Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Abd

Abd


Abd:



Kulluğu ve köleliği ifade eden bir kelimedir.
Her ikisinin de lûgat mânâsı "itaat etmek, tevazû göstermek, daha açık bir
ifadeyle kişinin bir kimseye ona isyan etmeden, ondan yüz çevirmeksizin, itaati
ve boyun eğmesidir." Arapça'da "abd" kelimesi değişik mânâlarda kullanılmıştır.
Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür:

a) İbadet eden, hükümlere râzı olarak itaat
eden. İslâmî ıstılâhta "abd" kelimesi genellikle bu anlamda kullanılır.
"İnsanları ve cinleri ancak bana ibadet etmeleri için yarattım" (51/Zâriyât,
50) meâlindeki âyet-i kerimeden de anlaşılacağı üzere, insanın yaratılış
hikmeti; sadece ve sadece kulluktur. Hz. Âdem (a.s.)'den Hz. Muhammed (s.a.s.)'e
kadar bütün peygamberler insanları Allah (c.c.)'a kulluğa dâvet etmişlerdir.
Nitekim "Andolsun ki, biz her kavme: ?Allah'a ibadet edin, tâgût'a kulluk
etmekten kaçının' diye (tebligat yapması için) bir peygamber göndermişizdir."
(16/Nahl, 38) âyet-i kerimesi, insanların "Abd olma-kulluk" hususunda istisnasız
uyarıldıklarını belirtmektedir. Dolayısıyla Allah (c.c.)'a kul olma hususunda
tebliğe muhatab olmamış tek bir kavim gösterilemez. Şimdi "Allah'a ibadet etmek"
ve "tâgûta kulluktan kaçınmak" kavramları üzerinde duralım. Tâgûtu şu şekilde
tarif etmek mümkündür:" Allah'ın indirdiği hükümlere mukabil olmak ve onların
yerine geçmek üzere hükümler ihdas eden (kanunlar koyan) her güç tâgûttur. Bunun
insan olması, put olması, şeytan olması veya bunların dışında herhangi bir şey
olması mahiyeti değiştirmez. Dolayısıyla insanların hayatlarını, kendi
yanlarından çıkardıkları kanunlarla düzenlemeye çalışan bütün siyâsi güçler
tâgûtî mahiyet arzederler. Bugün dünyada beşikten mezara kadar insanların
hayatlarını, heva ve heveslerine uyarak düzenlemek iddiasında olan meclisler,
konsüller, krallar, kavimlerarası kuruluşlar "tâgût" hükmündedir. "İman
edenler Allah (c.c.) yolunda cihad ederler, küfredenler (kâfirler) tâgût yolunda
savaşırlar." (4/Nisâ, 76) âyet-i kerimesi insanın, bu iki sınıftan birine
dahil olacağını beyan etmektedir. Ayrıca "Sana indirilen Kûr'ân'a ve senden
önce indirilen kitaplara iman ettik, diye boş iddialarda bulunanlara bakmaz
mısın? Onlar tâgûtun huzurunda muhakeme olmak (hükümlerine boyun eğmek)
istiyorlar. Halbuki tâgûtu inkâr etmekle (tekfir etmekle, lânetlemekle)
emrolunmuşlardır." (4/Nisâ, 60) âyet-i kerimesi, bütün ideolojilerin inkâr
edilmesini ve lânetlenmesini emretmektedir. Nitekim İbn Kesir bu hususta şunları
kaydediyor: "Bu âyet-i kerimede Hz. Muhammed (sav)'e ve diğer peygambere iman
ettiklerini söyleyip, bununla beraber ihtilaf ettikleri hususlarda çözümü için
Allah (c.c.)'ın kitabından ve peygamberin sünnetinden ictinap edenlerin durumu
haber verilmektedir. İnsanların, kendi hevâlarına göre (beşerî kanunlarla) hüküm
vermesini isteyen kişinin, iman iddiasını Allah Teâlâ reddetmektedir."

