Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Firavun'un Kişiliği
Firavun 
 
Firavun'un Kişiliği 
 
 
 
Firavun, ziynetlere, dünyanın 
süslerine sahip kılınmış bir kimsedir. Altın, mallar, çocuklar, Firavun ve 
erkânına çokça verilmiş metâlar olarak anılır Kur'ân-ı Kerim'de. Bereketli 
topraklar, bol yağmur ve ihtiyacı karşılayabilecek, hatta artacak kadar 
akarsular, tarıma elverişli topraklar, bütün bunlar hayvancılık ve ticareti de 
etkilemiş, geliştirmiştir. Bunun sonucu olarak Firavun ve çevresi, debdebeli bir 
yaşamı sürdürme imkânına devamlı sahip olmuşlardır. Olgun bir insan, bütün 
bunların gerçek sahibinin Allah olduğunu kabul edip, her imkânın O'nun nimeti 
olduğu bilincindedir; tüm nimetlerin kendisine emanet olarak verildiği unutmaz 
ve bunlarla sınandığını bilir. Bu değerlendirme, imanın gereği olduğu kadar, 
aklın da yoludur. Zâlim yöneticiler, kendilerinin çok güçlü, çok akıllı, çok 
becerikli... olduğunu vehmettikleri ve halkı bunu kabule zorladıkları için, nice 
âciz yönlerini ve muhtaç durumlarını unutarak firavunlaşırlar. Bütün dünyevî 
imkânları elinde tutan Firavun'un sahip bulunduğu bu geçici ve göreceli üstünlük, 
hükümdarlık yetkilerinin ve donanımının desteğini de bulunca, kölelerini ve 
güçlü ordusunu da bunlara katınca, imansızlığın ve akılsızlığın sonucu olarak 
onu ve çevresini istikbâra/büyüklük taslamaya sürüklemiştir. Böylece, 
?büyüklerin büyüğü? durumuna gelen bu kimlik, ?rablerin en yücesi? dâvâsına bile 
kalkışmaktan çekinmemiştir. Firavun'un kişiliğine yönelik yapılacak belirleme, 
bir adım ötesinde küfür ve ilâhlık taslamaya varan ?büyüklük taslamak?tır, yani 
?istikbâr?. Büyüklük taslayan ve küfre girenlerin ilki İblis olduğu gibi, tüm 
tâğutların ve firavunların her dönemdeki tavırları da budur. (5) ?Firavun, 
kavmine: ?ey milletim, Mısır hükümdarlığı ve ülkemde akan ırmaklar benim değil 
mi, görmüyor musunuz? (43/Zuhruf, 51 ?Firavun kavmini küçümsedi, onlar da 
ona boyun eğdiler.? (43/Zuhruf, 54) 
 
Firavun, aynı zamanda komplocudur (20/Tâhâ, 
71). Kendisini kadir-i mutlak 
pozisyonun-da görür. Kontrolü dışında bir olay gelişmez sanır. Ancak onun hesabı 
olduğu gibi, Allah'ın da bir hesabı vardır. Firavunlar, insanların sadece 
bedenlerine değil; akıllarına ve düşüncelerine de sahip olmak isterler. İnsanlar, 
yalnızca onların ideolojilerine inanmalıdırlar. Firavun ideolojisinin tek tip 
anlayışına ters düşen inanç ve düşünce yasaktır. Tevhid ve adâlet arayışı içinde 
olanları bile, estirdikleri medya terörü ile müfsid/bozguncu olarak tanımlayıp 
(7/A'râf, 127) propagandalarını bu tarzda şekillendirirler. Firavun ve 
çevresinin, Allah'ı birleme, şirki terketme, tuğyanla mücadele etme ve zulmü 
ortadan kaldırma gibi nebevî çağrıları yeryüzünde fesad çıkarma olarak telakki 
ettiklerini görürüz. Firavuncu düşünceye göre, Hz. Musa ve onun gibiler 
bozguncudur. 
 
 



