Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Fesâdın Zıddı Salâh .

Fesâdın Zıddı Salâh


Fesâdın Zıddı Salâh

Fesâdın zıddı
olan salâh ise, mü'minlerin belirgin vasfı ve peygamberin istekleri arasındadır.
Ayette ifade edilen Hz. Yusuf'un duası bu gerçeği belirtmektedir: "Benim
canımı müslüman olarak al ve beni sâlih insanlar arasına kat." (12/Yûsuf,
101) Râzî'nin yorumuna göre, seni Allah'a itaate çağıran her şey salâh;
Allah'tan alıkoyan her şey de fesaddır. İbn Teymiye'ye göre ise, her çeşit hayrı
içerisine alan salâh; şerrin her çeşidini içerisine alan da fesaddır. Yine Ebu
Hayyan gibi bazı âlimlere göre salâh, mutedil ve güzel bir hal üzere olmaktır.
Salâh,
mü'minlerin önemli bir vasfı olup, bu vasıfla mü'minler, Allah'ın emir ve
yasaklarını gözetir, O'nun seçkin kulları arasına girmeye çalışır, tutum ve
davranışlarında itidalli olmayı tercih ederek dünya ve ahiret saadetini elde
etmek isterler. Çünkü salâh vasfı, hem dünyevî, hem de uhrevî özelliği
bünyesinde taşımaktadır. Başka bir ifadeyle ahirette sâlih insanlardan olmanın
yanında, bu dünyada da iyi insanlardan olmak önemli bir husustur. Allah, seçkin
kullarını bu vasıfla ayırdetmektedir. Salâh, sıfatların en üstünü olup, bununla
vasıflanmak ise, derecelerin en mükemmeline delâlet etmektedir. O halde, böyle
bir hususiyet taşıyan vasfın, sadece uhrevî yönü olmayıp, dünyevî yönünün de
bulunması gerekir.[1]

Peygamberlerin
önemli duaları içinde fesat üretenlere mağlup olmama dileği de yer almaktadır. (Bkz.
29/Ankebut, 30) Çünkü fesat, yurtları kaos ve mutsuzlukla doldurmakta, kitleleri
lanet ve azabın kucağına itmektedir. (Bkz. 16/Nahl, 88; 13/Ra'd, 25)
Kur'an, fesat
üreten birey ve kitlelerin insanların karşısına barış üreticileri olarak
çıkabileceklerini de söylemektedir. (2/Bakara, 11) Sulh/barış taraftarı
gözüken nice sahte barışçılar vardır. Bunlar barışçı kimliğiyle savaşların
en gaddarcasını yapmakta, ıslah adına yeryüzünü ifsad etmektedirler.
İnsanları mahvetmenin adına kurtarmak denilebilmekte, Firavunlara Musa adı
verilmekte, nice sahte kahraman ve sahte kurtarıcılar insanları ifsad
etmektedir.
Islah adıyla
ifsadı, barışçılık iddiasıyla gerçek barışseverliği ayırmada kullanılacak
ölçüleri Kur'an şöyle bildirmektedir: Allah'a Kur'an'ın istediği gibi iman,
ahirete yakînen inanmak, salih amel, yani insanlığın hayrına katkıda bulunacak
hizmetler gerçekleştirmek.[2]
İnsanların
toplum içerisindeki haklarını tesbit etmek ve toplum düzenini tesis etmek,
siyasetle yakından ilgilidir. Bilindiği gibi siyaset: "insanları dünya ve
ahirette kurtulacakları yola irşad etmekle, onların salah ve menfaatlerine
çalışmak" şeklinde tarif edilmiştir. İnsanların hevâ ve heveslerini tatmine
yönelen "zâlim siyaset/çirkin politika, tağutî yönetim" fesadın yayılmasına
vesile olur. "İnsanlardan öyle kimseler vardır ki; onun dünya hayatına ait
sözü hoşunuza gider ve o kimse kalbinde olana Allah'ı şahit tutar. Halbuki o,
düşmanların en amansızıdır. O, iktidara (velayete) geldiğinde, yeryüzünde fesat
çıkarmaya, ekini ve nesilleri helak etmeye koşar. Allah ise fesadı sevmez."
(2/Bakara, 204-205) Zalim siyasette, hem tahrip etme, hem şüphe uyandırma
sözkonusudur. Fesadın yaygınlaşması konusunda tağutî düzenlerde alabildiğine
yarış vardır. Zâlim politikacılar, fitne ve fesat kumkuması boyalı basın,
ahlaksız kanallar, hatta en masum kabul edilen resmî ve çoğu toplumsal kurumlar
fesat yarışında şeytanı bile geride bırakma gayretindedirler.









[1]
Kur'an-ı Kerim'de Salâh Meselesi, 10-13





[2]
Kur'an'ın Temel
Kavramları, 125-126