Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
1- Üretim ve Tüketim Maksadıyla Alınıp Verilen Fâiz
1 
 
 
 
1- Üretim ve 
Tüketim Maksadıyla Alınıp Verilen Fâiz: 
 
 
 
Üretim maksadıyla fâizle ödünç para almanın câiz 
olduğunu ilk defa ciddî sûrette meşhur hıristiyan reformcusu Calvin (Ö. 1564) 
savunmuştu. Bu zât, fâize sadece tüketim açısından bakmamış, üretimi de dikkate 
alarak bu maksatla fâizle para almaya cevaz vermişti. Bundan sonra murâbaha ile 
fâiz birbirinden farklı görülerek ayrı hükümlere tâbi tutulmuştur. Beşold ve 
Bacon bu fikri daha da geliştirmişlerdi. Beşold (Ö. 1638) tefecilikle etkili bir 
şekilde mücâdele edebilmek için düşük oranda ve sınırlı miktarda fâizle ödünç 
vermeyi kabul etmişti. Siyasî İktisad isimli eserinde: "Eski çağlarda ribânın 
yasaklanması nasıl bir zarûret idiyse, yeni çağda mubah sayılması da aynen öyle 
zarûrîdir. Çünkü o çağlarda tüketim maksadıyla ödünç alınırken, bu çağda artık 
üretim maksadıyla kredi alınmaktadır" diyen Charles Gide de bu fikri 
savunmuştur. 
 
Müslümanların yaşadığı ülkelerde ilk defa bu 
fikirler Cemaleddin Afgânî ve Muhammed Abduh tarafından sokulmuş, zamanla 
taraftarları artmıştır. Başlangıçta bütün müslüman müellifleri zarûret ve 
çaresizlik halinde rüşvet vermeyi de fâizle para almayı da câiz görmüşler, ama 
durum ne olursa olsun, rüşvet almayı ve ödünç karşılığı fâiz almayı mutlak 
sûrette haram saymışlardı. Çünkü fâiz vermek için zarûret olabilir ama almak 
için asla zarûret yoktur, diye düşünmüşlerdi. Ribh ve fâide adı altında fâiz 
almayı sadece hileli ve dolambaçlı yollardan câiz görmüşlerdi. Zarûret ve 
ihtiyaç sebebiyle fâiz almanın cevazı ancak Tanzimat'tan sonra konuşulmaya 
başlanmıştır. Mısır'da açılan Tasarruf Sandığı'na yatırılan para karşılığında 
alınan fâiz (ribh)in hükmü konusunda Muhammed Abduh şu fetvâyı vermişti: 
"Üretimde kullanılmak üzere ödünç para talep eden bir şahsa, para vermek hiç 
şüphe yok ki, haram kılınmış olan ribâya girmez. Bunun, ev ve ocağı harap eden 
câhiliyye döneminin katlanmış ribâsına dâhil olmayacağı âşikârdır. Çünkü bu 
muâmele hem işletmeci için, hem de sermayedar için faydalıdır. Evvelkisi ise 
çaresizlik içinde bulunmaktan başka bir günahı olmayan birine zarar verirken, 
kalp katılığından ve açgözlülükten başka bir emeği bulunmayan öbürü için fayda 
temin etmektedir. Şu halde bu iki türlü muâmelenin hükmü Allah'ın adâletine 
nazaran bir olamaz." (Mecelletu'l-Menâr, Mısır, 1906, a. IX/332). İşte bu, 
tarihlerden sonra "istiğlâl", "istismar" ve "intâc", yani üretim maksadıyla 
fâizle para almanın ve vermenin câiz olduğu meselesi, İslâm âleminde de 
konuşulur olmuştur. 
 
M. Abduh, mevduat sahiplerinin tasarrruf 
sandığından fâiz almalarını açıkça meşrû ve helâl görmüş, ancak günün şartlarını 
dikkate alarak bu hususta biraz elastikî bir ifâde kullanmıştır. Daha sonra 
Mustafa Zerka, İbrahim Zekiyüddin Bedevî, Reşid Rızâ, Muhammed Şeltut, Sehurî, 
Devalibî, Ziyauddîn Ahmed, Fazlurrahman, Abdülaziz Çaviş ve daha pek çok bilgin 
üretim maksadıyla mevduat kabul eden yatırımcı kurumlardan mudilerin fâiz 
almalarının câiz olduğunu söylemişlerdir. 
 
Fakat bu mesele, gerek iktisat ve maliye, 
gerekse tatbik bakımından son derece farazî ve hatta hayalî görünmektedir. Zira 
üretimin nerede başlayıp nerede bittiği ve hangi noktadan itibaren tüketimden 
ayrıldığı belli değildir. Buna göre ev yaptığını ve konut ürettiğini ileri süren 
bir müteahhit, bankadan fâizle kredi alabilir, zira ülkede ihtiyaç duyulan bir 
şeyi üretme faâliyetine girişmiştir. Buna karşılık bu evi satın alıp kullanan, 
yıpratan, aşındıran ve eskiten bir şahsın fâizli kredi kullanma hakkı yoktur. 
Zira o, aldığı krediyi üretim alanında değil; tüketim alanında kullanmaktadır. 
 
Bugün daha ziyade zenginlerin fâiz vererek kredi 
aldıkları, genellikle orta ve dar gelir grubunun dişinden, tırnağından artırdığı 
parayı bankaya yatırarak fâiz aldığı bilinmektedir. O halde, üretim maksadıyla 
fâizli kredi almak câiz; ama tüketim maksadıyla fâizli kredi almak câiz değil, 
demek mantıksız olduğu kadar da tatbik kabiliyeti olmayan bir şeydir. Bu görüş, 
sadece sermaye sahiplerinin, yani zenginlerin işine yarar. 
 
 




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.