların başını nasıl dik
tutsun namaz? Namazın başını dik tutmayanların başını neden dik tutsun namaz?

?Namaz, Din'in direğidir;
onu terkeden şüphesiz dini yıkmış olur.? (Beyhakî) hadisi açısından konuya
bakarsak, namazı ikaame etmek, dinin bu temel direğini, yani sütununu inşâ edip
dikmek, sapasağlam hale getirmek şeklinde de yorumlanabilir. Bir çadırın ayakta
kalabilmesi için temel direğin, bir binânın yükselebilmesi için temel sütunların
önemi ne ise, İslâm dini için de namaz odur. İslâm binâsının temeli imanla
atılacak, direk ve sütunları da namazla dikilecektir. Bu yüzdendir ki, Kur'an ve
sünnet, tevhid'den sonra ilk olarak namazı emretmiştir.
Aşağıdaki âyetlerde, tevhid
çizgisinde olanları namaz konusundaki hassasiyetleri vurgulanırken; daha sonraki
sapıtan topluluğun en belirgin vasfı olarak da ?namazı zâyi etmeleri?
zikredilir:
?İşte bunlar, Allah'ın nimet
verdiği peygamberlerden, Adem neslinden, Nuh ile beraber gemide taşıdıklarımızın
neslinden, İbrahim ve İsrail (Yakub) neslinden yol gösterdiğimiz ve seçtiğimiz
kimselerdir. Onlara Rahman'ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye
kapanırlardı. Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki, namazı
zâyi ettiler ve şehvetlerine uydular. Bunlar da azgınlıklarının cezasına
uğrayacaklardır.? (19/Meryem, 58-59)
Şu âyette ise, namazı ikame
etmeyenlerin, nasıl dinlerini helak edip cehenneme sürüklendikleri açıkça ortaya
konulur: ?Suçlulara sorarlar: ?Sizi cehenneme sürükleyen nedir?' Onlar derler
ki: ?Biz namaz kılanlardan değildik. Yoksula da yedirmezdik. Zevke
dalanlarla birlikte dalardık. Ceza gününü de yalanlardık. Sonunda bu halde iken
ölüm bize gelip çattı.? (74/Müddessir, 41-47)
Kısacası; Namazı ikaame etmek,
Din'i ikaame etmektir. Namazı terketmek ise, Din'i helak edip yıkmaktır.
Dolayısıyla namazı İslâm dininin ?olmazsa olmaz? birincil ibâdeti olarak
bilmeli ve onu hakkıyla ikaame etmeliyiz.
Namazın hakkıyla kılınması
konusunda ölçü, Rasûlullah'ın; ?Namaz kılarken beni gördüğünüz gibi namaz
kılın? (Buhârî, Ezan 18/60, Edeb 27; Ahmed bin Hanbel; V/53, Dârimî, Salât
42) hadisi olmalıdır. Dosdoğru namaz; Rasûlullah'ın kıldığı, onun tanımladığı ve
onun uygulama olarak gösterdiği namazdır. Allah'a lisanen ve bedenen taatte
bulunmanın ötesinde; kalben ve ruhen ibâdet etmek, namaz sayesinde imanı
güçlendirmek, imanı tazelemek, dinamizmini artırmaya ve kulluk bilincini
hatırlamaya yönelik seviye kazanmak namazın ikame edilmesi için vaz geçilmez
şartlardır. Bütün bunların yanında, namazın dosdoğru ve makbul olabilmesi için
şekle yönelik bazı şartların da titizlikle yerine getirilmesi gerekir.
Esasen, namazın derûnî ve ruhî
boyutu, bir bakıma şeklî boyutu olmadan gerçekleşemez. Kıyam, rükû, sücud, kuûd
gibi temel bedensel eylemler, hiç kuşkusuz derin ruhî ve psikolojik anlamlar
içeren sembolik hareketlerdir. Bu bakımdan, Rasûlu Ekrem, namazın şekli ile
alakalı çok önemli uyarılarda bulunmuştur. ?Namaza durduğunda, önce tekbir
al. Sonra Kur'an'dan kolayına geleni oku. Sonra rükûya var, eklemlerin yerli
yerinde (mutmain) oluncaya kadar dur. Sonra başını kaldır, aykta büsbütün
doğruluncaya kadar dur. Sonra secdeye var, mutmain oluncaya kadar kal. Sonra
başını kaldır, mutmain oluncaya kadar otur. Bunu namazının bütününde böyle yap.?
(Sahih-i Buhârî, Tecrîd-i Sarih Terc. II/ 735 hadis no: 423)
Hadiste sözü edilen her
hareketin mutmain olarak yapılması; o hareketler sırasında yapılan duâ ve
zikirlerin anlam kazanması bakımından elzemdir. Acele ile, daha rükûya tam
varmadan doğrulmak, tam doğrulmadan secdeye gitmek ve hemen secdeden kalkmak,
daha oturmadan tekrar secdeye gitmek... Bütün bunlar, namazın şekli ve aslı olan
bedensel unsurları eksik bıraktığı gibi, namazın manasını ve ruhunu da zedeler.
Nitekim, Rasûlullah, namazda ?horozun gagalaması gibi gagalamayı, köpek
oturuşu gibi oturmayı ve tilki bakışı gibi sağa sola bakınmayı?
yasaklamıştır (Sıfatu Salâti'n-Nebî, s. 70; Fıkhu's-Sünne, I/ 175).
Her konuda bize örnek olan
Peygamberimiz'in, namaz konusundaki titizliği ve dikkati de bizim için yegâne
örnek olmalıdır: Aişe annemiz şöyle dedi: ?Rasûlullah aleyhisselâm rükûya
vardığı zaman başını ne yukarıya kaldırır, ne de aşağıya indirir; ikisinin
arasında tutardı.Rükûdan başını kaldırdığı zaman, iyice doğrulup ayakta
durmadıkça secdeye gitmezdi. Secde edip başını kaldırdığı zaman da, iyice
doğrulup oturmadıkça (ikinci) secdeye gitmezdi.? (İbn Mâce, K. Salât 869,
880)