Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Münafıkların Alâmetleri Kur'an-ı Kerim'e Göre Münafıkların Özellikleri
Münafıkların Alâmetleri 
 
Münafıkların Alâmetleri 
 
 
 
Kur'an-ı Kerim'e Göre Münafıkların Özellikleri 
 
 
 
Müslümanları aldatmaya çalışırlar: 
"Allah'ı da, mü'minleri de güya aldatırlar. Halbuki onlar kendilerinden 
başkasını aldatamazlar da yine farkına varmazlar." (2/Bakara, 9) 
 
Kalplerinde hastalık vardır: 
"Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. 
Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için acıklı bir azap vardır." 
(2/Bakara, 10) 
 
Fesatçıdırlar: "Kendilerine 
yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman 'biz ancak ıslah edicileriz' 
derler. Gözünü aç, onlar muhakkak ki fesatçıların ta kendileridir. Fakat 
farkında değildirler." (2/Bakara, 11-12) Münafıklar, fesatçıdır; fakat bunu 
bilmeyebilir, kendilerinin fesatçı olduklarını kabul etmezler. Fesat; günah 
işlemek ve günahı topluma yaymaya çalışmaktır. Bu, sözlü ve amelî küfürdür. 
Yeryüzünde Allah'a isyan eden ve isyanı emreden kişi, fesat çıkaran kimsedir. 
Zira yeryüzünün ıslahı Allah'a itaat ile; fesadı da Allah'a isyan iledir. 
 
Müslümanları Küçümserler: "Onlara 
'insanların (müslümanların) inandığı gibi inanın' denilince, 'biz de o 
beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?' derler. Dikkat et ki (asıl) 
beyinsizler hiç şüphesiz kendileridir. Fakat bilmezler." (2/Bakara, 13) 
Günümüzde müslümanlara, gerici, mürteci, irticacı, yobaz, çağ dışı' gibi 
damgalandırmalar yapanların kimler olduğu rahatlıkla değerlendirilebilir. 
 
Müslümanları alaya alırlar: "Onlar 
mü'minlerle karşılaştıkları zaman '(biz de) iman ettik' derler. (Kendilerini 
saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: 'biz sizinle beraberiz, biz 
onlarla sadece alay ediyoruz' derler." (2/Bakara, 14) 
 
Kâfirleri dost edinirler: "Onlar, 
mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost edinenlerdir. İzzeti (güç ve şerefi) 
onların yanında mı arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah'a aittir." 
(4/Nisâ, 139) 
 
İman ile küfür arasında bocalarlar: 
"Onlar, iman ile küfür arasında bocalayan bir sürü kararsızlardır. Ne onlara ne 
(bağlanıyorlar), ne bunlara." (4/Nisâ, 143) 
 
Dini, yalnız bir tarafından tutup, bir 
yönüyle kulluk ederler: "İnsanlardan kimi, Allah'a (dinin yalnız bir 
tarafından tutup) yalnız bir yönden kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır 
dokunursa buna pek memnun olur, yapışır. Eğer bir musibete uğrarsa çehresi 
değişir (dinden yüzçevirir). O, dünyasını da ahiretini de hüsrana uğratmış, 
kaybetmiştir. Bu, apaçık zararın ta kendisidir." (22/Hacc, 11) Günümüzde 
İslam'ı yaşarken menfaatı bozulanlar veya başına bir bela gelenler, bu yüzden 
İslamî yaşantıyı terkedip eyyamcı oluyor veya başka yollara sapıyorlarsa, bu 
ayetteki tehditten korksunlar! 
 
Allah'ın indirdiği ile değil; tağutun 
hükmü ile hükmedilmek isterler: "Sana indirilene ve senden önce indirilenlere 
inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tağuta küfretmeleri (inanmamaları) 
kendilerine emrolunduğu halde, tağutun önünde muhakemeleşmek, onunlü hükm 
edilmek istiyorlar. Halbuki şeytan, onları büsbütün saptırmak istiyor. Onlara 
Allah'ın indirdiğine (Kur'an'a) ve Rasül'e gelin (onlara başvuralım, onlarla 
hükm edelim) denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını 
görürsün." (4/Nisâ, 60-61) Değişik izmlere, İslam dışı düzenlere bağlanıp 
onları hakem yapanlar, onların hükmünü, uygulamalarını tercih edenlerin bu 
ayetlere göre hükmü çok nettir. 
 
