Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

7) KELÂM ...

7

7) KELÂM

Yüce Allah'ın söylemesi ve
konuşması demektir. O, harf ve seslere muhtaç olmadan konuşur ve söyler.
Allah'ın "Kelâm" sıfatı, ezelî ve ebedîdir; yüce zatı için vacib olan sıfattır.
O'nun dilsiz olması, konuşamaması düşünülemez. İşte yüce Rabbimiz bu sıfatıyla
peygamberlerine söylemiş, emirler vermiştir. Kitablarını ve şeriatini bu kadîm
kelâmıyla bildirmiştir. O, kelâmını dilediği zaman, kendi zatına ve şanına layık
bir şekilde meleklerine bildirir, işittirir ve anlatır. Bunu yaparken harflere,
seslere, hecelere ve kitabete (yazıya) muhtaç değildir. Yüce Allah'ın dilediği
şeyleri, emir ve yasaklarını peygamberlerine ya Cebrâil vasıtasıyla veyahut
doğrudan doğruya vahy ve ilham etmiş olması da bu "kelâm" sıfatının bir
tecellisidir. Cenâb-ı Hakk'ın, peygamberleriyle tekellüm ettiğini (konuştuğunu)
gösteren âyetler vardır. Meselâ; Cenab-ı Allah meâlen şöyle buyurmaktadır:
"Allah Musa'ya hitabetti" veya "Âllah, Musa'ya da hitab ile konuştu."
(en-Nisa: 4/164). Ayrıca Bakara suresi 253. âyette de şöyle buyurulmuştur:
"...Onlardan Allah'ın kendilerine hitab ettiği (konuştuğu), derecelerle
yükselttikleri kimseler vardır..."

[1]
Söylemek, konuşmak demektir.
Allah'ın harften ve sesten münezzeh olarak konuşması. Allahü Teala dile ihtiyaç
duymadan dilediğini söyler. Kelâm; Allah'ta bulunması
zorunlu olan konuşma niteliğini belirtir. Allah bu sıfatı ile peygamberler
aracılığıyla emir ve yasaklar koyar, haberler verir. Ancak konuşmasının mahiyeti
bilinemez.

Kur'an'da Allah'ın konuşma niteliğine sahip olduğunu gösteren çok sayıda âyet
vardır.
"Mûsâa,
tâyin ettiğimiz vakitte bizimle buluşmaya gelip de Rabb'i onunla konuşunca..."
(A'râf: 7/143),

"De ki: "Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden
önce deniz tükenir" (Kehf: 18/109),

"Ve eğer ortak koşanlardan biri güvence dileyip yanına gelmek isterse, onu yanma
al ki, Allah'ın sözünü işitsin..." (Tevbe:
9/6)

"Kıyamet günü Allah ne onlarla konuşacak ve ne de onları temizleyecektir."
(Bakara: 2/174).

Bunlar, bu konudaki âyetlerden yalnızca birkaçıdır.

Kelâmcılara göre Allah'ın Kelâm sıfatı ile nitelenmesinin zorunlu olduğu akıl
yürütme yoluyla da kanıtlanabilir Kelam bir olgunluk, kemal niteliğidir. Bu
nedenle Allah'ın Kelâm sıfatı ile nitelenmesi zorunludur. Allah bunun tersi olan
konuşmama ve dilsizlik niteliğinden münezzehtir. Diri olan varlık konuşma
niteliğine sahip değilse, konuşmama ve dilsizlik gibi afetlerle nitelenmesi
gerekir. Oysa Allah tüm eksiklik ve kusurlardan uzaktır. Tüm peygamberler
Allah'ın kelâmını insanlara aktarmış, O'nun emir ve yasaklarını, haberlerini
bildirmişlerdir. Bu, bütün peygamberlerden mütevatir olarak gelmiştir.
Peygamberlerin elçilik görevi de ancak Allah'ın kelam sıfatı ile mümkündür.
Allah'ın konuşma niteliğine sahip olmaması durumunda risalet görevinden de söz
edilemez. peygamberlerin varlığı ve bildirdikleri Allah kelamı Allah'ın konuşma
niteliğine sahip olduğunun kanıtıdır.

