Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
KIYÂMET ALAMETLERİ
KIYÂMET ALAMETLERİ 
 
KIYÂMET ALAMETLERİ 
 
 
 
(Eşrâtu's-Saa), âhir zamanda (zamanın sonları) 
ortaya çıkarak Kıyâmet'in yaklaştığını, kopmak üzere olduğunu gösteren 
belirtiler. Bu belirtiler genellikle Küçük Alametler (Alâmât-ı Suğra) ve Büyük 
Alametler (Alâmât-ı Kübrâ) olmak üzere iki bölüm halinde incelenir. 
 
Kur'an, Kıyâmet'in zamanını Allah'tan başka 
kimsenin bilemeyeceğini belirtir.[1] 
Buna karşılık yaklaştığını[2], 
yakın olduğunu[3], 
ansızın geleceğini[4] 
bildirir. Kıyâmet alametlerinin belirdiğini[5] 
ifade etmekle birlikte bunlar hakkında bilgi vermez. Ancak, "Saat yaklaştı, 
ay yarıldı yarılacak" (el-Kamer: 54/1) âyetinin ikinci bölümünün "ay 
yarılacak" biçimde anlaşılması durumunda, bu olay Kur'an'da anılan tek Kıyâmet 
alameti olma özelliği kazanır. 
 
Hadis külliyâtları ise Kıyâmet'ten önce ortaya 
çıkacak alametlerden söz eden çok sayıda hadis ihtiva eder. İslâm bilginleri 
hadislerde dile getirilen alametleri nitelikleri açısından değerlendirerek 
bunları Küçük Alametler (Alâmât-ı Suğrâ) ve Büyük Alametler (Alâmât-ı Kübrâ) 
olmak üzere iki başlık altında toplamışlardır. Âhir zaman olarak tanımlanan 
Kıyâmet öncesi donemde dini duygu, düşünce ve davranışların zayıflaması, dini 
kurallara gereken önemin verilmemesi, ibadetlerin terkedilmesi, ahlaksızlığın 
çoğalması biçiminde kendini gösteren Küçük Alametler'in başlıcaları şu şekilde 
sıralanabilir: 
 
a) 
İnsanların bina yapmakta birbiriyle yarışmaları.[6] 
 
b) 
İnsanların ölümü temenni etmeleri.[7] 
 
c) 
Câriyenin efendisini doğurması.[8] 
 
d) 
Hicaz'da bir ateşin çıkarak Busra'da (Şam yakınlarında bir yer) develerin 
ayaklarını aydınlatması.[9] 
 
e) 
Fırat nehrinin sularının çekilerek, nehir yatağından altın çıkması.[10] 
 
f) 
İkisi de hak iddiasında bulunan iki büyük İslâm ordusunun birbiriyle savaşması.[11] 
 
g) 
İslâmî ilimlerin ortadan kalkması, cehaletin artması.[12] 
 
h) 
Depremlerin çoğalması.[13] 
 
ı) 
Zamanın yaklaşması, gece ile gündüzün eşit olması.[14] 
 
i) 
Cinâyetlerin çoğalması, fitnelerin zuhur etmesi.[15] 
 
j) 
Yahudilerle Müslümanların savaşmaları, Müslümanların Yahudileri öldürmesi.[16] 
 
k) 
Zinanın açıkça işlenmesi, içki tüketiminin artması, kadınların çoğalıp 
erkeklerin azalması.[17] 
 
l) 
Kahtân'dan bir kişinin çıkarak, insanları asâsı ile sevketmesi.[18] 
 
Kıyâmetin büyük alâmetleri ise şu hadis-i 
şerifte toplu olarak zikredilir: Huzeyfetu'l-Gifarı (r.a)'den rivayet 
edilmiştir: Biz bir gün kendi aramızda konuşurken, Hazreti Peygamber yanımıza 
çıkageldi. Bize "Ne konuşuyorsunuz?" dedi. Biz de "Kıyâmet gününden 
konuşuyoruz" diye cevap verdik. Hazreti Peygamber "Şüphesiz on alâmet 
görülmedikçe kıyamet kopmayacaktır" dedi ve "Deccâl'i, dumanı (duhan), 
Dâbbetü'l-arz'ı, güneşin batıdan doğmasını, İsa (a.s.)'ın yere inmesini, Ye'cûc 
ve Me'cuc'u, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yer 
çöküntüsünü, son olarak da Yemen'den çıkarak insanları Mahşere sürecek ateşin 
vuku bulacağını söyledi"[19] 
 
