Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Dünya Hayatı, Sizi Aldatmasın!
Dünya Hayatı 
 
Dünya Hayatı, Sizi Aldatmasın! 
 
 
 
Allah, merhametini göstererek ikaz etmekte, 
dünyanın aldatıcılığını hatırlatmaktadır: ?Ey insanlar! Rabbinize karşı 
gelmekten sakının. Babanın evlâdı, evlâdın da babası nâmına bir şey 
ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın 
dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi 
kandırmasın.? (31/Lokman, 33) 
 
?Dünya?ya, ister ?yakın hayat', ?âhiretin 
önündeki hayat' diyelim; isterse ?ednâ' kökünden alarak ?en âdi, en değersiz, en 
iğreti en basit hayat' diyelim; o insana ait istekler, arzular, şehvetler, uzun 
emeller ve bitip tükenmek bilmeyen hayaller olduğuna göre, gönül ile Allah 
sevgisi ve O'na itaat arasına perde olan her şey ?dünya? sayılabilir. Akıllı 
insan, Allah sevgisi ile gönlü arasına girerek perde ve engel olabilecek bu 
imtihan dünyasına dikkat etmeli, aldanmamalı; onu kulluk bilinciyle 
değerlendirmelidir. Esas hayat, sonsuz hayat, en hayırlı hayat; sonraki 
hayatımız, yani âhirettir. Dünyada ekilenin orada biçileceğine göre, bu dünya 
hayatını âhiret bilinciyle yaşamalı, dünyadaki görevlerimizi yaparak, orası için 
hazırlanmalıyız. 
 
?Zaman sana uymazsa, sen zamana uy? sözü gibi, 
?...Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış!? sözü de Kur'an ve sünnetin dünya 
konusundaki değerlendirme ve tavsiyelerine terstir; bunlar bazen hadis diye 
takdim edilmektedir, Kütüb-i Sitte'de böyle bir hadis rivâyeti yoktur. Bazı 
insanlar da ?Allah, nimetlerini kulu üzerinde görmekten hoşlanır? 
şeklindeki hadis rivâyetini, kendilerini gurur ve kibire, lüks ve isrâfa 
yönelten haramları nimet diye takdim ederek, farkında olmadan da olsa, 
davranışlarıyla Allah'a ve Rasûlüne iftira atma gibi büyük bir yanlışa 
düşebilmektedir. Bu hadisle cimrilik, malı gerektiği şekilde kullanmama, sadece 
biriktirmekten hoşlanma kınanmış olmakla birlikte; nimeti Allah yolunda ve meşrû 
bir şekilde kullanmak tavsiye edilmiştir. Ama unutulmak istenen ?nimet? 
tanımıdır. Esas nimet; İslâm'dır, takvâdır, yardımlaşmadır, kötü değil; iyi 
örnek olmadır. Allah, her şeyden önce bu nimetleri kulu üzerinde görmek 
ister. 
 
Dünya bir aynadır. Aynanın rengi, büyüklüğü, 
çukur ve tümsekliğine, arkasındaki sırların dökülüp dökülmediğine göre şekil 
aldığı/yansıdığı, görüntüleri farklılaştırdığı görülür. Bir şeyin önemi, 
fazileti veya fenalığı, başka bir şeyle mukayese yapılarak anlaşılır. Dünya 
konusundaki değersizlik, kendi başına ifade edilirse yanlış olur. Dünya, 
Allah'ın imtihan alanı olarak yarattığı ve nice muhteşem sanatlarını sergilediği 
bir alan olduğu gibi; insanın da halifesi olduğu, sınav yeri olan, helâl 
nimetlerinden istifade edileceği, imar ederek gelişme ve kalkınmalarda 
bulunulacağı bir yerdir. Dolayısıyla kötü ve değersiz değildir. Ama âhiretle 
karşılaştırıldığında durum değişir. Âhiret devamlı ve dünyadaki eksik ve 
olumsuzlukların olmayacağı sonsuz bir mutluluk yeri olduğundan, âhirete göre 
dünya önemsizdir. Dünyayı değerlendirmede âhiret inancı temel ölçüdür. O yüzden 
âhirete inanmayanlar, onu başka bir şeyle karşılaştırma imkânından mahrum 
oldukları için veya yoklukla (ölüm, onlar için yok olmaktır) 
karşılaştırdıklarında câzip gelmekte ve dünyayı yalancı cennet gibi kabul 
etmektedirler. 
 
Dünyanın zemmi, başlı başına bir hayır değildir. 
Her konuda olduğu gibi dünya konusunda da ölçü: ?Allah için sevmek, Allah için 
buğzetmek?tir. Eline geçmediği, sahip olamadığı için dünyayı kötüleyip tahkir 
eden kişi, erişemediği ciğere ?pis? diyen kedi gibidir. Aslında eleştirisi, 
sevgisinden ileri gelmektedir. Yine, dünya, eline geçtiği halde, zaman akıp 
gidiyor, zamanla birlikte sahip olduğu dünyalıklar da azalıyor, eriyor diye 
teselli bulmak için kızdığından dünyayı kötülemek, dünyaya bağlılıktan 
kaynaklanmaktadır. Makbul olan tahkir, Allah için, Allah sevgisinden, âhiret 
sevgisinden ileri gelendir. İnsanın, Allah'ın mağfiretine, muhabbet ve ibâdetine 
engel olduğu için, dünyanın zarûrî işlerinin, kendisini uhrevî güzelliklerden 
alıkoyduğu için veya cennetin güzelliklerine nisbetle dünyayı basit görmek, 
makbul olan bakıştır. Nasıl ki, Hz. Yusuf'la güzel/yakışıklı bir adam 
karşılaştırılsa, çirkin göründüğü gibi, dünyanın kıymet verilen güzellikleri de 
cennetin güzellikleriyle mukayese edildiğinde ?hiç? hükmündedir. 
 
Dün, en sevdiğimiz gıdaları yemiş, eğlenmiş, 
günümüzü zevkle geçirmiş olsaydık, bugüne kalan hiçbir şey olmayacaktı, gafletle 
geçirilen, dolayısıyla kaybedilen zamandan başka. Hele o zevk ve eğlenmelerde 
ölçüye dikkat etmediysek, bugüne ve yarına kalacak olan sadece günah yükü 
olacaktı. Yok, dünü zorluk ve sıkıntılarla geçirmiş isek de bugün için pek bir 
şey değişmeyecek, hatta bu gün daha az sıkıntı içinde isek, dünle 
karşılaştırdığımızda bu, mutluluk sebebi olacaktı. Ve eğer o sıkıntılar Allah 
için idiyse ve sabrettiysek, bugüne ve yarınlara taşınacak kalan şey, sevaplar 
olacaktı. Hayat, dünler, bugünler ve yarınlardan ibaret olduğuna göre; dün 
geçmiştir, yok hükmündedir. Yarın yaşayacağımız meçhuldür, bugünü değerlendirmek 
ve âhirete azık hazırlamak en akıllı yol olsa gerek. Hayat oyun ve eğelenceden 
ibaret. Hayat oyunu bitmek üzere, göz perdelerimizin kapanmasına kim bilir, 
belki fazla bir vakit kalmadı. Zevkler, sanal; hayat ise bir oyun, masal, rüya. 
Bir varmış bir yokmuş. 
 
