Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Âhirete İmanın İnsan Hayatındaki Yeri
Âhirete İmanın İnsan Hayatındaki Yeri 
 
Âhirete İmanın İnsan Hayatındaki Yeri 
 
 
 
İnsanlara bakıyorsunuz, sulu ve 
yeşillik bir yer görünce, hemen hafta sonu orada birkaç saat zevkli anlar 
geçirmek için piknik programları yapıyorlar. Ama aynı insanlar, Allah'ın, 
altından ırmaklar akan yeşillik mekânında (cennette) ebedî piknik yapmanın 
programını yapmıyorlar. Veya yazın sıcak günlerinde 40-50 derecelik sıcağa 
dayanamayıp kaçan insanlar, o dehşetli günün ve yerin (cehennemin) bilmem kaç 
bin derecelik sıcağından korunmuyorlar. Şu hayatta apartmanlar ve villalar 
yaptırmaya kalkan insanlar, öbür tarafta bir gecekondu olsun yapmaya kolay kolay 
kalkışmıyorlar. Sanki bir gün oraya gitmeyeceklermiş gibi. Yine bu insanlar, şu 
hayatta, boğazlarından kısarak kooperatiflere yazılıyorlar. Yazıldıkları daireyi 
elde edip içinde rahat bir şekilde oturmak için canları çıkarcasına yıllarca 
taksit ödüyorlar. İyi, olsun, ev dünyada bir ihtiyaçtır ama, aynı kişiler cennet 
kooperatifinden bir köşke talip olup da "taksitlerini düzenli bir şekilde 
ödeyeyim; günü gelince bana anahtarı teslim edilsin" diye düşünmüyorlar. 
Yine bu insanlar, mahkemeye 
düştüklerinde beraat etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. En iyi avukatı 
tutuyorlar, hakimi görmek gerekiyorsa görüyorlar... Ama aynı insanlar, birgün 
kurulacak olan ilahî mahkemede berat etmek için pek de fazla bir çaba 
harcamıyorlar. 
 
Biz birine iyilik yapsak, adam 
karşılığında teşekkür etmeden çekip gitse "ne karaktersiz bir adam; o kadar 
iyilik yaptım, bir teşekkür bile etmedi. Nankör, sen bundan sonra görürsün!" 
deriz. Ama biz aynı şeyi Allah'a karşı yapmıyor muyuz? Evet, bütün meseleler 
gelip âhirete ve dirilişe ciddi manada iman (yakînî bir bilgi ve kesin bir inanç) 
noktasında düğümleniyor. 
 
"O (Allah), hanginizin daha güzel amel 
işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yarattı." 
(Mülk: 67/2) 
 
Bu âyetin ifadesiyle hayata 
baktığımızda sanki bir terslik varmış gibi görebiliriz. Çünkü biz insanlar, önce 
yaşar sonra ölürüz; ama âyette önce ölüm, sonra hayat denilmiş. Burada Allah 
bize şunu ima ediyor: "Hayatı anlamak ve doğru yaşamak istiyorsanız, önce ölümü 
anlamalısınız." İnsanın hayatı nasıl anladığı, her şeyden önce ölümü nasıl 
anladığına bağlıdır. Eğer siz ölümü bir bitiş ve yok olma şeklinde anlasanız, 
hayatı da "nasıl olsa ölüm var; o halde ölmeden önce ne yaparsam kârdır" 
şeklinde anlar ve öyle yaşarsınız. Ama ölümü bir bitiş değil de, aksine bir 
diriliş ve gerçek hayat olarak anlarsanız, o zaman hayatı; "en ince 
teferruatına kadar hesabının verileceği bir olay" olarak anlar ve o şekilde 
yaşarsınız. Herhangi bir şey yapmadan önce, onun hesabını yapar, hesaba 
çekileceğiniz bilinciyle hesaplı ve ölçülü davranırsınız. 
 
[1] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] Ahmet 
 Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.