Kıyâmetin bu on büyük alameti başka hadislerce ya da 
İslâm bilginlerince şu şekilde açıklanır: 
1. Deccal'in ortaya çıkışı: Deccâl, kıyâmette 
zuhur edecek yalancı bir kişidir, İslâm Dini'ni ve müslümanları ifsad edip, 
kötülüğe ve bozgunculuğa sevketmek isteyecektir. Deccal'in sağ gözünün kör 
olduğu, iki gözünün arasında "kâfir" yazdığı, çocuğunun olmadığı, Medine'ye ve 
Mekke'ye giremeyeceği, ortaya çıktıktan sonra yeryüzünde kırk gün kalacağı, bu 
süre içerisinde istidrac türünden bazı olağanüstü olaylar göstereceği, daha 
sonra da yine kıyâmetin büyük alametlerinden olan Hz. İsa'nın yeryüzüne 
inmesiyle onun tarafından öldürüleceği sahih hadislerde belirtilmiştir.[20] 
 
2. Duhan'ın çıkışı: 
Duman anlamına gelen duhan da kıyâmetin büyük alametlerinden biridir.[21] 
Kıyâmetin vukuundan önce dünyayı bir duman bulutu kaplayarak, kırk gün ve kırk 
gece kalacak, mü'minler nezleye tutulmuş gibi, kâfirler ise sarhoş gibi 
olacaklardır. 
3. Dabbetü'l-arz'ın çıkışı: Kıyâmet'ten önce 
çıkacağı bildirilen bir yaratıktır. Kelime anlamı "yer hayvanı" demektir. Kur'an-ı 
Kerim'de "Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman, yerden bir 
çeşit hayvan (dâbbe) çıkarırız ki o, onlara, insanların âyetlerimize kesin 
olarak inanmadıklarını söyler." (en-Neml: 27/82) buyurulmaktadır. Hz. 
Peygamber Dâbbetü'l-arz hakkında "Çıkacak olan kıyâmet alametlerinden ilki, 
güneşin batı tarafından doğması ile, bir kuşluk vakti insanlara karşı bir 
dâbbenin (hayvanın) zuhurudur. Bu iki alametten biri, arkadaşından evvel olur. 
Akabinde diğeri de onun izi üzerinde yakın olarak meydana gelir." 
 
[22] 
buyurmuştur. 
 
4) Güneşin Batıdan doğması: 
Güneş batıdan doğacak, insanlar topluca iman edecek, ancak daha önce iman 
etmemiş olanların imanları kendilerine bir yarar sağlamayacaktır.[23] 
 
5. Hazreti İsa (a.s)'ın inmesi: 
Ehl-i sünnet itikadına göre Kıyâmetin vukuundan önce Hazreti İsa yeryüzüne 
inecek, hristiyanları İslâm'a davet edecek, Deccâl'i öldürecek, Hazreti 
Peygamber (s.a.s)'in şerîati ile hükmedecektir.[24] 
 
6. Ye'cûc ve Me'cûc'ün çıkışı: 
Kıyâmetin vukuundan önce çıkarak "yeryüzünde bozgunculuk yapacak"[25] 
olan asılları ve soyları belirsiz iki insan topluluğudur.[26] 
Hz. Zü'l-Karneyn'in önlerine yaptığı seddin yıkılarak[27] 
açılması ile yeryüzüne dağılacaklar insanlara saldıracak, kentleri yakıp-yıkarak 
harabe haline getireceklerdir. Bazı rivayetlerde bu seddin Çin seddi olduğu 
zikredilir.[28] 
 
7.8.9. Doğuda, Batıda, Arap Yarımadasında olmak 
üzere üç bölgede yer çöküntülerinin meydana gelmesi 
de Kıyâmet'in büyük alametlerindendir.[29] 
 
10. Yemen'den çıkacak olan büyük bir ateşin 
insanları önüne katarak sürmesi. 
 
[30] 
 
