Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Nüzul

Nüzul

Nüzul:

?İnmek?
anlamına gelen bir usul-ü tefsir terimi. Allah Teâlâ hakkında hadislerde "yenzilü:
İner", Kur'an-ı Kerim'de ise, "cae:(geldi)" ve "ye'tî:(gelir)" lafızları
kullanılmaktadır. Şöyle ki:
"Melekler
sıra sıra olduğu halde Rabb'in geldi." (el-Fecr,
89/22)
"Onlar,
buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerin gelmesini ve işin bitirilmesini
bekliyorlar değil mi? Halbuki bütün işler tekrar Allah'a döndürülüp
götürülecektir." (el-Bakara: 2/210)
Hadis-i
şeriflerde de: "Yenzilü rabbena ilessemaiddünya..." "Rabbimiz dünya göğüne
iner..." buyurulmaktadır.[1]

İbn Hacer[2]
Buhârî şerhinde "Nüzûl?un ne anlama geldiği konusunda ihtilâf vardır" demektedir.
Kimi, bu sözü
hakikat ve zahiri üzere alır ki, bunlar Müşebbihe'dir. Allah onların bu
görüşlerinden münezzehtir.
Kimi, nüzûl ile
ilgili hadislerin sahih olmadıklarını söyler ki, bunlar, Haricîlerle,
Mutezile'dir.
Kimi, bu
hadislere mücmel olarak inanır, onları te'vil etmez ve onları olduğu gibi kabul
eder; ancak Allah'ı keyfiyet ve teşbihten de tenzih eder. Selefin cumhuru bu
görüştedir.
Kimi, Arap
dilinde kullanılan uygun bir tarzda bu hadisleri te'vil eder.
Kimi de tevilde
aşırı giderek neredeyse tahrif derecesine varır.[3]

Ehl-i sünnet âlimlerinin
meseleye bakışları, diğer fiilî sıfatlara bakışları gibidir. Selef tevile
dalmazken, müteahhirûndan kelâmcılar tevil yolunu seçmişlerdir. Meteahhirûndan
Fahruddin er-Râzî[4],
nüzûl ile ilgili ayet ve hadisleri naklettikten sonra te'vil gerekçesini özet
olarak şöyle anlatır:
Allah, gelip-gitmekten
münezzehtir. Çünkü gelip-gitmek, ancak sonradan meydana gelmiş şeyler hakkında
geçerlidir. Allah hakkında bunun varlığım kabul etmek, kadîm olduğunu reddetmek
anlamına gelir.
Bir mekândan başkasına intikal
eden varlık, sınırlı bir varlıktır. Allah ise, sınırsızdır.
Allah hakkında gelip gitmeyi
kabul edecek olursak Ay ve Güneşin ilâh olmadıklarını ispatlayamayız. Nitekim Hz.
İbrahim, yıldızların, ay ve güneşin ilâh olmadıklarını söylerken, "lâ uhibbul-âfılîn"demişti.
Ufül'un anlamı, yok olup tekrar geri gelmekten başka bir şey değildir.[5]
Râzî, ayetlerde Allah hakkında kullanılan "gelme" lafzının ise, yerine göre
"Allah'ın azabının gelmesi", "emrinin gelmesi", "rahmetinin gelmesi" gibi
anlamlarda olduğunu söyler.[6]

Selef âlimleri, yukarıda da
işaret ettiğimiz gibi bu nassları te'vil etmekten kaçınmışlardır. Onların bu
tavırlarını savunan âlimler, te'vile sapmış olanlara şiddetle karşı çıkarlar ve
te'vilin tahrif anlamına geldini söylerler. Fudayl b. İyâz, şöyle der: "Cehmiyeye
mensup biri sana: "Ben yerinden aşağıya inen bir rabbı reddederim? derse, sen
de, de ki: Ben de, dilediğini yapan bir Rabba inanıyorum."[7]

