Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
ZEBUR..
ZEBUR 
 
ZEBUR 
 
 
 
Allah tarafından Hz. Dâvud (a.s)'a gönderilen 
Mezmurlar ve Mezâmir adı ile de anılan mukaddes kitap. Lügatte Mezmur, "Kavalla 
söylenen ilâhî, Hz. Dâvud'a inen Zebur'un sûrelerinin her biri" anlamlarına 
gelir. Mezmur "yazılmış" manasına gelen kitap anlamındadır. Büyük bilgin Zeccac, 
Zebur'un "Hikmetli kitap" manasına geldiğini; Âli İmran: 3/184 ayetindeki 
"Zebûr" kelimesinin "menetmek" manasına gelen "Zebr" kökünden olduğunu 
açıklamıştır. Kitap da halkın hilâfına olan hususlardan meneden şeyleri 
bildirdiği için Zebûr diye adlandırılmıştır.[1] 
 
İlâhî kitapların ikincisi olan Zebur, Kur'ân-ı Kerîm'in 
üç ayrı âyetinde geçmektedir. 
 
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: 
 
"Nûh'a, O'ndan sonraki peygamberlere vahy 
ettiğimiz ve İbrahim'e, İsmail'e, İshâk'a, Yakub'a, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, 
Hârun'a ve Süleyman'a vahy eylediğimiz ve Davüd'a Zebur verdiğimiz gibi (Habibim) 
şüphesiz sana da vahy ettik biz." 
(en-Nisâ: 4/163) 
 
"Rabbin göklerde ve yerde olanları en 
iyi bilendir. Andolsun ki, biz peygamberlerin kimini kiminden üstün kılmışızdır. 
Davûd'a da Zebur verdik." (el-İsra: 
17/55) 
 
?Ândolsun, Tevrat'tan sonra Zebur'da 
da yazmışızdır ki, arza ancak salih kullarım mirasçı olur." 
(el-Enbiya: 21/105) 
 
Bu âyet meâllerinden ilk ikisi, dört 
ilâhî kitaptan biri olan Zebur'un Hz. Dâvud (a.s)'a verildiğini açıklamakta, 
üçüncü âyet de Zebur'un Tevrat'tan sonra nâzil olduğunu, yeryüzüne ancak salih 
kişilerin mirasçı olacaklarını bildirmektedir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s) de 
bir hadis-i şeriflerinde, ehl-i kitaptan bir fırkanın Zebur okuduklarını beyan 
buyurmuşlardır.[2] 
 
İmanın şartlarından olan "Allah'ın 
kitaplarına iman" ilkesi bir müslümanın, diğer ilâhî kitaplarla birlikte Zebur'a 
da inanmasını gerekli kılar. Ancak yine İslâm, bugün eldeki mevcut Zebur'un 
tahrife uğradığını da özellikle belirtir. 
 
Hz. Peygamber (s.a.s)'in Hz. Ebû 
Bekir'e öğrettiği bir duâda Zebur, ?Allah'ım! Peygamberin Muhammed... 
hürmetine... Dâvud'a inen Zebur hürmetine..." şeklinde zikredilmektedir.[3] 
 
Kitab-ı Mukaddes külliyatında ve Ahd-i 
Atik bölümü içinde yer alan "Mezmurlar" diye zikredilen kitabın içinde 150 
Mezmur vardır. İlk Mezmur "Ne mutludur o adama ki, kötülerin öğüdü ile yürümez 
ve günahkârların yolunda durmaz" cümleleriyle başlamakta, 150. Mezmur da, "Bütün 
nefes sahipleri Rabbe hamdetsin, Rabbe hamdedin" sözleriyle son bulmaktadır.[4] 
 