Yalan yere yemin ederler: "Onlar, 
yeminlerini bir kalkan edindiler de (bununla insanları) Allah yolundan 
çevirdiler. İşte onların hakkı, horlatıcı bir azaptır." (58/Mücadele, 16) 
 
Cihaddan kaçarlar: "Allah'ın 
peygamberine muhalefet için (savaştan) geri kalan (münafık)lar, oturmalarıyla 
sevindiler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad etmeyi çirkin gördüler 
ve 'bu sıcakta harbe çıkmayın' dediler. De ki: 'Cehennem ateşi daha sıcaktır' 
iyice bilmiş olsalardı." (9/Tevbe, 81) 
 
Mü'minlere kin beslerler: "Onlar 
sizinle buluştukları zaman 'inandık' derler; Sizden ayrıldıklarında size olan 
kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kininizden 
(kahrolup) geberin! Şüphesiz Allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir." 
(3/Â. İmran, 119) 
 
Mü'minlerin iyiliğe uğramalarına 
üzülüp başlarına bir bela geldiğinde sevinirler: "Eğer size bir iyilik 
dokunursa onları tasaya düşürür; başınıza bir musibet gelse, buna sevinirler. 
Eğer sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez." 
(3/Âl-i İmran, 120) 
 
Kötü propaganda yaparlar: "Onlara 
güven veya korkuya dair bir haber gelse onu yayarlar. Halbuki onu Peygamber'e ve 
aralarında yetkili kişilere götürselerdi, içlerinde işin iç yüzünü araştırıp 
çıkaranlar onun ne olduğunu bilirlerdi." (4/Nisâ, 83) 
 
Korkaktırlar: "Sizden olduklarına 
dair Allah'a yemin ederler. Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar korkak 
bir topluluktur." (9/Tevbe, 56) "Her gürültüyü kendi aleyhlerine 
sanırlar." (63/Münafıkun, 4) 
 
Ellerine fırsat geçince müslümanlara 
suikast tertip eder ve gizli planlar kurarlar: "Andolsun ki onlar, daha önce 
de fitne (ve fesat) çıkarmak istemişler, senin hakkında birtakım işler 
(dolaplar) çevirmişlerdi. Nihayet hak (nusret) geldi ve onlar istemedikleri 
halde Allah'ın emri yerini buldu (Allah'ın dini galebe çaldı)." (9/Tevbe, 
48) 
 
Mü'minlere iftira atarlar: "O 
uydurma haberi (iftirayı) ortaya atanlar, içinizden (belli) bir gruptur... Bu 
iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın mü'minlerin, kendi vicdanlarıyla hüsn-i 
zanda bulunup da: 'Bu apaçık bir iftiradır' demeleri gerekmez miydi?" ...Onlar 
yalancıların ta kendisidirler." (24/Nur, 11-13) 
 
Namaz konusunda üşengeç ve 
tembeldirler. Gösteriş yaparlar: "Namaza kalktıkları zaman üşene üşene 
gelirler, istemeye istemeye infak ederler." (Tevbe, 54) "Onlar, namaza 
kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Allah'ı da 
çok az hatıra getirip anarlar." (4/Nisâ, 142) 
 
Kâfirler hesabına casusluk yaparlar: 
"Onlar durmadan yalana kulak verirler ve senin huzuruna gelmeyen diğer bir 
kavim hesabına casusluk eden kimselerdir. Kelimeleri yerlerinden kaydırıp 
değiştirirler." (5/Mâide, 41) 
 
Allah'tan kork denilince, tersini 
yaparlar: "Ona 'Allah'tan kork' dendiği zaman izzet(-i nefsi, cahilane 
kibri), kendisini (daha çok) günah işlemeye götürür. İşte öylesine, cehennem 
yetişir. O, gerçekten ne kötü yataktır." (2/Bakara, 206) 
 
Kur'an'ı yanlış yorumlarlar: "İşte 
kalplerinde eğrilik bulunanlar, sırf fitne aramak (ötekini berikini saptırmak) 
ve (kendi arzularına göre) te'viline yeltenmek için onun müteşâbih olanına tâbi 
olurlar." (3/Âl-i İmran, 7) 
 
Peygamber'in hükmüne razı olmazlar: 
"Öyle değil, Rabbine andolsun ki; onlar aralarında çekiştikleri şeylerde seni 
hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden hiçbir sıkıntı duymadan tam bir 
teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar." (4/Nisâ, 65) 
 
Müslümanları kâfir yapmaya çalışırlar: 
"Onlar, kendilerinin küfrettikleri gibi sizin de küfredip inkâr ederek 
onlarla beraber olmanızı arzu ederler." (4/Nisâ, 89) 
 