b) Köle'ye "abd" denilmesinin sebebi hem itikad,
hem muâmelât ile ilgilidir. Zira Allahû Teâla (c.c.) istisnasız bütün
insanlardan "misak" almıştır. A'râf sûresinin 172'nci ve 173'ncü âyet-i
kerimelerine "misak" âyetleri denilmesinin mânâsı budur. Misak, Allah (c.c.) ile
insan arasında tahakkuk eden bir mukaveledir. Her mü'minin "ne zamandan beri
müslümansın?" sualine, "gâlû belâ'dan beri" diye cevap vermesinin sebebi budur.
İnsan bülug çağına erdikten sonra İslâm'ı terkeder ve mü'minlere karşı savaşırsa
"emanet"e ihanet etmiş olur. Bu ihanetin tabii sonucu olarak ehliyet ârızası
başlar. Kölelik, misakı inkâr edip, küfrün güçlenmesi için savaşmakla ilgili bir
hâdisedir. Burada şu akla gelebilir: "Hür bir insan kuvvet kullanılarak (inkâr
sözkonusu olmadan) köle yapılabilir mi?" buna "evet" demek imkânsızdır. Zira
hürriyetin kaynağı fıtrîdir. Ehliyet sahibi olan her insan tekliflere
muhataptır. Rasûl-i Ekrem (sav)'in "Hür bir kimseyi köle edinenin hasmı
(düşmanı) benim" buyurduğu bilinmektedir. Ayrıca Hz. Abdullah b. Amr'dan rivâyet
edilen merfû bir hadis'te: "Üç kişi var ki Allah (c.c.) oların namazını kabul
etmez. İstemedikleri halde kavminin başına geçen, hür bir insanı köle edinen..."
denilmektedir. Görüldüğü gibi, hür bir kimsenin, İslâm'a karşı savaş açmadığı
müddetçe köle edinilmesi mümkün değildir. "Abd" ıstılâhını bu şekilde ortaya
koyduktan sonra günümüze bir göz atalım. İslâm topraklarında, Allah (c.c.)'ın
indirdiği hükümleri inkâr eden veya kabul ettiğini iddia etmekle beraber
çağımıza uymaz" gerekçesi ile uygulamayan siyasi güçler iktidardadırlar. Lâ
ilâhe (ilâh yoktur, putun hükmü yoktur, tâgût'u inkâr ederiz) diye haykıran ve
İllâlah (yalnız Allah vardır, O'na itaat ederiz) diye tastikte bulunan mü'minler
"kul" olma şuurunu ayakta tutmak zorundadırlar. Aksi takdirde "tâgût'a kulluktan
kaçınmış" olamazlar. "Her kavme Allah'a ibadet edin ve tâgût'a kulluktan
kaçının diye (tebligat yapması için) peygamberler göndermişizdir." (16/Nahl,
36) meâlindeki âyet-i kerime iyi tefekkür edilmelidir (Y. Kerimoğlu, Kelimeler
Kavramlar, s. 27-30)

Peygamberimiz buyuruyor ki: ?Altına, gümüşe
ve lükse abd-kul olan kahrolsun? (İbn Mâce, Zühd 8, Hadis no: 4136; Tirmizî,
Zühd 42, Hadis no: 2375). Allah (c.c.) insanı ?abd-kul' olarak yaratmıştır.
Dolaysıyla insana düşen bu kulluğun şuurunda olmaktır. Abd, efendisinin emrine
itiraz etmeksizin, karşı gelmeksizin uyar. Verilen emri yerine getirir, istenen
hizmeti görür. Çünkü efendisi onun sahibidir, ona nimet vermektedir, ona sayısız
iyilikte bulunmaktadır. İnsan öldüğü zaman da hayatının hesabını bu efendisine
(Mevlâ'sına) verecektir.

Abd olarak yaratılan insanın, kendisine sonsuz
bağışta bulunan Mevlâsı Allah'ı bırakıp, kendisine faydası veya zararı olmayan
putları, az bir faydası var zannettiği tâğutları ve sahte ilâhları mevla bilip
onlara kulluk yapması ne kadar yanlıştır? Elbette gercek Efendiye kulluğu
unutanlar, başka yalancı mevlâlar (efendiler) bulurlar.

İman eden kimse, bir anlamda bütün kölelikleri,
bütün yanlış kul ve kulluk anlayışlarını reddettiğini ilân etmiş olur. O,
imanıyla der ki, ?ben âlemlerin Rabbini ilâh olarak kabul ediyorum, ben O'nun
kuluyum. Dolaysıyla mutlak itaati, mutlak hizmeti ve ibâdeti yalnızca O'na
yapacağım. O benim sahibimdir, O benim her şeyime hâkimdir, her şeyimi
bilmektedir ve yaptığım her şeyi görmektedir. Ben O'na aitim, O'ndan geldim ve
yine O'na döneceğim.'

