Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Günah ve İsyanın Sonuçları
Günah ve İsyanın Sonuçları 
 
Günah ve İsyanın Sonuçları: 
 
- İlimden 
yoksun kalmak: Zira, ilim, günahkâra verilmez. 
- Rızkın 
kesilmesi: Günâhkârın rızkı harama gider, Allah'ın bereket ve ihsanı kalkar. 
- Kalp ve ruhun 
bozulması: Fıtrata uygun hal bozulur, hissizlik, vicdansızlık, korkusuzlukla 
tövbeden uzaklaşır. İç dünya kararır, kalp paslanır, haya duygusu ve ahlâk 
kalkar. 
- İnsanlardan 
uzaklaşma: Nefsi ve en yakınlarıyla, toplumla yabancılaşan günâhkâr yalnız 
kalmaya mahkum olur. 
- Her günâh iz 
bırakır: Günâhların sonucu vücud, akıl ve diğer organlarda bir kötülük doğurur. 
Her günâh bir başka günâha yol açar. 
- Her günâh, 
İslâm dışı gelmiş geçmiş bütün çirkin ulusların mirasıdır. Kibirlenmek 
Firavun'un; eşcinsellik Lût kavminin mirasıdır. 
- Günâh ve 
isyân, Allah'ın azabının hak olmasına yol açar. Bela ve musibet gelir. Günâhın 
geçmişe, şimdiye ve gelecek kuşaklara zararı dokunur. 
- Günâhkârlar, 
meleklerin tövbe ve istiğfarlarından, Hz. Peygamber (s.a.s)'in şefaatinden 
mahrum kalırlar. Günâhlar insanların imanını zayıflatır. 
Günah hakkında 
Hz. Peygamber (s.a.s)'in buyurduğu bazı Hadîs-i şerifler: 
Zulüm üç 
türlüdür: Bir zulüm var ki Allah onu affetmez. Bir zulüm var ki Allah onu 
affeder. Bir zulüm var ki Allah onun mutlaka hesabını sorar: Allah'ın 
affetmediği zulm şirk'tir. Çünkü O, "Şirk büyük zulümdür" (Lokman, 31/13) 
buyurmuştur. Allah'ın affedeceği zulüm ise kulların kendi nefislerine zulmüdür. 
Rableri ile kendileri arasındaki işlerde yaptıkları hatalardır. Allah'ın hiç 
bırakmayıp mutlaka hesap soracağı zulüm de kulların birbirlerine karşı 
haksızlıklarıdır. Allah bunların hesabını sorar ve yapılan haksızlıkları 
cezalandırır. 
Yüce Allah: "Ey 
kulum sen bana kulluk etmedin ama benden umut istedin. Ben de sende olanları 
bağışladım. Ey kulum, dünya kadar günâhla gelsen, bana şirk kaşmamışsan, ben de 
seni dünya kadar mağriretle karşılarım. " buyurur. 
Kula erişen bir 
musibet, büyük-küçük bir felâket hep kendi günâhı yüzündendir. Allah ın 
affettikleri de pek çoktur. 
Canımı kudret 
elinde bulunduran Allah'a andolsun ki, mümine erişen hiçbir tasa, üzüntü, 
sıkıntı, hatta vücuduna batan hiçbir diken yoktur ki Allah onunla o kimsenin 
günahlarını affetmesin. 
Her duyduğunu 
söylemesi kişiye günâh olarak yeter. 
Kim bir 
müslüman kardeşine şefaat eder de şefaat ettiği kimse kendisine bu yüzden bir 
hediye verir ve o da bunu kabul ederse büyük günâh kapılarından birine gelmiş 
olur. 
Hiç bir 
günâhkâr, diğerinin yükünü çekmez. 
Allah, canı 
boğazına gelmemiş olan kulun tövbesini kabul eder. 
Farz namazı, 
abdest, huşû ve rükûu'nu tam olarak yapan hiç bir müslüman yoktur ki -büyük 
günâh işlemedikçe- namazı önceki günâhlara keffâret olmasın. 
İnsanlar bir 
münker görüp de onu değiştirmezlerse Allah'ın onlara umumî bir ceza vermesi 
yakındır. 
Başkalarının 
işlediği günâhlar yüzünden bizi de helâk etme Allah'ım! Şu yedi helâk edici 
şeyden sakınınız: Şirk, büyü, adam öldürmek, faiz, yetim malı yemek, cihaddan 
kaçmak, masum kadınlara zina iftirasında bulunmak. 
Kim Ramazan'da 
inanarak, hak rızası için oruç tutsa geçmiş günâhları affedilir. Rüşvet alana da 
verene de lânet olsun. Helâl belli, haram bellidir ve sen sana şüpheli geleni 
bırak. Zina ve fuhuş bir toplumda yaygın hâle gelirse, Allah önceki nesillerde 
bulunmayan hastalıkları onlara bela olarak verir. Bir millet eksik tartar ve 
eksik ölçerse zulüm, açlık ve yoklukla cezalandırırlar. Bir milletin 
yöneticileri yüce Allah'ın indirdiği hüküm ile hükmetmezse Allah onların 
birliğini dağıtır. Kul, yaptığı isyan ve işlediği günâh dolayısıyla rızkından 
mahrum kalır. 
Hesaba 
çekilmeden, kendini hesaba çek. Başınıza gelecekleri bilseydiniz az güler çok 
ağlardınız. Yaptığın bir kötülük seni üzüyorsa sen müminsin. Ey kalpleri evirip 
çeviren Rabbim, kalbimi senin dinin üzere sabit ve sürekli kıl"[1] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 İbn Kesîr, I, 508, 528: Buhârî, Libâs, 24, Tıb, l, Savm, 1-15, Ahkam, 9, 
 Buyû', 2, 3; Müslim, Birr, 45 vd.; iman,143,144,145,153,154, Mukaddime, 5; 
 Ebû Davûd Buyû, 82; Tirmizî, Tefsir, 44; Daavât, 90, 99; İbn Mâce Ahkâm, 2; 
 Mâlik, Muvatta ; Hudûd, 2,' Ahmed b. Hanbel, II, 164, 248; V, 154, 190, 194. 
 Zübeyr Tekkeşin, Şamil İslam Ansiklopedisi:




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.