Ebu Davud ve Tirmizi'nin Sünen'lerinde yeralan 
bazı hadislere göre Mehdî'nin çıkması da Kıyâmet'in büyük alametlerindendir.[31] 
 
Hz. Peygamber (s.a.s), Kıyâmetin kötü insanlar 
ve kâfirler üzerine kopacağını bildirmiştir. Bu hadislere göre Kıyâmet kopmadan 
önce mü'minlerin ruhları alınacak ve onların âhirete göçmeleri sağlanacaktır.[32] 
 
 
 
 
 
 
 
 
 [1] 
 el-A'raf: 
 7/187; Lokman: 
 31/34; el-Ahzab: 
 33/63. 
 
 
 
 
 
 [2] 
 ez-Zümer: 
 54/1. 
 
 
 
 
 
 [3] 
 en-Nahl: 
 16/77. 
 
 
 
 
 
 [4] 
 el-A'raf: 
 7/187. 
 
 
 
 
 
 [5] 
 Muhammed: 
 47/18. 
 
 
 
 
 
 [6] 
 Buhârî, Fiten: 
 25; bk. Tecrid-i Sarih Terc: 
 1/58. 
 
 
 
 
 
 [7] 
 Buharî, Fiten: 
 25; Müslim, Fiten: 
 53-54. 
 
 
 
 
 
 [8] 
 Müslim, İmân: 
 1. 
 
 
 
 
 
 [9] 
 Buhârî, Fiten: 
 24; Müslim, Fiten: 
 42. 
 
 
 
 
 
 [10] 
 Müslim, Filen: 
 29-31. 
 
 
 
 
 
 [11] 
 Buhâri, 
 Fiten: 
 25; Müslim, Fiten: 
 17. 
 
 
 
 
 
 [12] 
 Buhârî, Fiten: 4. 
 
 
 
 
 
 [13] 
 Buhârî, Fiten: 
 25. 
 
 
 
 
 
 [14] 
 Buhârî, Fiten: 
 25. 
 
 
 
 
 
 [15] 
 Buhârî, Fiten: 
 4; Müslim, Fiten: 
 18. 
 
 
 
 
 
 [16] 
 Tecrid-i Sarih Tercümesi: 8/341; 
 Müslim, Fiten: 
 79-82. 
 
 
 
 
 
 [17] 
 el-Ali en-Nâsif Tac: 
 5/335. 
 
 
 
 
 
 [18] 
 Buhârî, Fiten: 
 23. 
 
 
 
 
 
 [19] 
 Müslim, Fiten: 
 39. 
 
 
 
 [20] 
 Buhâri, Fiten: 26; Müslim, Fiten: 37, 39, 40, 91, 101, 110, 112. 
 
 
 
 
 
 [21] 
 Müslim, Fiten: 39. 
 
 
 
 
 
 [22] 
 Müslim, Fiten: 118. 
 
 
 
 
 
 [23] 
 Tecrid-i Sarih Tercümesi: 12/307; 
 Müslim, Fiten: 118. 
 
 
 
 
 
 [24] 
 Buhârî, Büyû: 102; Müslim, İmân: 242-247. 
 
 
 
 
 
 [25] 
 el-Kehf: 18/94. 
 
 
 
 
 
 [26] 
 Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an 
 Dili: 4/3288. 
 
 
 
 
 
 [27] 
 el-Enbiya: 21/96. 
 
 
 
 
 
 [28] 
 Muhammed Hamdi Yazır, a.g.e., 4/3291, 3374; Buhâri, Enbiyâ: 7; Müslim, 
 Fiten: 1,2. 
 
 
 
 
 
 [29] 
 Müslim, Fiten: 39. 
 
 
 
 
 
 [30] 
 Müslim, Fiten: 39. 
 
 
 
 
 
 [31] 
 Sünen-i Tirmizî: 4/1-93: Sünen-i Ebu Davud, N. Şr. M. Abdul Hamid 4/100, 
 106. 
 
 
 
 
 
 [32] 
 Buhari, Fiten: 5; Müslim, Imare, 53; Ahmet Özgen, Şamil İslam Ansiklopedisi: 
 3/367-368.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.