Allah (c.c.) kendisine itaat etmeyen, O'na şirk
(ortak) koşan, O'nu tanımayan ve O'na karşı kibirlenen azgınları lanetler,
onların bir kısmını davranış yönünden başka hayvanlara benzetir ve bir kısmını
da ?tâğut'a ?abd-kul' yapar. İşte böyleleri doğru yoldan ayrılıp, sapık yollara
gidenlerdir (5/Mâide, 60). Allah'a kulluk yapmayı reddedenler kendileri için
yeni ve yalancı ilâh bulurlar, sonra da onun önünde abd/kul olurlar. Bu durum
insan için alçaltıcı bir konumdur, insanın şerefine yakışmayan bir durumdur.

Mü'min, Allah'a abd-kul olduğunun şuuruyla
kulluk görevlerini yerine getirmeye çalışır, Rabbinin rızâsını kazanmaya çaba
harcar, O'na mümkün olduğu kadar samimiyetle bağlanır, davranış ve ibâdetleriyle
O'na tazim eder (saygısını gösterir). Allah'a yönelen bu davranışlara ibâdet
denir. Bu şekilde ibâdet eden kullara (abd'lere) ?ibâd', yani Allah'ın kulları
denilir.

Müslümanlar arasında en yaygın isimler Abdullah
ve Abdurrahman'dır. Bunlar, ?Allah'ın kulu, Rahman'ın kulu' demektir ki en güzel
isimler bunlardır. Allah'ın güzel isimlerinin başına ?abd' getirilerek yapılan
bütün isimler güzeldir. Çünkü hepsi de Allah'ın kulu olmayı ifade ederler
(Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları, 25-26).