Müslüman olduklarını iddia ettikleri 
halde, Kur'an'ın bir kısmını kabul etmezler: "Yoksa siz, Kitab'ın bir kısmına 
inanıp da bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden böyle yapanların cezası, 
dünya hayatında rezil ve rüsvaylıktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde de 
onlar, azabın en çetinine iletileceklerdir. Alla, yaptıklarınızın hiçbirinden 
gafil değildir." (2/Bakara, 85) 
 
Dış görünüşleri aldatıcıdır: 
"Onları gördüğün zaman, kalıpları (kıyafetleri) hoşuna gider. Konuştuklarında 
sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler (giydirilmiş odunlar) 
gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. Asıl düşman onlardır. 
Onlardan sakın. Allah gebertsin onları. Nasıl da bu hale geliyorlar?" 
(63/Münafıkun, 4) 
 
Kötülüğü emredip, iyilikten men 
ederler: "Münafık erkekler de, münafık kadınlar da birbirinin (tamamlayıcı) 
parçasıdırlar (hepsi birbirine benzer). Onlar kötülüğü emrederler. İyilikten 
vazgeçirmeye uğraşırlar. Ellerini (cimrilikle sımsıkı) yumarlar. Onlar, Allah'ı 
unuttular (O'na tâatı bıraktılar). Allah da onları unuttu (onlara lütfunu 
terketti). Şüphesiz ki münafıklar, fâsıkların ta kendileridir." (9/Tevbe, 
67) 
 
Zekât vermek istemezler, dönektirler: 
"Onlar, istemeye istemeye infak edip harcarlar." (9/Tevbe, 54) 
"Onlardan kimi de, 'Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka zekât 
vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız' diye Allah'a and içti. Fakat 
Allah lutfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın 
emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler. Onlar öyle dönektirler." 
(9/Tevbe, 75-76) 
 
Kur'an'ın ?Doğrusu münafıklar, 
cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlar için hiçbir yardımcı 
bulamazsın.? (4/Nisâ, 45) diye hüküm verdiği münafıkların kimliklerini, 
yukarıdaki ayetlerden yola çıkarak şu şekilde özetleyebiliriz: 
 
1) İnançla ilgili kimlikleri: 
İnanç konusunda kesin bir tavır ortaya koyamayan, müslümanların arasında 
olduklarında imanı; kâfirlerin arasında bulunduklarında şirki açığa vuran 
insanlardır. 
 
İbadetlerle ilgili kimlikleri: 
İnanmadan, riya eseri olarak ibadet yapar, namaza kalktıklarında tembel tembel 
kalkarlar. 
 
2) Sosyal ilişkilerde kimlikleri: 
Kötülüğü emreder, iyilikten alıkoyar, müslüman saflar arasına fitne sokmaya, 
insanları aldatmaya çalışırlar. Dinleyenleri etkilemek için efsunlu söz söyler, 
doğruluklarına insanları inandırmak için çok yemin eder, onların dikkatini 
çekmek ve kendilerine etki etmek için güzel elbise giymekle dış görünüşlerini 
süslü gösterirler. 
 
3) Ahlak ve karakterle ilgili 
kimlikleri: Kendilerine 
karşı güvensizlik, ahdi bozma, randevularına ve sözlerine uymama, riya, 
korkaklık, yalan, cimrilik, menfaatçılık, fırsatçılık ve hevâ ü heveslerine 
uyma. 
 
4) Tepkisellik ve duygusallıkla ilgili 
kimlikleri: Korku, gerek 
mü'min, gerekse müşrik olan herkesten korkmak, ölüme karşı yüreksizlikleri 
müslümanlarla beraber cihada gitmekten geri bırakmış, müslümanlardan hoşlanmayan 
ve onlara karşı kin besleyen bir psikoloji. 
 
5) Akılsal ve bilgisel kimlikleri: 
Yargıda bulunma ve karar alma konusunda tereddüt, şüphe ve güçsüzlük. Hakkı 
kabul etme konusunda kalbi ve kulakları mühürlenen insan tipi. İman ile küfür 
arasında tereddüt, fırsatçı ve faydacı. Müslümanların ellerinde faydalanacakları 
bir imkân olduğunda bundan pay almak için, kendisinin de onlardan olduğunu; 
müşriklerin imkânları varsa, o paydan mahrum olmamak için aynı tavrı onlara da 
göstermeleri. 
 
Kısaca; kaypak, kalleş, dönek, 
şahsiyetsiz, her boyaya giren, fitne ve fesatçı, riyakâr, ikiyüzlü, yüzsüz, 
yılışık, söz ve dış görünümle adam kandırmaya çalışan bir tip. 
 
[1] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] Ahmet 
 Kalkan, İslam Akaidi: 276. Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.