Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
5- Banka Fâizlerini Kabul Edenler
5 
 
 
 
5- Banka 
Fâizlerini Kabul Edenler: 
 
 
 
Zarûret ve şiddetli genel ihtiyaç sebebiyle, 
başta Muhammed Abduh olmak üzere birçok bilginin tasarruf sandığına para yatırıp 
mevduata mukabil fâiz (fâide) almayı câiz gördüklerini anlatmıştık. Burada Reşid 
Rızâ'nın Mısır Millî Bankası'nın kuruluşu dolayısıyla söylediği sözleri 
nakletmeyi uygun buluyoruz: ?Şâfiîlerin ve Hanefîlerin câiz gördükleri bir hile 
vardır. Osmanlı Devletindeki Ziraat Bankası bu hile esas alınarak padişahın emri 
ile kurulmuştur. Buna göre bu banka şer'î mubâyea adı verilen bir muâmele icrâ 
edilerek mûtedil bir fâiz haddiyle kredi veriyordu. Dinde basîretli olan şuurlu 
zevat delile tâbi olup şeriatın maksatlarını araştırır, hile ile de te'ville de 
bu maksatların dışına çıkmayı kendilerine mubah görmezler. Bu türlü hileli 
yollara sapanlara denilir ki: İslâm zorluğu ve sıkıntıyı kaldırma ve kolaylık 
sağlama esası üzerine kurulmuş bir dindir. İslâm'da haram kılınan şeyler iki 
kısımdır: 
 
1. 
Özünde bulunan zarar dikkate alınarak bizâtihî haram olan şeyler. Bunlar, bir 
zarûret bulunmadıkça mubah kılınamaz. Haram oluşu ittifakla sâbit olan nesîe 
ribâsı bunlardan biridir. Bunu yemek için herhangi bir zarûretle karşılaşılmaz. 
Yani bir kimsenin, diğer birine nesî ribâsıyla borç para vermesi ve verdiğini 
bir kat fazlasıyla geri alıp yemesi gibi bir zarûretle kolay karşılaşılmaz. 
Bazen leş yeme ve şarap içme konusunda bu türlü zarûretle karşılaşılsa bile, 
fâhiş fâiz için böyle bir zarûret söz konusu olmaz. 
 
2. 
Bizâtihî kendisinde bulunan bir zarar sebebiyle değil de başka bir sebeple haram 
kılınan şeyler. Haram olan fadl ribâsı böyledir. Bu ribâ, nesîe ribâsına sebep 
ve vesîle olmasın diye, haram kılındığından bir zarûret, hatta ihtiyaç sebebiyle 
mubah kılınabilir. Nitekim ribâyı, biri açık, diğeri örtülü olmak üzere ikiye 
ayırıp fadl ribâsını örtülü ribâdan sayan İbn Kayyım, bunun için birtakım 
örnekler vermiştir. Basîret sahibi olan her fert, bu türlü bir ribâyı yemek 
mecbûriyet veya ihtiyacı içinde olup olmadığını bizzat kendisi bilir. Milletin 
bu konudaki zarûretini veya ihtiyacını tesbit etmek ise, büyük âlimlerden, 
profesörlerden, hâkimlerden, yargıtay üyelerinden, mühendislerden, tabiplerden 
ve çiftçilerden kurulan ve ulu'l-emr denilen ehliyetli ve bilgili komisyonun 
üzerine düşen bir görevdir. Bunlar toplanıp millet için neyin zarûret olduğunu 
ve millî ihtiyacın neyi icap ettirdiğini karara bağlarlar. Sonra da buna göre 
hareket edilir (el-Fikru'l-İslâm ve't-Tatavvur, 39). 
 
Burada nesîe ribâsını câhiliyye Araplarının 
katlanmış ribâsından ve fâhiş fâizinden ibâret sayan Reşid Rızâ'nın, bunun 
dışındaki ribâ muâmelelerini fadl ribâsı diye takdim etmesi dikkate şâyandır. Bu 
zât, banka fâizlerine açıktan açığa yeşil ışık yakmış ve: "Bizi daha açık 
konuşturmayın, millet için zarûret varsa veya ihtiyaç derecesinde lüzumlu ise, 
buna göre alın kararı ve açın bankayı, fâizle mevduat alsın ve fâizle kredi 
versin. Biz banka açmanın gerekçesini umûmî bir görüş olarak ancak bu şekilde 
ifâde edebiliriz" demek istemiştir. 
 
"Banka fâizleri ribâ değildir, nesîe ribâsına 
değil; fadl ribâsına dâhildir ve bunun hükmü ictihadla tesbit edilir. Gerekirse 
cevaz verilebilir. Banka fâizi borçlanma vaktinde ve derhal, câhiliyye ribâsı 
borcu ödeme vaktinde ve ileride tahakkuk eder" (Ziyâuddin Ahmed, The Quarnic 
Theory of Ribâ, İslamic Ovarty, V/1963) diyen Ziyâuddin Ahmed, Reşid Rızâ'nın 
fikirlerini biraz daha açık olarak ifâde etmiştir. 
 
Fazlurrahman da: "Şüphe yok ki, cemiyetimiz 
kendi sistemini İslâm esasları üzerine kurup ikmâl emeden banka fâizlerini 
kaldırmak gerek iktisat, gerek ictimâî refah ve gerekse malî düzen açısından bir 
intihar hareketi olur. Buna ilâve olarak böyle bir hareket Kur'an'la sünnetin 
hem ruhuna ve hem de hedeflerine aykırı düşer" diyor (Fazlurrahman, Dirâsetu'l-İslâmiyye, 
Mecelletu'l-Ma'hedi'l-Merkezî li'l-Ebhâsi'l-İslâmiyye, Karaçi, c. 1, cüz 1, s. 
39) 
 
"Bütünüyle nominal değerler üzerinden işleyen 
banka fâizlerinin ve banka fâizciliğinin, Kur'an'daki ribâ kavramı içine 
girdiğini söylemek her zaman isâbetli olmayacaktır. Kısacası, ribâ, henüz sıcak 
tartışmaların çerçevesi üstüne çıkıp kesin tanımlar kazanmış bir kavram olmuş 
değildir." (Y. N. Öztürk, Kur'an'ın Temel Kavramları, s. 441) 
 
Hayreddin Karaman da, özellikle ev almak için, 
bankaların enflasyondan daha aşağıda olan fâiz oranlarına haram gözüyle bakmaz, 
bu şekildeki fâizli banka kredisi almanın câiz olduğunu ileri sürer. 
 
 




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.