İmamul-Haremeynin babası
Cüveynî de, te'vile karşı çıkarken şöyle demektedir:
"İstivâ'yı, istilâ; nüzûl'ü,
emrin inmesi; iki eli, iki nimet, iki kudret olarak te'vil eden şu kelamcılar,
Rabb'ın sıfatlarını ancak yaratıkların sıfatlarına uygun şeylerle anlıyorlar.
Onlar, Allah'a yaraşır bir istivâ'yı, O'na yaraşır bir nüzûl'ü, keyfiyet ve
teşbihe sapmaksızın Allah'ın azametine yaraşır iki eli anlayamadılar. Bu sebeple
kelimelerin yerlerini değiştirip tahrif ettiler. Allah'ın, kendisini ve
Peygamberi'nin O'nu onlarla vasıfladığı şeyleri ta'til ettiler
Hiç şüphesiz bizler de, onlar
da Allah hakkında Hayat, Semi', Basar, İlim, Kudret, İrade, Kelâm gibi sıfatları
kabul ediyoruz. Yine hepimiz kesin olarak biliyoruz ki; hayat, semi', basar ve
ilimden ancak organlarımızın faaliyeti sonucu ortaya çıkan arazlara aklımız
eriyor. Hani şöyle derler: Allah'ın Hayat'ı, İlim, Semi' ve Basar'ı araz
değildir. Aksine, Allah'a yaraşır sıfatlardır, biz yaratıklara yaraşır şekilde
değil, Allah'ın yücelerde oluşu -fevkiyet- istivâ'sı, Nüzûlü ve benzeri şeyler
de aynen öyledir. Bütün bunlar, kula yaraşan bir hareket ya da bir yerden
başkasına intikal keyfiyetiyle olmaksızın, aksine, Allah'ın azamet ve celâline
yaraşır şekilde sabit ve malumdurlar. Çünkü Allah'ın sıfatları mücmel olarak ve
subût açısından malum, fakat nasıllık ve tarif edilip sınırlarının çizilmesi
açısından akılla bilinemezler. İstivâ ve Nüzûl ile, Semi' ve Basar arasında bir
fark yoktur. Hepsi de nassla sabittir. Kelâmcıların İstivâ ve Nüzûl'ü kabul
etmekle Allah, yaratıklara benzetilmiş olur savına karşı Selefiler Semi' ve
Basar'ı kabul etmekle de Allah yaratıklarına benzetilmiş olmaz mı? Bu da arazla
vasıflanışı demek değil midir? derler. Kelamcılar "bunda araz yoktur, aksine,
Allah'a yaraşır bir Semi' ve Basar'ı kabul ediyoruz" dediklerinde selefiler; "o
zaman biz de: Allah'a yaraşır bir İstivâ ve Nüzûlü kabul ediyor ve bunu
söylüyoruz", derler."[8]

Hanefî ekolünün öncüsü Ebû
Hanife'ye, Nüzûl hakkında bir soru yönetildiğinde: "Allah, keyfiyetsiz olarak
iner" karşılığını vermiştir"[9]



[1]
Buhârî, Teheccüd: 14; Müslim, Misafirîn: 168-170; Ebû Davud Sünne:19;
Tirmizî, Salâ: 211; İbn Mâce, İkame: 182; İbn Hanbel, Müsned: 2/264, 266.

[2]
öl. 852/1448.

[3]
İbn Hacer, Fethu'l Bârî, el Matbaatu's-Selefiyye, 3/30.

[4]
öl. 606/1209.

[5]
Râzî, Esasu't-Takdis fi ilmil-Kelâm, Mısır 1935, s. 102.

[6]
a.g.e., s. 110.

[7]
Zeynu'd-Din Meri el-Kermî el-Makdisî, Akavîlu's-Sikat fî Te'vîlil-Esmâ' ve's-Sıfât,
Beyrut 1975, s. 200-201.

[8]
Cüveynî, "İsbâtül-İstivâ vel-Favkıyye", er-Rasâilul- Müniriyye isimli
derleme, Beyrut 1970, I, 181-182.

[9]
İbnu Ebil-İzz el-Hanefî, Şerhu Akideti't-Tahâviyye, Beyrut 1988, s. 223; M.
Sait Şimşek, Şamil İslam Ansiklopedisi: 5/132-133.