İnsanın dünyevî olarak zarûrî ihtiyacı, 
beslenme/gıda, giyinme/tesettür ve ev/barınmadan ibaret olduğu ve bu 
gereksinmelerini israfa ve lükse kaçmadan helâl yoldan temin etmesi, kalan 
birikimlerini infak etmesi gerektiği halde, tüketim toplumunun bir ferdi olarak 
insan, günümüzde ihtiyaç labirentinde yolunu şaşırmaktadır. Alınır, tüketilir, 
tekrar alınır, alınır... Ömür biter, alınacaklar ve ihtiyaçlar(!) bitmez. Kimi 
savunmacı ve uzlaşmacı insanlar öyle derler: ?Batılıların sadece tekniği 
alınmalı, ahlâk ve kültürü alınmamalıdır.? Düşünülmez ki, teknik ve teknolojik 
aygıtlar, dünya görüşü ve yaşama biçimiyle birlikte gelir. Zaten bunlar, belirli 
bir kültürün ürünüdür ve o arkaplandan koparılamaz. Sözgelimi, ?buzdolabı?, 
kültürüyle birlikte gelmiştir. Eskiden, artan yemekler, ertesi güne 
saklanamayacağından bir komşuya ve özellikle fakirlere verilirdi. İnsanlar, 
evlerine gıda depola(ya)mazlardı. Buzdolabı, ?verme?yi unutturan ?egoist? 
kültürüyle, kullananlara sadece kendini düşündüren yaşama biçimiyle geldi. 
Çamaşır makinesi alınca ister istemez deterjan, yumuşatıcı, kireç sökücü gibi 
yan ürünlere de abone olacaksınız. Çamaşır için fakir komşuyu yardıma çağırıp 
onun da bu bahaneyle geçimine katkıda bulunma gibi düşünceler, makine alır 
almaz, artık aklınızın ucundan bile geçmeyecek. Örnekleri çoğaltabiliriz. Tv, 
radyo, kasetçalar, bilgisayar, kendileriyle birlikte hangi kültür, oyun, anlayış 
ve ahlâkı da kaçınılmaz olarak getiriyor, düşünmek yetecektir. 
 
İnsanımız artık aklıyla değil; bin bir çeşit göz 
alıcı illüzyonlarla tahrik edilen ?doymak bilmeyen gözleriyle? düşünüyor, daha 
doğrusu düşündüğünü zannediyor. Çarşılar, pazarlar, marketler, vitrinler de 
insanın bu midesi olmayan gözlerine nasıl hitap ediyor? Başkalarına (kendinden 
maddî yönden öndekilere) bakıyor bu gözüyle düşünen insan ve mukayese ediyor: 
?Onda var, bende niye yok?? ve daha çok harcamak için daha çok çalışması, 
çalışması, çalışması gerektiğini görüyor. Sonra bakıyor ki, çalışarak kazanılan 
para ?ihtiyaç? maskesini takmış ?gereksiz? veya ?olmasa da olur?lara yetmiyor, 
çalışmadan para kazanmanın yollarını arıyor. Herkes bir başkasını kandıracak 
yollar aramaya başlıyor. Kumarın binbir çeşidi, sahtekârlığın hiç akla 
gelmeyecek şekli, insanları en yakınlarına bile itimat edemeyen, yardım 
edemeyen, borç veremeyen duruma getiriyor. ?Haram? mı, ?ayıp? mı? O da ne demek? 
Güldürmeyin insanı! Hangi devirde, hangi kültürde yaşıyoruz? 
 
Tüketim hastalığının mikrobu, moda, âdet, ?ele 
güne karşı?, ?iyi ama, herkeste var? ambalajlarıyla öyle çabuk bulaşıyor ki, 
kimini cebinden, kimini yüreğinden yaralıyor, hatta öldürüyor. Kendi değerini, 
eşyasının ve elbisesinin değeriyle ölçen insanlar, eşyasını ve giysisini teşhir 
ediyor; sözgelimi oturma odalarına, en dikkat çeken karşı duvara konulan vitrin, 
belki hayat boyu hiç kullanılmayan ve sadece göze hitap eden mutfak eşyalarının 
fuarı rolünü üstleniyor. Arabada motor olmasa da önemli değil; kaporta fiyakalı 
olsun yeter; insan, dış görünüşe, vitrine, makyaja değer vermeden çağdaş 
olabilir mi, ne dersiniz? Anadolu evlerinin çoğunda yer sofrasında yemek 
yenildiği halde, odanın biri veya büyükse salonun yarısı, süs ve gösteriş olsun 
diye yemek odası olarak düzenlenmiştir. Koltuklar da, evdeki hayatı daha rahat 
kılmak için değil; zorlaştırmak içindir. O halılar ve koltuklara şu kadar para 
verilmiştir, çoluk çocuk rahatça oturup keyfini çıkaramaz; annenin gözü 
oradadır, ya kirletirlerse... 
 
En fakirimizin evindeki eşyalara verilen 
parayla, sahâbe belki hayat boyu, hem de huzur ve şükür dolu şekilde yaşardı. 
Herkeste benzeri şeyler olduğundan, modanın temel felsefesi olan farklı ve özel 
görünme tutkusunun sanallığını, eşyaya daha çok sahip olmada başkalarına 
ulaşılmaz fark atma imkânsızlığının ıstırabını yaşıyor. Kullan at; al, yine al; 
yarışın sonu gelmiyor, ihtiyaçlar(!) tükenmiyor; âhirete yatırım yapamadan insan 
ölüp gidiyor. 
 
Sadece moda için dökülen parayla neler yapılmaz? 
Hangi müslüman hanımın evindeki gardrobda boş yer vardır, buna rağmen alma 
isteği azalıyor mu dersiniz? Çeyizler, düğün ve evlilik için gerekli gereksiz 
masraflar... Kimileri için olmazsa olmaz ihtiyaç olan sigaraya yatırılan para, 
meselâ kitaba yatırılsa, vücudu zehirlemektense kafayı ve gönlü güçlendirse bu 
para, neler olur dersiniz? Eşya, para kötü bir şeydir demiyoruz. Eşyanın, 
maddenin, paranın insanı yöneten efendi olmasına, bunların insan için değil; 
insanın bunlar için yaşıyor, bunlar için çalışıyor olmasına sözümüz. Onlar 
hâkim, insan mahkûm ve hizmetçi. Oyuncak, insanla oynuyor. Mal, insanı, insanî 
değerleri yutuyor. Dünyevîleşme çarkı, insanımızı değirmen gibi öğütüyor. 
Düşünmeyi, okumayı, ibadeti... engelleyen tv. başta olmak üzere medya ve 
reklâmlar... Taksitleri, ay sonunu düşünen insan, dünyada varoluş gayesini 
düşünemiyor. 
 
