Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Kıyâmette Mizan
Kıyâmette Mizan 
 
Kıyâmette Mizan: 
 
 
 
İslâm'a göre insanlar dünyada yaptıklarından 
dolayı sorguya çekilecekler, Yaptıkları işler (ameller) âhirette ?mizan'da 
tartılıp ölçülecek ve değerlendirilecek. Tartısı ağır gelenler (sevabı çok 
olanlar) kurtulacaklar, mükâfat alacaklar; tartısı hafif gelenler ise zarara 
uğrayacaklar. 
 
Amellerin tartılması haktır. Bu, Kıyâmet gününün 
olaylarından birisidir. Kur'an, ?mizan'ın kurulacağını açık bir dille bize haber 
vermektedir. Ancak bu tartı işinin, bu mizan olayının nasıl olacağını bilmemiz 
mümkün değildir. Onun bilgisi tümüyle Allah'a aittir. Insanlara bu konuda bir 
bilgi verilmemiştir. Zaten önemli olan, bu tartı terazisinin nasıl olduğunu 
bilmek değil, tartıya ağır bir sevap hazırlamaktır. 
 
?O gün vezn (tartı) haktır. Kimin tartıları ağır 
basarsa, işte kurtulanlar onlardır. Kimin de tartıları hafif kalırsa, bunlar da 
âyetlerimize zulmedegeldikleri için nefislerine zarar verenlerdir.? 
(7/A'râf, 8-9). Terazide ağır gelmesi istenen şey elbette kulun sevapları, yani 
Allah'a imandan sonra yaptığı ibâdetleri ve bunların karşılığında 
kazandıklardır. Iyilikler, hayırlar, infaklar, ibâdetler, duâlar, zikirler, 
cihadlar, yalvarmalar; hepsi bunun içerisindedir. 
 
Âyetlerde mizan bazen çoğul olarak ?mevazin' 
şeklinde geçmektedir. Belki ölçü terazileri çoktur, belki ameller ayrı ayrı 
katogorilerde değerlendirecektir (21/Enbiyâ, 47; 23/Mü'minûn, 102-103; 101/Kaaria, 
6-7). 
 
Amellerin mizanda tartılması, amel defterlerinin 
kulların eline verilmesinden sonra olacaktır. Bir görüşe göre kâfirler için 
mizana gerek yoktur. Çünkü onlar dünyada iken iman etmedikleri için bütün 
amelleri boşa gitmiştir ve onların varacağı yer bellidir, yani cehennemdir. 
 
Allah'ın insanı hesaba çekeceğini bildiren 
sayısız âyet vardır. (102 Tekâsür/8. 2 Bekara/284. 3 Âli Imran/30. 36 Yasin/65. 
99 Zilzal/1-8. 69 Hakka/25-34. 4 Nisa/40. 58 Mücadile/6. v.d.) (Bu konudaki 
hadisler için bak: el-Esas Fi's Sûnne-I. Akaidi, 10/221-239. K. Sitte, 
14/393-418) (17) 
 
Kıyâmet gününde iyi ve kötü amellerin tartılarak 
miktarının bilinmesine mahsus mîzan (terazi) haktır ve konulacaktır. Yüce Allah 
Kıyâmet gününde konulacak bu terazi için şöyle buyurur: "Kıyâmet günü adalet 
terazileri koyacağız. Hiç bir kimseye hiç bir haksızlık yapılmaz. Hardal tanesi 
kadar bile olsa yapılanı ortaya koyarız. Hesab görenler olarak bizler yeteriz" 
(21/Enbiyâ, 47). "O gün (Kıyâmet günü) gerçek ve dosdoğru olan vezin 
(tartı) vardır. "(el-hakk kelimesi veznin haberi yapılarak mana verilirse) "O 
gün vezin (amellerin tartılması) haktır ve gerçektir. Mîzânları ağır basanlar, 
işte onlar kurtulanlardır. Mîzânları hafif gelenler, âyetlerimize yaptıkları 
haksızlıktan ötürü kendilerini zarar ve ziyana uğratanlardır" (7/A'râf, 
8-9). Bir terazinin ağır gelmesi, onunla tartılan şeyin (mevzun'un) ağırlık ve 
miktarı ile orantılıdır. Âhirette terazinin ağır gelmesi istenilen tarafı iman 
ve iyi amellerin konulduğu gözüdür. Terâzide imanla birlikte iyilikleri, hayır 
ve hasenâtı ağır gelenler kurtulacaklardır. Yukarıda meali yazdığım âyetlerde 
geçen "mevazin'in, mîzânın cem'i olabileceği gibi "mevzun'un" (tartılan amelin) 
de çoğulu olacağına dair iki görüş rivâyet edilmiştir. Allah katında kıymeti ve 
ağırlığı olan iyi ameldir ki, mîzânda ağır gelecek olanda budur. Âyetlerde 
"Mîzân"ın, "mevâzin" şeklinde çoğul yapılması, mizanın şânını yüceltmek ve 
önemini belirtmek için veya amelleri tartılacak kişilerin çokluğundan dolayıdır. 
Yahut da her ferd için müteaddid mizanların bulunacağına işarettir. Veyahut 
kalblere ait ameller ayrı bir terazide sözler bir terazi de organların amelleri 
de başka bir terazide tartılacağı için mîzân cem'i olarak getirilmiştir. Veya 
mîzân, kısım ve teferruatı çok olduğundan dolayı çoğul şeklinde kullanılmıştır.. 
 