PUT VE PUTA TAPMA..
Put; Anlam ve Mâhiyeti
Putlara Tapınmanın Sebepleri
Putperestlik
Tarihten Günümüze Put ve Putlaştırma
İlâh Nedir; Putlaştırıp İlâhlaştırma Nasıl Olmaktadır?.
İlâh'ın Kur'an'daki Iki Mânâsı
İlâh Düşüncesi
Putlaştırılıp İlâh Haline Getirilen Bâtıl Ta ı Anlayışları
Kur'ân-ı Kerim'de Put Kavramı ve Puta Tapma.
Kur'ân-ı Kerim'de Her Çeşit Puta Tapma ve Şirk, Şu Şekillerde Tanımlanır
Hadis-i Şeriflerde Put Kavramı ve Puta Tapma.
Tevhid Penceresinden Günümüz ve İnsanımız.
Tevhidin ve Putçuluğun Amelle İlişkisi
Muvahhid; Tüm Putları Her Şekilde Reddeden Mü'min.
Endâd; Bir Şeyi Allah'a Denk Tutma ve Putlaştırılan Sevgi
Endâd Edinmenin İki Yansıması a- Endâdı (Bir Şeyi) Allah'ı Sever Gibi Sevmek
b- Endâda Tâbi Olup Allah'a İtaat Eder Gibi İtaat Etmek
Şirk; Putlaştırmanın Genel Adı
Şirk ve Küfür İlişkisi
Şirk En Büyük Zulümdür
Şirk İnancının Bir Temeli Yoktur
Allah (c.c.) şirk günahını affetmez
Şirk koşmadan ölenlerin affedileceği umulur
Şirkin ve Putperestliğin Çağdaş Yansımaları
Güncel Câhilî Eğitimde Şirk
Şirkin Sebepleri
1-) İnsanın Kendisini/Hevâsını (Basit Arzu ve Şehvetlerini) Ta ılaştırması
2-) Ataların Yolunu Körü Körüne Tâkip Etmek, Gelenekleri, Örf ve Âdetleri Yüceltmek, Irkçılık
3-) Aşırı Hürmet ve Saygı; Diğer Varlıkları Allah ve Rasûlünden Çok Sevmek
4- Kibir, Büyüklenme (İstikbar)
5- Haddi Aşmak (Taşkınlık)
6- Utuv ve Tuğyan (Çılgınlık, Azgınlık)
7- İstiğnâ (Kendisini Yeterli Görmek), Zenginlik ve Refahla Şımarma, Dünyevî Endişeler
8- Cebbarlık
9- Çoğunluğa, Sürüye Uymak; Zanna Tâbi Olmak
Şirkin Çeşitleri
1-) Şirk-i İstiklâl
2-) Şirk-i Teb'iz
3-) Şirk-i Takrib
4-) Şirk-i Taklid
5-) Şirk-i Esbâb
6) Şirk-i Ağrâz
Şirk ve Putlaştırma İçin Bazı Örnekler
Allah'ın Sıfatları Konusunda Şirke Düşmek.
Hâkimiyet Şirki;
Allah'tan Başka İlâh Kabul Etmek
Allah'tan Başka Rabler Edinmek
Yakınlaştırma ve Vâsıta Anlayışıyla; Şefaatçi Kabulü ile Düşülen Şirk
Allah ile insanlar arasında, İbâdetleri Allah'a çıkaran ve aracılık/arabuluculuk yapan varlıklar olduğuna inanmak
Velî/Dost Edinme Şekliyle Şirk; Mü'minleri Bırakıp Kâfir ve Münâfıkları Velî/Dost Edinmek
Herhangi Bir İbâdet Şekliyle, Özellikle Duâ Hususunda Şirke Girmek, İbâdeti Allah'tan başkasına yapmak.
Allah ve Rasûlü'nden Geldiği Kesinlikle Sâbit Olan Nasslara, Hükümlere Bir Bütün Olarak Tümüne İnanmamak
Kur'an'la, Sünnetle, Dinle, Peygamberle Alay Etmek, Onlara Hakaret Etmek
Allah'tan Başkasına Tevekkül Etmek, Mutlak İtimad ve Güven Duymak
Sevgi, Hürmet ve Bağlılık Yönüyle Şirk. Bir İnsanı veya Nesneyi, İdeolojiyi Aşırı Şekilde Severek Putlaştırmak
Allah'tan Başkasının da Gaybî Yollarla Fayda ve Zarar Verebileceğine İnanmak
Allah'ın Âyetlerinden Yüz Çevirmek
İtaat ve İttibâ Yoluyla Şirk. Tâğutların Hükmünü Allah'ın Hükmüne Tercih Etmek, İslâm'ın Yaşanıp Kur'an'ın Hâkim Olmasını İstememek, Rasûlullah'ın Örnek ve Önder Oldu
Kötülüğü Hoş Karşılayıp Yayılmasına Seyirci Kalmak, Kötülüğü Emretmek
Korku Yönüyle Şirk
Cibt ve Tâğuta da İnanmak
Tasarruf ve Hulûl Yoluyla Şirk.
İttibâ Şirki
Ef'âl-i Küfür; İnsanı Küfre Düşüren, Puta Tapma Sayılan Davranışlar a- Puta tapmak
b- Mushafı pisliğe atmak gibi saygısızca davranmak
c- Gayr-i müslimlerin tapınaklarına İbâdet kasdıyla gitmek
d- İbâdet kasdıyla herhangi bir şahsa secde etmek
e- Ölülerden duâ ederek bir şey istemek, kabirleri tapınak yapmak
f- Haç takınmak
g- Ğıyar ve zünnâr
h- Mecûsî ve yahûdi şapkası
i- Sihir
Her Çeşit Putperestliğin ve Şirkin Zararları
Şirk, Allah'ın asla affetmediği bir günahtır.
Tasvîr (Putlaştırılan Heykel ve Resim); Putçuluğun Genel Görüntüsü.
Haram Kılınışının Hikmetleri
Çocuk Oyuncakları
Boyutsuz resimleri mubah görenlerin dayandıkları deliller
Ulemânın Görüşleri
Resmin mekrûh olduğunu ileri sürenlerin delilleri
Haram olduğunu söyleyenlerin delilleri
Heykelcilik, Ressamlık, Fotoğrafçılık
Tasvirin Kazancı
Varlıklara 'Sûret' Veren Allah'tır
Heykel
Heykelin yasaklanma nedeni
Resim..
Tasvîrin (Resim ve Heykelin) İtikad, Fıkıh ve Sanat Açısından Hükmü.
Atalar Kültü; Sosyal Çevre ve Geleneğin Putlaştırılması Sosyal Çevre
Atalar Kültü
Taklit ve Taklitçilik.
Yozlaştırılan Din; Halkın Dini ve Hakkın Dini
Çağdaş Bir Putlaştırma Örneği; Atatürk'e Ta ı veya Peygamber Diyenler
Hevânın Putlaştırılması
Hevânın İlâh Haline Getirilmesi
Hevâsına Uyanların Özellikleri
Allah'tan Başkasına İbâdet
Allah'tan Başka Tapılan Varlıklar
Allah'tan Başkasına İbâdetin Anlamı