Her konu paraya çıkıyor; söz, ufak bir tur 
attıktan sonra para durağında düğümleniyor; gönül plağı parada parazit yapıp 
takılı kalıyor. Lüks hayat, daha rahat yaşam, dipsiz bir kuyu, bir girdap, 
tatminsizlik cehennemi, bitmeyen, ama insanı bitiren sonsuz yarış. Yiyen ama 
doymayan insan, kendine/nefsine/hevâsına kul/köle. Para para diye paralanan 
insan, şükrü unutmuş, sabrı lugatından silmiş, şikâyetin ise binbir çeşidini 
tekrarlamakta. ?Alma tutkusu?, ?verme zevki?ni katletmiş. Hırs ve tamahın sonu 
yok. ?İnsanoğlunun iki vâdi dolusu altını olsa, üçüncüsünü ister? kutlu 
sözü ibret levhası olmaktan çıkmış. Sahâbe birbirleriyle hayırda yarışıyordu; 
şimdiki insan ise fâni eşyada yarışıyor. Akıl, midelerin hizmetçisi; gönül, 
vicdan ve fıtratın sesi çıkmıyor; demek ki duyguların esiri olarak hapis hayatı 
yaşıyor bunlar. 
 
Dünkü lezzet veya acı, bugün yok hükmünde. 
Akıllı, bazı istek ve zevklerini ertelemesini bilen, az önemli ile çok önemliyi 
ayırt edebilen insandır. İnsan, en çok 60-70 yaşında hükmü infaz edilecek 
müebbet hapisteki bir idam mahkûmu gibi gününü bekliyor. Ölüm olmasa, belki bazı 
zevklerin kıymeti olabilir; ama ölüm var, ruh ve ego ise sonsuzluk ve yarınlarda 
mutluluk istiyor. Bir çelişki doğuyor. Temel çatışma denilen bu durumdan 
kurtulmak için insan, sonunu, yani ölümü hatırlamak istemeyip unutmaya çalışmak 
için eğlenceye, içki ve uyuşturucuya, futbol-müzik-tv. seyretmek gibi avutucuya 
yöneliyor; bu temel çatışmadan ölümü yok sayarak kurtulmaya çalışıyor. İslâm 
insanı ise, bilir ki, ölüm yokluk değil; daha güzel, daha hayırlı ve ebedî bir 
âleme açılan kapıdır. Dolayısıyla böyle bir çatışma, gerçek müslüman için 
sözkonusu değildir. 
 
?Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan 
kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah'a ve Rasûlü'ne iman eder, 
mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu 
sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, 
sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere 
koyar. İşte en büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var: 
Allah'tan yardım ve yakın bir fetih. Mü'minleri (bunlarla) müjdele.? 
(61/Saff, 10-13). İki yol var: Biri dünyevîleşme, dünyayı âhirete tercih; 
ikincisi ise dünyayı ebedî hayatın kapısı yapmak. Bugün yol ayrımındayız: Ya 
nefsimiz, veya Rabbımız. Ya geçici menfaat, veya dâvâ. Ya fâni olan, ya bâki 
olan. Tercih bize kalmış. Tercihini Allah'tan yana yapanlara selâm olsun! 
 
"İktisâda (tutumluluğa) riâyet eden kimse fakir 
olmaz." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Yoksulluk korkusu ile ömrünü servet toplamak 
peşinde harcamak fakirliğin ta kendisidir." 
 
"Kim borçlu bulunan fakire mühlet verir veya 
alacağından indirim yaparsa, Allah, kendi himâyesinden başka hiçbir gölgenin 
bulunmadığı kıyâmet gününde o kimseyi arşının altında gölgelendirir." (Hadis-i 
Şerif Rivâyeti) 
 
"Kişinin günahları çoğaldığı vakit (günahlarına 
keffâret olarak) Allah Teâlâ onu geçim sıkıntısı ile imtihan eder." (Hadis-i 
Şerif Rivâyeti) 
 
"Günahlardan öyleleri vardır ki, onları ancak 
geçim sıkıntısı uğrunda çekilen zahmetler mahveder." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"İnsan, nefis ve benlikten fakir olmalıdır. 
Dünya malından değil." 
 
"Fakirlik, bütün elemlerin beşiğidir." 
 
"Bir öksürük, bir de yoksulluk gizli tutulamaz." 
 
"Suçların anası yoksulluksa, babası da kafa 
yoksulluğudur." 
 
"Bu dünyada kanadı kopmuş kuş, kurumuş ağaç, 
suyu çekilmiş havuz, dişleri dökülmüş yılan ne ise, fakir insan da odur." 
 
"Yoksulluğun hüküm sürdüğü yerde ne utanma 
kalır, ne işlenmedik suç, ne namus, ne de ruh." 
 
"Fakirliğin tahrip etmeyeceği erdem yoktur." 
 
"Fakirin malına göz dikme. Fakir ekmeği acıdır, 
zehir gibi." 
 
 "Gedâyuz şâha baş eğmez dil-i âgâhımuz vardur; 
 
 Fakir isek ne gam, ey dil bizüm Allah'ımuz 
vardur." 
 
"İnsanların sözde dostları vardır; yoksulluk 
onları uzaklaştırır." 
 
"Fakir zengini taklide girişti mi, mahvolur." 
 
"Yoksulun kitabında sevincin ömrü kısadır." 
 
"Yoksulluk, bu devreyi geride bırakmış 
kimselerin sık sık değindiği bir niteliktir." 
 
"Yoksulluk, en öldürücü ve en inatçı 
hastalıktır." 
 
"Kaybedecek bir şeyi olmayan insandan korkulur." 
 
"Yoksulluğa katlanmak ayıp değildir; ama ondan 
kurtulmayı bilmemek ayıptır." 
 
"İnsanın çok şeyi olmayınca, elinde olup bitenin 
de değeri artar." 
 
"Dünyanın en yoksul insanı, paradan başka hiçbir 
şeyi olmayandır." 
 
"Yoksulluk, neşeli ise yoksulluk değildir." 
 
"Aza sahip olan değil, çoğu isteyen yoksuldur." 
 
"Ne mutlu fakirlere ki, bizim azıklarımızı 
ücretsiz olarak âhirete götürüveriyorlar. Hatta huzûr-ı İlâhî'de mîzâna 
konuluncaya kadar taşıyorlar." 
 
"Yoksulların bazısı yalan söylememiş olsaydı, 
onu boş olarak çeviren iflâh olmazdı." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Bizim gibi bir sürü şeye ihtiyacı olan 
insanlara karşı dilenci konumuna geçmek ne kadar yanlış. Güzel ve doğru olan 
fakirlik, Allah'a karşı fakirliğini hissedip O'na yalvarmaktır, nefis ve 
benlikten yana fakir olmaktır. Allah böyle fakirleri sever." 
 
"Fakirlikten şikâyet edenlere sormak lâzım: 'İki 
gözünün kör olup bir milyar doların olsun, ister misin? Aklını ve dilini satın 
almaya kalkan olursa kaça satarsın? Hele dinsiz olup cenneti satsan kaç para 
istersin? Öyleyse, milyarlarca altın değerinde Rabbinin nimetleri varken, 
fakirlikten şikâyet etmeye utanmıyor musun?" 
 
"Dünyada fakir ve rezil olmaktan korkuyorsun da, 
âhirette fakir, rezil, rüsvay olmaktan korkmuyor musun? Halbuki kulun âhirette 
iyi amellerden fakir düşmesi ve rezil olması, onun dünyada fakir ve rezil 
olmasından daha korkutucu ve utanç vericidir." 
 
