Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Vahyin Başlangıcı
Vahyin Başlangıcı 
 
 
Vahyin 
Başlangıcı: 
 
 
 
İlk vahiy geldiğinde Rasulullah 40 
yaşında idi (610). Kur'an, Ramazan ayında Kadir gecesinde Pazartesi günü 
indirilmiştir. Kur'an, Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına toptan indirilmiştir (inzal). 
Oradan Cebrail vasıtasıyla Rasulullah'ın kalbine 23 yıl içerisinde ihtiyaca 
göre, aralıklı olarak, parça parça indirilmiştir (tenzil).[1] 
 
Rasulullah kırk yaşına geldiği sırada 
daha çok yalnızlığı sevmeye başlamıştı. Zaman zaman Hira mağarasına giderek 
orada kendi gönlünce Allah'a ibadet ederdi. Nihayet Hira mağarasında bulunduğu 
bir gece kendisine vahiy gelmeye başladı. Melek Rasulullah'a şöyle dedi: 
 
?Yaratan Rabbinin adıyla oku. O insanı 
kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O kalemle öğretti. 
İnsana bilmediğini öğretti.? 
(Alak: 96/1-5) 
 
İşte bu ayetler, Rasulullah'a ilk 
nazil olan ayetlerdir. Bunlarla ona nebiliği bildirilmiş, fakat tebliğ emri 
henüz verilmemişti. Nazil olan bu ilk ayetlerden sonra bir müddet vahiy kesildi. 
Vahyin gelmediği bu döneme fetreti vahiy denmektedir. Fetreti vahiy döneminin üç 
yıl veya kırk gün olduğu rivayet edilmektedir. Bundan sonra tekrar vahiy gelmeye 
başladı ve devam etti. Fetreti vahiyden sonra ilk gelen ayetler ise şunlardır: 
 
?Ey örtüsüne bürünen, kalk uyar. 
Rabbini tekbir et. Elbiseni 
temizle. Kötülükten kaçın. Yaptığın iyiliği çok görme. Rabbin için sabret.? 
(Müddessir: 74/1-7) 
 
İlk nazil olan Alak suresinin beş 
ayetiyle Rasulullah'ın nübüvveti, fetretten sonra ilk olarak gelen Müddessir 
suresinin yedi ayetiyle de risaleti başlamıştır. Rasulullah (s.a.v.) Allah'tan 
gelen vahyi hiçbir artırma ve eksiltme yapmaksızın ?hatta kendisini uyaran, 
tehdit eden ayetleri dahi- olduğu gibi insanlara tebliğ etmiştir. 
 
?Eğer o bize karşı bazı sözleri 
uydurup-söylemiş olsaydı. Muhakkak onun sağ elini çekip-alıverirdik. Sonra onun 
can damarını elbette keserdik. O zaman, sizden hiç kimse araya girerek bunu 
kendisinden engelleyip-uzaklaştıramazdı.? 
(Hakka: 69/44-47) 
 
Zemahşeri şöyle diyor: ?Bunun manası 
şudur: Şayet söylemediğimiz bir şeyi söylediğimizi iddia etse, kralların 
kendilerine karşı yalan söyleyeni, azab çektirmek ve ondan intikam almak 
gayesiyle eziyet ede ede öldürdükleri gibi, biz de onu öylece öldürürüz.?[2] 
 
Rasulullah (s.a.v.) Kur'an ile 
karışmasın diye başlangıçta kudsi hadislerin bile yazılmasına karşı çıkmıştır. 
Daha sonra böyle bir endişe kalkınca bazı sahabelere yazılması için izin 
vermiştir.[3] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 El-Burhan: 1/228-232; El-İtkan: 1/45. 
 
 
 
 
 
 
 [2] 
 Zemahşeri-Keşşaf: 4/137. 
 
 
 
 
 
 [3] 
 Müslim-Sahih: 8/229.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.