Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Nakl-i kubûr
Nakl 
 
 
Nakl-i kubûr: 
 
 
 
Kabirleri başka yere nakletmek, önemli bir sebep 
bulunmadıkça caiz görülmemiştir. Bir kabristan ne kadar eski olursa olsun, artık 
kendisine ihtiyaç kalmamış olsa bile yine bunun kabristan olarak korunması 
asıldır. Burasının satılarak veya üzerine binalar yapılarak, ölü kemiklerinin 
başka bir kabristana nakli, ölülerin hakkını çiğnemek olarak 
değerlendirilmiştir. Çünkü İslâm'da, ölülerin hakları dirilerin hakları kadar 
koruma altına alınmıştır. 
 
Ancak su basması, yol geçmesi veya düşman 
tarafında kalması gibi nedenlerle kabristanı başka yere nakletmek caizdir. 
 
Cenaze, kabre konulup üzerine toprak atıldıktan 
sonra, artık cemaatın elinden çıkmış, yüce Allah'a teslim edilmiş sayılır. Artık 
zaruret bulunmadıkça kabrin açılmaması gerekir. Cenazenin gasbedilmiş yere veya 
gasbedilmiş bir elbise ile gömülmesi veya bu yere başkasının sonra şûf'a yoluyla 
mâlik olması, zaruret hallerine örnek verilebilir. Bu takdirde, arazi veya 
elbise sahibinin isteği üzerine kabir açılır. Elbise alınınca kabir kapatılır, 
ya da cenaze bu mülkten başka yere nakledilir. Bu yapılmadığı takdirde mülk 
sahibi toprağı düzelterek ekim yapabilir. Elbise sahibi de isterse elbisenin 
kıymetini alabilir. 
 
Bir ölünün cesedi tamamen toprak kesilip 
kemikleri de kalmamış olmadıkça kabri açılarak yerine başkası defnedilemez. 
Ancak cenazeyi defin için başka bir yer kalmamışsa bu taktirde kemikleri 
toplanır, kendisiyle, yeni gömülecek olan ölü arasına toprak vb. şeyler engel 
olarak doldurulur ve kabir kapatılır. 
Zaruret bulunmadıkça iki ve daha fazla cenaze bir kabre 
gömülmez. Zaruret olursa, aralarına toprak gibi bir engel konularak toplu mezar 
kullanımı caiz olur. Nitekim Uhud şehitleri için uygulama böyle olmuştur. Cabir 
b. Abdullah'tan şöyle dediği nakledilmiştir: "Uhud savaşında şehit düşen babam, 
başka bir şehit olan Amr İbnü'l-Cümûh ile birlikte bir kabre gömülmüştü. Babamı 
bu şekilde başkası ile bir kabirde bırakmaya gönlüm razı olmadı. Altı ay sonra 
kabri açtım. Babamı, kulağından başka, hemen hemen kabre koyduğum gündeki gibi 
taze bir halde buldum; çıkardım ve başka bir kabre yalnız başına gömdüm.? 
 
İslâm ülkesinde bulunan zimmîlerin (hristiyan ve 
yahudiler) kabirleri de, müslüman kabirleri gibi koruma altındadır. Onlara 
hayatlarında eziyet edilmesi haram olduğu gibi, ölümlerinden sonra da 
kemiklerinin kırılması, kabirlerinin dümdüz edilmesi yasaklanmıştır. Ancak, 
müslümanların yeni ele geçirdikleri bir yerde, ihtiyaç görülürse, düşmana ait 
kabirleri açmak, kemiklerini kaldırıp, burasını müslüman kabristanlığı veya 
mescid yapmak gibi başka bir amaçla kullanmak mümkün ve caizdir.[1] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 İbn Âbidin, Reddü'l-Muhtâr, İstanbul 1984, 2/233-246; el-Fetevâ'l-Hindiyye, 
 Beyrut 1400/1980 1/165-167; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 
 İstanbul 1985, s. 259-267. Muhiddin Bağçeci, Mefail Hızlı, Şamil İslam 
 Ansiklopedisi: 3/256.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.