Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

HAKLA BÂTILIN KOALİSYONU UZLAŞMA..

HAKLA BÂTILIN KOALİSYONU

HAKLA BÂTILIN KOALİSYONU: UZLAŞMA

Tâviz ve uzlaşma anlamında Arapça'da "müdâhene"
kelimesi kullanılır. Müdâhene; yağ çekmek, okşamak, yumuşak davranmak, uzlaşmak,
müsâmaha göstermek, hoşgörü, kararsızlık göstermek gibi anlamlara gelir.
(6) Dolayısıyla hakka bâtılı karıştırmak deyince, Arapça "müdâhene" ve
Türkçe "tâviz" ve "uzlaşma" kavramlarını gündeme getirmemek uygun olmaz. Bu
kelimeler aşağı yukarı aynı anlamlarda kullanılırlar: İki yüzlü davranmak, net
ve açık olmamak, bâtılı ve düşmanı hoş görmek, idâre-i maslahatçılık yapmak
anlamında bu kelimelerden biri kullanılabilir. Bunlar, genellikle dinin tasvip
etmediği ahlâkî problemler olmakla birlikte, bazen itikadî bir sorun olarak da
karşımıza çıkmaktadır. Uzlaşma ve tâviz, itikadî farklılı önemsememek ve mevcut
düzenle ve egemen çevrelerle sürtüşmesiz yaşamaktır. Uzlaşma; inanç, duygu ve
eylem alanlarının bölünmesini sonuçlandıran bir tavırdır.

Bâtıl taraftarlarının hak dâvâ adamlarına
karşı tavırları, mücadele etme, karşı çıkma, zulüm ve işkenceye başvurma olduğu
gibi, aynı zamanda hak dâvâyı saptırmak için tâviz ve uzlaşmadır. Tâviz ve
uzlaşma, bâtıl savaşçılarının önemli bir silâhıdır; kalleşçe kullanılan bir
silâh. Uzlaşma teklifi, bâtılın hak karşısında geri çekilmeye başlamasının
göstergesi olduğu kadar; kendini korumak için hakkı pasifize etmeyi amaçlayan
şeytânî bir taktik ve metoddur. Onlar bu tavır ve istekleriyle, bir taraftan
İslâmî hareketi ilkelerinden saptırmak, diğer yönden de onu etkisizleştirmek ve
halkın gözünden düşürecek propaganda aracı yapmak isterler. Uzlaşmaya yanaşan
mü'minleri böylece ilkelerinden tâviz veren, uzlaşmacı, dâvâsını satan,
kıvırtan, menfaatçi, pragmatist, zayıf karakterli ve kişiliksiz ilân
edebilecekler ve kamuoyunda küçük düşürecekler, gelişmeyi durduracaklardır.

Hakkı savunan insan için ise uzlaşma, en
hafif deyimle bir bid'at ve dalâlet, bir sapma, dünyayı âhirete tercih etme ve
sahip olunması gereken müslümanca şereften mahrum olmadır. İlkesizliktir, günü
kurtarmaya çalışmaktır, idâre-i maslahatçılık ve pragmatizmdir. Hakkı olmadığı
halde Allah'ın dini üzerine pazarlık yapmaktır. Suça ve suçluya göz yummaktır.

Hak dâvânın mensuplarından Cenab-ı Hakk'ın
istediği şeyler: Hakkı eğip bükmeden söylemek, Allah'ın hükümlerini tebliğ edip
uygulamak, emrolunduğu şekilde sırât-ı müstakim çizgisinde sapmadan dosdoğru
hareket etmek, bâtıla karşı net tavır koymak, takvâ, cihad ve sabır silâhlarını
kuşanmak, tâviz ve uzlaşmaya yanaşmamaktır. Bir müslümanın vahiyle belirlenmiş
herhangi bir prensipten vazgeçmesi, hakkında nass olan bir konuda pazarlık
yapması inancıyla bağdaşacak bir tavır değildir. Allah'ın emirlerinin
büyüğü-küçüğü, temeli-teferruatı, önemlisi-önemsizi, tâviz verilecek
olanı-olmayanı olmaz. İman esasları ve dinin ilkeleri, bölünme kabul etmeyen bir
bütündür. Rasüller ve onların vârisleri âlimler başta olmak üzere İslâmî hareket
mensupları, Allah'ın rızâsından başka beklentileri olmayan âhireti dünyaya
tercih eden dâvâ erleridir. Onlar, etkin ve yetkin müşriklerin tehdit ve
zulümlerinden korkmayacakları gibi, dâvâlarını ve kendilerini pazarlık aracı
yapamazlar, kiralayamaz ve satamazlar. Bir müslümana Allah'ın vereceği
karşılıktan/ödülden daha büyük bir bedel icad edilememiştir, edilemeyecektir.
Onlar, halktan bir karşılık istemezler, onların ücretlerini Allah verecektir
(26/Şuarâ, 109, 127, 145, 164, 180; 11/Hûd, 29, 50-51, 80; 36/Yâsin, 21 vd.).

Abese suresinin nüzul sebebinden de
öğreniyoruz ki, Rasulullah tarafından bile, daha geniş kitleleri harekete
katmak, dâvâya hizmet için dahi olsa, bir müslümanın rencide olabileceği en
küçük bir davranış onaylanmaz; nerede kaldı ki dâvâyı/İslâm'ı rencide edecek bir
tavır, yani tâviz Kur'an'dan destek ve cevaz bulsun!

Tâviz vermeksizin anlaşma yapmak ayrı
şeydir; uzlaşma ayrı. İslâm'ın hükümleri konusunda en küçük bir pazarlık
yapmaksızın, Allah'a gerektiği gibi kulluk yapmak, O'na hiç bir şeyi ortak
koşmamak, dini eğip bükmeden, saptırmadan yaşayıp tebliğ etmek gibi temel
ilkelerden tâviz vermeden kâfirlerle anlaşma yapılabilir. Yeter ki
İslâm'ın ve müslümanların izzetine zarar verilmesin. Ama unutulmamalıdır ki,
bâtılı savunan çıkar gruplarının esas amaçları, İslâmî hareketi saptırmak veya
satın almak ya da boğmaya çalışmaktır.