"İnsanlar, fakir olmaktan korkarak dünyalık için 
çalıştıkları kadar cehennemden korkup korunmak için âhirete çalışsalardı, 
mutlaka Cennete girerlerdi." 
 
"Fukarâya 'Evine it girdi, yetiş' demişler. 
'Kapıyı örtün, açlıktan gebersin' demiş." (Atasözü) 
 
"Yokluk varlıkta, güçlük darlıkta." (Atasözü) 
 
"Fakir adam, hazır şeytan." (Atasözü) 
 
"Fakir, eline bakarsa, sen kesene bak." 
(Atasözü) 
 
"Fakiri doyur da ne yapacağını düşünme." 
(Atasözü) 
 
"Fakirlik ateşten gömlektir." (Atasözü) 
 
"Fakirlik ayıp değildir, tembellik ayıptır." 
(Atasözü) 
 
"Fukara kalbine her kim dokuna, dokuna sînesi 
Allah okuna." (Atasözü) 
 
"Fukaralara veren Allah'a verir." (Atasözü) 
 
"Fukaranın âhı tahttan indirir şâhı." (Atasözü) 
 
"Fukaranın cebi boş, kalbi doludur." (Atasözü) 
 
"Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar." 
(Atasözü) 
 
"Züğürt olup düşünmektense, uyuz olup kaşınmak 
yeğdir." (Atasözü) 
 
"Züğürtlük zâdeliği (beyliği, zengin çocuğu 
olmayı) bozar." (Atasözü) 
 
"Züğürdün gönlü yufka olur." (Atasözü) 
 
"Bu dünyâ fânîdir, tez gelir geçer. / Bu 
bahçenin sonu fenâdır bülbül." 
 
"Esas fakirlik, fakir olmaktan korkmak; esas 
zenginlik ise Allah'a güvenmektir." 
 
"Bir işi çok iyi bilen, bildiği işten kâr eden, 
kâr ettiği işe ortak alan, ortaklarına âdil kâr dağıtan, dünyanın en büyük 
şirketini kurabilir." 
 
"Yoksulluktan şikâyet eden müslümana demek lâzım 
ki: 'Cennete müşteri olanın sermayesi, yatırımı ne kadar çoktur, bunun kıymetini 
bil." 
 
"Zengin, çok mala sahip olana denmez; zengin 
kalbi olana denir." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Zengin, bilgisi çok olan insandır." (Hz. Ali) 
 
"Zengin adam, elindekini yeterli görendir." 
 
"Zenginlik, dünya köleliğinden âzâd olmaktır." 
 
"Dünyanın en zengini, iktisadı bilen, en yoksulu 
cimri olan insandır." 
 
"Muhâcirlerin fakirleri, zenginlerinden beş yüz 
yıl önce Cennete girecek." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Benimle dünyanın misâli, bir adamın haline 
benzer ki, o bir ağacın altında biraz gölgelenmek istemiş, sonra ağacı 
terkederek kalkıp gitmiştir." 
 
"Bir ülkede vahiyden, akıl ve sanattan çok maddî 
servete kıymet verilirse, bilinmelidir ki, orada keseler şişmiş, kafalar 
boşalmıştır." 
 
"Ne kadar zengin olsan, ancak yiyebileceğin 
kadar yersin. Denize testiyi daldırsan, alabileceği kadar su alır, gerisi 
kalır." 
 
"Ye kürküm ye misali, her mecliste buyur derler 
zengine." 
 
"Ben erdemden başka zenginlik tanımıyorum." 
 
"İki şeyin hazmı çok güçtür. Biri zenginlik, 
diğeri şöhret." 
 
"Akılsızlara, zenginliğin iyiliği yerine, 
kötülüğü dokunur." 
 
"Zenginlik, geçici bulutlar gibidir." 
 
"Zenginlik, gurbeti vatan, yoksulluk vatanı 
gurbete çevirir." (Hz. Ali r.a.) 
 
"Çoluk çocuktan, maldan veya benzeri şeylerden 
her ne ki seni Rabbinden alıkorsa, bil ki o senin için hayırsızdır/uğursuzdur." 
 
"Mevki ve zenginlik, çoğu zaman yüz kızartıcı 
hareketlere karşı alınan rüşvettir." 
 
"Servetin toplandığı yerde, çoğu zaman insanlar 
ahlâkını yitirir." 
 
"Zengin olmak istiyorsan, kazanmayı düşündüğün 
kadar biriktirmeyi de düşün." 
 
"Hayatın en büyük trajedisi, yoksulluk değil; 
zenginliğe doyamamaktır." 
 
"Bir yılda zenginleşmek isteyen altı ayda 
asılır." 
 
"Dünyanın en zengini, tutumu bilen; en yoksulu 
cimri olan insandır." 
 
"Zengin adam, elindekini yeterli görendir." 
 
"Zekâ ve ruh bir kitaptan ne kadar etkilenirse, 
insan o kadar zenginleşmiş olur." 
 
"Servet, eziyet çekene, çalışıp çaba gösterene 
gözükür." 
 
"Zenginliğe açılan kapı küçüktür; oraya girmek 
için eğilmek gerekir." 
 
"İnsan ancak kendini harcayarak zenginleşir." 
 
"Hiçbir iyi adam, birden zengin olmamıştır." 
 
"Zengin yaşamak, zengin ölmekten daha iyidir." 
 
"Yeteneklerinizi biliyorsanız kolaylıkla 
ilerleyebilirsiniz. Kalabalığa bakın, azimli yürüyene herkes yol gösterir." 
 
"İlimsiz, hünersiz zenginler de bir çeşit 
fakirdir." 
 
"Zenginlik, kullanılacak bir silâhtır; 
tapınılacak bir mâbut değil." 
 
"Huzur dolu bir kalple bir parça ekmek, vicdan 
azâbı ile beraber olan zenginlikten bin kere bin kere bin daha iyidir." 
 
"Akılsızlara, zenginliğin iyiliği yerine 
kötülüğü dokunur." 
 
"Büyük servetler, çoğu zaman insanı 
yalnızlaştırır." 
 
"Servetim olsun isterim; haksızlıkla, haramla 
zengin olmayı, asla!" 
 
"Servetin batırdığı insan sayısı, kurtardığından 
elbette fazladır." 
 
"Zenginlik, soysuzları daha çok soysuzlaştırır." 
 
"Zenginlik, nice ahmaklara zekânın maskesini 
giydirir." 
 
"Mâlik olduğundan fazla bir şey istemeyen insan 
zengindir." 
 
"Fakir suya düşse çıkamaz kirden; Zengin 
arabasını aşırır kırdan; Topal zengin iyi, sağlam fakirden." 
 
"Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt düz 
ovada yolunu şaşırır." (Atasözü) 
 
"Zengin helvasını baldan pişirir; züğürt derman 
için pekmez bulamaz." (Atasözü) 
 
"Zengin kesesini döver, züğürt dizini." 
(Atasözü) 
 
"Zengin olana, kölesi bile düşmandır." (Atasözü) 
 
"Zengin, fakirin halinden ne bilir?" (Atasözü) 
 
"Zengine dokun geç, fakirden sakın geç." 
(Atasözü) 
 
"Zenginin gönlü oluncaya kadar fukaranın canı 
çıkar." (Atasözü) 
 
"Zenginin horozu bile yumurtlar." (Atasözü) 
 
"Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar." 
(Atasözü) 
 
"Zenginin malı, züğürdün evlâdı." (Atasözü) 
 
"Nice zengin geceleyenler, ertesi gün fakir 
olurlar." 
 
"Hayırlı para, insanın kendisine, ailesine ve 
geçimine harcadığı paradır." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Para her şeyi yapar' diyen adam, para için her 
şeyi göze alan adamdır." 
 
"İnsanlar sahte para yaparlar, ama çok kere para 
da sahte insanlar meydana getirir." 
 
"Para yağmuru altında çok şeyler delinir." 
 
"Para adama akıl öğretir; esvap, yürüyüş." 
(Atasözü) 
 
"Para ile imanın kimde olduğu bilinmez." 
(Atasözü) 
 
"Para ile dağlar gülistan olur." (Atasözü) 
 
"Para insanı ipten kurtarır." (Atasözü) 
 
"Para para diyerek param parça olacak." 
(Atasözü) 
 
"Para parayı çeker." (Atasözü) 
 
"Paralı adamdan dağlar bile korkar." (Atasözü) 
 
"Paranın gördüğü işi kimse göremez." (Atasözü) 
 
"Parası aziz olan, kendi zelil olur." (Atasözü) 
 
"Parasızlık, adama her şey yaptırır." (Atasözü) 
 
"Parayı veren düdüğü çalar." (Atasözü) 
 
"Akçesi ak olanın bakma yüzü karasına." 
(Atasözü) 
 
"Akçenin gittiğine bakma, işin bittiğine bak." 
(Atasözü) 
 
"Akçe sayış, kaftan yürüyüş öğretir." (Atasözü) 
 
"Ak akçe kara gün içindir." (Atasözü) 
 
"Paralı olmak ve onun bekçiliğini yapmak üzüntü 
doğurur." 
 
"Sermayesiz zindan açılır; dükkân açılmaz." 
(Atasözü) 
 
"Bir insan, 'para her şeyi yapar' dedi mi, her 
şey belli olmuştur: O adamın parası yoktur." 
 
"Paradan daha önemli şeyler vardır. ne çare ki, 
çoğu zaman onları satın almak için de para gerekiyor." 
 
"Cebiniz delikse, onu para ile doldurmanın bir 
yararı yoktur." 
 
"Altın altın deyip durma, altında kalırsın." 
(Atasözü) 
 
"Altın leğenin kan kusana ne faydası olur? 
(Atasözü) 
 
"Altından ağacın olsa, zümrütten yaprak / Âkıbet 
gözünü doyurur, bir avuç toprak." (Atasözü) 
 
"Altın ve gümüş, münâfıkların yularıdır; onlarla 
çekilip Cehenneme götürülürler." 
 
"Altın eli bıçak kesmez." (Atasözü) 
 
"Parayı üstün tutan kimseyi Allah zelil eder." 
 
"Parayı domuzun boğazına takmışlar da, 'Domuz 
ağa' diye çağırmışlar." (Atasözü) 
 
"Son ağaç yıkılıp, son nehir kirletilip son 
balık da tutulduktan sonra, paranın yenmediğini anlayacaksınız." (Kızılderili 
Atasözü; Greenpeace'in sloganı) 
 
"İnsanoğlunun hiçbir icadı, para kadar fesat 
verici değildir." 
 
"Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe 
yaramaz." 
 
"Para, çok kimseye kötü yollar öğretir." 
 
"Paranın değerini anlamak isterseniz, borç 
almaya çalışın." 
 
"Her para kazanan, para yığınını çoğaltmak 
ister." 
 
"Para, adamı pek çabuk rezil eder." 
 
"Kullanamayacak olduktan sonra, para nene 
gerek?" 
 
"Para önden gidip, insana bütün yolları açar." 
 
"Para kader işidir; masal gibidir; bir varmış, 
bir yokmuş" 
 
"Eldeki para hürriyetin âletidir. Fakat peşi 
kovalanan para, tam tersine kölelik âletidir." 
 
"Parası olanın yarası olmaz." 
 
"Mevkîlerini para ile satın alan kişiler, 
masraflarını geri almanın yoluna düşerler." 
 
"Para vererek ölümden, ağır hastalıklardan, 
yaklaşan ağrılı yaşlılıktan kurtulanamaz." 
 
"Dünyada hem yokluğu, hem çokluğu kötü yalnız 
bir şey vardır: Para." 
 
"Dünyadaki bütün kapıları açan anahtar, 
paradır." 
 
"Kalmadı artık paranın nazarımda kadri / Kirli 
ellerde görünce paradan iğrendim." 
 
"Lekeli bir paranın insana sürekli bir faydası 
olamaz." 
 
"Parasız kalmamak istiyorsan ihsandan değil; 
ikrâzdan (borçlanmaktan) çekin." 
 
"Parayı yönetmesini bilmeyen bir adamı 
mahvetmenin en emin yolu, ona biraz para vermektir." 
 
"Kapitalizmde fertler, sosyalizmde devlet, İslâm 
ekonomisinde millet zengin olur." 
 
"Müslüman, materyalistlerin putlaştırdığı parayı 
esir alıp İslâm'a köle etmeden süper güçlere kafa tutamaz." 
 
"Birikmiş para ya bizi idare eder, ya bize itaat 
eder." 
 
"Para sevdâsında olmayan kişi, her nerede olursa 
olsun selâmettedir." 
 
"Paranın neler yapacağını düşünmek ne kadar 
tatlıdır." 
 
"Para olmadan onu harcamaya başlama." 
 
"İnsana paraya davrandıkları gibi davrananlar, 
onu harcamak için kazanırlar." 
 
"Para en iyi dost ve en tehlikeli düşmandır." 
 
"Para, iyi bir uşak, kötü bir efendidir." 
 
"Para, ya bizim başımızın belâsı, ya da bizim 
hizmetkârımızdır." 
 
"Para, insana hizmet eder, ya da hükmeder." 
 
"Paranın en büyük değeri, paraya gerçek 
değerinden daha yüksek bir değer tanıyan bir dünyada yaşamamızdan ileri 
gelmektedir." 
 
"Para, dünyada bin ayıp örter." 
 
"Bir tek kuruşu gözünüze yaklaştırırsanız, 
evrenin en büyük yıldızını gizler." 
 
"Saçarak paranı nâhak yerde / Olma muhtâc sakın 
nâ-merde." 
 
"Uzun ve ağır bir emekle, alın teriyle 
kazanılmış parayla; kaldırımda rastgele bulunmuş paranın değeri aynı mıdır?" 
 
"En dar zamanlarda bile münâsebetsiz işlere 
harcanacak devlet parası vardır." 
 
"Sadece paranın hükmettiği yerde yasalar ne 
yapsın?" 
 
"Budala ile parası, uzun zaman bir arada 
duramaz." 
 
"Parasız, düşünür; paralı da iki misli düşünür." 
 
"Para, büyük bir iğfâl vâsıtasıdır." 
 