Hz. Dâvud'a indirilmiş. olan Zebur'da 
genellikle, onun Allah'a yakarışları ve ilâhîleri yer almaktadır. Zebur'un 
İbranice asıl metni manzumdur. Allah'ın birliği (tevhid) temeline dayanan dinler 
döneminin ilk ilâhî kitaplarından olan Zebur, doğruluğu terkeden, ahlâkî 
kaideleri tanımayan, kötülük ve günah içinde yüzen Yahudi kavmine Allah yolunu 
göstermek için nâzil olmuştur. Bütün bunlardan ayrı olarak Yahudilerin, 
"Tevrat'tan sonra kitap gelmeyecektir" yolundaki iddiaları Zebur'un Hz. Davud'a 
verilmesiyle nakzedilmiş bulunmaktadır.[5] 
 
Günümüzde Zebur hemen bütün dünya 
dillerine tercüme edilmiştir. Zebur'da geçen konular, daha sonraları Batılı 
ressam, şair ve heykeltıraşlara ilham kaynağı olmuş ve sanatkârların eserlerinde 
çeşitli şekillerde işlenmiştir. 
Bilindiği üzere Zebur'la müstakil bir şeriat 
vazedilmemiş, Hz. Davud Hz. Musa'nın şeriatı ile amel etmiştir. Hz. Dâvud 
sesinin güzelliği ile de bilinmektedir. O, Mezmur denilen Zebur sûrelerini güzel 
sesi ile okurdu. Nitekim kalın, gür, pek hoş ve tesirli sesler için "Dâvûdî" 
tâbiri kullanılır.[6] 
Kur'ân-ı Kerîm'in birçok âyetinde de[7] 
çeşitli vesilelerle Hz. Dâvud'un adı geçmektedir. 
Zebur önceleri İbranca idi ve İbrânî-Ârâmî alfabesiyle 
yazılmıştı. Hristiyanlığın yayılmasından sonra da Lâtinceye çevrilmiştir. Ancak 
günümüzde orijinal bir Zebur nüshasının mevcut olduğunu söylemek mümkün 
değildir. Bugün yeryüzünde Zebur'a tâbi bir millet bulunmamakla beraber, gerek 
yahudiler, gerek hristiyanlar ibadet ve âyinlerinde dua niyetiyle Zebur'dan 
parçalar okumaktadırlar. Özellikle hristiyanların pazar âyinlerinde Mezmur'dan 
seçilmiş parçalar okumayı ihmal etmedikleri bilinen bir husustur.[8] 
Zebur, yeni bir ahkam getirmemiş, Tevrat'ın getirdiği 
ahkamı tasdik etmiştir. Zebur'da daha çok ahlaki nasihatler, ilahiler yer almış, 
insanları iyiliğe, doğruluğa, kulluğa sevkedecek, irşad edecek konulara yer 
verilmiştir. Ancak Zebur'un da aslı mevcut değildir. Bugün Tevrat ve İncil gibi, 
onun da bozulmamış bir nüshasını bulmak mümkün değildir.[9] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Fahreddin er-Râzi, Mefâtihu'l-Gayb, Ankara, 1990, 8/417. 
 
 
 
 
 
 [2] 
 Buharî, Teyemmüm: 6. 
 
 
 
 
 
 [3] 
 el Gazalî, İhya, çev. A. Serdaroğlu, İstanbul, 1974, 1/913. 
 
 
 
 
 
 [4] 
 Kitab-ı Mukaddes, Eski ve Yeni Ahit, İstanbul, 1954. 
 
 
 
 
 
 [5] 
 Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul 1938, 4/3081. 
 
 
 
 
 
 [6] 
 M. Âsım Köksal, Peygamberler Tarihi, Ankara 1990, 2/179 vd. 
 
 
 
 
 
 [7] 
 el-Bakara: 2/251; el-Mâide: 5/78; el-En'am: 6/84; el-Enbiya: 21/78, 79; 
 en-Neml: 27/15, 16; es-Sebe: 34/10-13; es-Sa'd: 38/17. 
 
 
 
 
 
 [8] 
 Osman Cilacı, Şamil İslam Ansiklopedisi: 6/439-440. 
 
 
 
 
 
 [9] 
 A. Lütfü Kazancı, İslam Akaidi, Marifet Yayınları: 119.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.