Allah, peygamberlerle konuşur. Ancak bu konuşma iki insanın karşılıklı
konuşmalarına benzetilemez. Bu konuşmanın biçimi Kur'an'da şöyle belirtilir:

"Allah bir insanla (karşılıklı) konuşmaz. Ancak vahiyle (ilham yoluyla, kulunun
kalbine dilediği düşünceyi doğurarak), yahut perde arkasından konuşur, yahut bir
elçi gönderip izniyle dilediğini vahyeder"
(eş-Şûrâ: 42/51).

Allah'ın "perde arkasından" konuşması, Hz. Musa (a.s) ile olduğu gibi bir ağaç
ya da benzeri bir nesne aracılığı ile konuşmasıdır. Bir elçi göndermesi de
kelâmını bir melek (Cebrail) vasıtasıyla vahyetmesidir.

Kelâmullah ve Kelâm-ı Kadim deyimleri Kur'an'ı dile getirir. Allah'ın mütekellim
(konuşan) ve Kur'an'ın da Allah'ın kelamı olduğunda tüm İslam mezhepleri görüş
birliği içindedirler. Ancak Kur'an'ın Kelam sıfatı gibi kadim (ezeli) mi, yoksa
mahluk (yaratılmış) ve hâdis (sonradan olma) mı olduğu konusunda çok farklı
görüşler öne sürülmüş, çok şiddetli tartışmalar yürütülmüştür. Bu konudaki belli
başlı görüşler Selef, Mutezile ve Eş'ariye ile Mâturidiyye tarafından savunuldu.

Selef'e göre Kur'an Allah'ın kelâmıdır ve mahluk değildir. Allah'la kaimdir ve
O'ndan ayrı değildir. Kur'an ne yalnız anlam, ne de yalnız harflerden ibarettir;
her ikisinin toplamından oluşur. Allah harflerle konuşur, harfler de mahluk
değildir. Kulun okuyuşu, sesi ve okuma fiili yaratılmıştır, Allah ile kaim
değildir. Fakat dinlenilen Kur'an mahluk değildir, Allah ile kaimdir. Allah'ın
kelâmı Cibril vasıtasıyla inzal olunan anlamın hikayesi değil, ibaresidir.

Selef'in benimsediği anlayışın tam karşısında Mutezile'nin görüşleri yer alır.
Mu'tezile'ye göre Kur'an ses, harf, âyet, sûre vb.lerinden oluşmakta; telif,
tanzim, tenzil, inzal gibi hudûs (sonradan olma) nitelikleri taşımaktadır. Bu
nedenle kadim değil, mahluktur. Allah'ın konuşması, mütekellim olması, kelamı
belli bir mahalde, örneğin Cebrail'de, peygamberlerde, Levh-i Mâhfuz'da, insanın
okuyuşunda yaratmasıdır. Kur'an'ın kadim (ezeli) olması, Allah'ın zatı ile
birlikte ikinci bir kadimin daha bulunması demektir. Bu da tevhide ters düşer.

Eş'arî ve Mâturidî kelamcılar Selef ile Mutezile arasında bir yol izlediler.
Bunlar kelamı "nefsi" ve "lafzi" olmak üzere ikiye ayırdılar. Nefsi kelam
(kelam-ı nefsi), Allah'ın zatı ile kaim, mahiyetini anlayamayacağımız ezeli bir
sıfattır. Lafzi kelâm (kelâm-ı lafzî) ise nefsi kelâma delalet eden ses ve
harflerden oluşan Kur'an'ın lafzıdır. Bu lafzî kelam hudûs (sonradan olma)
nitelikleri taşıdığı için ezeli değildir, mahluktur. Eş'arî ve Maturidîler nefsi
kelâmın işitilip işitilmemesi konusunda ayrılmışlardır. Eş'arîlere göre nefsi
kelam işitilebilir. Çünkü varolan bir şeyin işitilmesi de mümkündür. Maturidîler
ise nefsi kelamın işitilemeyeceğini savunurlar.[2]

