Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Melekler Hakkında Tashih Edilmesi Gereken Bazı Yaklaşım ve Bâtıl İnançlar
Melekler Hakkında Tashih Edilmesi Gereken Bazı Yaklaşım ve Bâtıl İnançlar 
 
Melekler Hakkında 
Tashih Edilmesi Gereken Bazı Yaklaşım ve Bâtıl İnançlar 
 
 
Müşrikler Allah'a şirk koşarlarken, bazıları 
görünen maddî cisimleri, bazıları da görünmeyen manevî cisimleri Allah'a eş 
tutuyorlardı. İşte, mü'minin melek kabul ettiği varlığı müşrikler tanrı, tanrı 
çocukları veya tanrı kızları olarak kabul edebilmektedir. Mü'min, onların dişi 
veya erkek olmadıklarına inandığı gibi, o meleklerin kendi nam ve hesaplarına 
hiç bir yetkiye sahip bulunmadığına da inanır. Onlara tapmak, onlardan yardım 
istemek, yani onlara dua etmek insanlar için küçüklük olur. Çünkü ilk insanın 
yaratılışında Allah, onları Adem (a.s.)'in önünde secde ettirdi. 
Ve Hz. Adem'e onlardan fazla bilgi 
verdi. Sonra da Hz. Adem'i yeryüzüne halife yaptı. İnsan için, kendisine secde 
etmiş bir mahluktan yardım istemek ve ona tapmaktan daha büyük bir zillet olur 
mu? 
 
Meleklerin erkeklik ya da dişilik gibi 
bir özellikleri sözkonusu değildir. Buna rağmen cahiliyye döneminde meleklerin 
dişi olduğu ileri sürülüyor, hatta onlara ?hâşâ- Allah'ın kızları deniliyordu. 
Allah, bu yakışıksız isnadları şu ayetlerle reddetmiştir: 
 
?Onlar Rahmân'ın kulları olan 
melekleri dişi sayıyorlar. Yoksa nasıl yaratıldıklarını mı gördüler?! Bu (yalan) 
şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır.? 
(Zuhruf: 43/19) 
 
?Şimdi de sor onlara: ?Rabbine kızlar 
da onlara oğlanlar mı?!? (Saffat: 
37/149) 
 
Günümüzde de batılılardan esinlenerek 
melekleri bayan gibi düşünen, kızlarına ?Melek? ismi veren, güzel bir bayanın 
meleğe benzediğine dair şiirler yazıp söyleyen, şarkılar mırıldanan insanlara 
rastlayabilmekteyiz. Bunlar, 
İslâm itikadı açısından çok vahim manzaralardır. 
 
Ölüm meleği olduğu için Azrâil'in 
adı insanlar arasında adeta korku sembolü haline gelmiştir. Dolayısıyla bazı 
kimselerin bu meleğe karşı duyguları olumsuzdur. Ancak bu düşünce hem yersizdir, 
hem de iman gerçeğiyle uyuşmaz. Çünkü iman, ayrıca sevgi, saygı, bağlılık ve 
teslimiyet ister. Azrâil, Allah'ın, can almak için görevlendirdiği bir melektir. 
Dolayısıyla can almak onun görevidir. Her şey gibi, canımızın da sahibi 
Allah'tır. Can, Allah'ın bize bir çeşit ödünç olarak verdiği bir emanetidir. 
Emanet, bir gün gelir, asıl sahibine iade edilir. Her nefis, ölümü tadacak, her 
emanet sahibini bulacaktır. Azrâil, bu konuda sadece görevini yapmaktadır. Onun 
hiç kimseye karşı özel bir düşmanlığı da yoktur. Bu nedenle, Allah'ın bütün 
elçileri gibi Azrâil'i de saygıyla anmak imanımızın gereğidir. Allah'ın selâmı 
O'nun ve diğer bütün elçilerinin üzerine olsun. 
 
Azrâil'in bu kadar kalabalık bir 
dünyada kıtalar ve ülkeler arasındaki büyük mesafeleri nasıl aştığı ve aynı anda 
birçok insanın ruhunu nasıl alabildiği bazı kimseler tarafından daima merak 
konusu olmuştur. Manevî âlemi, maddî durumlara bire bir uydurmanın getirdiği 
yanlıştır bu. Eski çağların insanları için düşünce ve teknik açılımları yönüyle 
bu soru, bir yönüyle makul olsa bile; günümüzün baş döndürücü açılımları, 
dünyanın bir ucundan bilgisayarlara bilgi aktarılabildiği veya virüsler 
ulaştırılabildiği bir zaman diliminde bu tür soruların cevap vermeye değmeyecek 
yersizlikte olduğunu vurgulamak gerekmektedir.[1] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.