ALLAH (C.C.) Allah Lafzı; Anlam ve Mâhiyeti
Varlıkların Türleri
1) Vâcibu'l-Vücûd
2) Mümkinu'l-Vücûd
3) Mümteniu'l-Vücûd
A) Aklî Deliller 1) Hudûs (So adan Varolma) Delilleriyle Allah'ın Varlığını İspat.
a) Cisimlerin So adan Yaratılması Esasına Dayanan Delil.
b) İhtirâ (İcat Etme) Delîli.
c) Terkip Delili.
2) İmkân Delîli
3) İbdâ' ve İllet-i Gâiyye Delîli
B) Naklî Deliller
Allah'ın Varlığına İcmâlî Birkaç Delil
1- İmkân Delîli
2- Hudûs Delîli
3- Hayat Delîli
4- İntizâm Delîli
5- San'at Delîli
6- Hikmet Ve Gâye Delîli
7- Şefkat-Merhamet Ve Rızık Delîli
8- Yardımlaşma Delîli
9- Temizlik Delîli
10- Sîmâlar Delîli
11- Sevk-i İlâhî Delîli
12- Rûh Ve Vicdân Delîli
13- Fıtrat Ve Tarih Delîli
14- Duygular Delîli
15- İttifak Delîli
16- Kur'ân Delîli
17- Peygamberler Delîli
"Allah? Kelimesinin İçerdiği Anlam ..
Allah'a İman
Allah Teâlâ'nın Birliği
ALLAH TEÂLÂ'NIN SIFATLARI
Kur'ân-ı Kerim Allah Teâlâ'yı Bize Nasıl Anlatıyor
Kur'ân-ı Kerim'de Allah'a İman ve O'nun Bazı İsim ve Sıfatları
Konuyla İlgili Hadis-i Şeriflerden Bazıları
YÜCE ALLAH'IN İSİMLERİ ?ESMA-İ HÜSNA? .
SIFAT-I İLAHİYYE .
1- Sıfat-ı Nefsiyye
2- Sıfat-ı Selbiyye (Tenzihat)
3- Sıfat-ı Sübûtiyye (Sıfat-ı Zatiyye)
4- Esmaül-Hüsna'nın Delalet Ettiği Sıfat ve Manalar
5- Haberî Sıfatlar
İstivâ
Nüzul
SIFÂT-I SELBİYYE .
SIFAT-I ZÂTİYYE .
1) VÜCUT ..
VACİBU'L-VÜCUD ..
2) KIDEM ...
3) BEKA ..
4) MUHÂLEFETÜ'N Lİ'L-HAVÂDİS .
5) KIYÂM Bİ-NEFSİHÎ
6) VAHDÂNİYET ..
SIFÂT-I SÜBUTİYYE .
1) HAYAT ..
2) İLİM ...
3) SEMÎ'
4) BASAR ..
5) İRÂDE .
İrâde-i Külliyye ve İrâde-i Cüz'iyye
a- Tekvinî İrâde
b- Teşriî irâde
a) Yaratma İradesi (İrâde-i Tekviniye)
b) Yasama İradesi (İrâde-i Teşriiye)
6) KUDRET ..
7) KELÂM ...
8) TEKVÎN ..
Tekvin Sıfatının İsbatı
RUYETULLAH .. Ru'yetullah; Allah'ın Görülmesi
Rü'yetin Dünyadaki Cevazı
Rü'yetin Âhiretteki Vücûbu
Allah Teâlâ'yı Görmek Mümkün müdür ? .
ALLAH'I İNKAR .. Allah'ı İnkar Etmede Önemli Olan Üç Etken . 1) Kibir ve İnat
2) Cehâlet
3) Tâğutların İfsadı
Allah'sız Bir Dünyayı Kimler İster? .
Allah İnancı Olmayan Toplum Modelinin Zararları
Allah'ı Düşündüren Kâinat Ayetleri
Yegâne Yaratıcı Allah'ı İnkâr Edenleri Düşünmeye Dâvet Bu Şiiri Kim Yazdı? .
Fabrika .
Tasvir
Allah'ı İnkâra Dayalı Felsefî Akımlar 1) Ateizm; Allah Tanımazlık .
2) Darwinizm ..
3) Naturalizm ..
Tabiat Nedir? .
Tabiat (Doğa) Yaratıcı Olabilir mi? .
4) Pantheisme .
5) Pozitivizm ..
Bilimlerin Dilinden .
Bak ve Düşün!
İlimler
6) İdealizm ..
İslâm Felsefesi mi? .
7) Reenkarnasyon .
8) Hedonizm ..
Niçin Yaşıyoruz? .
Beşer ve İnsan
Kitaplıktaki Kedi