Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

İnsan Psikolojisini Dengeleyen İki Unsur Korku ve Ümit

İnsan Psikolojisini Dengeleyen İki Unsur



İnsan
Psikolojisini Dengeleyen İki Unsur: Korku ve Ümit


Sözlükte beklenti anlamını
ifade eden ümit, Kur'an'da tama' ve recâ kelimeleri ile ifade edilir. Tama',
kalbin ileride meydana gelecek olan şeyi arzu edip ona yönelmesi, bu konuda hırs
göstermesidir. Recâ ise, ye'sin (ümitsizliğin) zıddı olup meydana gelmesi
mümkün olan, arzu edilen bir şeyin tahakkukunun istenmesidir. Korkuyu ifade
eden havf ise, insanın zanna ya da bilgiye dayanarak bazı işaretlerden
hareketle gelecekte hoşuna gitmeyecek bir şeyin meydana gelmesinden veya sevilen
bir şeyin elden gitme endişesine kapılarak bundan kalbinin elem duymasıdır.
Kurân-ı Kerim, çeşitli
âyetlerinde insanın korkularından bahseder. İnsan düşünen, etrafını gözleyen,
kâinatın birçok tehlikelerine karşı ne kadar âciz kaldığının idrâkinde olan bir
varlıktır. Bundan dolayı insan, tehlikelere karşı kendisini korumak
mecbûriyetindedir. İnsanı buna sevk eden şey ise fıtratındaki korku hissidir.

Bugünkü ilmî araştırmalar,
insan psikolojisinin korku ve ümit adında iki temel duyguya dayandığını
göstermektedir. Bu iki duygu, insanın hayattaki yönelişini, hedefini tayin
etmektedir. Önümüzde nefsin iki zıt çizgisi var: Korku ve ümit. Tabiatı icabı
nefis korkar ve ümitlenir. Çocuk birbirine komşu bu iki yetenekle yaratılır ve o
büyüdükçe bunlar da onunla büyür ve gelişir, çeşitlenir. Bu ikisi insanın
hayatına yön verir. Hedeflerini, davranışlarını, duygu ve düşüncelerini
sınırlar, ayarlar ve dengeye sevk eder.
Kur'an, korku ve ümit çizgisine
yönelir ve ilk iş olarak bu iki çizgiden her türlü fâsit ve sahte korkuyu ve
sapık emeli ayıklar. Sonra sadece kendisi için gerekli olanı umacak, korkulması
gerekli olandan korkacak şekilde ayarlar. Bu yapılmazsa insanın rûhî dengesi
bozulur, hastalanır. Bilhassa korku hissi yönlendirilmezse rûhî bunalımların ve
akıl hastalıklarının çok mühim bir sebebi olur. Bunun için ?korku, psikiyatrinin
atomu gibidir? denilmiştir. Yani birçok rûhî hastalığın temelinde o yatar.
İnsanların çoğu, fıtratlarındaki korku hissi iyi yönlendirilmediği için, gerçek
mercî olan Allah'a tevcih edilmediğinden binlerce sahte korkunun elinde
huzursuzluğun esiri olmuş, çırpınıp durmaktadır. Gerek bizzat kendisini, gerek
toplumu iyi müşâhede edebilen her insaf sahibi bu fikre katılır.
Kur'an, bu iki temel duyguya
sık sık vurgu yapar. Kur'an'daki ibret amaçlı olaylar ve derslerin büyük bir
kısmının bu iki temel duyguyu hedeflediklerini söylemek mümkündür. Çoğu kez
rahmet ve azap âyetleri ile cehennem azabı ve cennet hayatının birbirlerini
takip ettikleri görülür. Zaten dinde de, hem Allah'ı sevmek hem de O'ndan
korkmak bir esas olarak kabul edilmektedir. Bundan dolayı Allah, hem sevilmeli,
hem de kendisinden korkulmalıdır. Nitekim Kur'an'da mü'minler, duyguları
itibarıyla bu her iki durumu dengede tutan kimseler olarak tanıtılır:
?Korkarak ve umarak Rablerine duâ ederler...? (32/Secde, 16)
Peygamber Efendimiz de şöyle
buyurur: ?Mü'minler, Allah'ın azab ve azabının miktarını bilselerdi hiç biri
Cenneti ümid etmezdi. Kâfirler de Allah'ın rahmetinin ne kadar çok olduğunu
bilselerdi, hiç biri O'nun rahmetinden ümit kesmezdi.? (Müslim, Tevbe 23)