"Arkadaşlarınızı muhâfaza etmek istiyorsanız; ne 
para verin, ne para alın." 
 
"Parasız kalmanın dehşetini duymamış adamlar, 
harp ateşini tatmamış askerlere benzerler." 
 
"Para, naz, nimet çok devam etmez." 
 
"Her şeyin para ile ölçüldüğü bir yerde 
toplumsal adâlet ve huzur hiçbir zaman gerçekleşemez." 
 
"Parasız adam, oksuz yay gibidir." 
 
"Paranın, insana işletemeyeceği suç yoktur." 
 
"Akçenin değerini ancak üstündeki pas belli 
eder." 
 
"Her para sermaye değildir. Sermaye, her zaman 
paraya hâkimdir. Paralı kimseler de paralanır." 
 
"Bir insan için, 'dostlarından çok parasına 
bağlıdır' diye bilinmekten daha utandırıcı şey olur mu?" 
 
"Bir budala para kazanabilir, ama onu sarfetmek 
için akıllı adam gereklidir." 
 
"Paranın saklanılması kazanılmasından daha 
zahmetli bir iştir." 
 
"Para, insan avlamak için en iyi yemdir." 
 
"Bir insanın dostluk derecesini tâyin etmek 
ister misiniz? Menfaatine hafifçe dokununuz." 
 
"Hayırda israf, israfta hayır yoktur." 
 
"Dünya menfaati için iyilik edenlerin 
iyilikleri, avcının kuşlara yem atması gibidir." 
 
"Malı olan gözünün teki ile uyur." 
 
"Bu dünyada mal ü mülküm / Vardır diyen yalan 
söyler." 
 
"Mal sahibi, mülk sahibi / Hani bunun ilk 
sahibi? 
 
Mal da yalan, mülk de yalan / Var biraz da sen 
oyalan." 
 
"Şunlar ki çoktur malları, / Gör nice oldu 
halleri 
 
Son ucu bir gömlek giymiş / Onun da yoktur 
yenleri." 
 
"Az malın hesabı daha azdır." (Hadis-i Şerif 
Rivâyeti) 
 
"Lâ'net ola ol mâle ki tahsîline ânın / Ya dîn 
ola, ya ırz u ya nâmus ola âlet!" 
 
"Dünya metâına olma mağrûr / Komaz gönülde 
sürûr, gözde nûr." 
 
"Hesab ettim cümle dünya malını / Neticesi bir 
top beze dayandı." 
 
"Mâl-ı dünyâdan ne aldı gitti, var, Karun'a 
sor." 
 
"Mal ve mevkîye aşırı düşkünlük, suların 
sebzeleri yeşerttiği gibi insanın kalbinde nifak tohumunu yeşertir." 
 
"Bir şeye sahip olmanın hakları olduğu kadar, 
görevleri de vardır." 
 
"İnsanların seni sevmesini istersen, malının 
artan kısmını onlara dağıt. (Hadis rivâyeti) 
 
"Malın hayırlısı, kulun şeref ve ırzını koruması 
için sarfettiği malıdır." 
 
"Doğduğumuz zaman dünyaya hiçbir şey 
getirmediğimiz gibi, ölürken de hiçbir şey götüremeyiz." 
 
"Malı ve parayı hor gören çoktur; ama Allah için 
veren azdır." 
 
"Allah'a karşı takvâya yardımcı olan mal ne 
güzeldir." 
 
"Zühd ü takvâ bir ağaçtır ki, kökü kanaat, 
meyvesi rahattır." (Atasözü) 
 
"Dünyalık sana yöneldiği zaman sen de vermesini 
bil. Zira vermek, onu tüketmez. Dünyalık senden yüz çevirdiği zaman yine ver. 
Çünkü o devamlı kalmaz." (Hz. Ali) 
 
"Ticaret ve sanata önem verin. Bilin ki sizler, 
kendilerine muhtaç olmadığınız müddetçe kardeşlerinizin yanında şerefli ve 
muhterem olursunuz." 
 
"El kapılarında dilenci değilsin; bunun şükrü 
olarak kapından dilenciyi kovma." 
 
"Nâmussuzca bir düzenle edinilen mal elde 
kalmaz." 
 
"Mal adama hem dost, hem düşmandır." (Atasözü) 
 
"Mal bulunur, can bulunmaz." (Atasözü) 
 
"Mal canı kazanmaz, can malı kazanır." (Atasözü) 
 
"Mal canın yongasıdır." (Atasözü) 
 
"Mal ile insan, insan olmaz." (Atasözü) 
 
"Mal kazanılmakla şan kazanılmaz, kişi kerim 
gerek." (Atasözü) 
 
"Malı malla, canı canla tartmalı." (Atasözü) 
 
"Malın bekçisi zekâttır." (Atasözü) 
 
"Malını iyi sakla, komşunu hırsız etme." 
(Atasözü) 
 
"Malını yemesini bilmeyen zengin, her gün 
fakirdir." (Atasözü) 
 
"Malını yemiş de onmuş var mı?" (Atasözü) 
 
"Dünya malı dünyada kalır." (Atasözü) 
 
"Dünya varlığına güvenilmez." (Atasözü) 
 
"Dünyada tamah varken, dolandırıcı açlıktan 
ölmez." (Atasözü) 
 
"Dünyanın kavgası para üstüne." (Atasözü) 
 
"Bir imâret göster bana kim sonu viran olmaya. 
 
Kazan şol malı kim senden dökülüp geri kalmaya." 
 
"Mal çok yığma, hazer eyle (kaçın) azâbından 
kim, 
 
Renci (zahmeti) artar ağır oldukça yükü 
hammâlın." 
 
"Ne yaparsın dünya malı bîhûde / Yığmayan da 
gamlı, yığan da gamlı." 
 
"Nitekim yağınca kar örter izi / Çün mal irkile, 
örter olur gözü." 
 
"Müjde o kimseye ki, İslâm hidâyetine ulaşmış, 
geçimi yetecek kadar verilmiş ve buna kanaat etmiştir." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Her gün bir melek: 'Ey Âdemoğlu, sana yetecek 
kadar az varlık, seni azdıracak çoktan hayırlıdır' diye seslenir." (Hadis-i 
Şerif Rivâyeti) 
 
"Şüpheli şeylerden sakın, insanların en âbidi 
olursun. Kanaatkâr ol, insanların en çok şükredeni sayılırsın. Kendin için 
sevdiğini başkaları için de sev ki, mü'min olursun." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Bir şey bütün bütün elde edilmezse, tümüyle de 
elden kaçırılmaz." 
 
"Kanaatten nasibi olmayanı dünya malı nasıl 
zengin eder?" 
 
"Kanaat, tükenmeyen hazinedir." 
 
"Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse 
pâdişah olmadı." 
 
"Elün vârınan eyle kanaat / Şükür kıl itme 
devrândan şikâyet." 
 
"Bizi yalnız kanaatler mutlu eder." 
 
"Yeryüzünde ıstırapların çoğu, aza kanaat 
etmemekten doğar." 
 
"Kanaatten nasibi olmayanı dünya malı nasıl 
zengin eder?" 
 