Allah'ın sese, harflere ve bu harflerden meydana gelen kelime ve cümleleri
tertip etmeye muhtaç olmadan konuşması demektir. Konuşmasında harf, ses ve
benzeri eşyaya muhtaç değildir. Kendi zatına mahsus bir keyfiyettedir. Hak Teala,
kendi kadim kelamını dilediği zaman kendi şanına layık bir şekilde meleklerine
bildirir, anlatır, işittirir. Dilediği şeyleri vahiy ve ilham yoluyla
peygamberlerine bildirmiş olması da bu sıfatın neticesidir. Semavi kitaplar bu
sıfat ile meydana gelmiştir.
Ehl-i
sünnet kelam alimlerine göre ?kelam? sıfatı, Allah'ın zatı ile kaim, ezeli bir
sıfattır. Kur'an-ı Kerim de Allah'ın kelamıdır. Kelam, nefsi ve lafzi bölümlere
ayrılır. Kelam-ı lafzi, ses ve harflerden meydana gelen lakırdıya, kelam-ı nefsi
ise, ses ve harf olmaksızın kalbimizde kendi kendimize söylendiğimiz kelama
denir. Kelamullah denilince de, kelam-ı nefsi ve kelam-ı lafzi birlikte
anlaşılmaktadır. Kelam-ı zat-ı ilahi; Allah'ın zatı ile kaim ezeli bir sıfattır.
Harf, ses, tertip ve lügatten uzaktır. Kelam-ı lafzı ilahi ise zat-ı ilahinin
kelamını anlamaya vesile olan ibar ve işaretlerden, olup olmaması hakkında İslam
aleminde bir çok münakaşalar olmuştur. Ehl-i sünnet, Kur'an-ı Kerim'in, kelam-ı
zatı ilahi olması yönünden gayri mahluk olduğuna inanmaktadır. Mutezile
mezhebinde olanlar ise, Kur'an-ı Kerim'in kelam-ı lafzi olduğunu kabul ederek,
O'nun mahluk olduğuna kanaat getirmişlerdir. Netice olarak Kur'an-ı Kerim,
kelamullah olup zatı ilahi ile kaim bir sıfatı ezeli olmasından dolayı gayr-ı
mahluktur. Fakat kelam-ı zatı ilahiyi anlatmaya ve idrak etmeye vesile olan ve
bizim tarafımızdan tertip edilerek yazılan, okunan, ezberlenen lafız ve
kelimeler, mahluktur.

[3]

Allah Teâlâ'nın ezelî ve ebedî
sıfatlarından biri de Onun ?söyler? olma­sıdır. Ancak O'nun sözleri harflerle ya
da sesle değil, vahiy ve il­ham deni­len aklın ulaşamayacağı ilahî bir
iletişimle olur. Harf, hece ve ses, O'nun yaratmış olduğu şeylerdir; Diğer
yaratıklar gibi sınırlı ve ek­siktir­ler. Dolayısıyla Allah Teâlâ, bu gibi
şeylerle sıfatlanmaktan ya da vasıflan­dırıl­maktan münezzehtir.
Vaktiyle Allah (cc)'ın
sözlerinin, ?yaratık? olup olmadığına ilişkin ta­rihte çok talihsiz bir tartışma
olmuş, yaklaşık yarım yüzyıl kadar sü­ren bu fitne yüzünden birçok değerli İslam
âlimi işkence görmüş, sü­ründürül­müş ve bazıları da -maalesef- şehid
edilmişlerdir.

[4]

Şu kadarını söylemek gerekir
ki: Allah'ın kelâmı yaratık değil, bi­lakis O'nun ezelî ve ebedî sözleridir;
?Vahiy? olarak elçiye intikal şekli, insa­nın akıl ve havsalasına sığabilecek
bir olay değildir. Elçinin harf, hece ve sesler yardımıyla naklettiği, ya da
yazdırdığı sözler ve bu sözlerin yazıl­masında kullanılan kağıt, kâlem ve
mürekkep gibi bütün araçlar ise yara­tıktır.

[5]



[1]
Cihad Tunç, Şamil İslam Ansiklopedisi: 5/405.

[2]
Ahmed Özalp, Şamil İslâm Ansiklopedisi: 3/337.

[3]
Cengiz Yağcı, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/118.

[4]
Bk. İslam Dünyasında Zındıklık Nasıl Başladı

[5]
Ferit Aydın, İslam'da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 224.

