Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Îsâr
Îsâr 
 
Îsâr: 
 
 
 
Kendi için gerekli olan bir şeyi, 
zarar ve sıkıntılara katlanarak kendisi kullanma yerine, başkalarının 
istifadesine sunmak sureti ile yapılan cömertlik. Bunun Asr-ı Saâdet'teki 
misâli; Medineli müslümanların (Ensâr), Mekke'li Muhâcirleri şehirlerine dâvet 
edip onları her şeylerine ortak ederek Allah Teâlâ'nın takdirini kazanmalarıdır. 
(bkz. 59/Haşr, 5). Bir başka örnek de Hz. Ebû Bekir'in Hicret esnasında mağarada 
hayatını tehlikeye atarak canını, sevdiği Hz. Peygamber için fedâ etmesidir (9/Tevbe, 
40). 
 
Kur'ân-ı Kerîm'de cömertlik, cihad 
ile aynı seviyede tutulmakta; Allah'ın insanlara verdiği rızıktan diğer kulların 
da yararlandırılması istenmektedir (2/Bakara, 254). Cömertliğin, kıyamet gününde 
insanı her türlü sıkıntı, elem ve kederden kurtarmaya vesile olacağı 
bildirilmektedir (2/Bakara, 222). Bazı âyetlerde cömertlik alışverişe 
benzetilmekte; Allah Teâlâ'ya verilen bir borç olarak temsil edilmektedir 
(2/Bakara, 244; 5/Mâide, 13; 57/Hadîd, 11). 
 
Kalpler cömertlik sayesinde 
temizlenir (92/Leyl, 17-20). Çünkü, küfür ve nifaktan sonra kalbi karartan 
âmillerden biri de, aşırı mal sevgisi ve servete bağlılık arzusudur. Nitekim 
Kur'an-ı Kerîm'de; "Serveti de düşkünce seviyorsunuz." (89/Fecr, 20) 
buyurulur. İşte bu sevgi ile insan, "Ben bu malı sarfedersem bana bir şey 
kalmaz" korkusuna düşer ve hemen şeytan harekete geçer: "Şeytan sizi 
fakirlikle korkutur, size cimriliği emreder." (2/Bakara, 268). Oysa ki Allah 
Teâlâ'nın bildirdiğine göre; "Mal ve servet insan için bir imtihandır." 
(39/Zümer, 49-52). Bu imtihandan başarılı çıkmanın yolu da cömertliktir (64/Teğâbün, 
15-17). 
 
İnsanların cömertlikten kaçmasının 
sebepleri başında: "Benim olan varlığı başkalarına niçin vereyim?" duygusu ile, 
"Başkalarına verirsem,benim varlığım azalır ve zaruret zamanında zahmete 
düşerim" düşüncesi gelir. İslam dini ise bu duygu ve düşünceyi kökünden 
kaldırmıştır. İslâm'a göre mal ve servet herhangi bir şahsın inhisarı altında 
değildir. Mal ve servet yalnız Allah Teâlâ'nındır. Her şeyin gerçek Mâlik'i 
O'dur (3/Âl-i İmrân, 179; 57/Hadîd, 10). Kur'ân-ı Kerîm'de bu durum yirmiyi 
aşkın âyette vurgulanmaktadır. Mülk Allah Teâlâ'nın olduğuna göre, tabiî olarak 
sahibinin yolunda sarfedilmesi, iman eden kimse için en mâkul bir hadise olarak 
değerlendirilir. Mü'mindeki cömertlik duygusu da bu düşünceden kaynaklanır. Hz. 
Peygamber, şöyle buyurur: "Cömert kişi, Allah'a yakın, Cennet'e yakın, 
insanlara yakın ve Cehennem ateşinden uzaktır. Hasis insan, Allah'tan uzak, 
Cennet'ten uzak ve Cehennem ateşine yakındır. Cömert cahil, ibadet eden cimriden 
Allah'a daha sevimlidir." (Tirmizî, Birr, 40) "Gıbta edilecek kişilerden 
biri de cömertlerdir" (Buhârî, Temennâ, 5; Tevhid, 45). Peygamberimiz, 
insanlara dünyada yaşadıkları sürece cömert olmalarını, işi öldükten sonraya 
bırakmamalarını tavsiye eder: "Sadakanın en iyisi bizzat kendisinin vereceği 
sadakadır. Sadaka sağ iken, malınız elinizde iken, istediğiniz kimseye 
istediğiniz kadar verdiğinizdir. Yoksa can boğaza geldikten sonra geç kalmış 
olursunuz. Sizden sonrakiler istediklerini yapar." (Buhârî, Vesâya, 14) 
 
Abdullah b. Abbâs, Hz. 
Peygamber'in cömertliğini şöyle anlatır: "Allah'ın Rasûlü, insanların en cömerdi 
ve en iyilik severi idi. Ramazan'da Cebrâil ile beraber bulunduğu zamanlarda her 
şeyini verirdi." Cebrâil, her Ramazan gecesi Rasûlullah'ın yanına gelir, ona 
Kur'an öğretirdi. Cebrâil şöyle derdi: "Allah'ın Rasûlü bereket getiren 
rüzgârlardan daha cömerttir." (Müslim, Fezâil 12, hadis no: 2308) 
 
Câbir b. Abdullah şöyle derdi: "Rasûlullah 
(s.a.s.) kendisinden herhangi bir şey istendiğinde, asla, ?hayır' dememiştir." 
(Yusuf Kandehlevî, Hayâtü's-Sahâbe, III, 1181). Hz. Ali'den şöyle rivâyet 
edilmiştir: "Rasûlullah'dan bir şey istendiği zaman, eğer bu isteği yerine 
getirmek isterse, ?peki' derdi. Yapmak istemediği zaman da susardı. Hiç bir şey 
için ?hayır' dememiştir" (Yusuf Kandehlevî, aynı yer). 
 
"Öyle zamanlar yaşadık ki, 
aramızdan hiç biri, müslüman kardeşinden daha çok altın ve gümüşe sahip olmayı 
düşünmedi..." diyen Abdullah b. Ömer (r.a.)'ın sözü, bize, ashâbın cömertlik ve 
isâr konusunda nasıl davrandığını göstermektedir. Şu halde, sonradan pişmanlık 
duymamak için, müslümanın cömert davranarak Allah Teâlâ'nın kendisine ihsan 
ettiği malını sağlığında Allah yolunda ve O'nun rızasına uygun bir biçimde 
harcaması gerekir. Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: "Sizden birinize ölüm 
(alâmetleri) gelip de: "-Ey Rabbim, beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de, 
sadaka versem ve sâlihlerden olsam" demeden önce size, rızık olarak verdiğimiz 
şeylerden (Allah yolunda) harcayın." (63/Münâfikûn, 10). Gazzâli der ki: 
"Malı olmayan kişide hırs değil kanaat olmalıdır. Malı olan kişide ise cimrilik 
değil cömertlik olmalıdır."[1] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 Ahmed Sezikli, a.g.e. c. 1, s. 322-323.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.