Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Firavunların Otoritesi
Firavunların Otoritesi 
 
Firavunların 
Otoritesi: 
 
 
 
Mısır uygarlığının temelinde Nil nehrinin 
bereketi vardı. Bu nehrin hayat verici özelliği sayesinde Mısırlılar Nil 
vaadisinde yerleşmiş ve yağmur mevsimlerine bağımlı kalmÂdan nehirden 
sağlAdıkları suyla tarım yapabilmişlerdi. Tarihçi Ernst H. Gombrich, bu konuda 
şunları söyler: "Afrika sıcaktır. Aylarca yağmur yağmaz. Bundan dolayı bu büyük 
kıtanın pekçok yeri kuraktır. Ülkenin o bölümleri çöllerle kaplıdır. İşte 
Mısır'ın sağı ve solu da bu durumdadır. Mısır'da da aslında çok az yağmur yağar. 
Ama orada yağmura pek ihtiyaç yoktur, çünkü Nil ırmağı boydan boya ülkenin 
ortasından akar gider." (Ernst H. Gombrich, Dünya Tarihi, Çev. Ahmet Mumcu, 
İstanbul: İnkilap Kitabevi, 1997, s. 25) 
 
Böylesine büyük önemi olan Nil nehrini kontrolü 
altında tutan, aynı zamanda Mısır'ın en önemli ticaret ve tarım kaynağını da 
kontrol edebilmekteydi. Firavunlar da işte bu yolla Mısır üzerinde büyük 
hakimiyet kurmuşlardı. 
 
Nil vâdîsinin dar ve uzunlamasına yapısı, nehrin 
etrafına kurulan yerleşim birimlerinin fazlaca genişlemesine olanak vermemiş, 
büyük şehirlerden oluşan bir uygarlık yerine daha ufak çaplı kasaba ve köylerden 
oluşan bir medeniyet şekillenmişti. Bu faktör de firavunların halk üzerindeki 
hakimiyetini perçinledi. 
 
Tarihte ilk olarak Kral Menes'in MÖ 3000 
dolaylarında eski Mısır'ı büyük üniter bir devlet olarak kendi hakimiyeti 
altında birleştirdiği ve ilk Mısır firavunu olduğu bilinir. Aslında, "firavun" 
nitelendirmesi ilk zamanlarda Mısır kralının yaşadığı sarayı tanımlamaktayken, 
zamanla, Mısır krallarının ünvanı haline geldi. Bu nedenle Eski Mısır'ın 
hükümdarları olan krallar zamanla "firavun" olarak anılmaya başlandı. 
 
Tüm devletin ve ülke topraklarının sahibi, 
yöneticisi ve hükümdarı olan bu firavunlar, eski Mısır'ın çok tanrılı çarpık 
dininde, en büyük tanrının dünyadaki bir yansıması olarak kabul edildiler. Mısır 
topraklarının idaresi, paylaştırılması, gelirleri kısacası ülke sınırları 
içindeki her türlü mal ve hizmet üretimi firavun için gerçekleştiriliyordu. 
 
Yönetimdeki mutlakiyet, ülkenin yöneticisi olan 
firavunu, her dilediğini yaptırabilecek bir güç sahibi kılmıştı. Henüz ilk 
sülalenin kurulmasıyla birlikte, Mısır'ın ilk kralı olan Menes döneminde, Nil 
suyunun kanallar vasıtasıyla halka ulaştırılmasına başlanmış, ayrıca ülkede 
yapılan üretim kontrol altına alınarak tüm mal ve hizmet üretiminin krala 
aktarılması sağlanmıştı. Bu mal ve hizmetleri kral, halkının ihtiyacı olduğu 
oranda dağıtıyor, paylaştırıyordu. Ülkede böyle bir hakimiyet kuran kralların, 
halkı boyunduruk altına almaları zor olmadı. Mısır kralı, yani daha sonra 
yaygınlaşacak sıfatıyla firavun, halkının tüm ihtiyaçlarını karşılayan büyük 
kudret sahibi birisi olarak kutsal bir varlık sayıldı ve tanrılaştırıldı. 
Firavunlar da, zamanla kendilerinin tanrı olduklarına kesin olarak inandılar. 
 
Kuran'da bahsedilen Firavun'un Hz. Mûsâ ile 
yaptığı konuşmalardaki bazı sözleri bunu kanıtlar niteliktedir. Hz. Mûsâ'yı "andolsun, 
benim dışımda bir ilâh edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım" (26/Şuarâ, 
29) diyerek tehdit etmesi, ya da yakın çevresindeki insanlara "sizin için 
benden başka ilâh olduğunu bilmiyorum" (28/Kasas, 38) demesi kendisinin bir 
tanrı olduğuna inanmasından kaynaklanıyordu. 
 
 




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.