ALLAH (C.C.) Allah Lafzı; Anlam ve Mâhiyeti
Varlıkların Türleri
1) Vâcibu'l-Vücûd
2) Mümkinu'l-Vücûd
3) Mümteniu'l-Vücûd
A) Aklî Deliller 1) Hudûs (So adan Varolma) Delilleriyle Allah'ın Varlığını İspat.
a) Cisimlerin So adan Yaratılması Esasına Dayanan Delil.
b) İhtirâ (İcat Etme) Delîli.
c) Terkip Delili.
2) İmkân Delîli
3) İbdâ' ve İllet-i Gâiyye Delîli
B) Naklî Deliller
Allah'ın Varlığına İcmâlî Birkaç Delil
1- İmkân Delîli
2- Hudûs Delîli
3- Hayat Delîli
4- İntizâm Delîli
5- San'at Delîli
6- Hikmet Ve Gâye Delîli
7- Şefkat-Merhamet Ve Rızık Delîli
8- Yardımlaşma Delîli
9- Temizlik Delîli
10- Sîmâlar Delîli
11- Sevk-i İlâhî Delîli
12- Rûh Ve Vicdân Delîli
13- Fıtrat Ve Tarih Delîli
14- Duygular Delîli
15- İttifak Delîli
16- Kur'ân Delîli
17- Peygamberler Delîli
"Allah? Kelimesinin İçerdiği Anlam ..
Allah'a İman
Allah Teâlâ'nın Birliği
ALLAH TEÂLÂ'NIN SIFATLARI
Kur'ân-ı Kerim Allah Teâlâ'yı Bize Nasıl Anlatıyor
Kur'ân-ı Kerim'de Allah'a İman ve O'nun Bazı İsim ve Sıfatları
Konuyla İlgili Hadis-i Şeriflerden Bazıları
YÜCE ALLAH'IN İSİMLERİ ?ESMA-İ HÜSNA? .
SIFAT-I İLAHİYYE .
1- Sıfat-ı Nefsiyye
2- Sıfat-ı Selbiyye (Tenzihat)
3- Sıfat-ı Sübûtiyye (Sıfat-ı Zatiyye)
4- Esmaül-Hüsna'nın Delalet Ettiği Sıfat ve Manalar
5- Haberî Sıfatlar
İstivâ
Nüzul
SIFÂT-I SELBİYYE .
SIFAT-I ZÂTİYYE .
1) VÜCUT ..
VACİBU'L-VÜCUD ..
2) KIDEM ...
3) BEKA ..
4) MUHÂLEFETÜ'N Lİ'L-HAVÂDİS .
5) KIYÂM Bİ-NEFSİHÎ
6) VAHDÂNİYET ..
SIFÂT-I SÜBUTİYYE .
1) HAYAT ..
2) İLİM ...
3) SEMÎ'
4) BASAR ..
5) İRÂDE .
İrâde-i Külliyye ve İrâde-i Cüz'iyye
a- Tekvinî İrâde
b- Teşriî irâde
a) Yaratma İradesi (İrâde-i Tekviniye)
b) Yasama İradesi (İrâde-i Teşriiye)
6) KUDRET ..
7) KELÂM ...
8) TEKVÎN ..
Tekvin Sıfatının İsbatı
RUYETULLAH .. Ru'yetullah; Allah'ın Görülmesi
Rü'yetin Dünyadaki Cevazı
Rü'yetin Âhiretteki Vücûbu
Allah Teâlâ'yı Görmek Mümkün müdür ? .
ALLAH'I İNKAR .. Allah'ı İnkar Etmede Önemli Olan Üç Etken . 1) Kibir ve İnat
2) Cehâlet
3) Tâğutların İfsadı
Allah'sız Bir Dünyayı Kimler İster? .
Allah İnancı Olmayan Toplum Modelinin Zararları
Allah'ı Düşündüren Kâinat Ayetleri
Yegâne Yaratıcı Allah'ı İnkâr Edenleri Düşünmeye Dâvet Bu Şiiri Kim Yazdı? .
Fabrika .
Tasvir
Allah'ı İnkâra Dayalı Felsefî Akımlar 1) Ateizm; Allah Tanımazlık .
2) Darwinizm ..
3) Naturalizm ..
Tabiat Nedir? .
Tabiat (Doğa) Yaratıcı Olabilir mi? .
4) Pantheisme .
5) Pozitivizm ..
Bilimlerin Dilinden .
Bak ve Düşün!
İlimler
6) İdealizm ..
İslâm Felsefesi mi? .
7) Reenkarnasyon .
8) Hedonizm ..
Niçin Yaşıyoruz? .
Beşer ve İnsan
Kitaplıktaki Kedi