"kime yeteri kadar az gelirse, ona hiçbir şey 
yetmez." 
 
"Yetişir kanaat devlet istersen / Tükenmez 
âlemde ni'met istersen." 
 
"Kanaattir nefse yular demişler." 
 
"Cimriler, kendilerinin ölmesini isteyen 
insanlara servet toplayan kişilerdir." 
 
"Diyem sana bahîlün (cimrinin) ne idüğin / 
Sakınır kendünden kendü yidiğin." 
 
"Encâm-ı hayâtı kıl teemmül / Tefrîke çalış 
zararla kârı. 
 
Sahipservet hasîse derler / Vârislerin 
hazinedârı." (Hayatın son anlarını düşün, kârla zararı ayırdetmeye çalış; Servet 
sahibi cimrilere, mirasçılarının veznedârı derler, unutma.) 
 
"Cimriliği ortaya çıkaran yoksulluk değil; 
zenginliktir daha çok." 
 
"Yoksulun çok şeyi eksiktir, cimrinin her şeyi." 
 
"Parasından en az yararlanan cimrinin 
kendisidir." 
 
"Altın, ocaktan madeni kazmakla çıkar. Cimrinin 
elinden, canını koparsan çıkmaz." 
 
"Cimrilik, bütün insan deliliklerinin en 
gülüncüdür." 
 
"Bazısının eli verir gönlü vermez; bazısının da 
gönlü verir, eli vermez! İkisi de cimriliktir." 
 
"Câhil cömert, Allah katında cimri âbidden daha 
sevimlidir." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Cimrilik ve korkaklık mü'mine yakışmaz." 
(Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Cömert, Allah'a yakın, insanlara yakın, Cennete 
yakın ve Cehennemden uzaktır. Cimri, Allah'tan uzak, insanlardan uzak, Cennetten 
uzak ve Cehenneme yakındır. Allah katında cömert bir câhil, cimri olan bir 
âlimden daha sevimlidir. En ağır hastalık, cimrilik hastalığıdır." (Hadis-i 
Şerif Rivâyeti) 
 
"Allah cömerttir, cömertliği ve güzel ahlâkı 
sever." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Veren el, alan elden üstündür." (Hadis-i Şerif 
Rivâyeti) 
 
"Cömertlik yap ki, sana da cömertlik yapılsın." 
(Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Cömertlik, Cennet ağaçlarından bir ağaçtır. 
Dalları dünyaya sarkıtılmıştır. Her kim onun bir dalına yapışırsa o da onu çeker 
Cennete götürür." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Zenginleriniz cömert; idarecileriniz hayırlı 
olur ve işiniz de aranızda meşveret esasına dayanırsa, yerin üstü sizin için 
altından daha hayırlıdır. Eğer idarecileriniz şerli, zenginleriniz cimri olur, 
işiniz de kadınlara kalırsa, yerin altı sizin için üstünden daha hayırlıdır." 
(Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Cimrilik ile iman bir kalpte toplanmaz." 
(Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Akıllı kimse odur ki; Malını güve düşmeyecek, 
hırsız çalmayacak yerde saklayandır; yani Allah yolunda harcayan." (Abdullah bin 
Mes'ud r.a.) 
 
"Ey Âdemoğlu, şaşıyorum sana! Kendi arzularının 
yerine gelmesi için israf olarak harcıyorsun da, bir dirhem ile Rabbinin 
rızâsını kazanmakta cimrilik ediyorsun." (Hasan-ı Basrî r.a.) 
 
"Her sabah iki melek: 'Allahım, cimrinin malını 
tezden elinden al, cömerdin malını da artır' diye duâ ederler." 
 
"Cömert, nasihat vermekle yetinmeyip yardım 
eder." 
 
"Cömertlik fazla vermekten ziyade, yerinde ve 
zamanında vermek demektir." 
 
"Kötü kimseler olsalar bile, cömertler için 
herkesin kalbinde bir sevgi vardır. İyi olsalar bile, cimrilere karşı herkesin 
kalbinde yalnız nefret vardır." 
 
"Cömertliğin âfeti başa kakmadır." (Hadis-i 
Şerif Rivâyeti) 
 
"Cömertlik güzeldir, fakat zenginlerde olursa 
daha güzel olur." (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
"Ümmetimin sâlihlerinin Cennete girmeleri, namaz 
ve oruçları sebebiyle değil; cömertlik, gönüllerinde müslümanlara karşı kötü 
duygular beslememeleri ve müslümanlara nasihatleri sayesindedir." (Hadis-i Şerif 
Rivâyeti) 
 
"Cömertlik, dost ve ahbâba iyilikte ve ikramda 
bulunmaktır. 
 
"Tuzağa saçtığın taneler, cömertlik sayılmaz 
ki." 
 
"Cömertlik, mutluluk anahtarıdır." 
 
"Cömertlik, zenginlikten üstündür. Düşmanı 
çekmeyen servet çeşididir." 
 
"Cömertliğimiz hiçbir zaman servetimizi 
aşmamalıdır." 
 
"Cömertlik, dostluğun özüdür." 
 
"Cömertler elinde mal eksik olmaz." 
 
?Dünya, mü'minin zindanı, kâfirin ise 
cennetidir.? (Hadis-i Şerif Rivâyeti) 
 
?Dünya, âhiretin tarlasıdır.? (Hadis-i Şerif 
Rivâyeti) 
 
 ?Âhirete nisbetle dünya, sizden birinizin 
parmağını denize daldırması gibidir. Dikkat etsin, o, parmağıyla neyi geri 
getirebilir?? 
 
?Ebedî olan âhirete inandığı halde bütün 
mesâisini aldatıcı olan dünyalık için harcayanlara alabildiğine şaşarım.? 
 
"Geçim kaynağı için çalışmasına veya ticaretine 
haram karıştıranlara şunu hatırlatmak gerekir: 'Kendisine isyan ettiğin hallerde 
bile rızkını kesmeyen Allah Teâlâ, kendisine itaat ettiğinde mi rızkını vermeyip 
kesecek?" 
 
?Önünüzde çok zor ve güç bir yokuş var. Ancak 
yükü hafif olanlar onu aşabilecektir.? 
 
?Dünya derin bir denizdir. Çok kimse burada 
boğulmuştur. Bu deryada boğulmaktan kurtulmak için gemin takvâ, yatağın iman, 
yelkenin Allah'a tevekkül olsun ki, batmaktan kurtulabilesin. Yoksa kurtuluş 
zordur.? 
 
?Dünyayı kendinize efendi edinmeyin ki, o da 
sizi kendisine köle etmesin. Servetinizi kaybolmayacak yerde toplayın.? 
 
?Hasta adam, hastalığı sebebiyle yemeğin tadını 
alamadığı gibi, dünya malına meyleden de dünya sevgisi sebebiyle ibâdetlerin 
tadını alıp zevkine varamaz.? 
 
?Dünya, bir cîfedir. Ondan bir şey isteyen, 
köpeklerle dalaşmaya dayanıklı olmalı.? (Hz. Ali) 
 
?Biz öyle kimselere yetiştik ki, onlara göre 
dünya, sahibine iâde edilmek üzere emanet edilmiş bir şey idi. Kolayca ve 
hafifçe âhirete göçmeleri de bundandı.? (Hasan-ı Basrî) 
 
?Dünyanın lezzetini, zevkini, saâdetini, 
rahatını isterseniz, meşrû dairedeki keyifle yetinin. O, keyfe kâfidir.? 
 