Kur'ân-ı Kerîm'in vezin ve mîzânla ilgili 
beyanlarından çıkan netice şudur: Âhirette amellerin tartılması için her halde 
bir mîzân konulacaktır. Mîzânda amellerin tartılması, amel defterlerinin 
verilmesinden sonra olacaktır. Mîzân ile vezin esnasında, zâlimin hasenesi 
varsa, alacağı oranında mazluma verilecek: Hasenesi (iyiliği) yoksa, mazlumun 
günahı olacağı miktarda, zalime verilecektir. Herkesin muhtelif amellerinin 
tartılmasından sonra kâr ve zarar hesabı hepsinin toplamından çıkarılacaktır. 
 
Mu'tezile, "Mîzândan murad, Allah'ın koymuş 
olduğu adalettir. Ameller, arazdır, iâdesi mümkün olsa bile, tartılmaları 
imkânsızdır. Kulların amelleri Allah'ın malumudur, tartılması faydasızdır" dedi. 
Ehl-i Sünnet, Mutezilenin bu iddiasına şöyle cevap verdi: "Mizanda amellerin 
vezni bütün halkın içinde Allah'ın dostlarını düşmanlarından ayırdetmek ve 
dosdoğru ve mükemmel adaletini göstermek içindir. Böylece herkes, Cenâbı 
Allah'ın zulmetmekten münezzeh olduğunu anlayacaklardır. Mîzânda iyilikleri ağır 
gelenlerin derecelerinin kemali ve faziletlerinin zuhuru sebebiyle ferah ve 
sürurları arTacaktır. Kötülükleri ağır gelenlerin ise, gam, hüzün, korku, 
rezillik ve rüsvaylıkları arTacaktır. Mevâzin lafzı sırf adalet üzerine 
hamledilir, diyenlerin delilleri tutarsızdır. Lafza hakiki manasından aklî bir 
zaruret olmaksızın mecaz manası vermek caiz değildir. Mîzân konusunda şu anlamda 
hadisler vârid olmuştur: 
 
a) Mîzânda, tartılacak olan, amel defterleridir 
(İbn Kesir Tefsir, Beyrut 1966/1385, IV, 566). 
 
b) Gerekli olan değerlerine göre iyilikler güıel 
ve nurani sûretlere (miktarlara) kötülükler de çirkin sûretlere çevirilerek 
tartılırlar (Fahrüddin er-Râzi, Mefâtihu'l-Gayb, İstanbul 1398 h. IV, s. 
266-267, VIII s. 666). 
 
c) İnsan bir defa sırtına iyiliklerini 
yüklenerek sevabıyla tartılır, ayrıca da veballerini sırtına yüklenerek 
günahıyla tartılır (İbn Kesir, III, s. 146-147). 
 
O halde kulların amellerinin vezni için mîzânı 
tasdik etmek gerekir. Bununla beraber veznin (hasıl olacağını) keyfiyetini ve 
mîzânın mahiyetini akıl için tafsilatıyla bilmeye imkan yoktur. Bu sebeple 
bunların keyfiyetinin tafsilatına iman etmek şart değildir. Vezin ve mîzânı 
inkar etmeyerek bunları adalet-i ilahi ile te'vil edenler küfre nisbet olunmaz. 
 
Fakat Allah'a ve âhiret gününe iman etmeyenlere 
gelince; Allah onların amelleri için hiç bir vezin ve tartı işlemi 
yapamayacaktır. Mîzânda vezin, iyilikleri ve kötülükleri bulunanların sevap ve 
günahlarının miktarı belli olsun diye gerçekleşecektir. Allah'ı, öldükten sonra 
diriltilerek hesap vermeyi inkâr ettikleri için kâfirlerin iyilikleri boşa 
gitmiştir. Çünkü iyilikleri tutan ve muhafaza eden kap imandır. Âhirette kâfirin 
küfür ve günahından başka hiç bir hasenesi kalmayacağından dolayı onun için 
vezin ve mîzâna gerek kalmaz. Bu sebeple Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor: "De 
ki: Size amelce en çok ziyanda olanı haber vereyim mi. Bunlar dünya hayatında 
çalışmaları boşa gitmiş olanlardır. Oysa onlar güzel iş yaptıklarını 
sanıyorlardı. İşte bunlar, Allah'ı ve Ona kavuşmayı inkar edenlerdir. Bu yüzden 
amelleri boşa gitmiştir. O halde onlar için Kıyâmet gününde tartı işlemi 
yapmayacağız (vezin ikame etmeyeceğiz)" (18/Kehf, 103-105). 
 
Peygamberimiz mahşer gününde üç yerde korku ve 
endişesi sebebiyle kimse kimseyi hatırlamayacağım söyler: 
 
I- Mîzân başında terazisinin ağır çekip 
çekmeyeceğini öğreninceye kadar 
 
2- Amel defterinin verildiği ve "alın kitabımı 
okuyun" denildiği zaman kitabının sağında mı solunda mı yoksa arkasında mı 
bulunacağını öğreninceye kadar, 
 
3- Cehennemin üstüne kurulduğu vakit Sırat'ın 
yanında (Mansûr Ali Nasıf et-Tac, V, 376). (18)




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.