Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

İhânet; Emânete ve Emânet Edene Zulüm ..

İhânet


İhânet;
Emânete ve Emânet Edene Zulüm



Hor, hakîr ve zelil kılmak. Bir kelâm ilmi
terimi olarak; fâsık veya kâfir olduğu açıkça belli olan bir kimsenin arzu ve
isteklerinin aksine ortaya çıkan olağanüstü hallerdir. Yalancı peygamberlerin
davasında yalancı olduğunu gösteren ve onların isteklerinin tam zıddı olarak
ortaya çıkan hârikulâde hâdiselere de "ihânet" denir. Yüce Allah, bununla
onların yalancı olduklarını açığa vurmak ve onları halkın önünde küçük düşürmek
için bõyle olağanüstü halleri yaratır.

Bu terim Kur'an-ı Kerîm"de şu âyetlerde geçer:
"Allah kimi zillete düşürürse, artık ona ikram edecek yoktur" (22/Hacc,
18). "Fakat Rabbi onu imtihan edip rızkını azalttığında ise; 'Rabbim bana
ihânet etti' der" (89/Fecr, 16).

Hârikulâde haller mûcize, irhâs, kerâmet, meûnet,
istidrac ve ihânet olmak üzere altı çeşittir. Mûcize, peygamberlerden,; ihrâs,
peygamberlikten önceki dönemde zuhûr eden olağanüstü hallerdir. Kerâmet;
peygamberine samimî bir şekilde bağlı olan, Allah'ın sevgili kullarından zuhur
eder. Meûnet; darda kalan sâlih bir kulun, olağanüstü bir şekilde bu sıkıntıdan
kurtulmasıdır. İstidrâc; kâfir ve fâsık kişilere Cenâb-ı Hakk'ın sapıklıklarını
arttırmak için verdiği nimet ve imkânlardır (bak. 7/A'raf, 182; 68/Kalem, 44).

İhânet ise yalancı peygamberlerin elinde zuhur
eden hallerdir. Meselâ; Hz. Peygamber'in vefatından sonra peygamberlik
iddiasında bulunan yalancı peygamberlik iddiasında bulunan yalancı peygamber,
Müseylemetü'l-Kezzâb, tek gözü kör olan bir adam için gözü iyi olsun diye dua
etmiş, bunun üzerine adamın gören gözü de kör olmuştu (Taftazânî, Şerhu'l-Akaid,
Hazırlayan, S. Uludağ, İstanbul 1980, s. 295-318; Ömer Nasuhi Bilmen, Muvazzah
İlmi Kelâm, İstanbul 1959, s. 135). (9)