Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Cihadın Gerekliliği
Cihadın Gerekliliği 
 
 
Cihadın Gerekliliği: 
 
Görüldüğü gibi cihad ilâhi bir 
emir olup kadın erkek bütün müslümanlara farzdır. Bu farzı yerine getirenler 
Cenâb-ı Hakk'ın hoşnutluğunu kazanacak ve ahirette yüce mertebelere 
ulaşacaklardır. 
Cenâb-ı Hak: 
"Siz de düşmanlara karşı 
gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve (cihad için) başlanıp beslenen atlar 
hazırlayın" (el-Enfâl: 8/60) buyurarak müslümanlara her zaman cihad için 
hazırlıklı olmalarını emretmiştir. 
İşte bütün bu ayet ve 
hadislerin ışığında cihad, dünya ve dünya malı için olmayan, Kelîme-i Tevhîd'in 
kabulü ve gönüllere yerleşmesi için gösterilen cehd ile bunun neticesinde 
kazanılan kardeşliğin adıdır. Cihad; insanları, kula kul olmaktan kurtarıp 
Allah'a kul etmeğe davet edişin ve bu uğurda çekilen sıkıntıların adıdır. Cihad, 
insanları, sınıf, zümre, parti ve bütün beşeri hegemonyalardan kurtarıp Allah'ın 
hâkimiyeti altına gönül rızası ile davet etmenin adıdır. Kinsiz, kansız ve mutlu 
bir İslâm toplumu oluşturmak için gösterilen ihlaslı hareketin adıdır. Cihad, 
her ferdin, kendisini günahlardan arındırıp Allah'a istiğfar etmesi, Allah'a 
yönelmesi, Allah'a yönelen insanlardan oluşan bir dünya kurması ve bu dünyada 
kendisi ve insanlar için yalnız Allah'ın hâkimiyetini istemesi ve bunun için 
devamlı hareket halinde olmasıdır. Cihad, eskiden yapılan ve pişmanlık duyulan 
bütün yanlış işlerin aksini yapma gücüdür. Cihad, zimmete geçirilen bütün 
hakları geri iade edebilmektir. 
Cihad, terkedilen hukukullahı 
telâfi etmektir. Cihad, nefis ve bedendeki her türlü taklidi terk etmektir. 
Rasûlullah (s.a.s.)'ın torunu 
Hz. Hasan der ki: "Adam Allah uğrunda cihad eder. Halbuki bir kılıç vurmamış 
bulunur. Sonra Allah uğrunda cihadın hakkı da; hak ve ihlâsa yakın bulunması, 
haksızlıktan ve kötü niyetlerden gücü yettiği oranda kusur ve ilgisizlikten uzak 
bulunmasıdır." 
Cihad, insanları baskı ve 
zorlamadan korumak ve kurtarmaktır. Zorlama ve baskı olmayan İslâm'a, insanları 
davet ederek Allah'ın adını yüceltmektir. Cihad, herkesi, mensubu olduğu 
akîdeden zorla çıkarmaya çalışmayıp, hakkın kabulü ve yayılışına engel olmak 
isteyen ve gücünün yettiğine baskı yapan hak düşmanlarının kovulması ve her 
türlü engelin kaldırılması ile, sağlam kalp ve dosdoğru düşünen bir akıl için 
belirlenmiş en güzel nizamı, yani İslâm'ı hâkim kılmaktır. Cihad, Hz. Peygamber 
(s.a.s.)'in yaşayıp tebliğ ettiği İslâm'a yapışarak Allah yolunda kendini ve. 
malını feda etmiş, orta yolu seçmiş, aşırılıktan sakınmış ilâh olarak Allah'ı ve 
onun hâkimiyetini tanımış, İslâm'ı bütün dinlerin üstünde ve tamamlanmış tek din 
kabul ederek bu dini müdafaa ve yaşanılır kılmak için çalışmak demektir. Bunun 
için İslâm'da mutlak surette, öldürme, intikam, din değiştirmeye zorlama yoktur. 
Düşmanı yenmek, onun kuvvet ve gücünü bertaraf edip, dinde serbest olarak 
Allah'ın hükmüne tabi tutmaktır ki, işte Allah'ın adını yüceltmek için yapılan 
cihad şekillerinden birisi de budur. 
Cihad, ne bir savunma savaşı ne 
düşmana saldırıda bulunup onu imha etme savaşıdır. Kıtal ve kan dökme değildir. 
Yahut bir üstünlük ve egemenlik kurarak insanları boyunduruk altına alma savaşı 
da değildir. 
İnsanlarla mücadele ve insanlar 
arası savaş ilişkilerini anlatan pek çok kelime varken, İslâm bu kelimeleri 
cihad kavramı yerine kullanmadı. Meselâ, harp, kıtal, ezâ kelimeleri cihad 
kelimesinin yerini tutmamaktadır. İslâm niçin eskiden Araplar'ın kullandığı harp 
vb. gibi kelimeleri almadı da yepyeni bir ifade olan cihad tabirini aldı. Bunun 
birinci sebebi, harp tabiri şahsi menfaatler, polemik oyunlar için ateşi 
sönmeyen, yangını çağlar boyu milletlerin, kabilelerin içinden çıkmayan kıtal 
anlamında kullanılmıştır. Harplerde genellikle, kişisel ve toplumsal kinler 
hâkim olmuştur. Harplerde fikir endişesi, bir akîdeyi galip kılma çabası göze 
çarpmaz.[1] 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Şamil İslam Ansiklopedisi: 310-311.