?Şu dünya; imtihan meydanıdır ve hizmet yeridir; 
lezzet, ücret ve mükâfat yeri değildir.? 
 
 ?Dünya, kâmil mü'minin kıymetsiz oyuncağı, 
gâfillerin değersiz salıncağıdır.? 
 
?Dünya, ?bir gün' gibi çabucak geçecek, 
Kur'an'ın ?yarın' dediği gün uyanacak, ?dünya' için ?dün ya!' diyeceksin.? 
 
 ?Dünya malı, sana oyuncak olarak verilmişken, 
oyuncak seni oynuyor!? 
 
?Bütün dünya bir oyun sahnesidir. Kadın erkek 
bütün insanlar da sadece oyuncular. Her birinin giriş ve çıkış zamanları 
vardır.? 
 
 ?Kabrin arkası için çalışın. Hakiki saâdet ve 
lezzet oradadır.? 
 
 ?Dünya bir tahteravallidir.? 
 
 ?Kim dünyaya evlenme teklifinde bulunursa, 
dünya ondan mehir bedeli olarak, dinini ister.? 
 
?Dünyanın karakteri, önce yaldızlı şeylerle 
aldatıp sonra helâk etmektir. O, kendini beğendirmek için süslenip püslenen, 
evlendikten sonra da kocasını öldüren bir kadına benzer.? 
 
?Kişi bu dünyaya tenezzül etti mi, bala kapılmış 
sineğe döner.? 
 
?Dünya malı çok olanın, aldanma dünyasına. 
 
Dünya benim diyenin, gittik dün yasına.? 
 
?Kısmetindir gezdiren yer yer seni, / Göğe 
çıksan, âkıbet yer yer seni.? 
 
?Sen ister boynuna ip tak, diler cevherli kordon 
tak, 
 
Bu dünyadan nasîbin en nihayet bir avuç toprak.? 
 
 ?Bunca varlık var iken bitmez gönül darlığı.? 
 
?Dünya malı dünyada kalır.? 
 
?Dünya malına esir olan âzâd olmaz.? 
 
 ?Bazıları ?dünyada mekân, âhirette iman' der; 
ama doğrusu şöyle olmalı: ?Dünyada sağlam iman, Âhirette cennet gibi mekân.? 
 
 ?Dünya terzi dükkânı, ölçüyü veren gider.? 
 
?Kim dünyaya mâlik olursa yorgun düşer, kim 
dünyayı severse ona kul olur, dünyanın azı yeter, çoğu da zengin yapmaz.? 
 
?Âhirette mü'mini bekleyen nimetler, güzellikler 
yanında, dünya hayatı ne kadar güzel ve şâşaalı bile olsa, zindan gibi 
kalmaktadır.? 
 
?Ey insan! Dünyaya kalıbınla sahip ol; fakat 
kalbini ve himmetini ondan ayır.? (Abdullah bin Ömer) 
 
?Mü'min, dünyada, doktoru yanında olan bir 
hastaya benzer. Doktoru, ona faydalı olanı ve olmayanı bilir. Hasta kendisine 
zararlı bir şeyi isterse ona engel olur. Mü'minin hali de buna benzer. O, birçok 
şeyi arzu eder; ama imanı, ona zararlı olan şeylere mâni olur. Ölünceye kadar, 
bu böyle sürer gider.? (Selmân-ı Fârisî) 
 
?Müslümanlar arasında nerede ve ne zaman 
tartışma çıkarsa, bilin ki işin içinde servet, şöhret veya şehvet, yani para, 
makam veya kadın vardır. Ya bunlardan biri veya birkaçı. Kavganın sebebi 
bilindiğine göre tedâvisi kolaydır. Bize verilen herşeyin emânet olduğunu ve 
bunlarla sınava çekildiğimiz şuuru. Müslüman olduğumuzu hiçbir zaman unutmamak 
ve Allah'ın bize devamlı gördüğü şuurunda yaşamak.? 
 
?Çarşıyı pazarı müslümanlaştırmadan, İslâm'ı 
çevreye hâkim kılmak mümkün değildir.? 
 
?Müslüman ve para; bu ikisi, birbirini 
tamamladığı gün, süper güçler yer değiştirecek, gerçek süper güç hâkim 
olacaktır.? 
 
?Paraya hâkim ol(a)mayan müslümanıın dünyası da, 
büyük ihtimalle âhireti de cehennem olacaktır.? 
 
?İslâm'da ruhbanlık yoktur. Muâmelâtı tatbik 
etmek farzdır. Bu öyle bir farzdır ki, müslümanların çoğunun haberi bile yoktur. 
Bilinmeyen günahlara tevbe edilmediği için, en büyük günahlar da bunlardır.? 
 
?Bir müslümanın yediği, içtiği, giydiği haram 
olursa, onun ibâdeti ve duâsı nasıl kabul olur?? 
 
?Her işini para ile görüp paraya düşman olan 
müslümanlar; konforlu hayat yaşayıp ?dünya sevgisi hataların başıdır' diyenler; 
sermâye biriktirip bankayla iş görüp kapitalizme düşman olanlar; kapitalistler 
gibi yaşayıp sosyalizmin gelmesini istemeyenler tezat içindedir.? 
 
?Hapse girmemek için T.C. kanunlarına gösterilen 
gayret kadar, Cehenneme girmemek için Allah'ın kanunlarına uyulsa, dünyamız da, 
âhiretimiz de cennete dönüşecektir. Üniversite sınavına hazırlanan bir genç 
kadar âhirette Cennet kazanmak için dünya imtihanına özen göstersek Cennetin 
bütün kapıları bize açılır. Dünya huzuru da avans olur.? 
 
?Helâl-haram gözetmeden para kazanan ehl-i 
dünyadır, laiktir, kapitalisttir. Haramdan kaçan, helâl kazanç sağlayan ise 
ehl-i diyânettir, mü'mindir, mübârektir. Karun gibi, Firavun gibi, yahûdiler 
gibi zengin olmak, dini satıp dünyayı da mezara kadar sırtlamaktır. Her yolcu, 
birşeyler götürür. Âhirete giden de sevaptan, günahtan başka bir şey götüremez.? 
 
?Kedi, karnını doyurdumu, sıcak bir yer buldumu, 
başka şeye gerek duymaz, kürküne sarılır ve yan gelip yatar. İnsana en iyi 
elbiseler giydirsek, karnını doyursak, cebini de doldursak, kaloriferli köşkte 
bile rahat etmeyebilir. Çünkü beyin midesi İslâmî ilimler, kalp midesi ise iman 
ve ibâdet ister, bunlar olmadan da tam bir huzur bulamaz. Beynini bilginin 
çöplüğüne, kalbini seks panayırına çevirenler, her türlü imkân içinde huzursuz 
olup, bunalıma düşebilir. İşin bir de âhiret cephesi var. Dünya âhiretin tarlası 
olduğuna göre, burada ne ekersen orada onu biçeceksin.? 
 
 




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.